Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

6502 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’a Göre Satılan Malın Ayıplı Olması Durumunda Tüketicinin Ücretsiz Onarım İsteme Hakkı

Consumer’s Right to Request Free Repair in Case of Defective Performance According to the Law No. 6502 on the Protection of Consumers

Eylül Can KÖSE

6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun (TKHK) m. 11’de ayıplı maldan sorumluluk çerçevesinde tüketicinin başvurabileceği seçimlik haklar öngörülmüştür. Bunlar; satılanı geri vermeye hazır olduğunu bildirerek sözleşmeden dönme; satılanı alıkoyup ayıp oranında satış bedelinden indirim isteme; aşırı bir masraf gerektirmediği takdirde, bütün masrafları satıcıya ait olmak üzere satılanın ücretsiz onarılmasını isteme ve imkân varsa, satılanın ayıpsız bir misli ile değiştirilmesini isteme olarak sayılmıştır. Tüketici, ayıplı ifa halinde kural olarak bu seçimlik haklardan dilediğine başvurabilir. Çalışmamızın konusu, bahsedilen haklardan biri olan ücretsiz onarım isteme hakkıdır. Ücretsiz onarım isteme hakkı, Türk Borçlar Kanunu’nun (TBK) satış sözleşmesine ilişkin ayıp hükümlerinde de alıcıya tanınan bir hak olup, TKHK’daki düzenlemede birtakım farklılıklar bulunmaktadır. Özellikle hakkın ileri sürülebileceği kişilerin TKHK’da daha geniş olması ve hakkın kullanılabilmesi için yerine getirilmesi gereken gözden geçirme külfetinin bulunmaması, önemli farklılıklardan bazılarıdır. Çalışmamızda tüketici sözleşmelerinde ayıplı maldan doğan sorumluluk genel hatlarıyla incelendikten sonra, ücretsiz onarım isteme hakkının hukuki niteliği, yöneltilebileceği kişiler, kullanılması ve kullanılmasının sınırları ile hüküm ve sonuçları incelenmiştir.

Anahtar Kelimeler:Tüketici Hukuku, Tüketicinin Korunması, Tüketici Sözleşmeleri, Ayıplı İfa, Ücretsiz Onarım.

The Consumer Protection Law No. 6502 (TKHK) stipulates four optional rights that the consumer can apply within the framework of liability for defective goods. In case of defective performance, the consumer can apply any of these optional rights as a rule. The subject of our work is the right to request free repair. The right to request a free repair is also a right granted to the buyer in the Turkish Code of Obligations (TBK), and there are some differences in the regulation in the TKHK. Some of the important differences are that the persons to whom the right can be claimed are wider in the TKHK and that there is no review onus that must be fulfilled in order for the right to be exercised. In our study, after examining the liability arising from defective goods in consumer contracts in general terms, the legal nature of the right to request free repair, the persons to whom it can be directed, the use and limits of its use, its terms and consequences are examined.

Consumer Law, Protection of Consumers, Consumer Contracts, Defective Performance, Free Repair.

Giriş

Yaşadığımız tüketim çağında sayılamayacak kadar çok çeşitli malların piyasaya sürülmesi ve hem bunları satın alan kişilerin hem de kişilerin satın aldığı malların giderek artması, tüketici kavramının ortaya çıkmasına ve tüketicilerin özel hükümlerle korunmasına ihtiyaç yaratmıştır. Tüketiciler, satın aldıkları mallardan bekledikleri faydayı göremediklerinde genellikle sahip oldukları haklardan bir kısmını bilmekte ve hayat alışkanlıklarından dolayı bu haklarını kullanarak bir sonuca ulaşmaya çalışmaktadır. Oysa kanunlarımız tüketicilere hem başvurabilecekleri kişiler açısından hem de sahip oldukları haklardan birini kullanıp da bir sonuç elde edemediklerinde ek imkânlar sunulması bakımından daha geniş bir hak yelpazesine sahiptir.

Çalışmamızda, tüketicinin ayıplı mala karşı kullanabileceği ücretsiz onarım isteme hakkını inceleyeceğiz. Bir kez ayıplı maldan sorumluluğun koşulları oluştuktan sonra tüketicinin bu hakkını hangi sınırlamalar içerisinde kime veya kimlere, ne şekilde, hangi sürelere uyarak yöneltebileceğini, bir sonuç alamaması durumunda ne şekilde hareket edebileceğini, Yargıtay kararları ışığında tartışmalı meseleleri de ele alarak, açıklamaya çalışacağız.

I. Tüketici Sözleşmelerinde Ayıplı Maldan Doğan Sorumluluğun Genel Çerçevesi

Satış sözleşmesinde ayıptan sorumluluk, Türk Borçlar Kanunu1 (TBK) m. 219-231 hükümleri arasında düzenlenmiş olup, ayıptan sorumluluğun temel düzenlemesini teşkil eder2 . Tüketici sözleşmelerinde ayıplı maldan sorumluluk ise 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun3 (TKHK) m. 8-12 hükümlerinde düzenlenmiştir4 . Bu hükümlerin uygulanabilmesi için, uyuşmazlığın bir tüketici işleminden kaynaklanması gerekir5 . Taraflardan birinin tüketici olduğu satış sözleşmelerinde teslim edilen malın ayıplı olması durumunda TKHK m. 8-12 hükümleri uygulama alanı bulur6 . TKHK m. 3/k’ya göre tüketici, ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişidir7 .

