Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

6545 Sayılı Kanun ile İdari Yargıda Yapılan Değişikliklerin Vergi Yargılamasına Yansıması

Effects of Amendments Made on Administrative Procedure With the Act No. 6545 on Tax Procedure Law

Recep NARTER

6545 sayılı Kanun ile 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununda idari yargının genel özelliklerini etkileyen ciddi ve köklü değişiklikler yapılmıştır. Özellikle bu değişiklik neticesinde kanun yolları yeniden yapılandırılmış, ayrıca ivedi yargılama usulü ve merkezi sınavlardan kaynaklanan davalara ilişkin özel bir yargılama usulü getirilmiştir. Ancak vergi yargılaması açısından önem arz eden husus kanun yollarında yapılan köklü değişikliktir. Bu bağlamda bölge idare mahkemeleri adeta yeniden yapılandırılmıştır. İtiraz kanun yolu kaldırılarak onun yerine istinaf kanun yolu getirilmiş, dolayısıyla bölge idare mahkemeleri birer istinaf mercii kimliği kazanmıştır. Ancak hâlihazırda bölge idare mahkemeleri, geçiş dönemi tamamlanarak yeni düzene uygun şekilde faaliyete başlayamadığından eski kanun yolları yürürlüğünü devam ettirmektedir.

Bu çalışmada idari yargıda yapılan bu önemli değişimin vergi yargılaması açısından analizi yapılmış ve sorun teşkil edebilecek bazı hususlara ilişkin çözüm önerileri getirilmeye çalışılmıştır.

İdari Yargı, Vergi Yargısı, Kanun Yolları, İstinaf.

With the Code no. 6545, fundamental amendments are made on the Administrative Procedure Code no. 2577. Especially legal remedies are reorganized and a special procedure for urgent judgment and disputes arisen from central exams is brought. The important issue regarding to tax procedure is the amendment on legal remedies. Within this context, regional administrative courts are in fact reorganized. The regional administrative courts acquire the appeal authority identity, by dismantling “Objection” remedy and bringing “appeal” remedy. However, because the regional administrative courts hasn’t begun working in compliance with the new regulations by completing the transition period, old remedies are continuing to be in effect.

In this study, these important amendments made on administrative procedure are analyzed from the perspective of Tax Procedure Law and suggested some solutions for the potential problems.

Administrative Procedure, Tax Procedure, Legal Remedies, Appeal.

I. Genel Olarak Vergi Yargılaması

Anayasanın 125’inci maddesinde düzenlendiği üzere, bazı istisnaları1 olmakla birlikte idarenin her türlü eylemine ve işlemine karşı yargı denetimi açıktır. Bağımsız mahkemelerin var olması ve idarenin yapmış olduğu işlemlerin bu mahkemeler aracılığıyla yargı denetimine tabi tutulması, idarenin hukuka bağlılığının şartlarından ve hukuk devletinin özel gereklerinden birisidir2.

İdari Yargılama Usulü Kanununun “İdari dava türleri ve idari yargı yetkisinin sınırı” başlıklı 2’nci maddesinin birinci fıkrasında idari dava türleri; iptal, tam yargı ve genel hizmetlerden birinin yürütülmesi için yapılan idari sözleşmelerden dolayı taraflar arasında çıkan uyuşmazlıklara ilişkin davalar şeklinde sayılmıştır3. İdari dava türlerini belirleyen söz konusu hükümde açıkça sayılmayan vergi davalarının niteliği ile ilgili ise doktrinde bir birlik yoktur. Gözübüyük’e göre, vergi davalarının bir kısmı tam yargı davası bir kısmı ise iptal davasının bir türüdür. Zira vergi davalarında vergi yükümlüsü, salınan verginin esasına veya tutarına itiraz etmektedir; ayrıca İdari Yargılama Usulü Kanununun 12’nci maddesinde hakları ihlal edilen ilgililerin vergi mahkemelerinde tam yargı davası açabileceklerine yer verilmektedir. Fakat bazı vergi davalarında ise bir idari işlemin iptali söz konusu olduğundan iptal davası kategorisinde değerlendirilebilir4. Bir diğer görüşe göre ise, vergi davaları bu iki kategori haricinde kendine özgü üçüncü bir kategoridir5.

Vergi davalarının niteliğinin iptal davası mı yoksa tam yargı davası mı olduğu hususundaki tartışmalara,6 bu çalışma bakımından pratik bir fayda sağlamayacağından yer vermeyeceğiz. Ancak 6545 sayılı Kanunla, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununa getirilen 45’inci maddede “vergi davası” terimi de tıpkı bir iptal veya tam yargı davası terimleri gibi kullanılmıştır. Söz konusu maddenin ilk fıkrası şöyledir: “İdare ve vergi mahkemelerinin kararlarına karşı, başka kanunlarda aksine hüküm bulunsa dahi, mahkemenin bulunduğu yargı çevresindeki bölge idare mahkemesine, kararın tebliğinden itibaren otuz gün içinde istinaf yoluna başvurulabilir. Ancak, konusu beş bin Türk lirasını geçmeyen vergi davaları, tam yargı davaları ve idari işlemlere karşı açılan iptal davaları hakkında idare ve vergi mahkemelerince verilen kararlar kesin olup, bunlara karşı istinaf yoluna başvurulamaz”. Benzer bir ifade de m.46/1-b’de bulunmaktadır. Bu değişiklik sırasında kullanılan “vergi davası” ibarelerinden yola çıkarak, yukarıda zikrettiğimiz idari dava türlerine vergi davası adı altında bir yenisinin ihdas edilerek ilave olunduğunu kabul etmek ileri bir yorum olur. Zira bu yolda bir değişiklik, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 2’nci maddesi değiştirilmek suretiyle yapılmak gerekir. Fakat sanki vergi davası adı altında ayrı bir idari dava türü varmış gibi kanuni düzenleme de yer verilmiş olmasına bir anlam vermek gerekirse; bu durumun bir vakıanın zımnen kabulü olarak görülmesi mümkündür.