Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

Yargıtay Ceza Daireleri Kararları

Yargıtay Ceza Daireleri Kararları

Ceza Genel Kurulu
Esas No    : 2023/138
Karar No    : 2023/401
Karar Tarihi    : 12.07.2023
•    Silahlı Terör Örgütüne Üye Olma Suçu
    Özet: Suç işlemek amacıyla örgüt kurma suçu nedeniyle soruşturmaya başlanmadan ve örgütün amacı doğrultusunda suç işlenmeden önce, örgütü dağıtan veya verdiği bilgilerle örgütün dağılmasını sağlayan kurucu veya yöneticiler hakkında cezaya hükmolunmaz.    
    Türk Ceza Kanunu md. 221    

I. HUKUKÎ SÜREÇ
FETÖ/PDY silahlı terör örgütüne üye olma suçundan sanık ...’nun TCK’nın 314/2, 3713 sayılı Kanun’un 5, TCK’nın, 62, 53, 58/9 ve 63. maddeleri uyarınca 6 yıl 3 ay hapis cezasıyla cezalandırılmasına, hak yoksunluğuna, cezasının mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine ilişkin Samsun 3. Ağır Ceza Mahkemesince verilen 18.04.2018 tarihli ve 125-190 sayılı hükme yönelik sanık ve müdafisi tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosyayı inceleyen Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesince 20.02.2019 tarih ve 2447-407 sayı ile istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş, Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın da sanık ve müdafisi tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay (Kapatılan) 16. Ceza Dairesince 23.03.2021 tarih ve 5374-2285 sayı ile;
“... UYAP’ta oluşturulan örgütlü suçlar bilgi bankasında sanık hakkında başkaca bilgi yahut beyan olup olmadığı araştırılıp, varsa dosyaya getirtilerek; ayrıca, dosyaya temyiz aşamasında Samsun CBS’nin 2018/42715 soruşturma sayılı dosyasından gönderildiği anlaşılan ve sanık hakkında beyanda bulunan şüpheli Hatip Köroğlu’nun kollukta müdafii huzurunda verdiği ifadesinin, CMK’nın 217. maddesi kapsamında duruşmada sanık ve müdafiine okunarak diyecekleri sorulduktan sonra bir karar verilmesi gerekirken, eksik araştırma ile yazılı şekilde karar verilmesi,” isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir..
Bozmaya uyan Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesince yapılan yargılama sonucunda 15.12.2021 tarih ve 1057-1794 sayı ile sanığın önceki hüküm gibi cezalandırılmasına karar verilmiş, verilen hükmün sanık ve müdafisi tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 3. Ceza Dairesince 28.06.2022 tarih ve 10342-3869 sayı ile onanmasına karar verilmiştir.
II. İTİRAZ SEBEPLERİ
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, 24.11.2022 tarih ve 124388 sayı ile;
“... Yargıtay onama ilâmından önce sanık tarafından sunulan 17.05./2022 tarihli etkin pişmanlıktan faydalanma talebini içerir dilekçenin temyiz incelemesinde dikkate alınmayarak eksik inceleme ile karar verildiği...” görüşüyle itiraz kanun yoluna başvurmuştur.
CMK’nın 308. maddesi uyarınca inceleme yapan Yargıtay 3. Ceza Dairesince 24.01.2023 tarih ve 39840-231 sayı ile; itiraz nedenlerinin yerinde görülmediğinden bahisle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
III. UYUŞMAZLIK KONUSU
Özel Daire ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; temyiz incelemesinden önce etkin pişmanlıktan faydalanma talebini içerir dilekçe veren sanık hakkında eksik inceleme ile karar verilip verilmediğinin belirlenmesine ilişkindir.
IV. OLAY VE OLGULAR
İncelenen dosya kapsamından;
15 Temmuz 2016 tarihinde FETÖ/PDY silahlı terör örgütü mensuplarınca gerçekleştirilen darbe girişimi ile ilgili yürütülen soruşturmalar kapsamında 21.07.2016 tarihinde Samsun İl Emniyet Müdürlüğü Muhabere Elektronik Şube Müdürlüğüne yapılan “eski sanayide bulunan yeşildal hırdavatın sahibi ismini bilmiyorum hacı olarak hitap ediyorlar, bu şahıs fetocu, cemaat içerisinde de sözü geçen şahıs” şeklindeki ve “Gülsan Sanayi Sitesi İçi Sanayii Cami Arkası Irmak Karakolu Karşısında Yeşildal Hırdavat isimli iş yeri sahibi Mustafa YEŞİLDAL FETO ile Amerika’ya gidip bizzat görüşen şahıstır, 10 yıl içinde himmet paraları ile sanayinin yarısını satın aldı, FETÖ Terör Örgütünün himmet toplantılarını finans sağlamak amacıyla toplantı yapan mütevelli heyetindendir, yani başı çekenlerdendir, bu FETÖ yapılanması içinde sözü geçenlerdendir, ayrıca eski sanayi caminin müezzinlerinden Maksut OLMUŞ isimli şahıs 17-25 aralıktan önce FETÖ hareketinin yapılmasının içindeydi, ancak bu tarihten sonra gerçek yüzlerini görünce FETÖ yapılanmasından ayrıldı, bu şahıs size gerekli bilgileri verebilir, tanıklık edebilir, müezzin arkadaşla uzman polis arkadaşlar görüşmek isterse ben bizzat yardımcı olurum kendisiyle görüştürürüm, söyleyeceklerim bu kadar” şeklindeki ihbarlar doğrultusunda yapılan soruşturma sonucunda sanık ...’nun da aralarında bulunduğu sanıklar hakkında silahlı terör örgütüne üye olma ve terörizmin finansmanı suçlarından cezalandırılmaları talebiyle açılan kamu davasının yapılan yargılamasında sanık ...’nun; örgüte müzahir Canik Başarı Üniversitesi mütevelli heyetinde yer aldığı, örgütle iltisaklı Feza Özel Eğitim A.