Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

Düzensiz Rehin İlişkisine Teslime Bağlı Taşınır Rehni Hükümlerinin Kıyasen Uygulanmasına Dair Bazı Sorunlar

Selected Problems Regarding Application by Analogy of the Rules Regulating Pledge on Movables Requiring Delivery to Irregular Pledge

Özgün ÇELEBİ

Türk ve İsviçre hukuklarında düzensiz rehin kavramı, bir miktar nakit paranın veya diğer misli eşyanın mülkiyetinin, teminat amaçlı olarak ve borç ödendiğinde aynı nitelik ve nicelikteki misli eşyanın iadesi kaydıyla alacaklıya devredildiği halleri ifade etmektedir. Özel düzenleme konusu olmamasına rağmen düzensiz rehnin geçerli biçimde kurulabileceği konusunda tereddüt yoktur. Düzensiz rehnin hukuki niteliği tartışmalı olmakla birlikte, çağdaş literatürde genel olarak sui generis bir teminat biçimi olduğu görüşü benimsenmekte ve ilişkiye Türk Medeni Kanunu’nun teslime bağlı taşınır rehnine ilişkin hükümlerinin kıyasen uygulanması önerilmektedir. Örneğin, dolaysız zilyetliğin rehin verenden kaldırılmasını öngören TMK m.939/f.3 hükmüyle lex commissoria yasağına ilişkin TMK m.949 hükmü kıyasen uygulanması önerilen hükümler arasındadır. Rehin hukukun temel ilkelerinden olan alacağa bağlılık ilkesinin uygulanıp uygulanmayacağı ve teminat hakkı sahibinin teminatı paraya çevirme hakkını ne şekilde uygulamaya koyabileceği ise tartışmalı konulardır. Bu çalışmada düzensiz rehin kavramının çerçevesi çizilerek teslime bağlı taşınır rehni hükümlerinin kıyasen uygulanmasına ilişkin temel bazı sorunlar incelenmiş ve çözüm önerileri getirilmiştir.

Düzensiz Rehin, Teslime Bağlı Taşınır Rehni, Teminat Amaçlı Mülkiyet Devri, Misli Eşya, Para Rehni.

Under Turkish and Swiss laws, irregular pledge refers to cases where money or other fungible goods are transferred to the creditor of an obligation to secure such obligation and the creditor undertakes to return goods of the same quantity and quality once the obligation is discharged. Despite lack of specific regulation, validity of irregular pledge is not put into question. However, there is no consensus on the legal status of such relationship. Contemporary scholars generally accept that irregular pledge constitutes a sui generis security transaction and provisions of the Turkish Civil Code regarding pledge on movables requiring delivery can be applied by analogy. For instance, article 939 paragraph 3, requiring removal of possession from the pledgor, and article 949, regarding prohibition of lex commissoria agreements are among provisions that scholars propose to apply by analogy to irregular pledge. The questions whether the security right is an accessory right and how the pledgee can implement their right to satisfy their claim from the proceeds of the pledge are controversial. This paper frames the concept of irregular pledge, discusses the main problems regarding application by analogy of the rules regulating pledge on movables requiring delivery and presents propositions of solution.

Irregular Pledge, Pledge on Movable Requiring Delivery, Transfer of Ownership with Security Purposes, Fungible Goods, Pledge on Money.

I. Giriş

Türk ve İsviçre hukuk sistemlerinde, bir borcun alacaklısına, bu alacağın teminatını teşkil etmek amacıyla, bir miktar nakit paranın veya diğer misli eşyanın zilyetliğinin, alacak hakkı sona erdiğinde aynı nitelik ve nicelikteki misli eşyanın iade edilmesi kaydıyla devredilmesine düzensiz rehin (usulsüz rehin, pignus irregulare) adı verilmektedir1 . Bu işlem ile, bir yandan eşyanın alacaklı tarafından muhafazası yönündeki güçlükler bertaraf edilmekte2 , diğer yandan teslime bağlı taşınır rehninde ve mülkiyetin teminat amaçlı olarak devrinde bulunan, teminat amacı sona erdiğinde eşyanın aynen iade edilmesi yönündeki gereklilik aşılmaktadır. Böylece, eşyanın nihai olarak maliki haline gelen alacaklı da eşya üzerinde hiçbir kısıtlamaya tabi olmaksızın tasarruf edebilir hale gelmektedir.

