Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

21. Yüzyılda Avrupa’da Tarafsız Kalabilmek: Rusya-Ukrayna Savaşı ve İsviçre’nin Tarafsızlığı Meselesi

Remaining Neutral in Europe in the 21st Century: The Russia-Ukraine War and Swiss Neutrality

Ali Kerem KAYHAN

Uluslararası hukukun en temel ve eski kurumlarından biri olan ‘sürekli tarafsızlık’ statüsü, savaştan kaçınmak isteyen devletler için tarih boyunca önemli bir koruma sağlamıştır. Bu statüye sahip devletlerin başında gelen İsviçre’nin, 1800’lü yılların başında sürekli tarafsızlığının tanınmasından bu yana tarafsızlığını devam ettirdiği kabul edilmektedir. İsviçre’nin tarafsızlığı, çeşitli zamanlarda uluslararası örgütlere üyelik, kolektif güvenlik ve uluslararası yaptırımlara katılım meselelerinde tartışmalara konu olmuştur. Değişen dünya düzeni ve gelişen uluslararası ilişkiler tarafsızlığa ilişkin uygulamalarda değişikleri kaçınılmaz kılmıştır. 2022 yılının başında Rusya’nın Ukrayna’ya yönelik olarak gerçekleştirdiği askeri saldırı uluslararası toplumun büyük bir kısmının tepkisini çekmiştir. Avrupa Birliği tarafından Rusya aleyhine ekonomik yaptırım kararları alınmıştır. Yaptırım kararlarına katılan İsviçre’nin eylemleri tarafsızlık statüsü bağlamında yeni tartışmaları beraberinde getirmiştir. Tarafsızlığa ilişkin kurucu uluslararası andlaşmaların 1900’lü yılların başına dayanması, andlaşmalarda düzenlenen normların günümüz meselelerine uyarlanmasını zorlaştırmaktadır. Bu bağlamda özellikle ekonomik yaptırımlar ve savaşan taraflara yardım meselelerinin tarafsızlık statüsü bağlamında nasıl yorumlanacağı meselesi ortaya çıkmıştır. Bu çalışmada, İsviçre’nin Rusya-Ukrayna savaşı ekseninde gelişen eylemlerinin, tarafsızlık statüsü ile bağdaşıp bağdaşmadığı incelenmiş, İsviçre’nin zaman içerisinde değişen uygulamaları dikkate alınarak bu eylemler, uluslararası hukuk düzenlemeleri ve teamül hukuku kuralları çerçevesinden ele alınmıştır.

Tarafsızlık, Sürekli Tarafsızlık, İsviçre, Rusya-Ukrayna Savaşı, Ekonomik Yaptırımlar, Silahlı Çatışma Hukuku.

The status of permanent neutrality, one of the most fundamental and long-standing concepts of international law, has provided significant protection for states those seek to avoid war throughout history. Switzerland, been recognized as permanent neutral state since the early 1800’s, has still maintains its status. Switzerland’s neutrality has been a subject of debate for various times over the issues on membership of international organizations, collective security, and participation in international sanctions. The alterations in world order and development of international relations have made changes in the neutrality practice. Russia’s military aggression against Ukraine in 2022 has received strong criticism from the majority of the international community. The European Union has taken economic sanctions against Russia, which has been adopted by the neutral Switzerland. Those sparked new controversies about neutrality. The fact that the founding international treaties on neutrality date back to the early 1900’s makes it difficult to adapt them to contemporary issues. In this context, the issue of interpreting economic sanctions and aid to conflict parties has emerged in terms of neutrality. In this article, it has been examined whether Switzerland’s actions in the armed conflict between Russia and Ukraine, are compatible with its neutrality status within the framework of international treaties and customary law rules, considering the state practice of Switzerland over time.

Neutrality, Permanent Neutrality, Switzerland, Russia-Ukraine war, Economic Sanctions, Law of Armed Conflict.