Ş.’nin yönetim kurulu başkanı olduğu, örgüte müzahir olduğu gerekçesiyle KHK ile kapatılmasına karar verilen Karadeniz Sanayici Ve İş Adamları Derneğine üyeliğinin bulunduğu ve yönetim kurulu başkanlığını yürüttüğü, ayrıca ilgili federasyon olan KASİF’e üye olduğu, 15.12.2014 günü kolluk görevlilerince Zaman Gazetesi ve Samanyolu Televizyonuna yapılan operasyonu protesto amaçlı olarak Samsun Adalet Sarayı önünde Aktif-Sen organizesinde düzenlenen eylemlere katıldığı. gizli tanık “ŞAHİN 55”in beyanına göre; sanığın KASİAD yöneticisi olduğu dönemde yönetim kurulu üyelerinin belirlenmesi işlemini anılan örgütün il imamı olan Bilal Karaduman’ın yaptığı, örgütün finans kurumu olan Bank Asya’da vadesiz mevduat hesabının mevcut olduğu, tanık Alper Gedikli’nin beyanına göre; adı geçen kişiden öğrencilere burs adı altında örgüte bağış talep ettiği, tanık Maksut Olmuş’un beyanına göre; Nevzat ...’in sohbet hocalığı yaptığı grupta yer aldığı, anılan örgütün iş adamları mütevelli heyetinde bulunduğu, burs adı altında örgüte bağış yaptığı ve anılan terör örgütü elebaşının kitaplarının okunup CD’lerinin izlendiği, örgütün sözde liderinin övülerek propagandasının yapıldığı ve örgüt adına himmet, bağış, kurban parası namıyla yardımların toplandığı sohbet adı altındaki örgütsel toplantılara iştirak ettiği gerekçeleriyle sanığın silahlı terör örgütüne üye olma suçundan cezalandırılmasına karar verildiği,
Sanık ve müdafisince yapılan istinaf başvurusu üzerine Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesince istinaf başvurularının esastan reddine karar verildiği ancak sanık ve müdafisince temyiz yasa yoluna başvurulması üzerine Yargıtay (Kapatılan) 16. Ceza Dairesince eksik araştırma ile karar verildiği gerekçeleriyle Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın bozulmasına karar verildiği,
Bölge Adliye Mahkemesince bozma üzerine yapılan yargılama sonucunda sanığın FETÖ/PDY silahlı terör örgütüne üye olma suçundan 6 yıl 3 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ilişkin verilen kararın da sanık ve müdafisince temyiz yasa yoluna başvurulması üzerine Yargıtay 3. Ceza Dairesince 28.06.2022 tarihinde onanmasına karar verildiği,
Sanık ...’nun 17.05.2022 havale tarihli dilekçesinde; etkin pişmanlık konusunda tarafına yeterince bilgi verilmediği, o tarihlerde cemaat olarak bilinen bu örgüte kimlerin aracılığı ile hangi faaliyetlerine katıldığı, hangi şekillerde üye kazanıldığı, örgüt üyelerine nasıl davranıldığı ve örgüt içinde hangi faaliyetlerin yürütüldüğü, bulunduğu yerlerde başka kimlerin de olduğu, dernekte hangi faaliyetler yapıldığı ve bunu hangi amaçla yaptıkları, insanlardan yardım toplayıp ne yaptıkları, Canik Başarı Üniversitesi, Feza Özel Eğitim Okulları ve KASİAD’a nasıl girdiği hususlarında, Bank Asya hesaplarıyla, örgüt ve üyeleriyle ilgili tüm bildiklerini samimi olarak anlatıp Devletine ve Ülkesine yardım etmek amacıyla etkin pişmanlık hükümlerinden yararlanmak istediğini beyan ettiği,
Anlaşılmaktadır.
V. GEREKÇE
A. İlgili Mevzuat ve Öğretide Uyuşmazlık Konusuna İlişkin Görüşler
Uyuşmazlığın sağlıklı bir şekilde çözümlenmesi için 5237 sayılı TCK’nın 221. maddesinde düzenlenen etkin pişmanlığa ilişkin hükümlere değinmekte yarar bulunmaktadır.
Terör örgütlerinin insan kaynağının kurutulması, alınabilecek diğer tedbirlerle birlikte bu örgütlerin etkisizleştirilip ortadan kaldırılmaları, geçmişte meydana gelen terör eylemlerinin aydınlatılması, gelecekte işleyebilecekleri suçların engellenmesi ve terör örgütüne üye olanların tekrar topluma kazandırılması amacı taşıyan etkin pişmanlık;
5237 sayılı TCK’nın 221. maddesinde; “(1) Suç işlemek amacıyla örgüt kurma suçu nedeniyle soruşturmaya başlanmadan ve örgütün amacı doğrultusunda suç işlenmeden önce, örgütü dağıtan veya verdiği bilgilerle örgütün dağılmasını sağlayan kurucu veya yöneticiler hakkında cezaya hükmolunmaz.
(2) Örgüt üyesinin, örgütün faaliyeti çerçevesinde herhangi bir suçun işlenişine iştirak etmeksizin, gönüllü olarak örgütten ayrıldığını ilgili makamlara bildirmesi halinde, hakkında cezaya hükmolunmaz.
(3) Örgütün faaliyeti çerçevesinde herhangi bir suçun işlenişine iştirak etmeden yakalanan örgüt üyesinin, pişmanlık duyarak örgütün dağılmasını veya mensuplarının yakalanmasını sağlamaya elverişli bilgi vermesi halinde, hakkında cezaya hükmolunmaz.
