Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

Noterlerin Hukukî Sorumluluğu

Legal Responsibility of Notaries

Yusuf Memiş

Makalede; Yargıtay Hukuk Genel Kurulu ve Yargıtay 3. Hukuk Dairesi kararları ışığı altında, “Noterlerin Hukukî Sorumluluğu” incelenmektedir. Ayrıca çalışma; Yargıtay’ın, noterlerin hukukî sorumluluğuna ilişkin en güncel, en yeni görüşlerini ve uygulamalarını yansıtmaktadır.

Noterlerin Hukukî Sorumluluğu, Noterlik Kanunu ve Yönetmeliği, Kusursuz Sorumluluk, Olağan Sebep Sorumluluğu, Objektif Sorumluluk, Subjektif Sorumluluk, Kamu Hizmeti, Sahte Vekâletname, Noterin Araştırma ve Aydınlatma Yükümlülüğü, Gözetim ve Denetim Yükümlülüğü, Zarar, Kusur, Kimlik Paylaşım Sistemi, Haksız Fiil, Zamanaşımı.

In the article: legal responsibility of notaries is examined in the light of decisions of supreme court assembly of civil chambers and court of appeals for the third circuit. Also study reflect the current opinion and enforcements of court of appeal

Legal Responsibility of Notaries, Notary Public Law, Absolute Liability, Ordinary Cause Liability, Objective Liability, Subjective Liability, Public Service, Forged Letter of Attorney, Liability of Research and Clarifying of Notary, Liability of Surveillance and Supervision, Loss, Defect, Identity Sharing System, Tortious Act, The Lapse of Time.

I. GENEL OLARAK

Kusur ilkesine göre; bir zararı başkasına tazmin ettirmek, ancak zarar onun kusurlu eyleminden doğmuşsa mümkündür. Zarar böyle bir eylemden ileri gelmemişse başkasına yükletilemez. Zarar gören buna katlanmalıdır. Hukukun gelişiminde, kusur ilkesi uzun zaman sorumluluğun tek dayanağı olarak yeterli görülmekte iken; büyük sanayinin gelişmesi, üretim ve taşıt araçlarının makineleşmesi ve çoğalması, yeni enerji kaynaklarının (elektrik, nükleer enerji, petrol, doğalgaz vs.) bulunması, halkın büyük şehirlerde toplanması; modern hayatta zarar olasılıklarını çoğaltmış ve yoğunlaştırmıştır. Teknik ilerleme ve ona bağlı olan tehlikelerin artması karşısında, kusura dayanan subjektif sorumluluğun, artık tek başına zarar görenlere etkili bir koruma sağlamaya elverişsiz ve dolayısıyla adaleti gerçekleştirmek bakımından da yetersiz kalması üzerine, hukuk sistemleri hızla kusura dayanmayan sorumluluk ilkelerini benimseme yoluna giderek mevzuatta bu yönde düzenlemeler yapmışlardır. Kusursuz sorumluluk hâllerinin en önemli dayanaklarından birisi ise; objektif özen ödevinin yerine getirilmemesi düşüncesine dayanmaktadır. Bu düşünceye göre; bir şey veya bir kişi hakkında kendisine yasal bir özen gösterme ödevi yükletilen kimse, bu ödevi yerine getirmezse, kusuru bulunmasa bile, doğan zarardan sorumlu olmalıdır. Objektif özen ödevinin yerine getirilmemesi alelâde (olağan) sebep sorumluluklarının çoğunun temelini teşkil etmektedir. Kusura dayanmayan sorumlulukta; sorumluluğu doğuran olay, zarar ve zararla söz konusu olay arasında bir illiyet bağı bulunması sorumluluğu doğurmak için yeterlidir. Sebep sorumluluklarının öne çıkan diğer bir yönü de, bunların düzenleme tarzına ilişkindir. Kusura dayanan sorumluluk için genel bir kural (BK m.41, 6098 sayılı TBK m.49) bulunduğu hâlde, kusura dayanmayan sorumluluk hâlleri ayrı ayrı, diğer bir deyişle kazuistik bir biçimde düzenlenmiştir.1

Türk özel hukukunda kusura dayanmayan sorumluluk hâllerinden birisi de; 1512 sayılı Noterlik Kanununun 162’nci maddesinde düzenlenen “Noterlerin Hukukî Sorumluluğuna” ilişkindir. Noterlerin hukukî sorumluluğu Yasada, şu şekilde düzenlenmiştir: “Stajiyer, katip ve katip adayları tarafından yapılmış olsa bile noterler, bir işin yapılmamasından veya hatalı yahut eksik yapılmasından dolayı zarar görmüş olanlara karşı sorumludurlar.” Bu hükümde, notere çalıştırdığı adamların sebep oldukları zarar dolayısıyla kurtuluş kanıtı getirmek olanağı tanınmamaktadır. Bu bakımdan noterin sorumluluğu, BK’nın 55’inci (6098 sayılı TBK m.66) maddesine oranla daha ağırdır. Noterlerin böyle ağır bir sorumluluğa tabi tutulması; onlara bırakılan işlemlerin yanlış yapılmasından büyük zararlar doğması tehlikesinin bulunması ve noterlerin işlemlerinin sağlamlığı hususunda iş sahiplerine teminat ve güven bahşetmesi haklı düşüncesine dayanmaktadır. Kaldı ki; noterlerin ve yardımcılarının eylemlerinden doğan zarardan Devletin sorumlu tutulmayacağı da kabul edilmiştir. Noterlik Kanununun 162’nci maddesinin birinci fıkrasında; noterin yardımcılarının eylemlerinden sorumlu tutulması için bunların kusurunu da şart kılmamıştır; ancak zararın noterliğe ait işlerin yapılmamasından veya yanlış yahut eksik yapılmasından husule gelmesi gerekmektedir. İkinci fıkraya göre de; noter birinci fıkra gereğince ödediği miktar için, işin yapılmaması, hatalı yahut eksik yapılmasına sebep olan stajyer veya noterlik personeline rücu edebilir.2

Noterlerin hukukî sorumluluğu adam çalıştıranın sorumluluğuna benzemez. Zira adam çalıştıranın sorumluluğunda, çalışanı; seçmede, talimat vermede ve diğer işlerde gerekli özen dikkati gösterdiğini ispatlamak suretiyle sorumluktan kurtulmak için kurtuluş kanıtı getirme imkânı verilmişken, noterlerin sorumluluğundan kurtuluş kanıtı getirme imkânı verilmemiştir. Bu hâliyle ağırlaştırılmış özen yükümlülüğünün ihlâlinden kaynaklanan sorumluluk olduğu görüşü de öne sürülmüştür.3