Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

Tam Evlat Edinme Sisteminde Evlatlığın Yasal Mirasçılığı

Intestate Succession of an Adoptee in Full Adoption

Ceren DEMİREL MİT

Kural olarak evlatlık ve kan hısımları arasındaki her türlü hukukî bağı ortadan kaldıran tam evlat edinme (Volladoption), mehaz İsviçre hukuku da dahil olmak üzere pek çok hukuk sistemi tarafından benimsenen bir soybağı kurma yoludur. Çalışmamızda da, Türk hukukunda geçerli olan sınırlı evlat edinmenin (einfache Adoption) aksine, evlatlığa hukuken evlat edinenin çocuğu statüsünü kazandıran tam evlat edinmenin miras hukuku yönünden sonuçları üzerinde durulacaktır.

Tam Evlat Edinme Sistemi, Sınırlı (Basit) Evlat Edinme Sistemi, Evlatlığın Yasal Mirasçılığı.

Full adoption (Volladoption), which in principle extinguishes all legal relationship that exist between a child and his/her birth parents, is a process of formation of the parent-child relationship adopted by many legal systems including Swiss law. In this article, the effects of full adoption granting the adoptee the legal status of a child of the adopter, contrary to simple adoption (einfache Adoption) adopted in Turkish law, will be reviewed in relation to succession.

Full (Plenary) Adoption, Limited (Simple) Adoption, Intestate Succession of an Adoptee.

I. Evlat Edinme Sistemleri ve Bu Sistemler Adlandırılırken Tercih Edilen Terminoloji

Evlatlık ve altsoyunun evlatlığın kendi kan hısımlarının mı, yoksa evlat edinen ve onun kan hısımlarının mı yasal mirasçısı olduğu hususu, her hukuk sisteminin ilgili kanunlarındaki düzenlemeye göre farklılık göstermektedir.1 Bu bağlamda hukuk düzenleri tarafından ya evlat edinen ile evlatlık arasında tam bir hısımlık ilişkisinin doğduğu ve evlatlığın kendi kan hısımları ile arasındaki hısımlık ilişkisinin sona erdiği tam evlat edinme sisteminin (Volladoption) veya evlat edinen ile evlatlık arasında kurulan soybağının yanında evlatlık ile kan hısımları arasındaki hukukî ilişkinin de varlığını sürdürdüğü sınırlı evlat edinme sisteminin (einfache Adoption) ya da her iki sistemi de içinde barındıran karma bir evlat edinme sisteminin benimsendiği tespit edilmektedir.2

Türk hukuk doktrinindeki bazı yazarların hangi hukuk düzenlerinde hangi evlat edinme sisteminin kabul edildiğini belirlerken, evlat edinmenin hukukî niteliği, koşulları ve sona erme sebepleri gibi hususları da dikkate aldıkları görülmektedir.3 Kanımızca bu ayrımın net bir şekilde yapılabilmesi, sayılan hususlara göre daha objektif bir kritere bağlı kalınmasını gerektirmektedir. Bu sebeple çalışmamızda, sadece tam evlat edinme sistemi ile sınırlı evlat edinme sistemi arasındaki temel farklılığı oluşturan, evlat edinmenin evlatlık ile kan hısımları arasındaki hukukî ilişkiyi sona erdirip erdirmediği hususuna göre bir ayrım yapacağız.

Hukuk düzenlerinde evlat edinme konusunda farklı sistemler benimsendiği gibi, bu sistemler adlandırılırken de birbirinden farklı terimler kullanılmaktadır. Örneğin, iki ayrı evlat edinme sisteminin bir arada ve birbirine alternatif olarak düzenlendiği ve bu sistemlerin, amaçları, kurulma şartları ve sona erme sebepleri ile evlat edinenin yetkileri bakımından birbirinden ayrıldığı Fransız Medeni Kanunu’nda (CC) kabul edilen sistemler “tam evlat edinme” (l’adoption plénière) ve “basit evlat edinme” (l’adoption simple) olarak adlandırılmaktadır.4 Evlat edinmeye ilişkin olarak Fransız hukukundakine benzer ikili bir sistemi kabul etmiş olan İtalyan hukukunda da düzenlenen sistemleri birbirinden ayırmak için, “alelade evlat edinme” (adozione ordinaria) ve “özel evlat edinme” (adozione speziale) terimleri kullanılmaktadır.5