(4) Suç işlemek amacıyla örgüt kuran, yöneten veya örgüte üye olan ya da üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işleyen veya örgüte bilerek ve isteyerek yardım eden kişinin, gönüllü olarak teslim olup, örgütün yapısı ve faaliyeti çerçevesinde işlenen suçlarla ilgili bilgi vermesi halinde, hakkında örgüt kurmak, yönetmek veya örgüte üye olmak suçundan dolayı cezaya hükmolunmaz. Kişinin bu bilgileri yakalandıktan sonra vermesi halinde, hakkında bu suçtan dolayı verilecek cezada üçte birden dörtte üçe kadar indirim yapılır.
(5) Etkin pişmanlıktan yararlanan kişiler hakkında bir yıl süreyle denetimli serbestlik tedbirine hükmolunur. Denetimli serbestlik tedbirinin süresi üç yıla kadar uzatılabilir.
(6) (Ek: 6.12.2006 - 5560/8 md.) Kişi hakkında, bu maddedeki etkin pişmanlık hükümleri birden fazla uygulanmaz.” şeklinde düzenlenmiştir.
Kurumun uygulama alanıyla ilgili gerekli açıklamayı içeren madde gerekçesi ise şu şekildedir:
“Madde metninde, suç işlemek amacıyla örgüt kurmak, yönetmek veya bu amaçla kurulmuş örgüte üye olmak suçları ile ilgili olarak etkin pişmanlık hali düzenlenmiştir.
Birinci fıkrada, örgüt kurucu veya yöneticileri ile ilgili etkin pişmanlık hükmüne yer verilmiştir. Buna göre; suç işlemek amacıyla örgüt kurmak veya yönetmek dolayısıyla haklarında soruşturmaya başlanmadan ve örgütün amacı doğrultusunda suç ilenmeden önce, örgütü dağıtan veya verdiği bilgilerle örgütün dağılmasını sağlayan kişiler hakkında cezaya hükmolunmaz.
İkinci fıkrada, suç işlemek amacıyla kurulmuş örgüte üye olan kişilerle ilgili etkin pişmanlık hükmüne yer verilmiştir. Örgütün üyesinin, etkin pişmanlık hükmünden yararlanabilmesi için, örgütün faaliyeti çerçevesinde herhangi bir suçun işlenişine iştirak etmemiş olması ve ayrıca, gönüllü olarak örgütten ayrıldığını ilgili makamlara bildirmesi gerekir. Bu koşulların gerçekleşmesi halinde, hakkında cezaya hükmolunmayacaktır. Bu koşullar gerçekleştikten sonra, kişi hakkında örgüt üyesi olmaktan dolayı soruşturma başlatılmış olması veya örgütün faaliyeti çerçevesinde başkaları tarafından suç işlemiş olmasının, etkin pişmanlık yararlanma açısından bir önemi bulunmamaktadır.
Üçüncü fıkrada ise, yakalanan örgüt üyesi ile ilgili etkin pişmanlık hükmüne yer verilmiştir. Yakalanmış olmasına rağmen, bu fıkrada belirlenen şartların gerçekleşmesi halinde örgüt üyesi cezalandırılmayacaktır. Bu şartlardan birisi, örgütün faaliyeti çerçevesinde herhangi bir suç işlenişine iştirak etmemiş olmak; diğeri ise, örgütün dağılmasını veya mensuplarının yakalanmasını sağlamaya elverişli bilgi veriş olmaktır. Verilen bilginin, örgütün dağılmasını veya mensuplarının yakalanmasını sağlamaya elverişli olup olmadığını takdir yetkisi mahkemeye aittir.
Kişi, suç işlemek için kurulmuş olan örgütün kurucusu, yöneticisi veya üyesi olmamakla birlikte, örgütün ulaştığı yapılanma itibariyle dağılmasını sağlama imkanından yoksun olabilir. Bu durumda bile, söz konusu sıfatları taşıyan kişilerin belli şartlarda etkin pişmanlıktan yararlanması sağlanabilmelidir. Bu düşüncelerle maddenin dördüncü fıkrası düzenlenmiştir. Buna göre, suç işlemek amacıyla örgüt kuran, yöneten veya örgüte üye olan kişinin, gönüllü olarak teslim olup, örgütün yapısı ve faaliyeti çerçevesinde işlenen suçlarla ilgili bilgi vermesi halinde, hakkı örgüt kurmak, yönetmek veya örgüte üye olmak suçundan dolayı cezaya hükmolunmayacaktır.
Kurucu, yönetici veya üyenin, örgüt yapısı ve faaliyeti çerçevesinde işlenen suçlarla ilgili bilgileri yakalandıktan sora vermesi halinde, örgüt kurmak, yönetmek veya örgüte üye olmak suçundan dolayı hakkında verilecek cezada belli oranda indirim yapılması kabul edilmiştir.
Etkin pişmanlıktan yararlanarak serbest bırakılan kişiler açısından güvenlik ve topluma uyum sorunu yaşandığı bilinmektedir. Bu nedenle, etkin pişmanlıktan yararlanana kişiler hakkında bir yıl süreyle denetimli serbestlik tedbirine hükmedilir. Bu bir yıllık süre, kişinin serbest bırakıldığı andan itibaren işlemeye başlar. Denetimli serbestlik tedbirinin uygulanması açısından, etkin pişmanlık nedeniyle kişi hakkında cezaya hükmolunmaması ile indirilmiş cezaya hükmolunması arasında bir fark gözetilmemiştir. Uygulanmasına başlanan denetimli serbestlik tedbirinin süresi hakim kararıyla uzatılabilecektir. Ancak süre üç yıldan fazla olamaz.”
