Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

TMK md.169 Gereğince Boşanma veya Ayrılık Davası Süresince Alınabilecek Geçici Önlemler

The Interim Measures that Could be Granted During Divorce and Separation Proceedings as Per Art.169 of TCC

Berrak GENÇ-GELGEÇ

Evliliğin sona ermesi hallerinden biri olan boşanma, geçerli olarak kurulmuş bir evliliğin, kanunda sayılmış sebeplerden birine dayanarak açılan dava neticesinde sona ermesidir. Boşanmanın hükmü ise ancak verilen mahkeme kararının kesinleşmesiyle olur. Dolayısıyla, boşanma davasının açılmış olması evlilik birliğinin sona erdiği anlamına gelmez ve eşlerin birbirlerine ve çocuklarına karşı evlilik birliğinden doğan yükümlülükleri devam eder. Bununla birlikte, davanın açılmasıyla eşler ayrı yaşama hakkı kazanır ve davanın açılması eşler arasındaki fiili ve hukuki durumda değişiklikler meydana getirir. Bu değişiklikler de eşlerin ve çocukların barınma, geçim ve korunmasına ilişkin ihtiyaçlarının belirlenmesi ve giderilmesi ihtiyacını doğurabilir. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 169. maddesi hâkime bu ihtiyaçların giderilmesi için gerekli gördüğü önlemleri alabilme yetkisi tanır. Bu hükme göre: Açıkça görüldüğü üzere hüküm genel bir şekilde düzenlenmiş, hâkimin alınabileceği bu önlemlerin sınırları çizilmemiştir. Hâkim, eşlerin birbiri ve çocuklarıyla olan ilişkilerinin düzenlenmesi ve sağlıklı bir şekilde devam ettirebilmesi için her bir somut uyuşmazlık için gerekli gördüğü önlemleri alır. Bu önlemler de genel olarak eşlerin ve çocukların bakım, geçim, korunması ve mallarının yönetimine ilişkin önlemlerdir. Dolayısıyla, bu genel başlıklar altında sıralanmış olan tedbirlerin neler olabileceği, belirlenmesinde hangi kriterlerin uygulanacağının ve uygulamada ne şekilde olduğunun belirlenmesi önem taşır. Bu çalışmayla amaçlanan bunu gerçekleştirmek olup, alınabilecek önlemler maddede belirtilen haliyle sınıflandırıp (eşlerin barınmasına, eşlerin geçim ve mallarının yönetimine ve son olarak da çocukların bakım ve korunmasına ilişkin önlemler) Yargıtay kararları ışığında değerlendirilecektir.

Boşanma, Geçici Önlemler, Tedbir Nafakası, Ailenin Korunması, Çocuğun Korunması.

As one of the legal ways to end a marriage, a divorce terminates the marital relationship via court process. However, it can only be granted, when one of the grounds for divorce prescribed in the Turkish Civil Code (TCC) numbered 4721 is justified. Thus, it would have its effect when the verdict of divorce is finalised. This means that spouses would still be bound by the marriage, until the verdict is finalised. Therefore, spouses’ family law duties towards each other and the children continue while proceedings pending, although they are entitled to live separately. As this would likely impact their marital relationship, there might be some matters, such as child support, requiring further arrangements by the spouses. If spouses cannot agree on such matters, the judge will have a say on those matters as per article169, TCC. This article explicitly empowers the judge, , to take all necessary interim measures concerning marital relationship during the proceedings of divorce and separation. However, it does not specify the types of measures to be taken. It only states that a judge might take measures concerning the matters of child maintenance and support, family domicile and spouse support. Hence, types of the measures that could be taken have been formed mostly through the case law and the application of the rules on arrangement of marital relationship (articles 195-201, TCC) by analogy. This work, therefore, aims to materialise interim measures to be taken by a judge as per article 169 during divorce proceedings.

Divorce, Interim Measures, Alimony Pendente Lite, Protection of Family, Child Support.

