Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

Responsibility to Protect Bağlamında İnsani Yardım: Sivil Toplum Örgütlerinin Tarafsızlığı ve Araçsallaştırılması

Humanitarian Assistance in the Context of “Responsibility to Protect”: Impartiality and Instrumentalization of Non-Governmental Organizations

A. Fusün ARSAVA

BM Genel Kurulu tarafından 2015 yılında kabul edilen R2P insanların ağır suçlardan korunması amacına matuftur. Sivil toplum örgütlerinin R2P’nin uygulanmasında katkı yapma potansiyeli dikkate alınarak Uluslararası Hukuk insani sivil toplum örgütlerine insanlığa karşı suçların önlenmesi ve işlenen bu suçlara reaksiyon gösterilmesi bağlamında R2P’ye bir işlev ve sorumluluk yüklemektedir. Bu durum sivil toplum örgütlerinin tarafsızlıklarını kaybetmesi ve araçsallaştırılması tehlikesini beraberinde getirmektedir. Sivil toplum örgütleri uzun bir süredir yoğun bir şekilde R2P ile bağlantılı sorumluluk üstlenmektedir. Makalede kimi ses getiren sivil toplum örgütlerinin R2P karşısındaki tutumlarına, insani yardım konusundaki uygulamalarına ve sivil toplum örgütlerinin insanların savaş ve çatışma durumlarında ağır suçlardan korunması çerçevesindeki rolüne ışık tutulmakta, insani sivil toplum örgütlerinin barış politikasına yaptıkları katkı ortaya konulmaktadır.

İnsani Müdahale, İnsani Yardım, Uluslararası Kızılhaç Komitesi, İnsani Sivil Toplum Örgütleri, İnsanlığa Karşı Suçlar.

R2P, adopted by the UN General Assembly in 2015, is aimed at protecting people from serious crimes. Considering the potential of non-governmental organizations to contribute to the implementation of R2P, International Law assigns a responsibility and function to humanitarian non-governmental organizations in respect of preventing crimes against humanity and to R2P in respect of reacting to these crimes. This situation brings the risk of instrumentalization of non-governmental organizations as well as loss of their impartiality. Non-governmental organizations have been heavily involved in R2P-related responsibilities for a long time. The article sheds light on the attitudes of some prominent non-governmental organizations towards R2P, their practices in humanitarian assistance and the role of non-governmental organizations in protecting people from serious crimes in war and conflict as well as explains the contribution of humanitarian non-governmental organizations to peace policy.

Humanitarian Intervention, Humanitarian Assistance, International Committee of the Red Cross, Humanitarian Non-Governmental Organizations, Crimes Against Humanity.

GİRİŞ

BM Genel Kurulu tarafından 2005 yılında Milenyum Zirvesinde kabul edilen R2P insanların soykırım, savaş suçları, etnik temizlik ve insanlığa karşı işlenen suçlardan korunması amacına matuftur. BM Milenyum Zirvesinde devletlerin halklarını ağır insan hakları ihlâllerinden koruma sorumluluğunun yerine getirilmemesi durumunda uluslararası camianın ikâme edici bir yaklaşımla halkları ağır insan hakları ihlâllerinden koruma sorumluluğunun devreye girmesinin kabul edilmesi (R2P) insani güvenliğin gelişmesinde bir kilometre taşı teşkil etmektedir.1 BM Milenyum Zirvesinde egemenliğin devletlere insan haklarını koruma sorumluluğu getiren bir yaklaşımla yorumlanması ulusal egemenlik prensibi ve insan haklarının korunması arasındaki gerilimi ortadan kaldırmıştır. R2P ilk sırada devletlere insanlığa karşı suç işlenmesini önleme, insanlığa karşı suç işlenmesi durumlarında makul şekilde reaksiyon gösterme ve toplumun yeniden inşasına katkı yapma mükellefiyeti getirmektedir. R2P ikinci olarak uluslararası camiayı devletlerin sorumluluklarını yerine getirmesi bağlamında onları desteklemekle yükümlü kılmaktadır. Üçüncü olarak R2P’ye istinaden gerekli olduğu takdirde uluslararası camiadan koruma sorumluluğunu üstlenme talebi yapılmaktadır (United Nations 2005, s. 30). Devletler koruma sorumluluklarını ülkelerinde yurttaşlarına karşı gerektiği gibi yerine getirmediği takdirde bu sorumluluk uluslararası camiaya geçmekte ve insani müdahale askeri önlemler dahil BM Güvenlik Konseyi’nin yetkilendirmesi ile meşru şekilde gerçekleşebilmektedir. Uygulamada ancak devletlerin R2P’yi insani kriz durumlarında kullanmak yerine daha çok kendi dış politik amaçlarını gerçekleştirmek için bir araç olarak kullandığı görülmektedir.2 R2P bağlamında devletler uygulamada sık şekilde insani sivil toplum örgütlerini devreye sokmaktadır. R2P’nin insani sivil toplum örgütlerinin çalışmalarında etkiler doğurması Uluslararası Hukukta yeni bir tartışma konusunun ortaya çıkmasına yol açmıştır. İnsani sivil toplum örgütlerinin katkısıyla örneğin, erken bilgilendirme yöntemiyle insanların çatışma durumlarından korunması ve krizin tırmanması önlenebilmektedir. İnsanlığa karşı işlenen suçlarda sivil toplum örgütlerinin gösterdikleri reaksiyon yapılan insani müdahaleye meşruiyet kazandırmaktadır. Bu nedenle kimi insani sivil toplum örgütleri R2P’yi başlangıçta desteklemiştir. R2P’nin ve sivil toplum örgütlerinin birçok amaçlarının ve prensiplerinin örtüşmesi ve insanlığa karşı işlenen suçlara karşı ortak şekilde daha iyi koruma sağlanacağı düşüncesi koruma sorumluluğu destekçileri ve insani sivil toplum örgütlerinin yakınlaşmasına neden olmuştur. R2P’nin insani sivil toplum örgütlerine koruma fonksiyonlarını yerine getirmelerinde ve ilgili bölgelere devletlerin karşı iradelerine rağmen girmelerini sağlamada yeni imkânlar yaratacağı varsayılmıştır. Ancak zamanla bu durumun insani sivil toplum örgütlerinin araçsallaşmasına yol açması insani sivil toplum örgütlerinin R2P ile bağlantılı olmak istememelerine neden olmuştur. İnsani sivil toplum örgütlerinin R2P prensibine koydukları mesafe insani yardım yaklaşımının 1990’dan itibaren geçirdiği değişime istinat etmektedir. Üç büyük insani sivil toplum örgütünün rapor ve görüşleri (sınır tanımayan doktorlar, Oxfam ve Uluslararası Kızılhaç Komitesi) R2P ile bağlantılandırılan insani yardımın engellenebileceğini ortaya koymuştur. İnsani yardım yapan sivil toplum örgütleri böyle bir durumda tarafsızlık içinde görevleriyle sınırlı olarak acil yardım yapmak yerine siyasi çevrelerin talepleri doğrultusunda onların daha kapsamlı hedeflerine destek vermek (örneğin savaş ve silahlı çatışmada insanlığa karşı suçların işlenmesini önleme, genel olarak insan haklarını koruma yahut demokratikleşme) gibi bir tutum alma baskısı altında kalmaktadır.3