06.12.2006 tarihli ve 5560 sayılı Kanun’la madde metnine eklenen altıncı fıkranın gerekçesi de şöyledir:
“5237 sayılı Kanunun 221’inci maddesi bir fıkra eklenmek suretiyle örgütlü suçlulukta, etkin pişmanlık hükümlerinden yararlanmaya sınırlama getirilmiştir.” (İzzet Özgenç, Suç örgütleri, s. 34-35)
Hukuki niteliği itibarıyla cezayı kaldıran veya cezada indirim yapılmasını gerektiren şahsi sebeplerden olan etkin pişmanlık, doktrinde, gönüllü vazgeçmenin tamamlanmış suçlardaki görünüm şekli (Koca-Üzülmez, Genel Hükümler, s. 385), suçun bütün unsurları ile tamamlanmasından sonra failin bazı pişmanlık gösteren hareketler yapması durumunda, bu hareketler dolayısıyla faile ceza verilmemesini veya cezasında indirim yapılmasını ifade eden kurum (Hakeri, Ceza Hukuku, s. 452) olarak tanımlanmaktadır. Bu hâliyle gönüllülük esasına dayanan ve etkin bir pişmanlık gerektiren kurumla, suçun bütün unsurları ile tamamlanmasından sonra faile gerçekleştirilen/gerçekleştirdiği haksızlığın sonuçlarını mümkün mertebe gidermeye çalışmasına imkan verilmektedir.
Etkin pişmanlık hükümlerinin amacı, bir yandan terör ve örgütlü suçlarla mücadele bakımından stratejik önemi nedeniyle en etkili bilgi edinme ve mücadele araçlarından olan örgütün kendi mensuplarını kullanmak, diğer taraftan da suç işlemeyi önlemek, mensup olduğu yasa dışı örgütün amaçladığı suçun işlenmesine engel olanları ve işlediği suçtan pişmanlık duyanları cezalandırmayarak yeniden topluma kazandırmaktır.
Bu husus Genel Kurulun 08.04.2008 tarihli ve 18-78 sayılı kararında şu şekilde ifade edilmiştir:
“Terör örgütlerinin insan kaynağının kurutulabilmesi, alınabilecek diğer tedbirlerle birlikte bu örgütlerin etkisizleştirilip ortadan kaldırılmaları, geçmişte meydana gelen terör eylemlerinin aydınlatılabilmesi, gelecekte işleyebilecekleri suçların engellenmesi ve terör örgütüne üye olanların tekrar topluma kazandırılabilmeleri bakımından 05.06.1985 tarih, 3216 sayılı Bazı Suç Failleri Hakkında Uygulanacak Hükümlere Dair Yasa kabul edilerek yürürlüğe konulmuştur. Bu Yasanın 2 yıllık yürürlük süresinin bitmesi üzerine aynı amaçlara yönelik olarak 25.03.1988 tarihli ve 3419 sayılı Yasa çıkarılmış, Yasanın 1. maddesi süreli, diğer maddeleri ise süresiz olarak yürürlüğe girmiştir. Anılan 1. maddenin sona eren yürürlük süresi zaman içinde 3618, 3853, 4085, 4450, 4537 sayılı Yasalarla uzatılmış ve beklenen amaca ulaşmaması nedeniyle bu kez 4959 sayılı Topluma Kazandırma Yasası 06.08.2003 tarihinde yürürlüğe konulmuştur.”
Yargısal uygulamalar ve doktrindeki görüşler dikkate alındığında etkin pişmanlık düzenlemesi yapan yasaların, bir af yasası olmayıp terör örgütü mensubu sanıkların topluma kazandırılabilmesinin yanında esasen terör örgütlerinin insan kaynağının kurutulabilmesi, örgütün etkisizleştirilip ortadan kaldırılması ve işlenen suçların aydınlatılabilmesi amacına yönelik düzenlemeler olduğu görülmektedir.
5237 sayılı TCK’nın 221. maddesinde yapılan düzenleme ile daha önceki yasalarda olduğu gibi süreli değil, belli süreye bağlı olmaksızın kalıcı bir uygulama imkanı getirilmiştir.
Türk Ceza Kanunu’nun 314/3. maddesindeki atıf nedeniyle, anılan Kanun’un 220. maddesine bağlı olarak düzenlenen 221. maddesindeki etkin pişmanlık hükmünün, TCK’nın 314. maddesinde tanımlanan silahlı örgüt mensupları ile 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu kapsamında kalan terör örgütleri bakımından da uygulanabileceğinde kuşku yoktur.
Özel Daire ve Genel Kurulca benimsenen istikrar kazanmış uygulamaya göre örgütle ilgili suçlamaları kabul etmeyen örgüt mensupları ve etkin pişmanlık olarak değerlendirilebilen önceki ifadelerinden rücu eden failler hakkında TCK’nın 221. maddesinin uygulanma imkanı bulunmamaktadır.
Etkin pişmanlık hükümlerinden faydalanmak için failin, örgütün dağılmasına veya mensuplarının yakalanmasına, örgütün yapısına ve faaliyetleri çerçevesinde işlenen suçlara ilişkin elverişli bilgi vermesi gerekir. Bu bilginin elverişliliği; örgütün örgütlenme biçimi, failin örgüt yapılanmasındaki konumu ile örgütte geçirdiği süre ve katıldığı faaliyetler gibi kıstaslar göz önüne alınarak mahkemece takdir edilecektir. Tam bir gizlilik esasına ve hücre tipi yapılanmaya dayanan örgütlerde her örgüt mensubundan örgütü dağıtacak, yapılanma şemasını ortaya koyacak bilgiler vermesi beklenemez. Ancak, konumu gereği bilmesi beklenen bilgileri de samimi olarak ortaya koymalıdır.
Her hâlükarda elverişli bilgi; örgütte zafiyet yaratacak, örgüte önemli boyutta zarar verecek, örgüt faaliyetlerini belli ölçüde sekteye uğratacak boyutta olmalıdır.