Giriş

Rusya’nın Ukrayna topraklarına yönelik olarak 2022 yılının ilk aylarında başlattığı askeri harekât, uluslararası toplumun geniş bir kesimi tarafından kınanmıştır. Birçok devlet ve uluslararası örgüt, Rusya’ya karşı çeşitli yaptırım kararları almıştır. Bu kararların en dikkat çekici olanı, Avrupa Birliği (AB) tarafından alınan yaptırım kararlarıdır. AB’nin yaptırımlarının Avrupa’da tarafsızlık statüsüne sahip devletler tarafından da uygulandığı görülmüştür. Bunlardan biri, uluslararası hukuk çerçevesince 1815 tarihli Viyana Kongresi’nden beri ‘sürekli tarafsızlık’ statüsüne sahip olduğu kabul edilen İsviçre’dir.

1815 yılında tarafsızlık statüsünün dönemin büyük güçleri tarafından kabul edilmesi ile İsviçre’nin sürekli tarafsızlık statüsü teyit edilmiştir. İsviçre’nin sürekli tarafsızlığının o dönemden günümüze kadar devam ettiği kabul edilmektedir. İsviçre, sürekli tarafsızlık yönündeki yaklaşımını Milletler Cemiyeti (MC) ve Soğuk Savaş süreçlerinde devam ettirmiş, ancak tarafsızlık statüsüne sadakati zaman içerisinde çeşitli şekillerde sınanmıştır. İsviçre’nin 2002 yılında Birleşmiş Milletler (BM) üyesi olmasından sonraki dönemde ise, tarafsızlık kavramı güncel tartışmaların gerisinde kalmıştır.

İsviçre’nin tarih boyunca uyguladığı en açık ve büyük yaptırımlar, Rusya’ya uyguladıkları olmuştur. Uzun yıllardır tarafsız bir devlet olarak bilinen ve tüm dış politikasını bu kavram üzerine inşa eden İsviçre’nin yaptırım kararlarına katılımı, tarafsızlığına ilişkin tartışmaları beraberinde getirmiştir. Özellikle yaptırım kararlarının ve bunun yanında Ukrayna’ya yapılan yardımların ekonomik boyutu, tarafsızlığa ilişkin tartışmalara yeni bir odak noktası kazandırmıştır. Uluslararası hukuk gündeminde bir süredir tartışmalara konu olmayan bu kavramın tekrar gün yüzüne çıktığı görülmüştür.

Bu çalışmada, İsviçre’nin sürekli tarafsızlığına ilişkin değerlendirme, Rusya-Ukrayna savaşı ekseninde, kronolojik olarak İsviçre’nin zaman içerisinde değişen tarafsızlık anlayışı ele alınarak yapılmıştır. Bu amaçla birinci bölümde, tarafsızlık ve sürekli tarafsızlık kavramlarına değinilmiş ve tarafsızlık statüsüne ilişkin hukuki düzenlemeler konu edinilmiştir. İkinci bölümde, İsviçre’nin tarafsızlığına ilişkin uygulamaları tarihi bir perspektiften ele alınmıştır. Bu bölümde İsviçre’nin tarafsızlığının doğuşu, iki dünya savaşı süresince İsviçre tarafsızlığı ve nihayetinde İsviçre’nin Soğuk Savaş dönemindeki uygulamalarına bakılmıştır. Üçüncü bölümde, Soğuk Savaş sonrası İsviçre’nin tarafsızlığına ilişkin uygulamalar, uluslararası örgütlerle ilişkileri ve uluslararası yaptırımlara katılımı ekseninde ele alınmıştır. Dördüncü bölümde, İsviçre’nin Rusya’ya uyguladığı yaptırımlar ve Ukrayna’ya yardımları, tarafsızlık statüsü bağlamında incelenmiştir. Sonuç kısmında ise, İsviçre’nin Rusya-Ukrayna savaşındaki uygulamalarının tarafsızlığa ilişkin uluslararası hukuk düzenlemeleri ile bağdaşıp bağdaşmadığı sorusu cevaplanmaya çalışılmaktadır.

