Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

Güncel Gelişmeler Işığında Hayvan Bulunduranın Sorumluluğunda Objektif Özen Yükümlülüğünün Tayinine İlişkin Öneriler

Suggestions for Determining Utmost Care in Liability for Keeping Animals in the Light of Recent Developments

Atilla KASAP

, gibi tehlikeli cins hayvanların sebep olduğu zararlar günümüzde toplumda ciddi endişe uyandırmakta olup Türk Borçlar Kanunu ve Hayvanları Koruma Kanunu’nun hayvanların sebep olduğu zararların tazminini düzenleyen ilgili hükümlerinin bu güncel endişeler ışığında incelenmesi gerekmektedir. Bu makalede tehlikeli cinsteki hayvanların sebep olduğu zararlarda, zarar görenin zararını tazmininin mahkemelerce hızlı ve adil bir şekilde sağlanabilmesi için, hayvan bulunduran veya sahiplerinin bazı durumlarda sorumluluktan kurtuluş imkanının oldukça azaltılması veya ortadan kaldırılması savunulmaktadır. Kanun koyucu hayvan bulunduran veya sahiplerinin eylemlerini bazı hallerde idari para yaptırımı bağlamıştır. İşte bu eylemler aynı zamanda bir kişinin zarar görmesine sebebiyet verirse hayvan bulunduran veya sahibinin sorumluluktan kurtuluş imkanının oldukça düşük olması veya ortadan kalkmasını önermekteyiz. Bu yorum her tür hayvanın sebep olduğu zararlarda uygulanmamalıdır. Tam aksine önerdiğimiz bu yorumun yalnızca tehlikeli olarak değerlendirilebilecek hayvanlar için yapılabileceğini tartışmaktayız. Bunlara örnek olarak ise Hayvanları Koruma Kanunu’nda örnek verilen , , , , ve cinsi köpekler ile aslan, yılan, kaplan gibi tropikal hayvanlar verilebilir.

Hayvan Bulunduran, Hayvanları Koruma Kanunu, Kusursuz Sorumluluk, Tehlike Arz Eden Hayvanlar, Yabani Hayvanlar.

The damages caused by dangerous animal species such as and are causing serious societal concerns. The provisions regulating the recovery of damages caused by animals in the Turkish Code of Obligations and the Animal Protection Act should be reviewed in light of these rightful concerns. In this paper, mitigating or eliminating the exoneration opportunity of animal owners or keepers is proposed to ensure rapid and just compensation of the suffering party by the courts for the damages caused by dangerous animal species. In specific cases, the legislator stipulated administrative fine sanctions for the actions of animal keepers or owners. If such actions cause someone to suffer damage, then the exoneration opportunity of the animal keeper or owner should be mitigated or eliminated. This interpretation of the law should not be applied to the damages caused by all animal species. Contrarily, we argue that this interpretation may be applied only to animals that can be classified as dangerous. Such animals are , , , , and , which have been given as examples in the Animal Protection Act, and tropical animals such as lions, snakes, and tigers.

Animal Keepers, Animal Protection Act, Strict Liability, Dangerous Animals, Wild Animals.

Giriş

Türk hukukunda hayvanın neden olduğu zarar mülga BK m.56 ve m.57’de yer alan hayvan idare edenin sorumluluğu başlığı altındaki düzenlemelere paralel olarak TBK m.67 ve 68’de hayvan bulunduranın sorumluluğu olarak düzenlenmiştir. Özellikle kırsal bölgelerde geçim kaynağı olarak kullanılan hayvanlar çeşitli zararlara sebep olabilmektedir. Ayrıca kentsel dokunun olduğu yerleşim yerlerinde de pitbull, dobermann, Sibirya Kurdu, kangal ve sair gibi genetik olarak saldırmaya meyilli olan hayvanların sebep olduğu zararlara da rastlanılmaktadır.1

Hayvanlar genetik kodları sebebiyle, içgüdülerinden oluşan hareketleri sonucu çevreye zarar verebilmektedirler. Hayvanların neden olabileceği zararı engellemek için ise tedbir alınması gerekmektedir. Bu tedbir ise hayvanın çevreye ve kişilere zarar vermemesi için hayvanı idare eden (başka bir deyişle egemenliği altında bulunduran) kişinin “gerekli özeni” göstermiş olması anlamına gelmektedir.