Cumhuriyet savcısı, suçun işlendiği konusunda yeterli şüpheye ulaşsa dahi, cezayı kaldıran şahsi sebep olarak etkin pişmanlığın varlığı nedeniyle kovuşturmaya yer olmadığına karar verebilir (CMK’nın 171/1. maddesi). Bu karara karşı itiraz kanun yoluna başvurulamaz. (CMK’nın 173/5. maddesi)
TCK’nın 221. maddesinde düzenlenen etkin pişmanlığın uygulanma koşulları:
I) Birinci fıkranın uygulanma şartları:
a) Örgüt kurma ve yönetme suçu tamamlanmış olmalıdır.
b) Örgütün amacı doğrultusunda henüz bir suç işlenmemiş olmalıdır.
c) Örgüt kurma suçu ile ilgili henüz bir soruşturmaya başlanmamış olmalıdır.
d) Örgüt kurucusu ya da yöneticisi örgütü dağıtmalı veya verdiği bilgilerle örgütün dağılmasını sağlamalıdır.
e) Dağıtma veya bilgi verme bizzat örgüt kurucusu ya da yöneticisi tarafından yapılmalıdır.
Bu şartlar gerçekleşmişse faile ceza verilemeyecektir.
II) İkinci fıkranın uygulanma şartları:
a) İşlenen suçun örgüt üyeliğinden ibaret olması,
b) Sanığın örgüt faaliyeti çerçevesinde bir suçun işlenişine iştirak etmemesi,
c) Gönüllü olarak örgütten ayrıldığını ilgili makamlara iletmesi gerekmektedir. İlgili makam, adli makamlar olabileceği gibi soruşturma mercisine haber vermekle yükümlü olan valilik veya kaymakamlık gibi idari makamlar da olabilir (CMK’nın 158/2. maddesi). Elçilik ya da konsolosluklar da olabilir (CMK’nın 158/3. maddesi). (Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 07.04.2009 tarihli ve 2008/9-223 Esas 2009/87 Karar sayılı kararı)
Sanığın örgüt faaliyeti çerçevesinde bir suçun işlenişine iştirak etmemesinden anlaşılması gereken nedir?
İlgili Özel Daire ve Genel Kurulca benimsenen yerleşik uygulamaya göre; işlenen suçun, amaç suçlar (TCK’nın 302 ve 309. maddeleri) yönünden öldürme ve öldürmeye teşebbüs, nitelikli yaralama, yağma, işkence, bir kısım nitelikli hürriyeti tahdit suçları gibi vahim nitelikte eylemlerden olmaması gerekir.
Bu fıkranın uygulanabilmesi için örgüt mensubu hakkında suç soruşturmasının bulunmaması, bu kişinin suç işlediği yetkili mercilerce bilinmemesine rağmen örgüt üyesi olduğunu ve örgütten rızasıyla ayrıldığını ilgili makamlara bildirmesi gerekir. Bu kişilerin yasadan yararlanabilmesi için örgüt hakkında bilgi vermesi de zorunlu değildir.
“Örgüt üyesi olup örgütten kendiliğinden ayrılarak teslim olan ve pişman olduğunu beyan eden ve buna göre de konumu 5237 sayılı TCK’nın 221/2. maddesi kapsamında bulunan sanığın, örgütün faaliyeti çerçevesinde herhangi bir suçun işlenmesine iştirak edip etmediği İçişleri Bakanlığı’ndan da sorulup araştırılarak, 5237 sayılı TCK’nın 314. maddesinin 3. fıkrasının ‘suç işlemek amacıyla örgüt kurma suçuna ilişkin diğer hükümleri bu suç açısından da aynen uygulanır’ amir hükmü karşısında, örgüt kurma suçu kapsamında bulunan 5237 sayılı TCK’nın etkin pişmanlığa ilişkin 221. maddesinde 765 sayılı TCK’nın 170. maddesinin uygulanabilmesi için aranan silahlı örgüt tarafından amaç suçun işlenmemiş ya da amaç suçun işlenilmesine kalkışılmamış olması gerektiğine ilişkin bir koşul öngörülmediği de gözetilmek suretiyle, sanığın hukuki durumunun sonucuna göre tayin ve takdir edilmesi gerekir.” (Yargıtay 9. Ceza Dairesinin 19.12.2006 tarihli ve 2006/5670 Esas 2006/7410 Karar sayılı kararı)
Bu şartlar gerçekleştiğinde örgüt üyesi hakkında soruşturma aşamasında kovuşturmaya yer olmadığına, kovuşturma safhasında ise ceza verilmesine yer olmadığına karar verilecektir.
III) Üçüncü fıkranın uygulanma şartları:
a) Fail, örgüt üyesi olmalıdır. Kurucuya ve yöneticiye bu hak tanınmamıştır.
b) TCK’nın 221/2. maddesinde olduğu gibi örgüt faaliyeti çerçevesinde işlenen suça iştirak etmeden yakalanmış bulunmalıdır.
c) Örgüt üyesi pişmanlık duyarak örgütün dağılmasını veya mensuplarının yakalanmasını sağlamaya elverişli bilgi vermelidir. Verdiği bilgi tek başına örgütü çökertecek nitelikte olmasa bile, zafiyete uğramasına ve önemli sayılabilecek miktarda üyesinin ya da silah veya malzemesinin ele geçirilmesini sağlaması gereklidir. Bu koşulların gerçekleşmesi cezasızlık sebebidir.
IV) Dördüncü fıkranın uygulanma şartları:
TCK’nın 221/4. fıkrası örgüt suçlarında etkin pişmanlığın en geniş şekilde uygulanma alanı bulduğu düzenlemedir.