Çok sayıda yayın R2P ile bağlantılandırılan insani yardımın devletlerin siyasi ve askeri ajandalarını esas aldığını ortaya koymaktadır.4 Michael Barnett bu eğilimi insani yardımın politize olması şeklinde yorumlamaktadır. İnsani yardım örgütlerinin acil yardım misyonlarını aşarak siyasi fonksiyon üstlenmeleri, özellikle onların devletler tarafından siyasi sorumluluk almaları için zorlamaları veya insan hakları ihlâlleri raporları ile yönlendirmeleri durumunda ortaya çıkmaktadır.5 İnsani sivil toplum örgütleri bu tür baskılara karşı direndikleri zaman da siyasi bir tutum almış olmaktadır. İnsani sivil toplum örgütlerinin R2P ile bağlantılandırılması silahlı çatışma durumlarında insanlara devlet çıkarlarından bağımsız olarak her koşul altında koruma sağlama imkânını ortadan kaldırmaktadır. R2P askeri müdahale, diğer bir ifade ile savaş ile bağlantılıdır. Bu durum birçok insani sivil toplum örgütü için sınır tanımayan doktorlar örgütü başkanı Orbinski’nin 1999’da (R2P’den önce) örgütüne Nobel ödülü verilme töreninde “it must be recalled that the UN Charter obliges states to intervene sometimes by force to stop threats to international peace and security. There is no need, and indeed a danger, in using a humanitarian justification for this” şeklinde ifade ettiği gibi geçerli bir durumdur. Hernekadar başlangıçta gerek devletler, gerekse kimi insani sivil toplum örgütleri nezdinde insani sivil toplum örgütlerinin insanlığa karşı suçları önlemede katkı yapacağı düşüncesi benimsenmiş olsa da R2P adına günümüzde insani sivil toplum örgütleri askeri müdahalelere karışmak istememektedir.

I. İNSANİ SİVİL TOPLUM ÖRGÜTLERİ VE R2P - İNSANLIĞA KARŞI SUÇLARA ORTAK KORUMA SAĞLAMA

Müdahale ve Devlet Egemenliği Uluslararası Komisyonu (International Commission on Intervention and State Sovereignty - ICISS) soykırıma karşı insanların korunmasına ilişkin mevcut hukuki kurallar ve siyasi talepler doğrultusunda uluslararası koruma sorumluluğu yaklaşımını geliştirmiştir. Komisyon 2001’de yayınladığı nihai raporunda uluslararası koruma sorumluluğu bağlamında sivil toplum örgütlerinin insanlığa karşı işlenen suçlar konusunda önceden uyarı yaparak çatışmaların önlenmesine ve (“early warning abour deadly conflict”, ICISS 2001, s. 21) post-konflikt durumlarında istikrarlı barış ortamının oluşmasına katkı yapabileceğine dikkat çekmiştir.6 İnsani sivil toplum örgütlerinin en az tartışma konusu olan işlevi insanlığa karşı işlenen suçları önleme işlevidir. Mülteci kamplarında hizmet veren insani sivil toplum örgütleri sığınma nedenleri ve insan hakları ihlâlleri konusunda doğrudan bilgi edinme olanağına sahiptir.7 Bu olanak soykırım konusunda önceden bilgilenmeyi temin edebilmektedir. İnsani sivil toplu örgütlerinin devletlerin yeniden inşası ve barışın konsolide edilmesinde de işlevi kabul edilmektedir.8 İnsani sivil toplum örgütlerinin çatışmaların önlemesine, devletlerin yeniden inşasına ilişkin bu misyonu 2016’da BM World Humanitarian Summit’de teyit edilmiştir.9 Bu tablo insani sivil toplum örgütlerinin asıl görevleri olan zorunlu acil ihtiyaçları doğrudan karşılama misyonundan uzaklaştığını ortaya koymaktadır.