Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

Kanuna Dayanma İlkesi Kapsamında İnternet Kısıtlamaları

Internet Restrictions under the Principle of Lawfulness

Bahar ERDOĞDU BİLGİLİ

Kanuna dayanma ilkesi, özellikle hukuk güvenliğinin sağlanması ve devletin yetkileri karşısında temel hak ve hürriyetlerin korunması gerekliliği dolayısıyla hukuk devletinin önemli bir parçasıdır. Kanuna dayanma ilkesine aykırı idari eylem veya işlemler hak ihlallerine sebebiyet vermektedir. Hak ve hürriyetlerin korunması, hak ve hürriyetleri kullanmaya olanak sağlayan araçların korunması ile mümkündür. Çağımızda internetin hayatımızdaki yeri düşünüldüğünde birtakım hak ve özgürlüklere temas ettiği görülmektedir. Özellikle ifade özgürlüğü ve haberleşme özgürlüğü gibi hakların kullanımında en önemli araç haline gelen internetin kısıtlanmasına dair düzenlemelerin ve kararların öngörülebilir, açık ve anlaşılır olması şarttır. Kanuna dayanma ilkesi kapsamında internet kısıtlamalarına ilişkin kararlar incelendiğinde Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, hak ve hürriyetlere müdahale teşkil eden eylemin, mevzuatta yer alan bir düzenlemeye dayanması gerektiğini belirtmektedir; ancak Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi mevzuat tabiri ile mutlaka yasama organınca kanun adı altında çıkarılan bir düzenleme değil, müdahaleye izin veren yargı içtihatları da dâhil olmak üzere hukuk düzenindeki diğer tüm düzenlemeleri kastetmektedir. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, yetkisiz idarece yapılan işlemde, mahkeme kararlarıyla veya diğer düzenlemelerle paralellik göstermesi durumunda, kanuna dayanma ilkesine uyulduğu sonucuna ulaşabilmektedir. Bu durum hukukumuzda sorunlara yol açabilmektedir. Anayasa Mahkemesi ise bireysel başvuru incelemelerinde kanunilik denetimi yaparken, hak ve hürriyetlere müdahalede bulunan eylemin, yasamanın çıkardığı usulüne uygun ilan edilmiş kanunlarımıza dayanması gerektiğini belirtmektedir. Diğer yandan, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarına da atıf yaparak kanunilik ilkesine göre yapacağı değerlendirmeyi, kanunun niteliğini de içerecek şekilde yapacağını göstermektedir. Anayasa Mahkemesi’nin şekli anlamda kanuna dayanma ölçütü ile birlikte maddi ölçütü kullanması daha geniş bir denetime imkân sunarken, iç hukukumuzla Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi paralelliğini sağlayabilmenin önünü açmaktadır.

İdarenin Kanuniliği İlkesi, İnternetin Kısıtlanması, Hak ve Hürriyetler, Maddi Anlamda Kanun, Şekli Anlamda Kanun.

The principle of relying on the law is an important part of the rule of law, especially because it is necessary to ensure legal security and to protect fundamental rights and freedoms against the powers of the state. Administrative actions or actions contrary to the principle of being based on the law cause violations of rights. The protection of rights and freedoms is possible with the protection of the tools that allow the use of rights and freedoms. Considering the place of the internet in human life in our age, it can be seen that it touches on some rights and freedoms. It is imperative that decisions on the restriction of the internet, which has become the most important tool in the exercise of rights such as freedom of expression and communication, should be predictable, clear and understandable. When the decisions on internet restrictions are examined within the scope of the principle of being based on the law, the European Court of Human Rights states that the action that constitutes an interference with rights and freedoms should be based on a regulation in the legislation; however, since the European Court of Human Rights interprets the concept of law broadly, the term legislation does not necessarily mean a regulation enacted by the legislature under the name of law, but all other regulations in the legal order, including judicial case-laws that allow intervention. In our law, leaving the formal criterion aside, the fact that the action taken by the unauthorized administration is in parallel with the court decisions or other regulations is a situation that can cause problems since it is considered sufficient for the realization of the principle of relying on the law. The Constitutional Court, while checking the legality in individual application examinations, states that the action that interferes with rights and freedoms should be based on our duly promulgated laws enacted by the legislature. On the other hand, by referring to the decisions of the European Court of Human Rights, it shows that it will make the evaluation according to the principle of legality in a way that includes the nature of the law. While the Constitutional Court’s use of the material criterion together with the criterion of being based on the law in the formal sense allows for a wider control, it paves the way for parallelism with the decisions of the European Court of Human Rights with our domestic law.

The Law of the Administration, Restriction of the Internet, Rights and Freedoms, Law in Material Law, Law in Formal Sense.

