Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

Yıkılacak Derecede Tehlikeli Yapılar ile Asayiş Bakımından Tehlike Arz Eden Yapıların Tabi Olduğu Hukuki Rejim

Legal Regime for Buildings in Danger of Collapse and Buildings That Pose a Danger to Public Order

Muhammed Ali AYDIN

İmar Kanunu’nun 39. maddesinde kendi kendine yıkılacak kadar tehlikeli yapılar ile metruk yapıların tâbi olduğu hukuki rejim hükme bağlanmıştır. Yıkılma tehlikesi geçiren yapılar ile asayiş bakımından tehlike yaratan metruk yapıların oluşturduğu tehlikenin giderilmesi usulü aynı maddede düzenlenmiştir. Yapının bakımlı tutulması yapı sahibinin sorumluluğundadır. Yapının yıkılma tehlikesi geçirme halinde veya terk edilerek güvenlik yönünden tehlike oluşturması halinde yapı sahibine ihtarda bulunulur. Bu makalede; ihtar usulü, ihtarın gereğinin yapılmaması hâlinde idare tarafından tehlikenin giderilmesi veya yapının yıkılması, yapı sahibine idari para cezası uygulanması durumları incelenilmektedir.

İmar Hukuku, 3194 Sayılı İmar Kanunu, 39. Madde, Yıkılacak Derecede Tehlikeli Yapı, Metruk Yapı, Tehlike Arz Eden Yapı, Genel Güvenlik ve Asayiş Bakımından Tehlike Arz Eden Metruk Yapı, Yıkım, İdari Para Cezası, Görevli Mahkeme.

Article 39 of the Zoning Act stipulates the legal regime to which buildings that are in danger of collapse by themselves and abandoned buildings are subject. The procedure for the elimination of the danger posed by buildings in danger of collapse and abandoned buildings that pose a danger to public order is regulated in the same article. It is the responsibility of the building owner to keep the building in good repair. In the event that the building is in danger of collapse or is abandoned and poses a danger to security, a notice shall be given to the owner of the building.. In this paper, the notice procedure, the elimination of the danger or demolition of the structure by the administration in case of failure to comply with the notice, and the imposition of administrative fines on the owner of the building are reviewed.

Zoning Law, Zoning Act No. 3194, Article 39, Dangerous Building to be Collapsed, Abandoned Building, Dangerous Building, Abandoned Building That Poses Danger to General Security and Public Order, Demolition, Administrative Fine, Competent Court.

Giriş

İmar kamu düzeninin korunması için; yapıların inşaatından önce yapı ruhsatı alınması ve yapılar inşa edildikten sonra da yapıların hukuka uygunluğunun tasdiki anlamına gelen ve yapının kullanılmasına izin veren yapı kullanım izninin alınması şarttır. İmar kamu düzeninin korunması için yapıların kullanılmaya başlandıktan sonra da asgari olarak belirli şartları sağlaması gerekir. Yapının yaşlanması, bakımsızlık veya çeşitli iç ve dış etkenlerle kendi kendine yıkılacak kadar yıpranmış yapılar ile terk edilmiş, sahipsiz kalmış yapıların artık bir güvenlik sorunu haline gelmesi imar kamu düzenini bozan durumlar olarak görülmektedir. Kanun koyucu da bu tür yapıların yarattığı tehlikelerin gerçeğe dönüşerek zararlı sonuçlara yol açmasını önlemek üzere İmar Kanunu’nun 39. maddesinde özel bir düzenleme yapmış ve idarelere bu tehlikelerin giderilmesi için görev ve yetkiler vermiştir.1

Bu makalenin kapsamı İmar Kanunu’nun 39. maddesi ile düzenlenen; genel güvenlik ve asayiş bakımından tehlike arz ettiği valilikçe tespit edilen metruk yapılar ile bir kısmı veya tamamının yıkılacak derecede tehlikeli olduğu belediye veya valilik tarafından tespit edilen yapılardan ibarettir. Ruhsatsız veya ruhsat ve eklerine aykırı olup mevcut haliyle veya öngörülen bir afet tehlikesi karşısında can ve mal emniyetini tehdit eder nitelikteki hukuka aykırı yapılar İmar Kanunu’nun 32. maddesi kapsamında olup bu çalışmanın ilgi alanı dışındadır. Aynı şekilde; amacı afet riski altındaki alanlar ile bu alanlar dışındaki riskli yapıların bulunduğu arsa ve arazilerde, fen ve sanat norm ve standartlarına uygun, sağlıklı ve güvenli yaşama çevrelerini teşkil etmek üzere iyileştirme, tasfiye ve yenileme olan 6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkındaki Kanun kapsamındaki riskli yapılar, kendiliğinden çöken veya zeminin kayması, heyelan, su baskını, kaya düşmesi, yangın, patlama gibi sebeplerle ağır hasar gören veya ağır hasar görme riski bulunan yapılar da bu çalışmanın kapsamı dışındadır.

