Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

Parlamenter Sistem ve Başkanlık Sistemi Karşılaştırması Işığında Türkiye’de Başkanlık Sistemi Tartışmaları

Hamide Tacir

I. PARLAMANTER SİSTEMİN OLUŞUMU

A. Genel Olarak

Parlamenter sistem, uzun sayılabilecek gelişmeler sonucunda 18. yüzyılda İngiltere’de ortaya çıkmıştır. Önceden düşünülmüş, tasarlanmış bir doktrinden kaynaklanmayan sistem, mantık ve gerçeğe dayanmış, pratik ihtiyaçların çözümü sırasında şekillenmiştir1. Bu bağlamda belli ölçüde rastlantı sonucu oluşan sözkonusu sistemin, pratikten teoriye doğru yöneldiğini söylemek mümkündür2. İngiltere’de iktidar sahibinin ve niteliğinin değişmesi özellikle, kişilere bazı hakların tanınması, güvenceye kavuşturulması ve toplumun temel yasalarının belirlenmesi yönünde sürekli çaba harcanarak verilen mücadele bu gelişmede önemli ölçüde etkili olmuştur. Bu anlamda, 17. yüzyılda, meclisin eskiden beri sahip olduğu yetkilerini tekrar açıklayan ve bu yetkileri kralın yetkileri aleyhine genişleten “Petiton of Rights, Great Remontrance, Bill of Rights, Habeas Corpus Act” gibi temel yasalar oldukça önemlidir. Bu belgelerde devletin bazı temel ilkeleri belirlenirken, sözkonusu ilkeler kamu otoritelerinin ilişkilerini de düzenlemekte ve aynı zamanda kişiler kralın keyfi iktidarı karşısında korunmaktadırlar3. Bu gelişmeler şüphesiz, meclis karşısında kralın durumunu da değiştirmiş, parlamenter sistemin devlet başkanından ve hükümetten oluşan iktidarı yavaş yavaş oluşmaya başlamıştır. 18. Yüzyılın ilk çeyreğine gelindiğinde ise parlamenter sistemin bütün çarkları yerli yerine yerleşmiştir.

Bu sistem, temsili rejim türlerinden biri olup, temelde kuvvetler ayrılığını benimsemişse de yasama ve yürütme güçlerinin karşılıklı olarak birbirlerini denetleyebilmeleri ve birbirleri üzerinde etkili olabilmeleri, sistemin “ılımlı kuvvetler ayrılığı” ya da “kuvvetlerin işbirliği”olarak da anılmasına neden olmuştur4. Zira, parlamenter sistemlerde organlar arasındaki işbirliği, her birinin bağımsızlığı değil, fakat birbirine bağımlı olmaları ile gerçekleşmektedir. Ancak bu bağımlı olma durumu, birinin diğerine üstünlük sağlaması veya güçlerin birleşmesi anlamına gelmeyip, karşılıklı etkileme yollarını oluşturarak, sistemin işler kalmasını sağlama amacına yöneliktir.

Uygulandığı her ülkenin sosyal ve siyasal kültürüne, tarihine göre değişkenlik gösterebilse de bir siyasal sistemin parlamenter olduğunu kabul edebilmek için temel bazı özellikleri de barındırması gerektiğinde şüphe yoktur. Belçika, Danimarka, Almanya, İşveç, Portekiz gibi ülkelerde uygulanan bu sistemin ayırt edici özelliklerini aşağıdaki şekilde sıralamak mümkündür.