I. Sürekli Tarafsızlık ve Tarafsızlık Hukuku

Tarafsızlık, silahlı bir çatışmaya müdahil olmamayı tercih eden bir devletin uluslararası hukukta tanımlanan özel statüsü anlamına gelir.1 Bu statü, tarafsız devlet ile savaşan devletler arasındaki ilişkilerde belirli hak ve görevleri düzenler. Tarafsız devletin, meşru müdafaa hali hariç, çatışmanın dışında kalma yükümlülüğünü belirlemekle birlikte, siyasi bağımsızlığının ve ülke bütünlüğünün teminat altına alınmasını ortaya koyar.2 Bu teminat, bağımsızlıktan feragat olarak değerlendirilmez.3

Tarafsızlık kavramı, uluslararası hukukta geçici tarafsızlık ve sürekli tarafsızlık olmak üzere iki farklı şekilde tanımlanmaktadır. Bunlardan ilki olan geçici tarafsızlık, savaş esnasında bir devletin herhangi bir tarafı desteklemeyeceğine ilişkin tercihine ilişkin beyanıdır. Literatürde geçici tarafsızlık ifadesi, savaş sırasında tarafsızlık veya sadece tarafsızlık olarak da kullanılmaktadır.4 Burada devlet, fiili ve hukuki olarak savaşın dışında kalmakta, savaşan devletlerin de bu tercihini kabul etmesini beklemektedir.5 Geçici tarafsızlıkta ortaya konan iradenin geri alınması mümkündür. Sürekli tarafsızlıkta ise devlet, savaş zamanında olduğu gibi barış zamanında da tarafsızlığını temin etmek zorunda olduğu bir yükümlülük altındadır.6 Bu statü, devletin, tarafsızlığa ilişkin yükümlülüklerini yerine getirmesini geçersiz kılacak eylemlerden kaçınmasını gerektirir. Burada uluslararası hukuk açısından ‘tarafsız kalma yükümlülüğü’ söz konusudur. Tarafsızlık statüsü, geçici ve tercihe bağlı olarak uygulanan bir tercih olan tarafsızlık politikası ile karşılaştırılmamalıdır.7 Sürekli tarafsızlık, tarafsız kalma hususunda hukuki bir yükümlülük vermektedir.8 Bu statü, bir devletin istediği zaman ilan edebileceği ve geri alabileceği bir araç olarak kabul edilemez.9

Geçici tarafsızlığa ilişkin olarak uluslararası sözleşmeler düzenlenmiş ve zaman içerisinde teamül hukuku kuralları oluşmuştur. Sürekli tarafsızlık statüsü, geçici tarafsızlığa ilişkin uluslararası hukuk kuralları ile bağlıdır. Yani geçici tarafsızlığın gerektirdiği hak ve yükümlülükler, sürekli tarafsız devlet bakımından da uygulanmaktadır. Bu noktada sürekli tarafsızlık statüsüne değinmeden önce geçici tarafsızlığa ilişkin geçerli hukuk kurallarına değinmek yerinde olacaktır.

Tarafsızlığa ilişkin hukuki düzenlemelerin büyük bir kısmı 19. yüzyıl ve 20. yüzyılın başlarında kodifiye edilmiştir. Bu süreçte ilk önemli adım olarak 1856 tarihli Deniz Hukukuna İlişkin Paris Bildirisi görülmektedir.10 1907 yılında imzalanan Kara Savaşında Tarafsız Güçlerin ve Kişilerin Hakları ve Görevlerine İlişkin La Haye Sözleşmesi (V. La Haye Sözleşmesi)11 ve Deniz Savaşında Tarafsız Güçlerin Hakları ve Görevlerine İlişkin La Haye Sözleşmesi (XIII. La Haye Sözleşmesi)12 tarafsızlığa ilişkin yükümlülükleri belirlemede temel kaynaklar olarak göze çarpmaktadır.13 Lahey Sözleşmelerinin, teamül hukuku normlarının kodifikasyonu sonucunda oluştuğu kabul edilmektedir.14

La Haye Sözleşmeleri, tarafsız devletin savaşın dışında kalmasını ve savaşan taraflara askeri destekte bulunmaması gerektiğini öngörür.15 Tarafsız devlet, genel anlamda savaşın sonucu üzerinde etkisi olabilecek herhangi bir eylemden kaçınacaktır.16 Burada sözleşmeler, tarafsız devletin egemen haklarına saygı gösterme zorunluluğunu ortaya koyar ve tarafsız devletin ülkesinin dokunulmaz olduğunu, bu devletin ülkesinde düşmanca eylemlerin yasaklandığını belirtir.17 Sözleşmeler çerçevesince tarafsız devlet, çatışmanın herhangi bir tarafına askeri yardımda bulunamaz. V. La Haye Sözleşmesi madde 4 ile tarafsız devletin, savaşan devletlere yardım amacıyla askeri birlik oluşturamayacağı belirlenmiştir. V. La Haye Sözleşmesi, buna ek olarak madde 2 ile tarafsız devletin topraklarından savaşan taraflarının birliklerinin geçişine izin verilmemesi gerektiğini ortaya koymaktadır.

