Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

Ceza Muhakemesinde Kaçakların Yargılanması

The Judgement of the Fugitive in Criminal Procedure Law

Ali Hakan EVİK

Bu çalışmada, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (CMK) Beşinci Kitabı’nın “Özel Yargılama Usulleri” başlıklı Birinci Kısmında yer alan “Kaçakların Yargılanması” müessesesi ele alınmaktadır. CMK’nın 247-248’inci maddelerinde düzenlenen bu müessese sırasıyla, 6763 sayılı Kanun, 680 sayılı KHK ve 7072 sayılı Kanun ile değiştirilerek bugünkü halini almıştır. Bu yeni düzenlemelere göre; artık şüpheli hakkında da tıpkı sanık da olduğu gibi kaçaklık kararı verilebilecek ve sonrasında gerek duyulursa “gıyabi tutuklama, güvence belgesi verme, elkoyma, el konulan malların idaresi için kayyım atama” gibi kaçaklara özgü tedbirlere başvurulabilecektir. Ayrıca yine bu değişiklikler uyarınca kaçaklık kararının verilebileceği suçların kapsamı genişletilmiştir. Çalışma, hazır bulunmayan sanık hakkında yargılamanın yapılamayacağı kuralının istisnasını teşkil eden bu kurumun uygulamasına ilişkin genel bir değerlendirme yapılarak tamamlanmıştır.

Ceza Muhakemesi Hukuku, Kaçak, Kaçakların Yargılanması, Elkoyma ve Kayyım Atama, Vatandaşlıktan Çıkarma.

In this study, the institution of “Trial of Fugitives”, which is regulated in the Fifth Book of the Criminal Procedure Law No. 5271 (here in CMK), it is included in the First Part titled “Special Judgment Procedures”, is discussed. This institution, which is regulated in Articles 247-248 of the CMK, has taken its current form respectively, by changing the Law No. 6763, the Statutory Decree No. 680 and the Law No. 7072. According to these regulations the decision of fugitiveness may be awarded on the suspect, just like in the defendant, and subsequently measures specific to fugitives may also be imposed on them such as “sentence in absentia, issuing a warrant, confiscation, appointment of administrator for the confiscated commodities”. In addition, according to these amendments, the scope of the offenses where the decision of fugitiveness has been expanded. The study was concluded by making a general evaluation about the implementation of this institution, which is the exception of the rule that the judgement cannot be held against the accused.

Criminal Procedure Law, Fugitive, Trial of Fugitives, Confiscation and Appointment of Administrator, Deprivation of Citizenship.

Giriş

5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (CMK) 247 ve 248. maddelerinde düzenlenen Özel Yargılama Usullerinden “Kaçakların Muhakemesi”; sırasıyla Temmuz 2016’da 668 sayılı KHK,1 Kasım 2016’da 6763 sayılı Kanun,2 Ocak 2017’de 680 sayılı KHK3 ve son olarak da 7072 sayılı Kanun4 ile değiştirilerek bugünkü halini almıştır.

Bugünkü halini almadan önce mülga CMK döneminde bu müessesenin baş aktörü konumundaki kaçak, “hakkındaki kovuşturmanın sonuçsuz kalmasını sağlamak amacıyla yurt içinde saklanan veya yabancı ülkede bulunan ve bu nedenle mahkeme tarafından kendisine ulaşılamayan kişi5 olarak ifade edilmekteydi. Zira müesseseye yönelik kanundaki hükümler o zamanki düzenleme uyarınca sadece sanıklar hakkında kovuşturma aşamasında uygulanabilmekteydi. Değişikliklerden sonra kaçağın tanımının yer aldığı CMK md. 247’ye eklenen “soruşturmanın veya kovuşturmanın” ile “Cumhuriyet savcısı veya mahkeme” ibareleri sayesinde, bu hükümler artık yerinde bir şekilde soruşturma aşamasında şüpheliler hakkında da uygulanabilir hale getirildi.6

Çalışmamızda CMK md. 247 ve 248’de yapılan değişiklik sonrasında kaçakların yargılanmasının nasıl yapılacağı, bu değişikliklerin yerinde olup olmadığı hususlarına, bu kapsamda CMK’daki düzenlemeyle dolaylı da olsa bir ilgisi/etkisi söz konusu olduğundan, Türk Vatandaşlığı Kanunu’nda (TVK) 680 sayılı KHK md. 75 ile yapılan düzenleme gereği kaçak şüpheli ve sanık hakkında da uygulanma ihtimali bulunan “vatandaşlıktan çıkarılmaya” yönelik düzenlemeye de kısaca değinilecektir.