Ayıplı malın tanımı TKHK m. 8’de yapılmış, ayrıca ayıplı ifanın kapsamına hangi hallerin gireceği düzenlenmiştir8 . Buna göre, bir maldaki ayıp, tüketiciye bildirilen (varlığı zikredilip, vadedilen) niteliklerde ayıp ve objektif olarak malda bulunması gereken (lüzumlu) niteliklerde ayıp olmak üzere iki grupta incelenebilir9 . Satıcının tüketiciye bildirdiği niteliklere aykırılık bulunması halinde ayıplı mal söz konusu olur. Bu bildirme üç şekilde gerçekleşebilir10 . Buna göre, satıcı ilk olarak satılanda bazı niteliklerin varlığını açıkça bildirmiş olabilir. İkinci olarak, satılanın bir örnek veya modele uygun olarak teslimi kararlaştırılmış olabilir. Son olarak satıcı, kanunda açıkça belirtildiği üzere, malın ambalajında, etiketinde, tanıtma ve kullanma kılavuzunda, internet portalında ya da reklam ve ilanlarında bazı özelliklerin bulunduğunu belirtebilir. İşte, malın belirtilen bu tür özellikleri taşımaması halinde söz konusu mal ayıplı olup, satıcının sorumluluğu doğar. Lüzumlu niteliklerde ayıp ise kanunda “teknik düzenlemesinde tespit edilen niteliğe aykırı olan; muadili olan malların kullanım amacını karşılamayan, tüketicinin makul olarak beklediği faydaları azaltan veya ortadan kaldıran maddi, hukuki veya ekonomik eksiklikler” olarak ifade edilmiştir. Satıcının ayıptan sorumluluğunun doğması için ayrıca bu tür ayıpların bulunmadığını vadetmesi gerekmez. Cep telefonunun şarjının kısa sürede tükenmesi, ekranının kilitlenmesi, internete bağlanma hızının çok yavaş olması gibi durumlar, günümüz koşullarında bir cep telefonunda objektif olarak bulunması gereken niteliklerin eksikliğine birer örnektir11 .

TBK m. 223’te satıcının ayıptan sorumluluğuna gidilebilmesi için alıcıya gözden geçirme ve ayıbı bildirme külfeti getirilmesine rağmen TKHK’da bu yönde bir hüküm yer almamaktadır. Hükmün gerekçesinde açıkça bildirme külfetinin kaldırıldığına yönelik açıklamalar bulunmakla birlikte12 , gözden geçirme külfetine ilişkin bir açıklama yoktur. Bununla birlikte, doktrinde genel olarak bu külfetin de bulunmadığı kabul edilmektedir13 . Buna karşılık, doktrinde bazı yazarlarca, bazı hallerde gözden geçirme ve bildirim külfetinin aranacağı, bu durumun TMK m. 2 çerçevesinde değerlendirilmesi gerektiği ifade edilmektedir14 .

Yukarıdaki açıklamalar çerçevesinde tüketiciye ayıplı bir mal teslim edilmişse tüketici, TKHK m. 11’de kendisine tanınmış olan dört seçimlik haktan (satılanı geri vermeye hazır olduğunu bildirerek sözleşmeden dönme, satılanı alıkoyup ayıp oranında satış bedelinden indirim isteme, satılanın ücretsiz onarılmasını isteme, imkân varsa satılanın ayıpsız bir misli ile değiştirilmesini isteme) kural olarak, istediği birini kullanabilir. Yönerge’nin aksine, TKHK’da basamaklı bir sistem öngörülmemiştir15 ; tüketici, Kanunda öngörülen sınırlamalara uymak şartıyla, dilediği seçimlik hakkı kullanabilir. Biz çalışmamızda bu haklardan ücretsiz onarım isteme hakkını inceleyeceğiz.