Bu çalışmanın konusu olan yapılar; hukuka uygun nitelikte inşa edilmesine rağmen kendiliğinden yıkılma tehlikesi geçirecek hale gelmiş yapılar ile terk edilerek asayiş bakımından tehlikeli hale gelen yapılardır. Bu türden yapılardaki tehlikelerin izalesi, bir hukuka aykırılığın giderilmesi veya cezalandırma amacını taşımamaktadır. Genel güvenlik bakımından tedbir niteliğindeki işlem ve eylemlerde yakın bir tehlikenin önlenmesi amaçlanmaktadır. Bu türden yapıların yıkılmasının gerekmesi halinde ise yıkıntının kaldırılması sonucu oluşan boş arsada -elbette bir engel olmamakla beraber- yenilenmiş bir yapı yapılması yani kentsel dönüşüm de amaçlanmamaktadır.

Yıkılacak derecede tehlikeli yapılar ile asayiş bakımından tehlike arz eden yapıların tâbi olduğu hukuki rejimi incelemeye geçmeden önce yapı, yıkılacak derecede tehlikeli yapı, metruk yapı gibi kavramları incelemekte fayda vardır.

Yapı, Kentbilim Terimleri Sözlüğü’nde; “duvarlar ya da sütunlar üstüne oturtulmuş bir çatısı bulunan, insanların, hayvanların ve malların barınması ya da başka ihtiyaçları karşılamaları amacıyla yapılmış mimarlık ürünü” olarak tanımlanmaktadır.2

İmar Kanunu’nun 5. maddesinde ise yapı; “karada ve suda, daimi veya muvakkat, resmi ve hususi yeraltı ve yerüstü inşaatı ile bunların ilave, değişiklik ve tamirlerini içine alan sabit ve müteharrik tesisler” olarak tanımlanmıştır. Yapı Denetimi Uygulama Yönetmeliği’nin 3. maddesinin 1. fıkrasının k bendinde de yapı tanımı tamamen aynı şekilde yer almıştır. Kamuoyunda İmar Affı Kanunu olarak bilinen 2981 Sayılı İmar ve Gecekondu Mevzuatına Aykırı Yapılara Uygulanacak Bazı İşlemler ve 6785 Sayılı İmar Kanunu’nun Bir Maddesinin Değiştirilmesi Hakkında Kanun’un 8. ve 15. maddelerinde de; temel inşaatı tamamlanmış veya sömel betonları dökülmüş olmak şartıyla inşaatına başlanmış olanlar da yapı sınıfına dâhil edilerek imar affından yararlandırılmışlardır. Bu kanunlarda, kendi kapsamlarına özel bir yapı betimlemesi yapılmıştır.

Yapı sözcüğü, bina kavramını da kapsayan daha geniş bir kavramdır. Bina, kendi başına kullanılabilen, üstü örtülü ve insanların içine girebilecekleri ve oturma, çalışma, eğlenme veya dinlenmelerine veya ibadet etmelerine yarayan, hayvanların ve eşyaların korunmasına yarayan yapılardır.3

İmar Kanunu’ndaki tanımdan görüleceği üzere; yapı, karada veya suda olması fark etmeksizin sürekli veya geçici olarak, sabit veya hareketli özellikte yapılan yeraltı ve yerüstü inşaatlarıdır. Yapı kavramı, doktrinde, sürekli ya da geçici olarak kalmak üzere, yer altı ve yer üstünde toprağa bağlı veya suda hareketli inşa teknikleriyle yapılan tesis olarak tanımlanmaktadır. Bu tanım ışığında, tüm bina türleri, duvar, mecra, kiler, depo, garaj, kömürlük, kanal, menfez, direk, sütun gibi inşaat faaliyeti sonucu oluşturulan tesisler yapı kapsamına girerler.4 Bu inşaatların resmi bir kurum tarafından veya özel hukuk kişisi tarafından yapılması da yapı statüsüne girip girmeme yönünden bir farklılık oluşturmamaktadır. Aynı şekilde yapı niteliğindeki inşaatların ilave, değişiklik ve tamirleri de yapı kavramına dâhil edilmektedir.

İmar hukukuna göre sadece ana yapılar değil, ana yapıya yapılan ekler, ana yapı üzerinde yapılan değişiklikler, tamirler, ana yapıya bağlı tesisler, temel inşaatına başlanmış veya sömel betonu dökülmüş olmak şartıyla inşaatına başlananlar da yapı kavramı içerisine girmektedir.5 Anayasa Mahkemesi’ne göre de;