Söz konusu fıkrada iki tür pişmanlık hükmüne yer verilerek failin gönüllü teslim olduktan sonra bilgi vermesi cezayı ortadan kaldıran, yakalandıktan sonra bilgi vermesi ise cezayı azaltan sebep olarak kabul edilmiştir.
a) Örgüt kurma, yönetme, üye olma, örgüt adına suç işleme veya örgüte yardım etme suçunun faili olmalıdır.
b) Kişi gönüllü olarak teslim olmalıdır. Örgüt mensupları ile anlaşmazlığa düşmesi veya ailevi nedenlerden dolayı teslim olmasının önemi yoktur. Önemli olan, teslim olmanın iradi olması ve dış etkenlerin zorlamasıyla olmamasıdır.
c) Failin, örgütün yapısı ve faaliyetleri çerçevesinde işlenen suçlarla ilgili bilgi vermesi gerekir. Örgüt mensuplarının işlediği suçlar hakkında bilgi vermelidir. Sadece örgüt üyelerinin isimlerini söylemesi yeterli değildir. Genel olarak örgütün yapısı, kurucusu, yöneticisi, örgütün büyüklüğü, amaçları, faaliyetleri, gelir kaynakları, varsa silahları gibi hususlarda bilgiler vermelidir. Örgütün genişliği veya gizliliği nedeniyle bilgileri sınırlı ise verdiği bilgilerin samimiyeti çerçevesinde etkin pişmanlıktan yararlanabilir.
B. Somut Olayda Hukuki Nitelendirme
Bölge Adliye Mahkemesince bozma üzerine yapılan yargılama sonucunda FETÖ/PDY silahlı terör örgütüne üye olma suçundan 6 yıl 3 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verilen sanık ... Hacıbekiroğlu ve müdafisinin temyiz başvurusunda bulundukları, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca 30.01.2022 tarihinde “onama” istemli olarak düzenlenen tebliğnamenin 02.12.2022 tarihinde Yargıtay 3. Ceza Dairesine gönderildiği, sanığın 17.05.2022 havale tarihli dilekçesinde, etkin pişmanlık hükümlerinden faydalanma talebini Özel Daireye yollamasına rağmen etkin pişmanlıktan yararlanmaya ilişkin talebi değerlendirilmeden Özel Dairece kararın onanmasına karar verildiği anlaşılmış ise de;
Terör örgütlerinin insan kaynağının kurutulması, alınabilecek diğer tedbirlerle birlikte bu örgütlerin etkisizleştirilip ortadan kaldırılmaları, geçmişte meydana gelen terör eylemlerinin aydınlatılması, gelecekte işleyebilecekleri suçların engellenmesi ve terör örgütüne üye olanların tekrar topluma kazandırılması amacı taşıyan etkin pişmanlık hükümlerinin 5237 sayılı TCK’nın 221. maddesinde düzenlendiği, maddenin 4. fıkrasının son cümlesinde; “Kişinin bu bilgileri yakalandıktan sonra vermesi halinde, hakkında bu suçtan dolayı verilecek cezada üçte birden dörtte üçe kadar indirim yapılır.” şeklinde yapılan düzenleme ile suç işlemek için kurulmuş olan örgütün kurucusu, yöneticisi veya üyesi olmamakla birlikte, örgütün ulaştığı yapılanma itibariyle dağılmasını sağlama imkanından yoksun olabileceği, bu durumda bile, söz konusu sıfatları taşıyan kişilerin belli şartlarda etkin pişmanlıktan yararlanmasının sağlanabileceği anlaşılmakla temyiz incelemesinden önce cemaat olarak bilinen bu örgüte kimlerin aracılığı ile hangi faaliyetlerine katıldığını, hangi şekillerde üye kazanıldığını, örgüt üyelerine nasıl davranıldığını ve örgüt içinde hangi faaliyetlerin yürütüldüğünü, bulunduğu yerlerde başka kimlerin de olduğunu, dernekte hangi faaliyetler yapıldığını ve insanlardan yardım toplayıp ne yaptıklarını, Canik Başarı Üniversitesi, Feza Özel Eğitim Okulları ve KASİAD’a nasıl girdiği hususlarında ve Bank Asya hesaplarıyla, örgüt ve üyeleriyle ilgili tüm bildiklerini samimi olarak anlatıp Devletine ve Ülkesine yardım etmek amacı taşıdığını belirten sanık hakkında etkin pişmanlık hükümlerinden yararlanmaya ilişkin talebin kabul edilmesine karar verilmelidir.
Bu itibarla, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının kabulü ile Özel Daire onama kararının kaldırılmasına, Bölge Adliye Mahkemesi hükmünün bozulmasına karar verilmelidir.
Çoğunluk görüşüne katılmayan üç Ceza Genel Kurulu Üyesi; sanık hakkında etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanamayacağı görüşüyle karşı oy kullanmışlardır.
VI. KARAR
Açıklanan nedenlerle;
1- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının KABULÜNE,
2- Yargıtay 3. Ceza Dairesinin 28.06.2022 tarihli ve 10342-3869 sayılı onama kararının KALDIRILMASINA,
3- Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesince verilen 15.12.2021 tarihli ve 1057-1794 sayılı mahkûmiyet hükmünün, sanığın 17.05.2022 havale tarihli dilekçesinde, etkin pişmanlık hükümlerinden faydalanma talebinde bulunmasına rağmen bu konuda bir değerlendirilme yapılmadan ve sanığın beyanlarının alınmaması gerekçeleriyle eksik araştırma ile karar verilmesi isabetsizliğinden BOZULMASINA,
4- Bozma nedeni, Sanık ...’nun beyanının alınmaması, ceza miktarı, göz önüne alınarak tutukluluk durumunun Mahkemesince değerlendirilmesine, bu aşamada tutukluluk hâlinin devamına,
5- Dosyanın, duruşma açılarak yeni bir hüküm tesis edildiği gözetilerek CMK’nın 304/2-b maddesi uyarınca gereği için Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesine, bilgi için ilk derece mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİ EDİLMESİNE, 12.07.2023 tarihinde yapılan müzakerede oy çokluğuyla karar verildi.
