Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

Antigone’deki Doğal Hukuk Düşüncesi

Natural Law Understanding in Antigone

Ali ACAR

Dünya bir sahne ve hayat bir tiyatroysa,
perdenin bize düşen kısmı bir trajedi olsa gerek.
(Ya da zaten hep öyleydi.)

, birçok farklı alanda, sanatçıdan düşünüre, hukukçudan siyasi aktivistlere esin kaynağı olmuş ve olmaya devam eden bir eser olarak Antik Yunan tragedyaları arasında özel bir yere konulur. Gerçekten de ele aldığı konu ve bunu ortaya koyuş şekli itibarıyla bu farklı yerde olmayı hak etmektedir. Bu çalışmada, ’ye hukuk ve edebiyat perspektifinden kısa bir okuma denemesinde bulunup onun hukukçuların sıklıkla atıf yaptığı şekilde doğal hukuk teorisi ve adalet bakımından taşıdığı anlam üzerinde durulmuştur. Ayrıca, ’deki etik olarak nitelenen davranışın, ondaki doğal hukuk düşüncesi bakımından taşıdığı anlam ve önem üzerine de kısaca durulmuştur.

Antigone, Doğal Hukuk, Etik ve Hukuk, Hukuk ve Edebiyat, Tragedya.

is distinguished among other Ancient Greek tragedies as a source of inspiration for many people in different fields, from artists to thinkers, from jurists to political activists. Indeed deserves this distinguished place with its subject-matter and in the way it presents this subject. In this article, I attempt to construe from the perspective of , in that, has been discussed what meaning it bears for natural law doctrine and justice. A brief remark has been also made concerning the nature of purported ethical behaviour and its significance for the natural law understanding in .

Antigone, Ethic and Law, Law and Literature, Natural Law, Tragedy.

GİRİŞ

Herkes (büyülü) bir kavramın peşinde (koşuyor): Adalet. Peki nedir adalet? Adil olduğunu düşündüğü şey için savaşan Spartaküs’ün aradığı mı? Yoksa Sokrates’e ve Sanco ile Vanzetti’ye itibarlarının yıllar sonra iade edilmesi mi? Sezar’ın hakkını Sezar’a vermek mi adalet? Peki bu hakkın ne olduğuna kim nasıl karar veriyor? Ya da Brecht’in dediği gibi “halkın ekmeği”1 midir adalet? Adalet, ancak karşıtı adaletsizlikle birlikte düşünülürse mi anlaşılabilir?2 Kişinin ve toplumun refahını en üst düzeyde sağlayan şey midir adalet? Antigone için söylendiği gibi, vicdanda karşılığı olan bir hissin itkisiyle doğal düzene, ezeli olana uygun olanın yapılması mıdır adalet? Bir erdem midir adalet ve öyle ise erdem olarak adalete kimler ulaşabilir? Herkesi bağlayabilecek bir adalet anlayışı teoloji kaynaklı olabilir mi? Değilse eğer, adalet zorunlu olarak ussal / laik midir? Herkese emeğine ve ihtiyacına göre olanı verebilmek midir adalet? Peki bunun formülü ne ve bunu kim, nasıl tespit edebilir? Peki ya hukuk adaletin neresinde? Hukuk, adaleti sağlamada yeterli, gerekli ve uygun bir araç mıdır ? Ya da şöyle sorsak: Hukuk, adalet için yegâne araç mıdır? Yoksa hiç gelmeyecek olan mıdır adalet; gelmeyecek Godot’yu bekler gibi?3 Görüldüğü üzere adalete ilişkin soruların sonu yok. Belki de bu nedenle, insanlığın ebedi sorusu (ve sorunu) olarak nitelendirilmiştir adalet.4

Bu çalışmanın temel düşüncesi ve hareket noktası şu şekilde belirtilebilir: Adaletten bağı koparılan hukuk bugün için trajik bir haldedir ve adalet peşinde koşan veya adalet arayan hukukçunun hali de (bir nevi) trajiktir. Adalet peşinde koşan hukukçu, yel değirmenlerine karşı savaşan Don Kişot’tur bugün; çünkü Sanço Pança’nın pozitivizmi5 Don Kişot’un adalet hayaline ve istencine galip gelmiştir.6 Bu yönüyle, hukuka dair bazı yaklaşımların ve teorilerin bir açıdan, hukuktaki adaletsizliğe yönelik bir tepki olarak değerlendirilmesi mümkündür; örneğin Marksizm, eleştirel hukuk çalışmaları, feminist hukuk teorileri, eleştirel ırk teorisi, yeşil / çevreci hukuk ekolü vb.