Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

Sinema Filmlerinin FSEK Kapsamında Yeri ve Uygulama

Place of Cinema Films in Code of Intellectual and Artistic Works and Application

İlhami GÜNEŞ

5846 Sayılı FSEK, eser sahibini eserinden ötürü korumakta, tekelci nitelikte mali ve manevi haklar tanımaktadır. Temelde sahibinin hususiyeti ve sabitlenme unsurlarıyla, FSEK’te düzenlenen eser kategorilerinden birine girmesi halinde eser koruma şartlarına sahip kabul edilmektedir. Bundan ayrı FSEK’in haksız rekabet hükümlerine yollama yaptığı eser şartları taşımayan fikri değerler ve koruma konuları da bulunmaktadır. Özellikle sinema eserleri, hak ve uygulama alanının fikri yaratıcılık yanında, üretilmesi büyük emek ve sermaye gerektiren eserlerdir. Belgesel nitelikli filmler ise sinema eserleri başlığı altında olup kurgudan ziyade verilerden, tarihi veya güncel bilgilerden yola çıkılarak oluşturulmaktadır.

Eser, Mali Manevi Hak, Eser Koruma Şartları, Sinema Eserleri.

Code of Intellectual and Artistic Works with no. 5843 protects the author in respect of the work and grants monopolist financial and moral rights. Basically, in case it falls into one of the work categories regulated in the Code of Intellectual and Artistic Works, the work is recognized as having the conditions of protection with the elements of the owner’s specificity and fixation. Apart from this, there are also intellectual values and protection issues that do not have the conditions of work which the Code of Intellectual and Artistic Works references to the unfair competition provisions. Especially, the cinema films are works that require great labor and capital in production besides the intellectual creativity of the rights and application field. On the other hand, films with documentary attribute are under the heading of cinematographic works but created on the basis of data, historical or current information rather than fiction.

Work, Financial Moral Right, Conditions of Work Protection, Cinematographic Works.

I. FSEK’de Eser Kavramı ve Sinema Eseri

FSEK eser kavramını, 1/B.a bendinde “Sahibinin hususiyetini taşıyan ve ilim ve edebiyat, musiki, güzel sanatlar veya sinema eserleri olarak sayılan her nevi fikir ve sanat mahsulleri,” şeklinde tanımlamıştır. Bu nedenle, her ihtimalde bir bireyden sadır olan tüm çıktılar değil bazıları ‘eser’ niteliğindedir. Doğal hukuk ve ona uygun yazılmış olan FSEK gereğince ‘eser’, onu yaratan gerçek kişinindir.1 Zira ilk önce, eser onu gerçekleştiren sahibinin özel fikri dünyasında doğar ve dil veya diğer iletişim araçları (sesler, müzik, görseller, heykel, reliyef vb) yoluyla şekillenir, sabitlenir. Daha sonra aleniyet kazanmakla FSEK’te öngörülen korumadan yararlanılan süre başlamış olur.

Hususiyet şartı veya bazı hukuk alanlarında “orjinallik” olarak tanımlanan şart, pür özgünlük, daha önce bir benzerinin mevcut olmadığı anlamında değerlendirilemez. Yüzde yüz özgün, sıfırdan üretim söz konusu olmayıp, eserler daima öncekilerden beslenilerek veya yararlanılmak suretiyle üretilirler. Bu noktadan hareketle sinema eserlerine gelince; aynı subjektif (hususiyet) ve objektif (sabitlenme ve FSEK’teki eser kategorilerinden birine girme) koşulları taşıyan, “her nevi bedii, ilmi, öğretici veya teknik mahiyette olan veya günlük olayları tespit eden filmler veya sinema filmleri gibi, tespit edildiği materyale bakılmaksızın, elektronik veya mekanik veya benzeri araçlarla gösterilebilen, sesli veya sessiz, birbiriyle ilişkili hareketli görüntüler dizisi2 yasaya göre sinema esedir. Bu tanımın uygulamadaki anlamı, kurgu, belgesel, reklam, çizgi film, canlandırma (animasyon) film, dizi film ve TV filmi gibi pek çok çeşit seyirlik eserle karşılaşmaktır.3