GİRİŞ

İdarenin kanuniliği ilkesi hukuk devletinde en önemli ilkelerden biridir. Geniş anlamda idarenin kanuniliği ilkesi, idarenin davranışlarının kanunlar dışındaki düzenlemelere ve hatta genel hukuk ilkelerine uygunluğu olarak yorumlanırken; dar anlamda ise idarenin kuruluşu, görevleri ve faaliyetlerine kanunun egemen olması olarak tanımlanmaktadır. İdarenin kanuniliği ilkesi iki şekilde gerçekleşmektedir. İdari faaliyet kanuna dayanmalıdır ve kanuna aykırı olmamalıdır. Kanuna dayanma ilkesi, özellikle hukuk güvenliği ve devletin yetkileri karşısında temel hak ve hürriyetlerin korunması gerekliliği dolayısıyla hukuk devletinin önemli bir parçasıdır. Kanuna dayanma ilkesine aykırı idari eylem veya işlemler ise hak ihlallerine sebebiyet vermektedir. İşte bu noktada, hak ve hürriyetlerin kullanımında en etkili araç haline gelmiş internetin kısıtlanmasına dair işlemler de kanuna dayanma ilkesi çerçevesinde incelenmelidir.

Kanuna dayanma ilkesi kapsamında konumuz olan internet kısıtlamalarına ilişkin kararlar incelendiğinde Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, hak ve hürriyetlere müdahale teşkil eden eylemin, mevzuatta yer alan bir düzenlemeye dayanması gerektiğini belirtmektedir; ancak Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kanun kavramını geniş yorumladığından mevzuat tabiri ile mutlaka yasama organınca kanun adı altında çıkarılan bir düzenleme değil, müdahaleye izin veren yargı içtihatları da dâhil olmak üzere hukuk düzenindeki diğer tüm düzenlemeleri kastetmektedir. Bu durum, kanuna dayanma ilkesinin yorumunda farklılıklara sebebiyet vermektedir. Anayasa Mahkemesi, bireysel başvuru incelemelerinde kanunilik denetimi yaparken, hak ve hürriyetlere müdahalede bulunan eylemin, yasamanın çıkardığı usulüne uygun ilan edilmiş kanunlarımıza dayanması gerektiğini belirtmektedir. Diğer yandan, yasamanın çıkardığı, usulüne uygun ilan edilmiş kanunlarımıza dayanan, yani şekli anlamda kanuni dayanağı bulunan eylemin, kanuna dayanma ilkesini karşılayıp karşılamadığının, yalnızca şekli ölçüte göre değerlendirilemeyeceğini de ifade etmektedir. Maddi ölçüte göre de değerlendirme yapan Anayasa Mahkemesi, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarına da atıf yaparak kanunilik ilkesine göre yapacağı değerlendirmeyi, kanunun niteliğini de içerecek şekilde yapacağını göstermektedir. Çalışmamızda öncelikle, kanunilik ilkesi ve kanuna dayanma ilkesine yer verilecek, sonrasında ise internet kısıtlamasına yönelik idari işlemler incelenecektir. İlgili idari işlemler, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararları ve Anayasa Mahkemesi kararlarında belirtilen kanuna dayanma ilkesi kapsamında tartışılacaktır.

I. İDARENİN KANUNİLİĞİ İLKESİ KAVRAMI

Hukuk devleti ilkesinin gereklerinden olan idarenin kanuniliği ilkesini, BALTA, “Kanuni idare ilkesi, idarenin davranışlarına kanunun ve ona eşit hukuk kurallarının, bu arada genel hukuk ilkelerinin egemen olması demektir.” şeklinde tanımlamaktadır1. GÜNDAY, idareye ve idarenin faaliyetlerine kanunun egemen olması olarak tanımlamıştır2. ATAY’a göre idarenin kuruluş ve görevlerinin kanunla düzenlenmesi kanuni idare ilkesi olarak adlandırılır3. GÖZLER’e göre idarenin eylem ve işlemleri hem kanuna dayanmalı hem de kanuna aykırı olmamalıdır. Kanun, idarenin eylem ve işlemleri için hem şart hem de sınırdır4. ÇAĞLAYAN idarenin kanuniliği ilkesi ile idarenin kanunla verilmeyen bir yetkiyi kullanamayacağını, kanunla verilen yetkileri de kanuna aykırı olarak icra edemeyeceğine değinmektedir5. ULUSOY’a göre, kanunilik ilkesi, “idarelerin kanundan doğrudan yetki almaksızın yetki kullanmalarının ilke olarak mümkün olmadığını” ifade etmektedir6. Görüldüğü üzere, geniş anlamda idarenin kanuniliği ilkesi idarenin davranışlarının kanunlar dışındaki düzenlemelere ve hatta genel hukuk ilkelerine uygunluğu olarak yorumlanırken, dar anlamda ise idarenin kuruluşu, görevleri ve faaliyetlerine kanunun egemen olmasıdır.