I. Genel Olarak

“Kaçak”, soruşturma veya kovuşturmadan özellikle kaçan, yurt içinde veya dışında saklanan, yurt dışında olduğundan kendisine hiçbir şekilde ulaşılamayan kimse olarak “gaip”ten farklıdır. Zira “gıyaba kalan kişi; yitik; yok olan kişi; kaybolan ve kendisinden uzun zaman haber alınamayan kişi7 olarak tanımlanan gaibe yetkili makamlarca ulaşılabilmekte, ancak ulaşılsa bile mahkemeye getirtilememekte ya da getirilmesi uygun görülmemekte,8 kaçağa ise ulaşmak dahi mümkün olmamaktadır.9 Gaiplikte, kaçaklığın aksine gaip bilinçli olarak soruşturma veya kovuşturmadan kaçmak amacıyla ortadan kaybolmamakta, hatta hakkında yürütülen bir soruşturma veya kovuşturma olduğunu dahi bilmemektedir.10 Kaçak ise bilgisi dâhilindeki hakkında açılan ceza soruşturması veya kovuşturmasının sonuca ulaşmasını engellemek amacıyla gizlenmektedir. Gaiplikte, verilen gaiplik kararı, şüpheli veya sanığın gaip olduğu varsayımından hareketle, buna karşılık kaçaklık kararı, bir varsayımdan değil, somut bir gerçekten (kaçağın gizlendiği, saklandığı yönündeki) hareketle şüpheli veya sanığın ortaya çıkarılarak soruşturmanın tamamlanması veya yargılamanın devamı ve bitirilmesi amacıyla verilmektedir.11

Kaçaklığın unsurlarını;12a) Şüpheli veya sanık hakkında TCK 248/2’de sayılan katalog suçlardan birini işlediği iddiası ile soruşturma başlatılmış veya dava açılmış olması, b) Hakkındaki soruşturma veya kovuşturmadan haberdar olan şüpheli veya sanığın bilerek hakkındaki ceza muhakemesi faaliyetinin sonuçsuz kalmasını sağlamak amacıyla hareket ediyor olması, c) Bu amaçla hareket eden şüpheli veya sanığın yurt içinde saklanması ya da yurt dışına kaçmış olması, c) Yurt içinde saklanması veya yurt dışına kaçmış olmasından dolayı şüpheli veya sanığa ulaşılamıyor olması” şeklinde ifade edebiliriz.

Esasında soruşturma aşamasında şüpheli bulunmasa, ona ulaşmak, ifadesini almak mümkün olmasa da soruşturmayı iddianame tanzim ederek tamamlamak mümkündür. Ancak, kanun koyucunun buradaki esas gayesi bizce soruşturmayı tamamlatmaktan ziyade, kaçaklığa konu suçların ağırlığı dikkate alındığında, zorlama amaçlı elkoyma tedbiri ile sadece sanığın değil, şüphelinin de öyle ya da böyle ortaya çıkmasını sağlamaktır. Dolayısıyla, kaçaklık kararının soruşturma aşamasında da uygulanması yönünde bu şekilde açık bir düzenleme yapılması yerinde olmuştur.

Kaçaklık müessesesinde, şüpheli veya sanık hakkında yetkili mahkemece kaçaklık kararı verilmesi, bunun için de öncelikle soruşturma aşamasında şüpheli, kovuşturma aşamasında sanık hakkında CMK’nın 248/2. maddesinde belirtilen katalog suçlardan en az biri hakkında soruşturma başlatılmış veya dava açılmış olması gerekmektedir. Yargıtay’ın da vurguladığı üzere,13 somut olayda katalog suçlardan birinin söz konusu olmaması durumunda kaçaklık kararı vermek mümkün değildir.

CMK md. 248/2’de sayılan suçlar; a) Soykırım ve insanlığa karşı suçlar, b) Göçmen kaçakçılığı ve insan ticareti, c) Hırsızlık, d) Yağma, e) Güveni kötüye kullanma, f) Dolandırıcılık, g) Hileli iflas, h) Uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticareti, ı) Parada sahtecilik, i) Suç işlemek amacıyla örgüt kurma, j) Zimmet, k) İrtikâp, l) Rüşvet, m) İhaleye fesat karıştırma, n) Edimin ifasına fesat karıştırma, o) Devletin Güvenliğine Karşı Suçlar (TCK md 302, 303, 304, 305, 306, 307, 308), ö) Anayasal Düzene ve Bu Düzenin İşleyişine Karşı Suçlar (TCK md 309, 310, 311, 312, 313), p) Silahlı örgüt veya bu örgütlere silah sağlama (TCK md 314, madde 315), r) Devlet Sırlarına Karşı Suçlar ve Casusluk (TCK md 328, 329, 330, 331, 333, 334, 335, 336, 337), s) Ateşli Silahlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkında Kanun’da tanımlanan silah kaçakçılığı suçları, ş) Bankalar Kanunu’nun 22. maddesinin (3) ve (4) numaralı fıkralarında tanımlanan zimmet suçu, t) Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu’nda tanımlanan ve hapis cezasını gerektiren suçlar, u) Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu’nun 68 ve 74. maddelerinde tanımlanan suçlardan oluşmaktadır.