XIII. La Haye Sözleşmesi, madde 8 ile belirlendiği üzere tarafsız devlet, ülkesinin askeri operasyonlar için bir üs olarak kullanılmasını önlemelidir. Bu nedenle, savaşan taraflardan birinin, transit geçiş yoluyla olsa dahi, ülke topraklarının askeri operasyonlar için kullanma girişimini engellemelidir.18

La Haye Sözleşmeleri, tarafsız devletlerin, savaşan taraflarla askeri mühimmat ve savaş araçları ticareti yapamayacağı öngörmektedir. XIII. La Haye Sözleşmesi madde 6 çerçevesince tarafsız devletlerin savaşan taraflara, askeri mühimmat ve diğer savaş malzemelerini tedarik etmesi yasaklanmıştır. La Haye Sözleşmeleri uyarınca tarafsız devlet herhangi bir ticaret kısıtlaması getirmediği sürece, ülkesindeki özel şirketler tarafından savaş malzemelerinin savaşan taraflara satılmasına ise kendiliğinden bir kısıt getirmemektedir.19 Tarafsız devlet, La Haye Sözleşmesi V madde 9 kapsamında savaş malzemelerinin ticaretinin ihtilafın tüm taraflarına karşı eşit bir biçimde gerçekleştirilmesini temin etmelidir.20 Devlet, silah veya mühimmat sağlama hususunda tarafsızlığını ihlal edecek bir eylem yapıyorsa tarafsızlığı sona erecektir. Tarafsızlığı sona ermesinin söz konusu devleti doğrudan ‘savaşan’ statüsüne dönüştürdüğü söylenemez,21 ancak devletin tarafsızlık statüsünden kaynaklanan hakları ortadan kalkacaktır.22

V. La Haye Sözleşmesi madde 10, tarafsız devletin saldırıya uğradığı takdirde gerekirse güç kullanabileceğini öngörmektedir. Ancak bu hak, uluslararası hukukta kuvvet kullanımının sınırlarına tabidir. Tarafsız devlet, ancak silahlı bir saldırıya maruz kaldığında meşru müdafaaya başvurulabilir.23

La Haye Sözleşmeleri, tarafsız devletin savaşan devletler ile ticari ilişkilerini sürdürmesi hususunda bir kısıtlama koymamıştır.24 Tarafsız devletten genel itibari beklenen, savaşan devletlerle olan ilişkilerini barış zamanındaki gibi yürütmesidir. La Haye Sözleşmeleri, tarafsız devletlerin tıbbi ve insani yardımda bulunması hususunda bir kısıtlama getirmez. V. La Haye Sözleşmesi madde 14 çerçevesince, savaşan devletlerin hasta ve yaralılarının ülkeden geçişine izin verilmesi gerektiği kabul edilmiştir.

La Haye Sözleşmeleri ile tarafsızlığa ilişkin ortaya konan kurallar, aslına bakılırsa 20. yüzyılın başlarındaki şartları yansıtmaktadır ve o zamandan beri geçerliliğini devam ettirmektedir.25 Bu nedenle, bu düzenlemelerin günümüz uluslararası hukukundaki gelişmeler dikkate alınarak yeniden kodifiye edilmesine ihtiyaç olduğu dile getirilmektedir.26

Sürekli tarafsızlık statüsünde, geçici tarafsızlığın aksine tarafsızlık kurallarını belirleyen uluslararası hukuk normları mevcut değildir.27 Sürekli tarafsız devlet, geçici tarafsızlık için geçerli kurallar ile bağlıdır. Bunun yanında sürekli tarafsızlık, devlet uygulamalarıyla şekillenmiştir. Sürekli tarafsızlığa ilişkin kurallar, bu statüyü haiz devletlerin uygulamalarından yola çıkarak ortaya konmaktadır.28