Fransız ve İtalyan hukukunda benimsenen evlat edinme sistemlerini adlandırmada kullanılan terminoloji, bu sistemlerin birbirinden amaçları başta olmak üzere birçok yönden farklılaşması sebebiyle kanımızca son derece isabetlidir. Türk hukukunda kabul edilen “sınırlı evlat edinme sistemi” (einfache Adoption) ile Alman hukukunda küçüklerin evlat edinilmesinde ve İsviçre hukukunda kabul edilen “tam evlat edinme sistemi” (Volladoption) arasındaki ayrımı ortaya çıkaran temel unsur ise, evlatlık ile evlat edinen arasında evlat edinme ilişkisinin kurulmasının, evlatlık ile kan hısımları arasındaki soybağının kopması şeklinde bir hukukî sonucu doğurup doğurmadığıdır.6 Buna karşılık, her iki sistem arasında evlat edinme kurumunun amaçları, hukukî niteliği, evlat edinmenin koşulları, evlat edinenin velayet hakkının kapsamı, evlatlık ilişkisinin sona erme sebepleri gibi yönlerden önemli farklılıklar bulunmamaktadır. Hâl böyleyken, sanki sistemler arasında sayılan hususlar yönünden sınırlandırılmış olup olmamalarına göre bir ayrım yapılıyormuşçasına, evlat edinme sistemlerinin “sınırlı” ve “tam” sıfatları ile adlandırılmasında kanımızca isabet bulunmamaktadır.

Her ne kadar kullanılan terminolojiye ilişkin çekincelerimiz bulunsa da, sistemlere verilen isimlerin gerek yabancı hukuk düzenlerinde, gerekse Türk hukukunda bu şekilde yerleşmiş olması sebebiyle bu çalışmada bahis konusu sistemler miras hukuku yönüyle incelenirken, doktrinde halihazırda kullanılan terimler tercih edilecektir. Bu hususta önemle tekrar etmek gerekir ki, çalışma boyunca “sınırlı evlat edinme sistemi” (einfache Adoption) ile Türk hukukunda kabul edilen ve evlat edinme işleminin evlatlık ile kan hısımları arasındaki soybağını ortadan kaldırmadığı sisteme işaret edilirken, “tam evlat edinme sistemi” (Volladoption) ile Alman hukukunda küçüklerin evlat edinilmesinde ve İsviçre hukukunda her türlü evlat edinme için kabul edilen, evlat edinme işleminin evlatlık ile kan hısımları arasındaki soybağını kopardığı sisteme işaret edilmekte; aksi belirtilmiş olmadıkça Fransız hukukunda kabul edilen karma evlat edinme sisteminin türlerini teşkil eden basit ve tam evlat edinme sistemleri kast edilmemektedir.

II. Evlat Edinme Sistemlerinin Miras Hukuku ile İlişkileri Yönünden Karşılaştırılması

Sınırlı evlat edinme sisteminde evlatlık ve altsoyu, evlat edinene kendi altsoyu gibi yasal mirasçı olur.7 Ayrıca bu sistemde, evlat edinme işlemi, evlatlık ile kendi ailesi arasındaki hukukî ilişkiyi de tamamen sona erdirmez; aksine, evlatlık ile kan hısımları arasındaki hukukî ilişki, özellikle de bu çalışmanın konusu yönünden önem arz eden mirasçılık ilişkisi, varlığını korur.8 Dolayısıyla, evlatlık ilişkisinin sınırlı evlat edinme yoluyla kurulması hâlinde evlatlık, hem evlat edinene, hem de kendi kan hısımlarına karşı olmak üzere çifte miras hakkına sahiptir.9