I. GİRİŞ

4721 sayılı Türk Medeni Kanunu (TMK)1 uyarınca, geçerli olarak kurulmuş olan bir evliliğin sona ermesi, eşlerden birinin ölümü, boşanma ya da eşlerden birinin gaipliğine karar verilmesi neticesinde mahkeme kararıyla evliliğin feshedilmesi ile olur. Boşanma, geçerli olarak kurulmuş bir evlilikte eşlerin evliliğin sona ermesine ilişkin olarak kanunda sayılmış sebeplerden birine dayanarak ve dava yoluyla ortaya koydukları irade neticesinde verilen mahkeme kararıyla evlilik birliğinin sona ermesidir.2 Boşanmaya imkan veren bu sebepler TMK madde (md) 161-166 arasında düzenlenmiş olup çoğunlukla boşanmanın genel ve özel sebepleri şeklinde bir sınıflandırmaya tabi tutulmaktadır.3 Bu doğrultuda, boşanmanın özel sebepleri zina, hayata kast, pek kötü muamele ya da onur kırıcı davranış, küçük düşürücü suç işleme ve haysiyetsiz hayat sürme, terk ve akıl hastalığı olarak belirlenmiştir. Bu hükümlerin hemen akabinde ise TMK md.166’da boşanmanın genel sebebi olan evlilik birliğinin temelinden sarsılması sebebi düzenlenmiştir. Bu sebeplerden birinin gerçekleşmiş olması haklı olan eşe mahkemeye başvurarak boşanmayı talep etme hakkını verir.4 Bununla birlikte evlilik ancak, yapılan bu yargılama neticesinde verilen boşanma kararının kesinleşmesiyle sona erer. Yani, boşanma davasının açılması evlilik birliğini doğrudan sona erdirmez. Bunun doğal bir sonucu olarak da boşanma davası devam ederken eşlerin birbirlerine karşı olan yükümlülükleri devam etmekle birlikte eşler artık ayrı yaşama hakkı kazandığı5 için davanın açılmış olması eşlerin arasındaki fiili ve hukuki durumda (örn. birlikte yaşam) değişiklikler meydana getirir. Bu gibi değişiklikler ise verilecek karar ne olursa olsun yargılama süreci devam ederken eşler arasında meydana gelebilecek olası uyuşmazlıkların nasıl çözüleceği sorusunu gündeme getirir. Örneğin, ortak konutta kalmaya kim devam edecektir? Ya da eşler arasındaki mali ilişkiler nasıl düzenlenecektir? Bu ve benzeri soruların cevabını TMK md.169 vermektedir. Bu maddeye göre: Boşanma veya ayrılık davası açılınca hakim, davanın devamı süresince gerekli olan, özellikle eşlerin barınmasına, geçimine, eşlerin mallarının yönetimine ve çocukların bakımı ve korunmasına ilişkin geçici önlemleri resen alır. Bu hüküm, hâkime takdir yetkisi tanıyarak bu durumların çözüme kavuşturulması için hâkimin geçici önlem alarak re’sen müdahalesini mümkün kılmıştır. O halde davanın açılmasıyla birlikte hakimin ilk yapacağı şey, dava süresince eşlerin mali ve kişisel haklarının korunması ve evlilik birliğinin devamının sağlanması için bir önlem alınmasına gerek olup olmadığına bakmaktır.6 Bu yönde bir önlem alınmasının gerekli olması halinde hâkim öncelikli olarak eşlerin alınacak önleme ilişkin bir fikir birliği içinde olup olmadığını dikkate almalıdır. Tarafları dinleyerek önlemin gerekliliği ve şekline karar verecek olan hâkim, onların alınacak önleme ilişkin uzlaşmalarını da isteyebilir.7 Bununla birlikte taraflar hâkimin müdahalesinden önce de anlaşma sağlamış olabilirler. Böyle bir durumda hâkimin eşlerin anlaşmasına öncelik vermesi gerekmekle birlikte, önüne gelen davada tarafların anlaştığından farklı bir önlem alınması gerektiği kanaatine varması halinde eşlerin anlaştıklarından farklı bir karar alması da mümkündür.8 Fakat hâkimin buradaki takdir yetkisi sınırsız değildir. Bu yetkinin sınırlarını evlilik birliğinin korunması ve dava boyunca sürdürülmesi, çocuğun ya da eşin üstün yararı gibi kriterler oluşturur.