II. Ücretsiz Onarım İsteme Hakkının Hukuki Niteliği

Ücretsiz onarım isteme hakkının hukuki niteliği doktrinde tartışmalıdır16 . Bir görüşe göre, ücretsiz onarım isteme hakkı bir yenilik doğuran haktır ve bir kez kullanılmakla sona erer17 . Bizim de katıldığımız diğer bir görüşe göre ise, ücretsiz onarım isteme, esasen bir aynen ifa talebidir18 . Tüketicinin ifa menfaatine ulaşmasını sağlamaya yönelik olarak düzenlenmiş bir haktır. Nasıl ki ifa talebi bir yenilik doğuran hak değilse, ücretsiz onarım isteme de değildir. Bu nedenle ancak tüketicinin ifa menfaatine ulaşması, yani onarımın gerçekleşmesi halinde tüketicinin hakkı sona erer19 . Satıcı, ücretsiz onarım isteme hakkının kullanılmasıyla birlikte ek bir yükümlülük altına girmemektedir; borçlunun edimini ayıpsız olarak ifa etmesi, onun sözleşmeden kaynaklanan yükümlülüğüdür. Bir başka deyişle, bu yükümlülüğün kaynağı yenilik doğuran hakkın kullanılmış olması değil, tarafların yapmış olduğu tüketici işlemidir. Ücretsiz onarım isteme, aynen ifa talebinin uzantısıdır, denilebilir20 . TKHK m. 11 de bu görüşü destekler nitelikte; malın onarımı kanunda belirtilen süreler içinde gerçekleştirilmezse, tüketicinin diğer seçimlik haklarından birini kullanabileceği şeklinde düzenlenmiştir21 . Ücretsiz onarım isteme hakkı, alıcıya yapılan ifanın sözleşmeye uygun hale getirilmesine yönelik bir talebi içermektedir22 . Bu talep hakkına sahip olan kişi, öncelikle tüketici işlemine taraf olan tüketicinin kendisidir. Bununla birlikte, doktrinde, satıcıyla tüketici işlemini yapan tüketiciden başka bazı kişilerin de ücretsiz onarım hakkını kullanabileceği kabul edilmektedir. Örnek olarak, tüketici satın aldığı bir malı bir yakınına hediye etmiş ve mal ayıplı çıkmışsa, bu durumda, malı hediye alan kişi de ücretsiz onarım hakkını kullanabilmelidir23 . Yine, söz konusu mal tüketici tarafından zamanaşımı süresi içinde başka bir tüketiciye satılmışsa, ayıptan doğan hakların bu ikinci alıcıya temlik edildiği kabul edilmelidir. Yani ikinci tüketici, birinci satım sözleşmesindeki satıcıya veya doğrudan üreticiye yahut ithalatçıya başvurabilir24 .

Yargıtay’ın, bazı kararlarında ücretsiz onarım isteme hakkını bir yenilik doğuran hak olarak nitelendirdiği, yani tüketicinin bu hakkını bir kez kullanmakla artık bundan dönüp diğer seçimlik haklarını kullanamayacağını kabul ettiği görülmektedir. Yargıtay 1998 tarihli bir kararında25 , tüketicinin, satın aldığı aracın arızalanması üzerine aracı servise götürdüğünü, böylece seçimlik haklarından ücretsiz onarım hakkını kullanmış bulunduğunu, artık diğer seçimlik haklarını kullanamayacağını ifade etmiştir. Bununla birlikte, aracın kanunda öngörülen süreler içerisinde ayıpsız hale getirilerek tüketiciye teslim edilmediği, yalnız bu koşulun sağlanmış olmasından ötürü artık tüketicinin diğer seçimlik haklarından birini kullanabileceğine karar vermiştir26 . Buna karşılık daha yakın tarihli bir kararında, ayıpsız misliyle değişim veya bedel iadesi talebiyle açılmış bir dava hakkında hâkimin, talep edilen seçimlik hakkın şartları sağlanmadığında davacıya diğer seçimlik haklarını hatırlatması gerektiği, davacıya ücretsiz onarım veya bedel indiriminden hangi seçimlik hakkını kullandığını sorarak, bunun neticesine göre karar vermediği gerekçesiyle bozma kararı vermiştir27 .

Tüketiciye tanınan seçimlik hakların hukuki niteliğinin tartışmalı olması, tüketicinin bu seçimlik haklarını kullanırken, terditli olarak kullanıp kullanamayacağı tartışmasını da ortaya çıkarmıştır. Yargıtay’ın, bazı kararlarında tüketicinin sahip olduğu seçimlik haklarından yalnızca birini tercih ederek dava açabileceği ilkesini benimsediği, terditli olarak açılan davaları kabul etmediği görülmektedir28 . Doktrinde de bu görüşe katılan yazarlar bulunmaktadır29 . Bununla birlikte, Kanunda seçimlik hakların kullanılmasının sınırları da düzenlenmiştir. Bu nedenle tüketiciler bazı durumlarda seçimlik haklarını diledikleri gibi kullanamamaktadır. İşte, bu gibi durumlarda terditli olarak talepte bulunulması kabul edilmelidir. Örnek olarak, aşağıda açıklayacağımız üzere, tüketici, aşırı bir masraf gerektirmesi durumunda ücretsiz onarım isteme hakkını kullanamaz. Bu yönde talepte bulunsa bile hakkın kullanılmasının şartları oluşmayacağı için, terditli olarak ileri sürdüğü bir diğer seçimlik hakkın kullanılmasını kabul etmek gerekmektedir30 . Gerçekten de tüketicinin dava açarken seçimlik haklarından birini kullandığını, bunun şartları gerçekleşmemiş ise bir diğer seçimlik hakkını kullanmak istediğini belirtmesinde sakınca yoktur. Zaten ilk zikredilen seçimlik hakkın şartları varsa, hâkim bu hakkın kullanılması yönünde karar verecektir.