1. Ceza Dairesi
Esas No    : 2022/8652
Karar No    : 2023/6000
Karar Tarihi    : 09.10.2023
•    Aynı Aile Bireyleri
    Özet: Sanıkla maktulün kardeş olup, ayrı konutlarda ikamet ettikleri nazara alındığında aynı ailenin bireyleri olarak kabullerinin mümkün olmadığı gerekçesiyle Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığının davaya katılma ve verilen hükümlerle ilgili kanun yoluna başvurma hak ve yetkisinin bulunmadığı gerekçesiyle Bakanlığın yaptığı istinaf isteminin 5271 sayılı Kanun’un 279 uncu maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi gereğince, tebliğden itibaren 7 gün içinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesinde itiraz yasa yolu açık olmak üzere reddine karar verildiği ve Bakanlık vekilinin 25.04.2022 tarihli dilekçesi itiraz mahiyetinde kabul edilerek itiraz merciince 03.06.2022 tarihinde itirazın reddine karar verildiği ve bu kararın usulüne uygun olarak 12.06.2022 tarihinde tebliği üzerine kararın kesinleştiği anlaşılmakla; katılan kurum vekilinin temyiz istemlerinin reddine karar verilmiştir.    
    Türk Ceza Kanunu
Ceza Muhakemesi Kanunu    

İlk Derece Mahkemesince verilen hükme yönelik istinaf incelemesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesi tarafından verilen kararın; 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 286 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca temyiz edilebilir olduğu, 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenlerin hükmü temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, 291 ... maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz isteminin süresinde olduğu, 294 üncü maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz dilekçesinde temyiz sebeplerine yer verildiği, 298 ... maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz isteminin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle,
Katılanlar vekilinin duruşmalı inceleme taleplerinin, 7079 sayılı Kanun’un 94 üncü maddesiyle değişik 5271 sayılı Kanun’un 299 uncu maddesinin birinci fıkrası gereği takdîren reddine karar verilmekle, gereği düşünüldü:
“Sanıkla maktulün kardeş olup, ayrı konutlarda ikamet ettikleri nazara alındığında aynı ailenin bireyleri olarak kabullerinin mümkün olmadığı...” gerekçesiyle Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığının davaya katılma ve verilen hükümlerle ilgili kanun yoluna başvurma hak ve yetkisinin bulunmadığı gerekçesiyle Bakanlığın yaptığı istinaf isteminin 5271 sayılı Kanun’un 279 uncu maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi gereğince, tebliğden itibaren 7 gün içinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesinde itiraz yasa yolu açık olmak üzere reddine karar verildiği ve Bakanlık vekilinin 25.04.2022 tarihli dilekçesi itiraz mahiyetinde kabul edilerek itiraz merciince 03.06.2022 tarihinde itirazın reddine karar verildiği ve bu kararın usulüne uygun olarak 12.06.2022 tarihinde tebliği üzerine kararın kesinleştiği anlaşılmakla;
Katılanlar vekillerinin temyizlerinin sanık ... hakkında kurulan hükme yönelik olduğu anlaşılmakla sanık ... açısından katılanlar vekillerinin ve sanık ... müdafiinin temyiz istemlerine ilişkin yapılan incelemede;
I. HUKUKÎ SÜREÇ
1. ... 8. Ağır Ceza Mahkemesinin, 19.11.2021 tarihli ve 2020/430 Esas, 2021/379 Karar sayılı kararıyla;
a) Sanık ... hakkında, nitelikli kasten öldürme suçundan 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (5237 sayılı Kanun) 82 nci maddesinin birinci fıkrasının (a) ve (d) bentleri, 53 üncü maddesi kapsamında ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hak yoksunluklarına karar verilmiştir.
b) Sanık ... hakkında maktule yönelik nitelikli kasten öldürmeye azmettirme suçundan 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 223 üncü maddesinin ikinci fıkrasının (e) bendi kapsamında beraatine karar verilmiştir.
2. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 1. Ceza Dairesinin, 22.04.2022 tarihli ve 2022/88 Esas, 2022/546 Karar sayılı kararı ile sanıklar hakkında İlk Derece Mahkemesince kurulan hükümlere yönelik istinaf başvurularının ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir.
3. Dava dosyası, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca 24.08.2022 tarihinde tanzim olunan ve sanık müdafii yönünden temyizin reddi, sanık ... hakkında kurulan hükme yönelik katılanlar vekilinin temyiz istemlerinin esastan reddi ile hükmün onanması görüşünü içerir Tebliğname ile Daireye tevdi olunmuştur.
II. TEMYİZ SEBEPLERİ
A. Katılanlar vekilinin temyiz sebepleri; sanık ... yönünden azmettirme iradesinin varlığına, beraat hükmünün usul ve yasaya aykırı olduğuna ilişkindir.
B. Katılan Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı vekilinin temyiz istemleri; sanık ... yönünden azmettirme iradesinin varlığına, beraat hükmünün usûl ve yasaya aykırı olduğuna ilişkindir.
C. Sanık ... Müdafiinin temyiz nedenleri; temyizin reddine ilişkin ek kararın usûl ve yasaya aykırı olduğuna ilişkindir.
III. OLAY VE OLGULAR
Temyizin kapsamına göre;
A. İlk Derece Mahkemesinin Kabulü
1. Sanık ...’ın maktul ...’ın abisi olduğu, sanığın abisinin eşi olan diğer sanık ... ... ile aralarında duygusal ilişki bulunduğu, olay tarihinde sanık ile maktulün ikametlerinin bahçesinde bulunan çardakta birlikte otururken sanığın üzerinde bulunan hakkında alınan kriminal raporda belirtildiği üzere yasak niteliğini haiz tabanca ile maktulün kafasına yakın mesafeden 1 el ateş ederek öldürdüğü anlaşılmıştır.
