Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

Yapısal Sorunların Çözümünde Somut Norm Denetimi Yolunun İşlevsel Kılınması Üzerine Bir Değerlendirme

An Evaluation on Operationalising the Way of Concrete Review in the Resolution of Constitutive Issues

Ünal GENÇTÜRK, Hakan KOLÇAK

Bireysel başvuruya konu olan yargı kararının dayandığı yasa hükmünü 1982 Anayasasına aykırı gören Anayasa Mahkemesi (AYM), bu durumu yapısal sorun olarak değerlendirmektedir. Söz konusu sorunun çözümü için AYM tarafından Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne (TBMM) keyfiyet bildirilmekte; Anayasaya aykırı olduğu değerlendirilen yasa hükmünün değiştirilerek ya da yürürlükten kaldırılarak Anayasaya uygun hâle getirilmesi için çağrı yapılmaktadır. Çağrı kararlarının işlevselliği, bu kararlara yönelik gerekli teşri adımların etkin bir şekilde atılmamasından ötürü öğretide tartışılmaktadır. Bazı yazarlar tarafından çağrı kararlarının etkinliğini artırmak üzere çeşitli öneriler sunulmaktadır. Bazı yazarlar ise yapısal sorunların çözümünde çağrı kararlarından ziyade somut norm denetimi yolunun işlevsel kılınması gerektiğini ileri sürmektedir. Söz konusu yolun işlevsel kılınmasının mümkün olup olmadığı çalışmamızda değerlendirilmektedir. Türk anayasa yargısına ilişkin hükümler dairesinde AYM tarafından objektif somut norm denetimi yapılabilmektedir; ancak bireysel başvuruya ilişkin mevzuat ve bu mevzuatın tarihsel arka planı irdelendiğinde, AYM’nin bireysel başvurular kapsamında somut norm denetimi yolunu işlevsel kılma yetkisi bulunmadığı görülmektedir. Yine de belirtmek gerekir ki, hak ihlallerine sebebiyet veren yapısal sorunların giderilmesi noktasında devletin pozitif yükümlülüğü bulunmaktadır. Bireysel başvuruların incelenmesi esnasında somut norm denetiminin işlevsel kılınabilmesi de bahse konu yükümlülüğün yerine getirilmesinin bir gereği olarak değerlendirilebilir. Bu kapsamda, somut norm denetiminin sınırları anayasa değişikliği ile genişletilerek yapısal sorunların çözümünde AYM tarafından işlevsel kılınması sağlanabilir.

Anayasa Mahkemesi, Bireysel Başvuru, Somut Norm Denetimi, Yapısal Sorun, Teşri Keyfiyet.

In its rulings on individual applications, the Constitutional Court of Türkiye (CCT) considers the presence of a statutory provision a constitutive issue when the provision, upon which the judgment has been built, is found incompatible with the Constitution of 1982. The CCT then notifies the Grand National Assembly of Türkiye (GNAT) of the legislative arbitrariness and calls on the GNAT to amend or abolish the provision concerned, rendering it consistent with the Constitution. The effectiveness of the CCT decisions asking the GNAT to alter or nullify such statutory provisions has been examined in the recent literature since the GNAT is unlikely to change or repeal such provisions. Some scholars come up with various suggestions on how to increase the effectiveness of the CCT decisions concerned. Some other scholars maintain that constitutive issues would be resolved through a constitutional way of concrete review. This article scrutinises whether the aforementioned review would be done. It is argued that the CCT does the objective version of concrete review in accordance with those articles on which the Turkish model of constitutional jurisdiction has been constructed. However, the legislation on how to file an individual application before the CCT and the historical background of this legislation demonstrate that the CCT does not have the authority to operationalise the way of concrete review when examining such an application. Nevertheless, it is worth noting that the state is required to resolve those constitutive issues leading to the violation of rights. Empowering the CCT to operationalise the above-mentioned way of concrete review would be regarded as a tool enabling the fulfilment of the requirement concerned. This empowerment process would be completed through a constitutional amendment broadening the borders of the review, eventually allowing the CCT to operationalise the way of concrete review in the resolution of constitutive issues.

Constitutional Court of Türkiye, Individual Application, Concrete Review, Constitutive Issue, Legislative Arbitrariness.

GİRİŞ

Anayasa Mahkemesi’nin (AYM) görev ve yetkilerini düzenleyen 1982 Anayasasının 148. maddesi, 07.05.2010 tarihli ve 5982 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun ile değiştirilmiş1; AYM, bireysel başvuruları karara bağlamak üzere yetkilendirilmiştir2. Söz konusu başvuruya ilişkin usul ve esaslar ise 30.03.2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun ile bu yasaya dayanılarak hazırlanan ve 12.07.2012 tarihli ve 28351 sayılı Resmî Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe giren Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü (Mahkeme İçtüzüğü) hükümleri doğrultusunda tespit edilmiştir3. Nihayet 23 Eylül 2012 tarihinden itibaren bireysel başvurular karara bağlanmaya başlamış; AYM tarafından yayınlanan son rapora göre, 31 Mart 2023 tarihine kadar 492 bin 243 bireysel başvuru yapılmış ve bu başvuruların 384 bin 235’i sonuçlandırılmıştır4.

Bireysel başvurulara ilişkin AYM kararlarının önemli bir sayıya ulaşması, başvurular kapsamında ihlal edildiği ileri sürülebilecek hemen her temel hak bakımından içtihadın geliştirilmesine de imkân sağlamıştır. AYM, söz konusu içtihadın geliştirilmesi esnasında karşılaştığı gerek maddi hukuk gerek usule ilişkin meseleleri; Anayasa, 6216 sayılı Kanun ve Mahkeme İçtüzüğü dairesinde çözmeye gayret göstermiştir. Son yıllarda öne çıkan çözümlerden biri, bireysel başvuruya konu olan yargı kararının dayandığı yasa hükmünün Anayasaya aykırı görülmesi hâlinde, AYM’nin bu durumu Mahkeme İçtüzüğünün 75. maddesi uyarınca “yapısal sorun” olarak değerlendirmesi ve Anayasaya aykırı yasa hükmünün ilga edilerek yahut değiştirilerek Anayasaya uygun hâle getirilmesi için Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne (TBMM) çağrı yaparak “keyfiyeti” bildirmesidir5.

AYM tarafından TBMM’ye yapılan çağrıların yapısal sorunun çözümünde genel itibarla işlevsiz kaldığı gözükmektedir. TBMM, bu çalışmanın yayına hazırlandığı tarih itibarıyla sadece bir çağrı kararına yönelik adım atmıştır. Bu teşri adım, çağrı kararlarına ilişkin ilk pilot karar örneği olan Y.T. kararına konu 04.04.2013 tarihli ve 6458 sayılı Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu’nun 53. maddesine yönelik olarak atılmış6; 06.12.2019 tarihli ve 7196 sayılı Kanun ile mezkûr maddede değişiklikler yapılarak yapısal sorunun çözümü hedeflenmiştir7. TBMM’ye keyfiyetin bildirildiği diğer çağrı kararları açısından ise bu kararlara konu yasa hükümlerinin kaldırılması, değiştirilmesi veya somutlaştırılmasına yönelik herhangi bir teşri adım henüz atılmamıştır. Bu durum, çağrı kararlarının işlevselliğinin öğretide incelenmesini de beraberinde getirmiştir. Bazı çalışmalar, çağrı kararlarının etkililiğini genel itibarla irdelerken8, kararlara işlevsellik kazandırma gayesiyle öneriler geliştiren eserler de yayınlanmıştır9.