Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

Sevk Tutuklaması

Burcu DÖNMEZ

I. GENEL OLARAK TUTUKLAMA

Suç işlediğine ilişkin kuvvetli şüphenin varlığına ilişkin delillerin bulunması üzerine şüpheli veya sanığın kişi özgürlüğünün hükümden önce, hakim kararı ile sınırlandırılarak tutukevi adı verilen yere konulmasına tutuklama denir1. Tutuklama, ceza muhakemesinde uygulanan en ağır koruma tedbiridir. Nitekim, kişi özgürlüğüne ağır bir müdahale oluşturması nedeniyle, Anayasa ve uluslararası sözleşmelerle düzenlenmiştir. Kişilerin keyfi olarak yakalanmaması ve tutuklanmamasını gerektiren kişi özgürlüğü ve güvenliği, AİHS m. 5 ve Anayasa m. 19 ile güvence altına alınmıştır.

Etkin bir ceza kovuşturmasını güvence altına almanın gerekli olduğu konusunda uygulamada ve öğretide görüş birliği bulunmaktadır. Zira AİHS m. 5/1’de de kaçma şüphesi nedeniyle tutuklamaya açıkça olanak tanınmaktadır. Bununla birlikte, özgürlüğün sınırlandırılması bakımından uygulanan tedbirin yaptırım niteliğinde olmaması gerekir2. Ayrıca alıkonmanın kanuni olması gerekir. Başka bir ifade ile, uygulanan tutuklama koruma tedbirinin yasalar tarafından belirlenen usule uygun olarak yapılmış olması gerekir. Ek olarak kişi hürriyetinden yoksun bırakma işleminin AİHS m. 5’in amacı ile uyumlu olması ve bireyleri keyfi müdahalelerden koruması gereklidir3. Bu kapsamda yasaların belirlediği yükümlülüklerin yerine getirilmesi amacına hizmet eden tutuklama, keyfi bir uygulama şekline dönüştürülemez.

Tutuklama doğrudan kişi özgürlüğüne müdahale teşkil ettiğinden, AİHS m. 5’e, Anayasaya ve kanunlara uygun olmaması halinde haksız tutuklama söz konusu olur. Böyle bir işleme maruz kalan kişiye tazminat ödenmesi gerekir4. Ancak ödenecek miktar ne olursa olsun, hatalı bir tutuklamanın kişi üzerinde yarattığı olumsuz etkiyi karşılaması mümkün değildir. Bu hususun dikkate alınarak uygulayıcıların hareket etmesi, hukuk devleti olmanın önemli kriterlerindendir.