B. Bölge Adliye Mahkemesinin Kabulü
İlk Derece Mahkemesince kabul edilen olay ve olgularda, Bölge Adliye Mahkemesi tarafından bir isabetsizlik bulunmadığı anlaşılmıştır.
IV. GEREKÇE
A. Katılanlar Vekilinin Yönelen Temyiz İstemleri Yönünden;
Toplanan deliller karar yerinde incelenip, sanık ... hakkında maktul ...’a yönelik nitelikli kasten öldürmeye azmettirme suçundan elde edilen delillerin 5271 sayılı Kanun’un 223 üncü maddesinin ikinci fıkrasının (e) bendi uyarınca mahkumiyetine yeter nitelik ve derecede bulunmadığı incelenen dosyaya göre verilen hükümde isabetsizlik görülmemiş olduğundan, anılan temyiz sebeplerinin incelenmesinde hukuka aykırılık bulunmamıştır.
B. Sanık Müdafiinin Temyiz Sebepleri Yönünden;
Sanık ... müdafii 22.06.2022 tarihli dilekçe ile temyiz talebinde bulunulmuş ise de, temyiz dilekçesinin 5271 sayılı Kanun’un 291 ... maddesinde belirlenen on beş günlük süre geçtikten sonra verildiği, mazerete konu rapor ve olayın, sürenin işlemesine engel teşkil etmediği anlaşıldığından, temyiz isteminin CMK’nın 298. maddesi gereğince reddine dair 24.06.2022 tarihli ek kararın hukuka uygun olduğu anlaşıldığından; sanık ... müdafiinin 5271 sayılı Kanun’un 298 ... maddesinin birinci fıkrası kapsamında temyiz talebinin reddine karar verilmiştir.
C. Katılan Aile ve Sosyal Hizmetler Vekilinin Temyiz Sebepleri Yönünden;
Sanıkla maktulün kardeş olup, ayrı konutlarda ikamet ettikleri nazara alındığında aynı ailenin bireyleri olarak kabullerinin mümkün olmadığı gerekçesiyle Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığının davaya katılma ve verilen hükümlerle ilgili kanun yoluna başvurma hak ve yetkisinin bulunmadığı gerekçesiyle Bakanlığın yaptığı istinaf isteminin 5271 sayılı Kanun’un 279 uncu maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi gereğince, tebliğden itibaren 7 gün içinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesinde itiraz yasa yolu açık olmak üzere reddine karar verildiği ve Bakanlık vekilinin 25.04.2022 tarihli dilekçesi itiraz mahiyetinde kabul edilerek itiraz merciince 03.06.2022 tarihinde itirazın reddine karar verildiği ve bu kararın usulüne uygun olarak 12.06.2022 tarihinde tebliği üzerine kararın kesinleştiği anlaşılmakla; katılan kurum vekilinin temyiz istemlerinin reddine karar verilmiştir.
III. KARAR
A. Gerekçe bölümünde (B) ve (C) bentlerinde açıklanan nedenlerle Katılan Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı ve sanık ... müdafiinin temyiz istemlerinin oy birliğiyle REDDİNE,
B. Gerekçe bölümünde açıklanan nedenlerle İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 1. Ceza Dairesinin, 22.04.2022 tarihli ve 2022/88 Esas, 2022/546 Karar sayılı kararında katılanlar vekilince öne sürülen temyiz sebepleri ve 5271 sayılı Kanun’un 289 uncu maddesinin birinci fıkrası ile sınırlı olarak yapılan inceleme neticesinde hukuka aykırılık görülmediğinden 5271 sayılı Kanun’un 302 nci maddesinin birinci fıkrası gereği, Tebliğname’ye uygun olarak, oy birliğiyle TEMYİZ İSTEMLERİNİN ESASTAN REDDİ İLE HÜKMÜN ONANMASINA,
Dava dosyasının, 5271 sayılı Kanun’un 304 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca ... 8. Ağır Ceza Mahkemesine, Yargıtay ilâmının bir örneğinin ise İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 1. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 09.10.2023 tarihinde karar verildi.
2. Ceza Dairesi
Esas No    : 2023/19150
Karar No    : 2023/4649
Karar Tarihi    : 20.09.2023
•    Hırsızlık
•    Zincirleme Suç
    Özet: Olay tarihinde sanığın şikâyetçi ...’ın ikametinin bahçesinden şikâyetçi ...’a ait motosikleti çalması eylemi nedeniyle tamamlanmış hırsızlık suçundan ve aynı bahçede bulunan şikâyetçi ...’a ait hurda malzemeleri daha önceden değişik zamanlarda çalarak sattığı, olay tarihinde en son motosiklet ile birlikte hurda malzemeleri çalmaya çalışırken yakalanması nedeniyle hırsızlığa teşebbüs suçundan mahkûmiyet hükmü kurulmuş ise de; sanığın şikâyetçi ...’ın ikametinin bahçesinde bulunan hurda malzemelerin şikâyetçi ...’a ait olduğunu bilebilecek durumda olmadığı anlaşılmakla; eyleminin tek bir tamamlanmış nitelikli hırsızlık suçunu oluşturduğu gözetilmeden, farklı şikâyetçilere yönelik ayrı ayrı mahkûmiyet hükümleri kurularak temel cezanın fazla ceza tayin edilmesini takiben sanığın bahçedeki hurdaları değişik zamanlarda çalarak sattığı, en son hurdalarla birlikte motorsikleti de çalarken yakalandığının anlaşılması karşısında sanık hakkında temel ceza üzerinden 5237 sayılı Kanun’un 43. maddesi uyarınca zincirleme suç hükümlerine göre cezasında artırım yapılması gerektiğinin gözetilmemesinde isabet görülmemiştir.”    
    Türk Ceza Kanunu
Ceza Muhakemesi Kanunu md. 43