Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

Bireysel Başvuru Süresinin Hesaplanmasında “UYAP’tan Öğrenme” Kuralına Yönelik Eleştiriler

Ersan ŞEN, Erkan DUYMAZ

Giriş

Daha önceki yazılarımızda; Anayasa Mahkemesi’ne (AYM) bireysel başvuru süresinin başlangıcında nihai kararın UYAP’tan görüntülendiği tarihin esas alınmasını değerlendirmiş ve bu uygulamanın halihazırda oldukça kısa olan bireysel başvuru süresini fiilen daha da kısalttığını, aşırı şekilci bir yaklaşıma dayandığını, mahkemeye erişim hakkına ciddi bir müdahale teşkil ettiğini, geçmişe dönük olarak uygulanması sebebiyle öngörülemez olduğunu, bireysel başvuru yolunun anlam ve amacıyla bağdaşmadığını dile getirmiştik.1 UYAP’tan öğrenme kuralı; yakın bir tarihe kadar, nihai kararın avukat tarafından görüntülendiği durumlarda uygulanmakta idi. AYM; 08.03.2023 tarihli Ümran Özkan kararında (B. No: 2019/13338), bu kuralın uygulama alanını genişleterek, avukatla takip edilen davalarda, nihai kararın temsil edilen tarafından UYAP’tan görüntülenmesi ile bireysel başvuru süresinin başlayacağını kabul etmiştir. Bu yazıda; UYAP’tan öğrenme kuralının yol açtığı kaygı ve sorunlara değinilecek, kuralın uygulama alanının genişlemesine yönelik eleştiriler dile getirilecek ve nihayet bazı somut önerilerde bulunulacaktır.

I. “UYAP’tan Öğrenme” Kuralının İlk Uygulamaları

AYM’nin UYAP’tan öğrenme kuralını uygulayarak bir başvuruyu süre aşımı nedeniyle kabul edilemez bulduğu ilk kararı, 21.07.2020 tarihli Hüseyin Aşkan kararıdır (B. No: 2017/15649). Bu karar vesilesiyle AYM’nin; UYAP evrak işlem kütüğündeki kayıtları inceleyerek, sistemde bulunan evrak hakkında kim tarafından hangi tarih ve saatte ne tür işlemlerin yapıldığını takip ettiği ortaya çıkmıştır. AYM’nin bu kararda yaptığı değerlendirmeler, UYAP’ta bulunan bir belgenin “avukat” tarafından görüntülenmesi durumu ile sınırlıdır. Mahkeme avukatlara yönelik olarak şu tespitlerde bulunmuştur:

Yargı sisteminin parçası olarak avukatlar; sistemde vekâleti bulunan dava dosyalarını internet üzerinden UYAP’tan yararlanarak inceleyebilmekte, bu dosyalardan suret alabilmekte, elektronik imza ile sistemdeki dava dosyalarına evrak ekleyebilmekte, yeni dava dosyası açabilmekte ve harç ödeyebilmektedirler. Ayrıca nihai kararın gerekçesine erişmenin mümkün hâle geldiği durumlarda başvurucu avukatları bu sistemi kullanmak suretiyle nihai kararın gerekçesini kesin olarak öğrenme imkânını da elde etmektedirler.” (§ 27).

Resmi Gazete’de yayımlanmayan ve AYM Başkanlığının basın duyurusuna konu olmayan bu karara dayanılarak çok sayıda başvurunun süre aşımından reddedilmesi sebebiyle AYM’ye haklı eleştiriler yöneltilmiştir. Muhtemelen bu eleştirilere bir cevap olarak AYM 23.11.2021 tarihli Kent Çarşı Yönetimi kararıyla (B. No: 2019/21781) bu içtihadını devam ettirmiş, ancak bu kez basın duyurusu aracılığıyla kamuoyunun bilgisine sunmuştur. Bu karara muhalif kalan Üye Sayın Selahaddin Menteş; başvuru süresinin UYAP’tan öğrenme ile başlatılması suretiyle başvurunun süre aşımı nedeniyle kabul edilemez bulunmasını mahkemeye erişim hakkına getirilen orantısız bir sınırlama olarak değerlendirmiş, bu kuralın geçmişe dönük uygulanmasının öngörülemez olduğunu ifade etmiş ve sonuç olarak “hukuki güvenlik” ilkesi gereğince bireysel başvuru süresinin “tebligat hukukunun bütüncül yorum yoluyla yorumlanarak belgelendirilebilen bir tebligat işlemi sonucu” başlatılması gerektiğini savunmuştur.

