Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

Toplum - Etik - Ahlak - Hukuk “Farklı Bir Bakış Açısıyla İnceleme”

Society - Ethics - Morality - Law “Investigation from a Different Perspective”

Çağatay ÜSTÜN

İnsanı insan yapan özelliklerin nerede hayat bulduğu sorusu üzerinde düşünülen bir durumdur. İnsan, varlığı itibariyle bir arada yaşamaya yönelik bir varlıktır. Bir arada yaşamak toplum (cemiyet) diye ifade ettiğimiz bir kavramı ortaya çıkarır. İnsan toplumdan kendisini soyutlayamaz ve toplum da insandan ayrı tutulamaz. Toplumsallaşma sayesinde insan başıboş olmaktan kurtulur ve insan olmasının gerektirdiği görevleri yerine getirmeye başlar. Toplumsal yapının içindeki düzeni ve dengeyi sağlayan üç temel öğenin etik, ahlak ve hukuk olduğunu biliyoruz. Makalemizde bu konuya ilişkin bilinen yaklaşımları etik bakış açısıyla değerlendirerek, farklı bir senteze ve sonuçlara ulaşmaya çalışacağız.

Toplum, Etik, Ahlak, Hukuk

The question of the locus of the essential nature of human existence is still a matter of discussion. Human beings, by nature, tend to live in a community. The communal way of living gives rise to the concept of society. Human beings can’t isolate themselves from the society in which they live, and in turn, society cannot be dissociated from human beings. Individuals free themselves from aimless and idle existence through socialization, and begin to fulfill the requirements for being human. We know that ethics, morality and law are the three fundamental elements that establish order and balance in a social structure. In our article we will try to analyze the known approaches to this matter from an ethical perspective, and to reach a different synthesis and conclusion. 

Community, Ethics, Morality, Law

GİRİŞ VE TANIMLAR

İnsanın yeryüzündeki varlığı ve sahip olduğu farklı, onu üstün kılan özellikler, bireysel bir yaşamdan çok bir arada bulunma ve birlikte yaşama isteğini ortaya koymuş ve toplum (cemiyet) diye tabir edilen kavram ortaya çıkmıştır. Buradan hareketle insanın toplumun bir parçası olduğu, hatta onu oluşturan ilk hücre şeklinde de bir değerlendirme yapmak mümkündür. İnsanı insan yapan ve onu diğer canlılardan ayıran iki temel unsur, yüksek bilişsel algılama kabiliyeti ve vicdandır. Zeka olarak da adlandırılan bu yüksek algılama kabiliyeti insanı kendisine ve çevresine karşı duyarlı kılar ve vicdanın da devreye girmesiyle buna duygusal bir boyutun da katılmasına olanak tanır. Zeka ve vicdanın sonucu ise insanın sorumluluk sahibi olmasına kadar uzanır. Sorumluluk sayesinde insan, kendisine ve çevresine olan görevlerini yerine getirmek için çaba sarf eder, yükümlülüklerini yerine getirir.

İnsan zihninin gelişimi, yaşanan olaylara ve olgulara yaklaşımda belirgin bir değerlendirme yeteneği kazanmasına olanak tanır. Bu sayede insan toplumsal (içtimai) bir kimliğe bürünerek, zihinsel faaliyetlerini geliştirir, etik ve ahlaki duyarlılığının gelişimini gözlemleme şansına sahip olur.

İnsanın etik ve ahlaki bir zayıflık içinde olması mümkündür. Bunun önlenebilmesi için doğruluk ve samimiyet gibi bazı ek unsurlara ihtiyaç duyulur. Doğruluk ve samimiyet sayesinde hak ve adalet arayışı eksik kalmaz.