Sürekli tarafsızlık iradesini ortaya koymaya yönelik usullere bakılırsa, farklı usullerin uygulandığı görülmektedir. Sürekli tarafsızlığa ilişkin ilk uygulamalarda statünün uluslararası andlaşmalarla kurulduğu görülür. 19. yüzyılda, uluslararası konferanslarda tarafsız bir devlet ile büyük güçler arasındaki yapılan andlaşmalarla tarafsızlık statüsü oluşturulmuştur.29 Bu andlaşmalar, açık uçlu ve tüm zamanlar için geçerli olacağı düşünülerek hazırlanmıştır.30 Andlaşmalar ile tarafsız devlet ile diğer devletler arasında, barış ve savaş zamanlarında tarafsızlığa ilişkin hak ve yükümlülükleri belirleyen kurallar oluşturulmuştur.31 Sürekli tarafsızlık anayasal bir düzenleme ile de oluşturulabilir. Mesela, Avusturya’nın sürekli tarafsızlığının uluslararası temeli 1955 tarihli Federal Anayasa Yasası’na dayanmaktadır.32 Benzer bir örnek olarak Türkmenistan, anayasal bir değişiklik ile sürekli tarafsızlık statüsünü belirlemiş, BM Genel Kurulu kararı ile bu statü kabul edilmiştir.33 İstisnai durumlarda, sürekli tarafsız bir devletin bu statüsünün, devletlerin zımni bir biçimde kabulü yoluyla da kurulabileceği öngörülmektedir.34

Sürekli tarafsız bir devletin tarafsızlık iradesini devam ettirmesi gerekmektedir. Bu iradeyi ortaya koyan devlet, tarafsızlığını kuşkuya düşürecek eylemlerden kaçınmakla yükümlüdür. Bunun karşılığı olarak diğer devletlerin bu statüyü kabul etmesi beklenir. Sürekli tarafsızlığın oluşumunda, sürekli tarafsız devletin siyasi bağımsızlığının ve ülke bütünlüğünün teminat altına alınması esastır.35 Bundan dolayı sürekli tarafsızlık statüsünün, diğer devletler tarafından tanınması gerektiği kabul edilmektedir.36 Sürekli tarafsızlık, bir yandan tarafsızlık statüsünü ilan eden bir devletin egemen ve özgür iradesinin ifadesidir, diğer yandan ise tanıma olmaksızın somut bir karşılığı yoktur. Bu nedenle sürekli tarafsızlık, her ne kadar belirli bir devletle ilgili olsa bile, söz konusu devletin münhasır bir meselesi olarak kalamaz.37 Ancak, buradan sürekli tarafsızlığın bağımsızlığı kısıtlayan bir yükümlülük olduğu anlaşılmamalıdır.38

Sürekli tarafsız devlet, silahlı kuvvetlere sahip olmasının yanında, silahlı saldırıya maruz kaldığında meşru müdafaa hakkını kullanabilecektir. Ancak sürekli tarafsızlık meşru müdafaa dışında, bir devlete karşı silahlı kuvvet kullanılmasını yasaklamaktadır. Dahası, sürekli olarak tarafsız bir devlet, herhangi bir askeri ittifaka girmekten kaçınmanın yanı sıra, askeri çatışmalara girmesine yol açabilecek eylemlerden de kaçınmakla yükümlüdür. Tarafsız devlet, tarafsızlık statüsünden doğan yükümlülüklerini yerine getirmesine engel teşkil edecek tüm eylemlerden kaçınmalıdır.39 Sürekli tarafsızlık, kolektif meşru müdafaa hakkından (saldırıya uğrayan bir devlet adına meşru müdafaa eyleminin kullanılması) feragat edilmesi anlamına da gelir. Ancak bu durum, sürekli tarafsız devletin saldırıya uğraması durumunda diğer devletlerden yardım almasına engel teşkil etmez.40

Sürekli tarafsızlık kavramı, bu sistemi uygulayan devletlerin uygulamaları ile şekillenmiştir. Bundan dolayı kavrama ilişkin en önemli kaynak devlet uygulamalarıdır. Devlet uygulamalarından da en başta gelen, sürekli tarafsızlığı oldukça uzun bir süredir uygulayan İsviçre örneğidir. Bundan sonraki bölümde İsviçre’nin tarafsızlığa ilişkin olarak tarih boyunca süregelen uygulamalarına örneklerle değinilerek, sürekli tarafsızlık uygulamasının zaman içerisindeki değişimi incelenecektir.