Değişikliklerden sonra katalog suçlara baktığımızda, TCK’nın Anayasal Düzene ve Bu Düzenin İşleyişine Karşı Suçların (md. 309, 310, 311, 312, 313) da eklendiği görülmektedir. Hırsızlık, yağma gibi mala karşı suçların dahi katalogda yer aldığı, geçmişten bugüne özellikle devlete karşı suçları işleyenlerin kaçak olarak yurt dışına firar ettikleri ve halen firarda oldukları hususları dikkate alındığında, bu eklemeyi gayet yerinde bulduğumuzu ifade etmek isteriz.

Kaçaklık kararı artık soruşturma aşamasında da alınabileceğinden burada dikkat edilmesi gereken, soruşturma aşamasında henüz atılı suçun hukuki nitelendirmesi net bir şekilde yapılmadığından, delil toplama işi tamamlanmadığından, somut olayda “sırf bu maddenin tatbik edilmesi için katalogda yer alan suçlardan birisinin soyut şekilde gerekçe olarak gösterilmesinin14 önüne geçilmesi için azami özenin gösterilmesinin teminidir. Zira aksi yaklaşım, kaçaklık kararı alınması kapsamının hukuka aykırı şekilde alabildiğince genişletilmesine neden olabilecektir.15

Kaçaklık kararı verilebilmesi için ikinci şart; hakkında soruşturma başlatılan şüphelinin ifade vermek üzere savcılık veya dava açılan sanığın sorgusunu yapmak amacıyla mahkemece usulüne uygun şekilde çağrılmış olması, buna rağmen gelmeyen şüpheli veya sanık hakkında zorla getirme kararının da yerine getirilememiş olmasıdır.16 Aynı zamanda hem bir yükümlülük hem de hak olan17 ifade ve sorgunun yapılabilmesi ve şüpheli veya sanığın usule uygun çağrısı için CMK md. 145 uyarınca çağrı nedeninin ne olduğunun açıkça belirtilerek davet edilmiş ve yine gelmediği takdirde zorla getirileceği hususunun belirtilmiş olması gerekmektedir.

Çağrıya uymayan şüpheli veya sanık hakkında zorla getirme kararı verildiğinde, zorla getirme işlemi CMK md. 146 gereği kolluk tarafından yerine getirilecektir. Kararın yerine getirilememiş olması (ikametgâhında, adresinde veya bilinen konutunda bulunulamaması, kendisine ulaşılamaması) durumunda, yerine getirememenin nedenleri, köy veya mahalle muhtarı ile kolluk görevlisinin birlikte imzalayacakları bir tutanakla saptanacak ve tutanak, kolluk görevlisi tarafından yetkili makama ulaştırılacaktır.

Bundan sonra, soruşturmayı yürüten savcılık makamı veya davaya bakan mahkeme, çağrının bir gazete ile şüpheli veya sanığın bilinen konutunun kapısına asılmak suretiyle ilanına karar vermelidir. Yapılacak ilanda, on beş gün içinde gelmediği takdirde CMK md. 248’de gösterilen tedbirlere hükmedilebileceği de açıklanmalıdır.

Son olarak tüm bu işlemlerin yerine getirildiğinin bir tutanak ile saptanmasının ardından, on beş gün içinde yetkili makamlara ifade vermek veya savunma yapmak için yine de gelmeyen şüpheli veya sanık hakkında, kaçak olduğuna dair karar verilir.18 Bu karardan sonra yargı kararı ile kaçak sıfatını/statüsünü alan19 şüpheli veya sanığa artık “kaçak şüpheli” veya “kaçak sanık” denilir.

Yargıtay’ın, “(...) İnceleme konusu somut olayda, Yerel Mahkemece sanık adına bir kez davetiye tebliği yeterli olmasına karşın, gereksiz olarak birden fazla davetiye çıkarılıp ve sanık tarafından bu davete uyulmamasına rağmen, sanığın hazır bulunmak zorunda olduğu bu ahvalde, 5271 sayılı CYY’nın 199. maddesinde zikredilen zorla getirme veya yakalama emri çıkartılması önlemine başvurulmaksızın, bundan da sonuç alınamaması halinde isnat edilen suçun niteliği de dikkate alınarak, 5271 sayılı CYY’nın 247 ve 248. maddelerinde düzenlenmiş bulunan kaçaklık ile ilgili hükümler uygulanmak suretiyle, sanık hakkında kaçaklık kararı verilmesi ve bu şekilde sanık hakkında hüküm verilmesi gerektiği halde, bu yasal yöntemlerden hiç birine başvurulmaksızın, aleyhe bozma kararına karşı sanığın diyecekleri saptanmadan, yokluğunda ilk hükümde direnilmesi yasaya aykırıdır (...)20 şeklindeki kararından, koşulları oluşmasına rağmen şüpheli veya sanık hakkında kaçaklığa yönelik prosedürün uygulanmamasını, usulden bozma nedeni saydığı görülmektedir.