Türk hukukunda evlat edinme hususunda kabul edilmiş olan sistem, 1926 yılında 743 sayılı Türk Kanunu Medenisi’nin (TKM) kabulü ile hem küçüklerin hem de erginlerin evlat edinilmesi yönünden benimsenen ve yürürlükteki 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nda (TMK) da varlığı korunan sınırlı evlat edinme sistemidir.10 743 sayılı mülga TKM’nin yapıldığı 1926 yılında yürürlükte bulunan mehaz İsviçre Medeni Kanunu’nda (ZGB) da kabul edilen sistem sınırlı evlat edinme iken, ZGB’de 1972 yılında yapılan değişiklik ile tam evlat edinme sistemine geçilmiş; ancak 2002 yılında yürürlüğe giren 4721 sayılı TMK kaleme alınırken sınırlı evlat edinme sisteminden vazgeçilmemiştir.

Evlat edinmenin yalnızca sınırlı evlat edinme yoluyla gerçekleşebileceğinin kabul edildiği TMK’da, evlat edinmenin miras hukuku yönünden sonuçları Kanun’un 500. maddesinde düzenlenmiştir.11 Anılan maddenin birinci fıkrasının ilk cümlesi uyarınca evlatlık ve altsoyu, evlat edinene kan hısımı gibi mirasçı olurlar.12 Bununla birlikte önemle belirtmek gerekir ki, TMK’da evlatlık ve altsoyunun evlat edinene yasal mirasçılığı, kan hısımlığına değil, evlatlık ilişkisini kuran mahkeme kararına dayanmaktadır (TMK m.315/I).13

Evlatlık ve altsoyu, TMK’da evlat edinene kan hısımı gibi mirasçı oldukları öngörüldüğünden evlat edinenin birinci zümre mirasçılarındandır ve Türk Hukukunda zümre sistemine hâkim olan ilkeler, evlatlık ve altsoyu yönünden de aynen geçerlidir.14 Birinci zümre mirasçılarından olmaları sebebiyle, evlatlık ve altsoyu, yasal miras paylarının yarısı oranında bir saklı paya da sahiptirler (TMK m.506/I, b.1).15

Evlatlığın evlat edinene mirasçı olabilmesi, evlat edinenin ölümü anında geçerli bir evlatlık ilişkisinin varlığına ve bu ilişkinin mahkeme tarafından kaldırılmamış olmasına bağlıdır.16 Bununla birlikte 743 sayılı mülga TKM’nin aksine, hukukî niteliği itibariyle evlat edinmeyi bir “aile hukuku sözleşmesi” olarak değil, evlatlık ile evlat edinen arasındaki soybağının doğrudan doğruya mahkeme kararı ile kurulduğu ve kaldırılması ancak oldukça istisnai hâllerde mümkün olabilen bir hukukî ilişki olarak gören 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nda,17 bu görüşle uyumlu şekilde mülga TKM’dekinin (mülga TKM m.257/I, cüm.3) aksine,18 evlat edinme işleminden önce evlatlık ve altsoyunun yasal miras hakkını kaldıran veya sınırlandıran bir sözleşme yapma imkânı da bulunmamaktadır.

Sınırlı evlat edinme sisteminde, evlatlık ile kan hısımları arasındaki hukukî bağın varlığını sürdürmesinin doğal sonucu olarak evlatlığın kendi ailesindeki mirasçılığı da devam etmekte olup,19 bu husus TMK m.500/I’in ikinci cümlesinde açıkça hükme bağlanmıştır.20 Anılan düzenlemeyle paralel yönde bir başka düzenleme de, evlâtlığın miras haklarının zedelenmemesi ve aile bağlarının devam etmesi için naklen geldiği aile kütüğü ile evlât edinenin aile kütüğü arasındaki her türlü bağın kurulacağına ve evlâtlıkla ilgili kesinleşmiş mahkeme kararının her iki nüfus kütüğüne de işleneceğine ilişkin kural, TMK m.314/V’te yer almaktadır.