Özel bir yasal düzenleme konusu yapılmamış olmasına rağmen3 düzensiz rehnin geçerli biçimde kurulabileceği konusunda bir tereddüt bulunmamaktadır4 . Düzensiz rehnin hukuki niteliği tartışmalı olmakla beraber, taşınır eşya üzerinde teminat amaçlı bir işlem yapılması nedeniyle düzensiz rehne uygulanabilecek hükümlerin tespitinde 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun5 (“TMK”) teslime bağlı taşınır rehni hükümlerinin sıklıkla gündeme geldiği görülmektedir6 . Bu çalışmanın amacı da düzensiz rehin kavramının çerçevesini çizmek ve bu çerçeve içinde düzensiz rehin ilişkisine taşınır rehni hükümlerinin kıyasen uygulandığı kabul edilen veya kıyasen uygulanması tartışmalı olan bazı temel noktaları ortaya koymaktır.

II. Düzensiz Rehin Kavramı

Yukarıda da belirtildiği gibi, hukukumuzda düzensiz rehin kavramından teminat amaçlı olarak alacaklıya misli eşyanın tevdi edildiği ve alacaklının da eşyanın aynen iadesi yerine aynı nitelik ve nicelikteki misli eşyayı iade etme yükümlülüğü altına girdiği işlem anlaşılmaktadır. Türk ve İsviçre hukuklarında, tarafların anlaşmasının eşyanın aynen iadesini değil de aynı nitelik ve nicelikteki eşyanın iadesini konu alması nedeniyle, düzensiz rehinde eşyanın mülkiyetinin de alacaklıya geçmiş olduğu kabul edilmektedir7 . Böylece, eşyanın mülkiyetinin alacaklıya devredilmesi düzensiz rehin ilişkisinin belirleyici özelliklerinden biri olarak ortaya çıkmaktadır8 .