TV için meydana getirilen, belgesel, eğlence programları, haber ve tartışma programları, müzik programları, eğitim programları, bakımından toptancı bir değerlendirmeyle sırf seyirlik olduklarından sinema eseri kategorisine girdikleri değerlendirmesini yapmak doğru olmayacaktır. Bu ürünlerin sinema eseri niteliğini belirlemek için sinema tekniği şartlarına uyup uymadığına bakılmalıdır. Yani sinema eseri hususiyetini yansıtacak yönetmen, senaryo-diyalog yazarı ve müzik bestecisinin bulunması, sinema tekniğine uygun hususiyetin bulunması aranacaktır.4 Bu türden yaratımlar kendi başlarına eser değerlendirmesine tabi tutulabilir ve uygun kategoride değerlendirilebilirler. Bu bakımdan, tüm programlar için tek bir kategorik değerlendirme yapmak doğru değildir.5

II. Sinema Eserinde Hak Sahipliği

Genel anlamda eser sahiplerinin eserleri üzerinde; yorumcuların yaptıkları özgün yorum üzerinde; sinema eseri söz konusu olduğunda yönetmen, senaryo-diyalog yazarının ve film müziği bestecisinin sinema eseri üzerinde mali ve manevi hakları bulunmaktadır. Görsel eğlence sektörünün pazar ürünü veya sanatsal-bağımsız sinema örnekleri olsun sinema eseri, eser sahipliğindeki özelliği ile diğer eser türlerinden ayrılmaktadır.

FSEK, 1995’ten beri yürürlükteki hükümlerine göre eser; sahipliğinin yaratma gerçeğine bağlı olması ilkesini benimsemiş, AB hukuku uyumu çerçevesinde, 1995’teki değişikliğe kadar kabul gören, yapımcının (gerçek veya tüzel kişi) eser sahibi olabilmesi kuralını6 değiştirmiş bulunmaktadır. Buna göre yönetmen, senaryo ve diyalog yazarı ile müzik kompozitörü esere hususiyet kattığından eser sahibidir. Ancak film yapımcıları vazgeçilmez süjeler olduklarından, eser sahiplerinden hakları aslın iktisap ederek mali hakları kullanabilmektedir.7 Bu düzenlemeye 4630 Sayılı yasayla 2001’de yapılan değişiklikle, canlandırma denilen animasyon tekniğini kullanan filmlerde, animatörün birlikte eser sahibi olacağı kuralı eklenmiştir. Günümüzde sinema eserinin seyirlik niteliği daha ziyade bilgisayar destekli efekt ve canlandırmalarla tasarlanır hale gelmiştir. Bu da animatörlerin sektördeki payının arttığını göstermektedir. İşin içine yapay zeka yazılımlarının girmesi ise daha farklı sorunları gündeme getireceğinden, yasanın gözden geçirilmesi gerekecek gibidir.

FSEK 8/3 hükmüne göre; sinema eserinde, başta yönetmen, senaryo yazarı ve özgün müzik bestecisi olmak üzere, üç ayrı kişi birlikte mali ve manevi hak sahipleridir. Kuşkusuz daha çok sayıda katkı yapan kişiler bulunmakta olmakla birlikte, her katkısı olanın eser sahibi sayılması pratik olarak da mümkün değildir. Bu nedenle yasa, hususiyeti doğrudan sağlayanları eser sahibi saymaktadır.8 Sinema eserlerinde yapım için önemli bir finans desteği gerektiği gibi, sanatsal ve teknik nitelikli emek ve emekçi desteği de gereklidir. Diğer deyimle; kurgu senaryolu filmlerde, baş rol ve yardımcı roller ve figürasyon roller, kamera, ışık, kostüm ve ses, efekt, dublaj, sahne düzenlemeleri vaz geçilmez unsurlardır. Halen kullanımı gelişen teknoloji ile azalmış olan, “selüler film veya film” ise sinema eserlerinin çekimi için kullanılan temel ham maddeyi ifade ettiği gibi, ‘film eseri’ tabiri de kullanılmaktadır.

Buna göre, sinema eseri, insanın hayal gücü ve yaratıcılığıyla sağlanan ve insan emeğinin teknik bilgiyle bileşimi sonucu ortaya konan, nihayetinde insanı, insan ve doğayı, toplumu anlatan bir yapıttır. Bu sanat alanı kaçınılmaz olarak, o zamana kadar var olan, tüm eser birikiminden şöyle ya da böyle yararlanabilecektir. Diğer anlatımla, dil ve yazıyla ifade olunun eserler, başta edebiyat eserleri sinemaya en azından esin verecek veya uyarlamaya konu olacaktır. Yine sinema eseri, içeriği itibarıyla başka eserlere göndermeler yapabilecek, onlardan küçük parçalar içerebilecektir. Bu ihtimallerin kuşkusuz, eser koruması kapsamında somut telif karşılıkları olabilecektir.