CMK md. 248/4’te, yakalanan veya kendiliğinden gelerek teslim olan kaçak hakkında verilen elkoyma tedbirinin kaldırılacağı düzenlenmiş, buna karşılık ortaya çıkmasını sağlamak amacıyla hakkında kaçaklık kararı verilen şüpheli veya sanığın sonradan teslim olması veya yakalanması durumunda ne olacağı hükme bağlanmamıştır. Acaba, böyle bir durumda hâkim tarafından verilen kaçaklık kararının akıbeti ne olacaktır? Burada bir yasal boşluk söz konusu olduğunu, ceza muhakemesinde “kıyasın yasak olmaması” ilkesinden hareketle bu boşluğun CMK’daki diğer hükümlerden yola çıkılarak doldurulabileceğini düşünmekteyiz. Şöyle ki: CMK’ya göre tutuklama koruma tedbiri, ancak hâkimin bu yöndeki kararı ile uygulanabilir olup, bu karar, soruşturma aşamasında savcının re’sen verebileceği serbest bırakma kararı ile hükümsüz hale gelebilmektedir. Bu hükümden yola çıkarak; soruşturma aşamasında hakkında kaçaklık kararı verilen kaçak şüphelinin kendiliğinden gelerek savcıya teslim olması veya yakalanması, ifadesi alındıktan sonra savcı tarafından gerek görülmediği için serbest bırakılması durumunda kaçaklık kararının da hükümsüz kalacağı söylenebilir. Hâkim kararının, savcı kararı ile geri alınması çok doğru görünmemekle birlikte, daha ağır bir tedbir olan tutuklamada bunun olabileceğini hüküm altına alan CMK sisteminde, kaçaklıkta bunun evleviyetle uygulanabileceğini söylemek bizce yanlış olmaz.21 Kaldı ki her iki durumda da şüpheli lehine bir netice ortaya çıkacak ve bizce bu açıdan da ortada bir sorun bulunmayacaktır.22

Buna karşılık, kovuşturma aşamasında kaçaklık kararının, (elkoyma tedbirinde olduğu gibi) ancak yetkili mahkemece kaldırılabileceğini, bunun re’sen veya yakalanan ya da kendiliğinden savunma yapmak üzere gelen sanığın kendisinin veya müdafiinin talebi ile olabileceğini değerlendirmekteyiz.

Bu açıklamalardan hareketle kaçaklık ile gaiplik arasındaki farkları kısaca şöyle ifade edebiliriz:23a) Gaiplikte kişinin yokluğu bir varsayıma dayanmakta, buna karşılık kaçaklıkta gerçek bir durumdan hareket edilmekte, b) Gaiplikte kişinin yokluğu açısından ortada bilinçli bir durum söz konusu değildir, buna karşılık kaçaklıkta, yurt içinde veya dışında saklanan, adeta yok olan kişi, bunu bilerek ve isteyerek yapmakta, c) Gaiplikte yok olan kişi ile herhangi bir şekilde temas mümkün değildir, buna karşılık kaçaklıkta bu temas zaman zaman (yurt dışında olduğu bilinen ama Türkiye’ye getirtilemeyen kaçakla iletişim kurulması gibi) mümkün olabilmekte, d) Son değişiklikte, artık gaiplik durumunda şüpheli veya sanığın yokluğunda yargılama yapılması mümkün değildir, diğer deyişle artık hukukumuzda yoklukta kovuşturma yapılmasının tek istisnası kaçaklık halidir.

II. Kaçak Şüpheli veya Sanık Hakkında Yapılabilecekler

Son değişikliklerden sonra bugünkü mevzuatımız kapsamında kaçak şüpheli veya sanık hakkında soruşturma ve bazı kovuşturma işlemleri yapılabilir. Bu başlıkta bunlara ve kaçak şüpheli veya sanık hakkında alınabilecek koruma tedbirlerine değinilecek, niteliği diğerlerinden farklı olan “vatandaşlıktan çıkarılma” yönündeki idari tedbir ise farklı bir başlıkta ele alınacaktır.