Yine teminat amaçlı olarak misli eşyanın alacaklıya tevdi edilmesini konu alan bir diğer yöntem, alacaklıya misli eşyanın mülkiyetinin devredilmesi yerine, eşya üzerinde tasarrufta bulunma yetkisinin verilmesi ve alacaklının ancak bu yetkisini kullanması halinde onun yerine aynı nitelik ve nicelikteki eşyayı iade edeceğinin kararlaştırılmasıdır9 . Bu durumun Türk ve İsviçre hukuklarında anlaşıldığı biçimiyle düzensiz rehin ilişkisinden farkı, eşyanın mülkiyetinin teslimle geçmemesi ve alacaklının tasarruf yetkisini kullanması halinde aynen iade yükümlülüğünün aynı nitelik ve nicelikteki eşyayı iade yükümlülüğüne dönüşmesidir. Bu nitelikteki işlemlerin hukuki çerçevesinin çizilmesi açısından önem taşıyan düzenlemelerden biri, Avrupa Birliği Finansal Teminat Düzenlemeleri Direktifidir (“Direktif”)10 . Direktif hükümlerine göre, Direktif kapsamına giren ilişkiler çerçevesinde nakit para, finansal araçlar ile alacak hakları üzerinde kurulabilecek teminat sözleşmelerinin, mülkiyeti devreden (m.2/1/b) ve devretmeyen (m.2/1/c) sözleşmeler biçiminde yapılması mümkündür. Mülkiyetin devredilmediği teminat sözleşmelerinde, taraflar, alacaklıya, teminat konusu üzerinde tasarrufta bulunmayı da içerecek şekilde, teminat konusunu kullanma hakkı tanıyabilirler (m.5; m.2/1/m). Bu durumda, hakkı kullanan alacaklı, eşdeğer bir teminat sağlama yükümlülüğü altında olacaktır (m.5/2)11 . İç hukuk düzenlemelerinde benzer bir sisteme Fransız Medeni Kanunu’nda rastlanmaktadır. Fransız Medeni Kanunu’nda taşınır rehnini düzenleyen hükümler arasında yer alan m.2341 hükmü, hem hukukumuzda düzensiz rehin olarak nitelendirilen durumu, hem de rehinli alacaklıya eşya üzerinde tasarruf yetkisi tanınan halleri kapsayacak şekilde kaleme alınmıştır. Düzenlemeye göre, teslime bağlı rehnin konusunu misli eşyalar oluşturuyorsa, alacaklının bunları kendisine ait benzer eşyalardan ayrı tutması gerekmektedir (m.2341/f.1). Burada geleneksel anlamda bir teslime bağlı taşınır rehninin düzenlenmiş olduğu görülmektedir. Ancak, eğer taraflar arasındaki anlaşma, alacaklıyı, kendisine verilen misli eşyayı kendi malvarlığından ayrı tutma yükümlülüğünden muaf kılıyorsa, alacaklı eşyanın mülkiyetini kazanacak ve aynı nitelik ve nicelikteki misli eşyayı iade ile yükümlü olacaktır (m.2341/f.2). Taraflar arasındaki anlaşma, alacaklıyı eşyayı kendi malvarlığından ayrı tutma yükümlülüğünden muaf kılmamakla beraber, alacaklıya devir yetkisi tanıyorsa, alacaklı eşyayı devredebilecek, bu yetkisini kullanması halinde de aynı nitelik ve nicelikteki misli eşyayı iade ile yükümlü olacaktır (m.2341/f.3). Görüldüğü gibi, Fransız hukukunda, misli eşyanın mülkiyetin alacaklıya baştan geçtiği işlemler gibi eşya üzerinde sadece tasarruf yetkisinin tanındığı işlemlerin de birer taşınır rehni türü olarak, geçerli biçimde yapılabileceği öngörülmüştür. Alacaklıya mülkiyetin devredilmediği, ancak eşya üzerinde tasarruf yetkisinin tanındığı işlemlerin düzensiz rehin kavramı açısından önemi ise Alman hukukunda belirgin hale gelmektedir. Alman hukukunda, Direktif m.5 ve Fransız Medeni Kanunu m.2341 hükümlerinde olduğu gibi açık bir düzenleme olmamasına karşın, alacaklıya misli eşya üzerinde tasarrufta bulunma yetkisi tanınacak şekilde bir teminat ilişkisinin kurulabileceği, hatta bu ilişkinin bir düzensiz rehin biçimi olduğu kabul edilmektedir12 . Nitekim Alman öğretisinde düzensiz rehin konusunu inceleyen yazarlar arasındaki baskın görüş, düzensiz rehin kavramının, hem alacaklının baştan eşyanın mülkiyetini kazandığı, hem de alacaklının eşya üzerinde tasarrufta bulunma konusunda yetkilendirdiği ve bu yetkisini kullanması halinde onun yerine aynı nitelik ve nicelikte eşyayı iade etme yükümlülüğü altına girdiği halleri ifade ettiği yönündedir13 . Öyle ki, Alman hukukunun Direktif hükümleri ile uyumlulaştırılmasını konu alan kanun tasarısının gerekçesinde, Alman hukukunda alacaklıya mülkiyet geçirilmeden eşya üzerinde tasarruf yetkisi tanınmasına ilişkin bir düzenleme yapılmasına gerek olmadığı, bu tür işlemlerin, “düzensiz rehin” kavramı altında geçerli işlemler olarak görüldükleri belirtilmiştir14 .

Bu veriler çerçevesinde, düzensiz rehin kurumunu kabul eden Türk-İsviçre ve Alman hukuklarında, düzensiz rehnin, yapılan işlemin, (i) misli eşyaları konu alması, (ii) teminat amaçlı olması ve (iii) aynen iade yükümlülüğü yerine aynı nitelik ve nicelikte eşyanın iadesini öngörmesi unsurlarından oluştuğunun kabul edildiği görülmektedir. Sistemler arasındaki farklılık kendisini, eşyanın mülkiyetinin alacaklıya devrinin aranıp aranmayacağı noktasında göstermektedir. Türk ve İsviçre hukuklarında, alacaklının misli eşyanın mülkiyetini de kazanmış olması düzensiz rehnin unsurları arasında görülürken, Alman hukukunda bu unsur şart koşulmamakta, teminattan yararlanan kişiye mülkiyet hakkının devredilmediği, ancak eşya üzerinde tasarrufta bulunma yetkisinin tanındığı haller de düzensiz rehin olarak nitelendirilmektedir.