Bunun yanısıra, maddeden de açıkça anlaşıldığı üzere alınabilecek bu geçici tedbirlerin sadece boşanma davası sırasında değil de ayrılık davası açılması halinde de alınabileceğinin üzerinde durmak gerekir. TMK md.167’de açıkça belirtildiği gibi boşanma sebeplerinden birinin gerçekleşmesi halinde davayı açmakta haklı olan eş boşanma yerine ayrılık davası açabilir. Ayrılık kararı, boşanma kararının aksine evlilik birliğini sona erdirmeden, mahkeme kararı ile ortak hayata belirli bir süre ara verilmesi9 sonucunu doğurur. Bu sebeple ortak hayatın tekrar kurulmasının mümkün olduğu durumlarda davayı açmakta haklı olan eş, ayrılık kararının verilmesi talebiyle mahkemeye başvurabilir. Bununla birlikte, boşanma talebiyle açılmış ama hâkimin yapılan yargılama sonunda ortak hayatın yeniden kurulabileceğine ilişkin kanaatinin oluştuğu hallerde de ayrılık kararına hükmetmesi mümkündür.10 TMK md.171/III uyarınca, bir yıldan üç yıla kadar bir süre için verilebilen ayrılık kararı neticesinde evlilik birliğinin devam etmesi, fakat ortak hayata ara verilmesi karşısında evlilik birliğinin devamı için bir takım önlemlerin alınması gerekeceği açıktır. Dolayısıyla, md.169 hâkime, ayrılık davası devam ederken de evlilik birliğinin devamı sözkonusu olduğu için gerekli geçici önlemleri alma yetkisi tanınmıştır.

Bu açıklamalardan sonra, TMK md.169’a dönersek, maddenin lafzından da açıkça anlaşıldığı üzere, boşanma veya ayrılık davası devam ederken alınabilecek geçici önlemler hâkim tarafından ve bir talebe gerek olmadan alınabilir.11 Genel olarak aile hukuku uyuşmazlıklarında hâkime tanınmış olan geniş takdir yetkisi12 bu hükümde de görülmektedir. Yine hükümden açıkça anlaşıldığı gibi hâkimin bu takdir yetkisinin sınırları çizilmemiştir. O halde hâkim, maddede belirtilmiş olan ve genel olarak yargılama sürecinde eşler arasında meydana gelebilecek hususlara ilişkin olarak uygun gördüğü çeşitli önlemleri alabilir. Hâkime alınabilecek bu önlemleri belirleme konusunda tanınan takdir yetkisi boşanma veya ayrılık davalarının devamı süresince devam eden evlilik birliğinin yeni duruma uydurulması açısından çok önemli ve isabetlidir. Hâkim, eşlerin birbiri ve çocuklarıyla olan ilişkilerinin düzenlenmesi ve sağlıklı bir şekilde devam ettirebilmesi için her bir somut uyuşmazlık için gerekli gördüğü önlemleri alabilecektir. Öyle ki, Adalet Bakanlığı Adlı Sicil ve İstatistik Genel Müdürlüğü’nün verilerine göre boşanma davalarının karara çıkabilmesi için gerekli ortalama süre aile mahkemeleri özelinde 2021 yılı için 196 gün olarak belirlenmiştir.13 Aynı veriler, hukuk mahkemelerinde açılan davaların türlerine göre sıralandığında boşanma davalarının %10.9’lük bir oranla üçüncü sırada yer aldığını göstermektedir.14 Bu veriler, boşanma davalarının devamı süresince alınacak tedbirlerin önemine işaret etmektedir. Uzun süren yargılama süreci eşler arasında sona ermeyen fakat fiili ya da hukuki değişikliğe uğrayan evlilik birliğinin bu değişikliklere uygun şekilde devam ettirebilmesi ihtiyacını daha da ortaya koyar. Eşlerin fikir birliğinde olmadığı konularda da TMK md.169 uyarınca hâkimin takdir yetkisi neticesinde müdahalesi mümkün olacaktır. Madde metninden açıkça anlaşıldığı üzere hâkim, eşlerin barınması, geçimi, mallarının yönetimine ve çocukların bakım ve korunmasına ilişkin alınmasını gerekli gördüğü geçici önlemleri alacaktır. Bu önlemler ise somut olarak ortak konutta hangi eşin kalacağının belirlenmesi, çocukların bakımının nasıl sağlanacağı ya da eşin diğer eşin geçimine ne derece katkıda bulunacağının belirlenmesi gibi şekillerde karşımıza çıkar.