Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

Egemene Reddiye: Hart’ın Austin Eleştirisi

Şule Şahin Ceylan

″Başlangıçta, deyip hikayemize geçmeden önce şunu belirtmemiz gerekiyor ki, aslında her başlangıç aynı zamanda bir sondur ya da en azından beraberinde bir son getirir, ama yine de her şeyin bir başlangıca ihtiyacı vardır. Ayrıca başlangıçla son birbirinden ayrılamaz, ama bunun anlamı ″ayrılmak istemezler″ veyahut ″ayrılmalarına imkan yoktur″ da değildir. Bu ikisi gönülsüz olsalar da bırakmazlar birbirlerini...″


Jose Saramago, Kısırdöngü.

Giriş

Ondokuzuncu yüzyılın en önemli hukuk düşünürlerinden olan ve hukuk, hak, ödev gibi önemli hukuk kavramlarını analitik yöntemle ele alan John Austin’in (1790-1859) yaşadığı dönemde bir öncü sayıldığını söylemek pek de abartılı bir ifade olmayacaktır. The Province of Jurisprudence Determined (1832) isimli temel eseriyle hukuk düşüncesine bilimsellik kazandırarak ahlak ve siyaset felsefelerinin branşı olmaktan kurtarmış ve hukuksal pozitivist kuramı sistemli bir bütüne dönüştürmüştür. Hobbes, Hume ve Bentham’da ilk izleri görülen kurama gerçek formunu kazandıran Austin, inceleme nesnesi olarak hukuku ve hukuksal kavramları kabul eder1. Bunlara ahlaken tarafsız ve tanımlayıcı bir yöntemle yaklaşmakta, doğal hukukun egemenliğini neredeyse hasmı kadar iddialı bir savla sarsmaktadır: Hukuk, egemenin tehditle desteklenen buyruklarıdır. Artık hukukun merkezine değerler veya yargılar değil, Hobbes’tan ödünç alınan bir egemen ve tartışma kabul etmez buyrukları yerleşmektedir. Her ne kadar ilahi yasalar ve yerleşik ahlak yasalarının varlığı yadsınmamaktaysa da, hukuk ilminin sınırları salt hukuksal öğeler ve bunların analitik çözümlemesiyle çizilmektedir.