Türk ve İsviçre hukuklarında, alacaklının eşyanın mülkiyetini kazanmasının düzensiz rehnin temel özelliklerinden biri olarak görülmesi, bu ilişkinin hukuki niteliğinin ve ilişkiye uygulanacak hukuki rejimin tespiti açısından belirleyici nitelikte olmuştur. Düzensiz rehne ilişkin ilkeler ve tartışmalar, mülkiyetin alacaklıya geçtiği varsayımına dayalı olarak gelişim göstermişlerdir. Alacaklıya mülkiyetin sağlanması yerine, bir taşınır rehni çerçevesinde tasarruf yetkisinin sağlanması ve iade borcunun konusunun da bu yetkinin kullanılıp kullanılmamasına göre değişiklik göstermesi halinde tartışılması gereken hususlar daha farklı nitelikte olacaktır15 . Bu nedenle, Türk-İsviçre hukuk sistemleri açısından düzensiz rehin kavramının, yerleşik anlayışa uygun şekilde, alacaklının misli eşyanın mülkiyetini de kazandığı bir işlem olarak anlaşılması, alacaklıya sadece tasarruf yetkisi tanınan hallerin farklı bir teminat işlemi kategorisi olarak, farklı bir tartışma alanına bırakılması uygun olacaktır.

Sonuç itibariyle hukukumuzda düzensiz rehnin, (i) misli eşyaların konu alınması, (ii) alacaklıya teminat sağlanması amacının güdülmesi, (iii) alacaklının misli eşyanın mülkiyetini kazanması ve (iv) alacaklının aynı nitelik ve nicelikte eşyanın iadesi yükümlülüğü altına girmesi unsurlarından oluştuğu söylenebilir.

Düzensiz rehnin hukuki niteliği tartışmalıdır16 . Mesele, 19. yüzyıldan bu yana hukukçuları meşgul etmiş ve düzensiz rehne daha yakından bilinen hukuki işlemler altında yer bulmak için çeşitli görüşler ileri sürülmüştür. Bir görüşe göre, düzensiz rehinde teminatın konusu, alacaklıya verilen para veya misli eşyanın kendisi değil, teminatı sağlayan kişinin, bu eşyanın misliyle iadesine ilişkin kişisel talep hakkıdır17 . Buna göre, esasında üzerinde teminat hakkı kurulan şey, bir misli taşınır eşya değil, bir alacak hakkı olmaktadır. Bir diğer görüşe göre, düzensiz rehin hem bir kredi sözleşmesi hem de rehin sözleşmesi niteliğindedir18 . Başka bir görüşe göre ise yapılan işlem bir takas anlaşması niteliğindedir. Buna göre, düzensiz rehin ile oluşan ilişki, alacaklının teminat altına alınmış alacağı ile, teminat olarak aldığı eşyayı iade yükümlülüğü arasında gelecekte bir takasın vuku bulmasını konu alan bir işlemdir19 . Güncel literatürde ise düzensiz rehnin teslime bağlı taşınır rehni ile teminat amaçlı mülkiyet devri arasında yer alan bir kurum olduğu görüşünün öne çıktığı belirtilmektedir20 . Bu çerçevede, bazı yazarlar düzensiz rehnin teminat amaçlı mülkiyet devrine daha yakın olduğunu21 , bazıları ise taşınır rehniyle olan benzerliklerinin ön plana çıktığını belirtmektedirler22 . Her halükârda, bu kurumlardan hangisinin baskın nitelikte olduğuna ilişkin görüşler farklılaşsa da günümüzde genel kabulün düzensiz rehnin sui generis bir teminat olarak nitelendirilmesi yönünde olduğu söylenebilir23 .

Teminatın konusunun teminat alanın iade yükümlülüğünü konu alan kişisel bir alacak hakkı olduğu tezi tarafların irade ile bağdaşır görünmemektedir. Düzensiz rehinde alacaklının iade yükümlülüğü değil, devredilen eşyanın kendisi teminatın konusu olarak belirlenmiştir24 . Ayrıca, teminatın konusunun, teminat alanın iade yükümlülüğü olduğu kabul edildiğinde, teminatın konusu bir taşınır eşya değil, bir alacak hakkı olarak belirecek, Türk-İsviçre hukuk sistemlerinde bu yönde bir teminatın geçerli olarak kurulması için aranan yazılı şekil şartına da uyulması gerekecektir25 . Ancak, cismani varlığı olan şeylerin, örneğin paranın teslimi halinde taraflar genellikle bu yazılı şekil şartına uymadan hareket edeceklerinden, işlemin alacak hakkını konu aldığı görüşünün kabulü, bu nitelikteki teminat işlemlerinin genellikle geçersiz sayılması riskini doğuracaktır26 . Bu itibarla, düzensiz rehnin alacak rehni olarak nitelendirilmemesi gerekir27 . Düzensiz rehinde, teminat hakkının alacaklıya misli eşyanın zilyetliğinin devredilmesiyle birlikte doğduğu, alacak rehni için özel olarak öngörülmüş şekil şartının burada uygulama alanı bulmadığı kabul edilmelidir28 .