Pek çok sinema girişimcisi için, gerçek kişi oyuncuları oynatmaksızın ürettiği çizgi-animasyon filmler daha sorunsuz ve karlı bir türdür. Canlandırma (animation) tekniğiyle yapılan filmlerde animatörün eser sahipliği, mali ve manevi hakları bulunmaktadır.9

Bu alanda eser sahibinin sahip olduğu manevi hakların kullanımına gelince, diğer eser sahiplerine göre bazı ayrımlar kaçınılmaz bulunmaktadır. Sinema eseri sahipleri haklarını yapımcıya devrettikten sonra, filmde dublaj, alt yazı gibi değişiklikler yapılmasına karşı koyamazlar, bu yönde manevi hak ileri süremezler.10 Bununla birlikte, TV için çekilmiş dizi veya tek parçalık filmlerin sinema eseri ile benzer karakteristik taşıdıkları bir gerçektir. Bunlar da yönetmen, özgün müzik bestecisi, senaryo-diyalog yazarı ve oyuncuların fikri emekleri ile üretilmektedir. Belgesel filmler de sinema eseri gibi müzik, görsel unsurlar ve senaryo unsurları ile oluşturulmakta, gerçek olayları, doğa ve bilimsel konuları konu edinmektedir. Bunlarda da, yönetmenin tarzı, kameranın kullanımı, teknik ögeler hususiyete etki ederler. Nitekim Yargıtay da belgeselleri sinema eseri olarak kabul etmektedir.11 Keza dizi filmler de sinema eseri olarak korunurlar. Bir somut davada 11. HD, dizi yönetmeninin eser sahipliğini tartışmış, ilk üç bölümden sonra yayından kalkan dizinin sonraki bölümleri yapılmamış olsa bile, sözleşmesi feshedilen yönetmenin çektiği bölümlerde hususiyetinin yansıdığı belirtilerek dizi film bölümleri sinema eseri olarak kabul edilmiştir.12

FSEK, sinema eserleri bakımından birlikte eser sahipliği öngörmüş olup, bu elbirliği (iştirak halinde) ile eser sahipliği veya ortak eser sahipliği şeklindeki birden çok hak sahipliği modeline uymaktadır. Eser sahiplerinin ortak eserdeki bölümlerinin ayrılması ve ferdi olarak tasarrufun mümkün olması halinde ortak eser sahipliği, diğer ihtimalde ise elbirliği ile eser sahipliği söz konusudur. Yönetmen, senaryo ve diyalog yazarı, kompozitör; animasyon filmi söz konusuysa animatör eser üzerinde birlikte eser sahibidir. Eserin özelliği gereği farklı kişilerin yaratıcılığı esere yansımış, ayrılmaz bir bütün oluşturmuştur. Buna göre bir elbirliği ile mülkiyet hali kabul edilebilir, zira bunların hususiyetinin bileşimi sinema eserinde vücut bulmaktadır.13

Sinema eserlerinin vücuda gelmesine ciddi katkıları olan yapımcılar ise FSEK’te eser sahibi olarak tanımlanmamıştır.14 Yapımcılar eserin çalışılması, işlerin planlama, malzeme, oyuncu seçimi, finans, organizasyon görevleri bulunduğundan, esere hususiyeti kişisel olarak katamamasına karşılık, inkar edilmez katkılar yapmaktadır. Bu nedenle öncelikle, FSEK m. 80/2 gereğince, Filmlerin ilk tespitini gerçekleştiren film yapımcısı, eser sahibinden ve icracı sanatçıdan mali hakları kullanma yetkisini devraldıktan sonra yasada belirtilen bağlantılı haklara sahiptir. Bu hak sahipliği eser sahibinin haklarına bağlantılı nitelikte olup tespitleri üzerindeki mali hakları kapsamaktadır.

Böylece eser sahiplerinden mali haklarını devralan yapımcı, eser üzerinde hukuki işlemler yapabilecek, hakları kullanabilecek; hak ihlali olduğunda mali hak karşılığı maddi tazminat isteyebilecektir. Ancak yapımcı eser sahibi olmadığından manevi hakları kullanamaz ve manevi tazminat isteyemez.