Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

HMK’nın 16. Maddesi Uyarınca Haksız Fiillerden Doğan Uyuşmazlıklarda Yetkili Mahkemenin Tespiti ve Hükmün Türk Milletlerarası Usul Hukuku Açısından Değerlendirilmesi

Ayşe İpek Sarıöz

01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 16. maddesinde düzenlenen yetki kuralı haksız fiillerden doğan uyuşmazlıklarda Türk mahkemelerinin milletlerarası yetkisinin belirlenmesi açısından önemli yenilikleri içermektedir. HMK’nın 16. maddesi haksız fiilin işlendiği ve zararın meydana geldiği yer mahkemelerinden bağımsız olarak muhtemel zarar yeri ve zarar görenin yerleşim yeri mahkemelerini de yetkilendirmektedir. Bununla birlikte hükmün (a) fiil ve zarar yerinin belirlenmesinde zorluklar yaşanan karmaşık haksız fiiller ile (b) kitle iletişim araçları ile işlenen haksız fiiller açısından değerlendirilmesi, Türk mahkemelerinin yetkisinin tesisi açısından ortaya çıkabilecek muhtemel sorunların ele alınması gerekmektedir. Özellikle zarar görenin yerleşim yeri mahkemesinin yetkili kılınmasının aşırı yetkiye neden olup olmayacağı, Türk mahkemelerinin verdiği kararlarının tanınması ve tenfizi açısından önem taşımaktadır.

Milletlerarası Yetki, Haksız Fiillerden Doğan Uyuşmazlıklar.

The article 16 of the Turkish Civil Procedure Code, entered into force in October 01, 2011, includes many changes and novelties regarding the determination of the Turkish Courts’ jurisdiction in disputes arising out of torts. According to the article 16, not only the courts where the act which caused the damage had been committed and the damage occured, but also the courts where the damage may occur and the injured party is domiciled are competent in case of a tort dispute. However, it is very important to analyse this provision in respect of (a) “complex torts” which may cause some problems in the determination of the places where the act which caused the damage had been committed and the damage occured and (b) torts committed by means of mass media. Moreover, one may consider the competence of the court where the injured party is domiciled as ex orbitant. It is also worthy to examine this possibility as to the risk of non recognition and non enforcement of Turkish judgments in foreign countries.

International Jurisdiction, Disputes Arising Out of Torts/Delicts.

I. GENEL OLARAK

Bilindiği üzere, 18.06.1927 tarih ve 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu (HUMK), 01.10.2011 tarihi itibariyle yürürlükten kalkmıştır. Anılan tarihte yürürlüğe girmiş olan 12.01.2011 tarih ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun1 (HMK) getirdiği yeniliklerin başında, haksız fiillerden doğan uyuşmazlıklarda yetkili mahkemenin tespiti ile ilgili özel yetki kuralında yapılan değişiklikler yer almaktadır. Mülga HUMK’un 21. maddesinde “Haksız bir fiilden mütevellit dava o fiilin vuku bulduğu mahal mahkemesinde ikame olunabilir” denilirken, HMK’nın 16. maddesinde “Haksız fiilden doğan davalarda, haksız fiilin işlendiği veya zararın meydana geldiği yahut gelme ihtimalinin bulunduğu yer ya da zarar görenin yerleşim yeri mahkemesi de yetkilidir.” denilmekle, haksız fiillere ilişkin özel yetki kuralının kapsamı ciddi bir şekilde genişletilmiştir.

HMK’nın haksız fiillerden doğan uyuşmazlıklarda yetkili mahkemenin tespitine ilişkin bu hükmü, Türk Milletlerarası Usul Hukuku açısından da büyük önem taşımaktadır. Zira, 5718 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Kanunu’nun2 (MÖHUK) 1. maddesinde, yabancılık unsuru taşıyan özel hukuk ilişkilerinden doğan uyuşmazlıklarda uygulanacak hukuka ve Türk mahkemelerinin yetkisine ilişkin sorunların MÖHUK’da yer alan düzenlemeler ışığında çözümleneceği belirtilmektedir. MÖHUK’un 40. maddesine göre ise, “Türk mahkemelerinin milletlerarası yetkisini, iç hukukun yer itibariyle yetki kuralları tayin eder.” Yani MÖHUK’a göre, uluslararası nitelikteki uyuşmazlıklarda Türk mahkemelerinin yetkili olup olmadığının tespitinde başvurulacak temel kurallar iç hukukta yer alan kurallardır. İç hukukta yetkili mahkemenin tespitinde başvurulan kurallara göre yer itibariyle yetkili bir mahkemenin varlığı Türk mahkemesinin uluslararası yetkisinin doğumu için yeterlidir. Bu anlamda, kanun koyucu iç hukukun yetki kurallarını yabancılık unsuru taşıyan meseleleri de kapsayacak şekilde “çifte görevli kaideler” olarak nitelendirmiştir.3

Bu durumda, yabancılık unsuru taşıyan haksız fiiller ile ilgili olarak Türk mahkemelerinin yetkisinin tespitinde HMK’nın 16. maddesi uygulama alanı bulacaktır. Bu nedenle çalışmamızda yabancılık unsuru içeren haksız fiillerden doğan davalarda Türk mahkemesinin yetkisini ayrı bir bölüm olarak değil, HMK’da düzenlenen yeni yetki kuralının iç hukuk bakımından değerlendirilmesi ile birlikte -bir bütün olarak- inceleyeceğimizi belirtmek isteriz.