Düzensiz rehni kredi veya ödünç ilişkisi olarak nitelendiren görüşlerin de düzensiz rehinle güdülen amaca uygun olmadıkları söylenebilir. Düzensiz rehin, ödünç alanın aynı nitelik ve miktarda şeyi geri vermeyi üstlenmesi nedeniyle tüketim ödüncü sözleşmesiyle benzerlik gösterir. Ancak amacı itibariyle tüketim ödüncünden ve buna dayalı kredi ilişkilerinden farklıdır. Tüketim ödüncünde, ödünç alana bir eşyanın değerini kullanma hakkının devredilmesi söz konusudur29 . Düzensiz rehinle güdülen temel amaç ise, eşyayı teslim alan kişinin mevcut veya doğacak alacağının teminat altına alınmasıdır30 . Bununla beraber, düzensiz para rehninde alacaklının parayı semerelendirmesi olanaklı olduğundan, öğretide bazı yazarlar, tüketim ödüncünde ödünç alanın faiz ödemesine ilişkin esasların düzensiz para rehninde de kıyasen uygulanabileceğini savunmuşlardır31 .

Düzensiz rehnin bir takas anlaşması olarak nitelendirilmesi de yerinde değildir. Düzensiz rehinde takas meselesi, teminat altına alınan alacağın ödenmemesinin alacaklının eşyayı iade yükümlülüğü üzerindeki etkisi bağlamında gündeme gelmektedir. Takas, ancak karşılıklı alacakların aynı cinsten olduğu hallerde söz konusu olabileceğinden, düzensiz rehin olarak nitelendirilebilecek her türlü ilişkide başvurulabilecek bir mekanizma değildir. Örneğin, para borcunun teminat altına alınması için alacaklıya değerli madenler teslim edilmişse, iki farklı cinsten olan bu alacaklar arasında takas vuku bulmayacaktır. Düzensiz rehinde alacakların aynı cinsten olması, tipik olarak, bir para alacağının teminat altına alınması için yine bir miktar para üzerinde düzensiz rehin kurulması halinde söz konusu olur. Ancak, aşağıda açıklanacağı gibi, bu halde de bazı yazarlar esasında iade yükümlülüğünün sona ermesinin takasla açıklanamayacağını, yükümlülüğün takas beyanına ihtiyaç olmadan, kendiliğinden sona erdiği görüşünü savunmaktadırlar32 . Bu itibarla, düzensiz rehin anlaşmasının bir takas anlaşması olarak nitelendirilmesi de düzensiz rehin kurumunun işleyişini açıklamaya yeterli olmamaktadır.

Düzensiz rehnin bazı açılardan benzerlik gösterdiği başka kurumlar da bulunmaktadır. Örneğin, alacaklının aynen iadeyle değil, aynı nitelik ve nicelikteki eşyayı iadeyle yükümlü olması, düzensiz rehni, tüketim ödüncüne olduğu gibi usulsüz tevdi (usulsüz saklama) sözleşmesine de yaklaştırmaktadır. Ancak usulsüz tevdi ile düzensiz rehin, farklı amaçlara yönelen kurumlardır. Düzensiz rehin, alacaklıya teminat sağlama amacı güderken, usulsüz tevdide amaç eşyanın muhafazası olup saklatanın bu amaca yönelik menfaatleri ön plana çıkmaktadır33 . Bu nedenledir ki saklatan eşyanın iadesini her zaman talep edebilirken (6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu34 , “TBK” m.564; İsviçre Borçlar Kanunu, “İBK”, m.475/f.1), düzensiz rehinde iadenin ne zaman talep edilebileceği konusunun teminat amacı çerçevesinde değerlendirilmesi gerekir35 . Bu amaçsal farklılık nedeniyle, düzensiz rehin, usulsüz tevdi olarak da nitelendirilemez36 . Teminat amaçlı usulsüz tevdide ise teminat konusu misli eşya, alacaklının değil, bir üçüncü kişinin mülkiyetine geçirilmekte olduğundan37 yine düzensiz rehinle örtüşme söz konusu değildir.