AYM’nin Hüseyin Aşkan ve Kent Çarşı Yönetimi kararları; “UYAP’tan öğrenme” kuralının vekille takip edilen davalarda temsil edilenler bakımından geçerli olup olmadığı konusunda sessizdir. 08.03.2023 tarihli Ümran Özkan kararı bu tereddüdü gidermiştir.

II. Avukatla Takip Edilen Davalarda “UYAP’tan Öğrenme” Kuralının Uygulanması

AYM Ümran Özkan kararında; bu ve ister avukat ister temsil edilen olsun, nihai kararın UYAP’tan açılması ile birlikte 30 günlük başvuru süresinin işlemeye başlayacağını belirtmiştir. Bu başvuruda; vekille temsil edilen başvurucu nihai karar olan Bölge İdaresi Mahkemesi kararının gerekçesini UYAP’tan bizzat öğrenmiş, bundan yaklaşık 10 gün sonra ise bu karar vekile tebliğ edilmiştir. AYM mevcut içtihadına dayanarak; bireysel başvuruda sürenin başlangıcının tebligatla değil ihlalin öğrenilmesi ile başladığını ve “vekille takip edilen işlerde (...) öğrenmenin asıl kişi veya vekil tarafından gerçekleşmesinde sürenin başlangıcı açısından herhangi bir fark(ın)” bulunmadığını hatırlatmış, 7201 sayılı Tebligat Kanunu m.11/1’de öngörülen, vekil vasıtasıyla takip edilen işlerde tebligatın vekile yapılacağı düzenlemesinin bireysel başvuru bakımından bir sonuç doğurmayacağını; zira bu Kanundan sonra kabul edilen 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun m.47/5 ve İçtüzük m.64/1 uyarınca, bireysel başvurularda 30 günlük başvuru süresinin ihlal neden olduğu iddia edilen karar veya işlemin öğrenildiği tarihten başlayacağını, yargılama sonucu verilen bir kararın kanunen tebliğ zorunluluğu bulunsa dahi, kararın gerekçesiyle birlikte herhangi bir şekilde öğrenilmesi ile bireysel başvuru süresinin başlayacağını ve bu kuralın UYAP’tan öğrenme durumunda da geçerli olacağını ifade etmiştir (§ 31 ve 39).

AYM, tebliğ zorunluluğu bulunan durumlarda dahi nihai kararın herhangi bir şekilde birey (asıl kişi) tarafından öğrenilmesine hukuki sonuç bağlamış ve süre hesabında öğrenme tarihinin esas alınacağını net olarak ifade etmiştir. Hüseyin Aşkan kararı ile icat edilen UYAP’tan öğrenme kuralının uygulama alanı böylece biraz daha genişlemiştir.

AYM’nin Ümran Özkan kararı bir Genel Kurul kararıdır. Bu, UYAP’tan öğrenme kuralının AYM nezdinde önemli bir mesele olarak görüldüğünü göstermektedir. Benzer konulu önceki kararların aksine Ümran Özkan kararı, Mahkeme üyeleri arasında bariz bir ayrışmaya yol açmıştır. Gerçekten karar, ancak 8’e 7 gibi zayıf bir çoğunlukla alınabilmiştir. Karşıoy gerekçelerine bakıldığında özetle; başvurucunun UYAP üzerinden nihai kararı öğrendiği tarihten itibaren 30 günlük başvuru süresinin başlatılmasının öngörülebilir olmadığı, UYAP’tan öğrenme kuralına avukat ve vatandaş açısından aynı sonuçların bağlanmasının hakkaniyetli olmadığı, başvuru süresinin tespitinde aşırı katı ve şekilci davranılmaması gerektiği, somut olayda başvurucuya orantısız bir külfet yüklenerek başvurucunun mahkemeye erişim hakkının engellendiği yönünde görüş ve eleştirilerin dile getirildiği görülmektedir. Daha önce, Kent Çarşı Yönetimi kararında karşıoy kullanan üyenin bu kararda çoğunluk içinde yer alması dikkat çekici bir husus olarak kaydedilmelidir.