Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

TMK m. 175 Hükmünün Yoksulluk Nafakasının Süresine İlişkin Yaklaşımının Hukuki Yorum Yöntemleri Çerçevesinde Tahlili

Analysis of the Approach of TCC Art. 175 Regarding the Duration of Poverty Alimony in the Framework of Legal Interpretation Methods

Sinan Sami AKKURT

Yoksulluk (boşanma) nafakasına “süresiz” olarak hükmedilebilmesinin yürürlükteki mevzuat (özellikle TMK m. 175) çerçevesinde prensip itibarıyla mümkün olması, özellikle politika yapıcıların söz konusu mevzuatı çeşitli dönemlerde (belirli aralıklarla) gündeme taşımalarına ve bundan hukuki durumları etkilenmekte olan kişilere değişiklik veya ilga vaatlerinde bulunmalarına yol açmaktadır. Elbette ilgili mevzuatın, özellikle hakkaniyet bakımından, çeşitli yönleriyle tartışılması mümkün ve doğaldır. Ancak söz konusu mevzuatın (kimi yaklaşımlara göre) “hakkaniyete aykırı” neticelerinin tamamen veya kısmen bertaraf edilebilmesi için mutlaka ilgası ya da değiştirilmesi mi gerekmektedir? Yoksa adı geçen (yürürlükteki) mevzuatın mevcut hâliyle ve fakat somut olay adaletinin tesisine elverişli yöntemlerle yorumlanarak, herhangi bir mevzuat değişikliğine gerek bulunmaksızın dahi hakkaniyete daha uygun neticeler alınabilmesi mümkün müdür? Çalışmada konuya ilişkin (özellikle) TMK m. 175 hükmü “hukuki yorum yöntemleri” merceği altında incelenerek herhangi bir değişikliğin veya ilganın toplumsal, siyasal ve/veya hukuki tartışmalara çare olup olmayacağı, başka deyişle böyle bir değişikliğin “hakkaniyet tesisi bakımından” şart ve/veya gerekli olup olmayacağı hususunda kanaat getirilmeye gayret edilmiştir.

Yoksulluk Nafakası, Boşanma Nafakası, Kanunların Yorumu, Yorum Yöntemleri, Süresiz Nafaka Meselesi.

The fact that it is possible within the framework of the current legislation (especially TCC Art. 175) to rule on poverty (divorce) alimony “indefinitely” causes policy makers to bring the legislation that allows this to the agenda at various times and to make promises to change the law to those whose legal situations are affected. Of course, it is possible to discuss various aspects of the relevant legislation, especially in terms of equity. However, should the “unfair” results of the legislation in question be abolished or amended in order to be completely or partially eliminated? Or is it possible to obtain more equitable results, even without the need for any legislative amendment, by interpreting the aforementioned (current) legislation in its current state, but with methods suitable for the establishment of concrete case justice? In this study, especially the provision of TCC Art. 175 was examined in terms of “legal interpretation methods” and it was evaluated whether any law amendment or abolition would be a remedy for social, political and legal debates in terms of equity; in other words, it has been argued that such a change in law would be necessary or unnecessary “in terms of establishing equity”.

Poverty Alimony, Divorce Alimony, Interpretation of Laws, Interpretation Methods, Indefinite Alimony Issue.

I. GİRİŞ VE KAVRAMSAL ÇERÇEVE

Yoksulluk nafakasının süresine ilişkin esası belirleyen 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu (TMK) m. 175 hükmü “hukuki yorum yöntemleri” merceği altında incelenerek anılan hükümde yapılacak herhangi bir değişikliğin veya hükmün tümüyle ilgasının hakkaniyet bakımından gerçekleştirilegelen toplumsal, siyasal ve/veya hukuki tartışmalara çare olup olmayacağı; başka deyişle nafakanın süresine ilişkin TMK m. 175 hükmünün ilgasının veya değiştirilmesinin “hakkaniyet tesisi bakımından” şart ve/veya gerekli olup olmayacağı hususunda araştırmanın derinleştirilebilmesi için, öncelikle “yoksulluk nafakası” ile hukukta “yorum” kurumuna, “yorum türleri”ne ve “yorum yöntemleri”ne ilişkin genel esasların kısaca ortaya koyulması/hatırlatılması ve araştırmanın bu temeller üzerinde genişletilmesine gayret edilmesi isabetli görülmektedir. Bu nedenle bu (üst) başlık altında yoksulluk nafakasına, yorum kurumuna, türlerine ve özellikle yöntemlerine ilişkin (konuyu ilgilendiren) bazı esaslar genel hatlarıyla ortaya koyulacak/hatırlatılacak, sonrasında ise TMK m. 175 hükmünün yoksulluk nafakasının süresine ilişkin olarak çeşitli dönemlerde gündeme getiregeldiği toplumsal, siyasal ve hukuki kaygıların/tartışmaların, mutlaka anılan hükmün ilgası veya değiştirilmesi yoluna gidilmeksizin yalnızca “yorum” kurumunun işletilmesiyle giderilmesinin mümkün olup olmadığı hususunda kanaat getirilmeye gayret edilecektir. Ancak belirtilmelidir ki yoksulluk nafakasına ilişkin, çalışma konusuyla doğrudan ilgili olmayan ve hemen her ders kitabında bulunabilen (örneğin yoksulluk nafakasının şartları gibi) temel hususlara ilişkin açıklamalara uzun uzadıya yer verilmesinden özellikle kaçınılacaktır.

TMK m. 185 vd. hükümleri, “Evliliğin Genel Hükümleri” bölüm başlığı altında eşlerin karşılıklı yükümlülüklerini (de) düzenlemektedir. Buna göre eşlere, aralarındaki evlilik birliği devam ettikçe birbirlerine ve çocuklara karşı çeşitli bakım, yardımlaşma ve dayanışma yükümlülükleri getirilmiştir. Bu yükümlülüklerin kaynağı esasında evlilik birliğinin mevcudiyeti ve devamıdır. Yani eşlerin birbirlerine karşı evlilik birliğinin genel hükümlerinden kaynaklanan bu yükümlülükleri, kural olarak, aralarındaki evlilik birliği devam ettikçe cereyan eder/etmelidir. Dolayısıyla evlilik birliği sona erdiğinde, tıpkı aralarındaki sadakat yükümlülüğünün sona ermesinde olduğu gibi, eşlerin birbirlerine karşı yardımlaşma ve dayanışma yükümlülüklerinin de sona ermesi gerektiği düşünülebilir. Oysa TMK m. 175, aralarındaki evlilik birliğinin sona ermesi nedeniyle yoksulluğa düşecek olan tarafın1 diğer taraftan geçimi için belirli şartlarla “süresiz olarak nafaka isteyebileceği”ni ihdas etmektedir2.

Anayasa Mahkemesi tarafından da evlilik birliğinde eşler arasında cereyan eden yardımlaşma ve dayanışma yükümlülüğünün, aralarındaki evlilik birliğinin sona ermesinden sonra da “kısmen devamı” niteliğinde görülen bu nafakanın (yoksulluk nafakasının) özünde, “ahlâki değerler ve sosyal yardımlaşma düşüncesi”nin yer aldığı ifade edilmekte; söz konusu Karar’ın “Karşı Oy Yazısı”nda ise “...yoksulluk nafakasının süresiz uygulanmasının nedeni ahlaki ve sosyal gerekçelerle açıklanamaz.” denilmektedir3.