Misli eşyanın mülkiyetinin alacaklıya geçmesi, düzensiz rehni, kanun koyucunun tüketilebilir eşyalar için öngörmüş olduğu düzensiz intifa hakkına da yaklaştırmaktadır. TMK m.819/f.1 (İsviçre Medeni Kanunu, “İMK”, m.772/f.1) hükmü uyarınca, tüketilebilen şeylerin mülkiyeti, aksi kararlaştırılmadıkça, intifa hakkı sahibine geçmekte; ancak, intifa hakkı sahibi geri verme sırasında bu şeylerin o günkü değerini ödemekle yükümlü olmaktadır38 . Ancak bu iki kurum, konuları gibi, amaçları ve etkileri itibariyle de birbirlerinden farklıdırlar. Düzensiz rehin, özgülenme amacı itibariyle tüketilebilir olsun olmasın her türlü misli eşya üzerinde kurulabilirken39 , düzensiz intifa hakkı tüketilebilir eşyaları konu almaktadır40 . Düzensiz rehin bir teminat hakkı iken, düzensiz intifa bir yararlanma hakkı sağlar41 . Düzensiz rehinde aynı nitelik ve nicelikteki misli eşyanın iadesi gerekirken, düzensiz intifada eşyaların değerinin tazmin edilmesi gerekir42 .

Bir taşınır eşyanın zilyetliğinin teminat amaçlı olarak alacaklıya devrini konu alması itibariyle, düzensiz rehin, teslime bağlı rehinle benzerlikler göstermektedir. Öğretide de düzensiz rehnin, rehin benzeri bir işlem olduğu görüşünün savunulduğu görülmektedir43 . Bununla beraber, iki kurum arasında önemli farklılıklar da bulunmaktadır. Düzensiz rehnin, teslime bağlı taşınır rehnine nazaran taşıdığı temel farklılık, alacaklının, rehin hakkında olduğu gibi sınırlı ayni hak değil, mülkiyet hakkı kazanmasıdır44 . Bu nedenle, alacaklı, bir yandan, rehin hakkından farklı olarak, mülkiyet hakkına istinaden eşya üzerinde fiilî ve hukuki tasarruflarda bulunma yetkisini de kazanmakta45 , diğer yandan, yine rehin hakkından farklı olarak, kendisine verilen eşyayı değil, aynı nitelik ve nicelikteki misli eşyayı iade etme yükümlülüğü altına girmektedir46 .

Alacaklının eşyanın mülkiyetini kazanmakta olması, düzensiz rehni inançlı mülkiyet devrine yaklaştırmaktadır47 . Teminat amaçlı mülkiyet devrinde, mülkiyeti devralan kişi, teminat konusu olan şeyi devredenle aralarındaki anlaşmaya uygun olarak kullanacağını ve özellikle alacak ödenince teminat konusunu geri vereceğini taahhüt etmektedir48 . Düzensiz rehinde de teminat amacıyla bir eşyanın mülkiyetinin devredilmesi söz konusudur. Bununla beraber, teminat amaçlı mülkiyet devrinde, alacaklının, alacağı sona erince devir konusu eşyayı aynen iade etmesi gerekirken, düzensiz rehinde aynı nitelik ve nicelikteki misli eşyayı iade etmesi gerekir49 . Ayrıca, teminat amaçlı mülkiyet devrinde alacaklı eşyayı inanç anlaşması ile güdülen amaca aykırı biçimde kullanmama yönünde bir yükümlülük altına girerken, düzensiz rehinde mülkiyet hakkının verdiği yetkiler üzerinde borçlar hukukuna dayalı bir sınırlama dahi söz konusu değildir50 . Mülkiyeti devralan kişi, bir inanç anlaşması çerçevesinde, eşyayı belirli bir biçimde kullanacağı taahhüdünde bulunmamaktadır51 . Bu gerekçelerle, teminat amaçlı mülkiyet devrinden farklı olarak, düzensiz rehnin bir inançlı işlem türü olmadığı da belirtilmektedir52 .

Bu veriler çerçevesinde, düzensiz rehnin, pek çok hukuki kurumla benzerlikler taşıdığı, ancak teminat amaçlı bir kurum olması itibariyle, en baskın şekilde, kısmen teslime bağlı taşınır rehnine, kısmen de mülkiyetin teminat amaçlı devrine yaklaşan, sui generis bir teminat türü olduğu görüşüne katılmak gerekir.