II. İsviçre’nin Tarafsızlığı Meselesi

İsviçre Konfederasyonu’nun Fransa ile 1516 yılında yaptığı barış andlaşması, tarafsızlığa yönelik ilk adım olarak kabul edilmektedir.41 Bu tarihten sonra 30 Yıl Savaşlarının yarattığı tehditle karşı karşıya kalan İsviçre Konfederasyonu, 1638 yılında tarafsızlığını ve topraklarının dokunulmazlığını ilan etmiştir. Ancak bu beyan, Fransa’nın 1798 yılında İsviçre’yi işgal etmesine engel olamamıştır.42 İsviçre, Napolyon’un liderliğindeki Fransa’ya karşı direnememiş, bir süreliğine Fransa’nın vasal eyaleti haline gelmiştir.43 Napolyon’un yenilmesinin ardından bağımsızlığına kavuşan İsviçre, bir kez daha tarafsızlığını temin etmenin yolunu aramış ve o dönemde Avrupalı devletler tarafından desteklenmiştir. İsviçre için tarafsızlıktaki amaç yabancı devletlerin işgalini engellemekken, Avrupalı büyük devletlerin düşüncesi ise İsviçre Alplerinin tarafsız, küçük bir devletin elinde olmasının Avrupa’da savaş olasılığını azaltacağı olmuştur.44 Avrupa’da barışın korunmasına ilişkin ortak düşünce, İsviçre’nin sürekli tarafsız bir devlet olarak tanınmasının arka planını ortaya koymuştur.45 1815 yılında gerçekleşen Viyana Kongresi ile İsviçre’nin tarafsızlığı, İngiltere, Fransa, Rusya, Prusya ve Avusturya yer aldığı Avrupa’nın önde gelen devletleri tarafından kararlaştırılmış, aynı yıl içerisinde imzalanan Paris Senedi ile İsviçre tarafından bu statü kabul edilmiştir.46 İsviçre, uluslararası toplumun pratiğinde tarafsızlığın en eski örneğini teşkil etmekte olup, sürekli tarafsızlığı resmen tanınan ilk devlettir.47

1848’de ilk Federal Anayasanın taslağının hazırlanmasına ilişkin görüşmeler sırasında, tarafsızlığın İsviçre’nin bağımsızlığını korumanın bir aracı olduğu görüşü ortaya çıkmış ve tarafsızlık İsviçre anayasasına dahil edilmiştir.48 Tarafsızlık, o günden bu yana Anayasa’da yer almıştır. Yürürlükte olan 1999 tarihli Federal Anayasa’da Federal Meclis ve Federal Konsey’in İsviçre’nin dış güvenliğini, bağımsızlığını ve ‘tarafsızlığını’ korumak için önlemler alacağı belirtilmiştir.49

İsviçre örneğinde tarafsızlık büyük bir başarıdır. Zira İsviçre kantonları etrafındaki büyük güçler Fransa, Avusturya ve İtalya’nın çıkarları arasında savunmasız bir çatışma alanı olarak görülmüştür. Tarafsızlık uygulaması, İsviçre devletine bir tür uluslararası meşruiyet sağlamış ve kavram ulusal bir kimlik halini alarak uzun süreli uygulamaya konu olmuştur.50 Tarafsızlık statüsü, Fransızca, Almanca ve İtalyanca konuşulan bölgeleri içeren çeşitli nüfusa sahip küçük bir devleti korumakla kalmamış, aynı zamanda ortak geçmişi olmayan bir nüfusu bir ulus olarak birleştirerek ona bir kimlik kazandırmıştır.51

Silahlı tarafsızlık,52 klasik İsviçre tarafsızlık anlayışını karakterize eden kavramdır.53 Bu yaklaşım, yabancı bir güç İsviçre topraklarına girmeye teşebbüs ederse, İsviçre’nin bu tür saldırılara karşı hazır olması gerektiğini öngörmektedir. Bu amaçla İsviçre, ülkenin savunulması amacıyla milis birliklere dayanan bir askeri güce sahiptir.54 Silahlı tarafsızlık yaklaşımı, devletin bağımsızlığının teminatı olmuştur.55