Söz konusu zarara sebep olan hayvanın idare edilebilecek türde bir hayvan olması gerekir. Bu husus çeşitli problemleri ve hukuki uyuşmazlıkları da beraberinde getirecektir. Örneğin bir arının sebep olduğu zararla bir arı çiftliğindeki arıların sebep olduğu zarar arasında fark vardır. Nitekim ilkinde idare edilebilecek türde bir hayvan yokken ikinci olayda artık bir idare edilebilen ve kontrol altına alınabilen bir arı sürüsü vardır. Belirtmek gerekir ki hayvanların sebep oldukları zararlardan sorumluluk, zarara sebebiyet vermemesi için hayvana gerekli dikkat ve özenin gösterilmemesi esasına dayandırıldığına göre, bu zararın doğmaması için gerekli önlemleri alabilecek kişiler de ancak hayvanın sevk ve idaresinde söz sahibi olan kişilerdir. Burada “hayvan sahibi” kavramını hayvan üzerinde mülkiyet hakkına sahip olan kişilerin yanında diğer bir ayni ya da kişisel hakka dayanarak hayvanı zilyetliğinde tutan kişileri de kapsayacak şekilde geniş anlamda kullanılmaktadır.

Bu makalede toplumdaki mobilizasyonları kapsamında tehlikeli olabilecek belirli cinsteki hayvanların sebep olduğu zararlarda zarar göreni korumak amacıyla objektif özen yükümlülüğünün kapsamının spesifikleştirilmesi tartışılmaktadır. Bilhassa ilgili mevzuatta idari para cezası yaptırımına bağlanan bazı tedbirlerin alınmaması halinde hayvan bulunduranın objektif özen yükümlülüğünü yerine getirdiğini iddia edilerek sorumluluktan kurtulma imkânına sahip olmaması önerilmektedir. Bu çerçevede ilk bölümde hayvanların verdiği zararların tazmini konusunda Türk hukukundaki düzenlemeler incelenecek, ikinci bölümde hayvan bulunduranın sorumluluğun niteliği tartışılacaktır. Üçüncü bölümde hayvan bulunduranın sorumluluğunun şartları detaylı olarak incelenecektir. Dördüncü bölümde ise gereken özenin gösterilmiş olduğunda ilişkin kurtuluş kanıtı ve bu özenin tespitine ilişkin önerilerde bulunulacaktır.

I. Hayvanların Verdiği Zararların Tazmini Konusunda Türk Hukukundaki Düzenlemeler

Türk hukukunda hayvanların verdiği zararların tazmini bakımından özel düzenlemeler temel olarak iki kanunda yer almaktadır. Bunlardan ilki hayvan bulunduranın, hayvanın sebep olduğu zarardan kusursuz olarak sorumlu tutulabileceğini düzenleyen TBK hükümleridir. TBK m.67 hükmü üç fıkradan ibaret olup maddenin birinci fıkrasında, hayvan bulunduranın, diğer bir deyişle hayvanın bakımını ve yönetimi sürekli olarak veya geçici bir süreyle üstlenen kişinin hayvanın verdiği zararı tazmin etmekle yükümlü olduğu düzenlenmiştir. İkinci fıkrada ise çalışmamızda detaylı olarak incelenecek olan objektif özen yükümlülüğüne ilişkin düzenleme bulunmakta olup hayvan bulundurana kurtuluş kanıtı getirmesi imkanı sağlanmaktadır. Nihayet üçüncü fıkra ise hayvan bulunduranın rücu hakkına ilişkin olup hayvanın, bir başka kişi veya bir başka kişiye ait hayvan tarafından ürkütülmüş olması halinde hayvan bulunduranın bu kişilere rücu edebileceği ifade edilmiştir.

Bununla birlikte objektif özen yükümlülüğü tartışması bakımından önem arz eden 5199 sayılı Hayvanları Koruma Kanunu2 ise m.5/2’de “Hayvan sahipleri, sahip oldukları hayvanlardan kaynaklanan çevre kirliliğini ve insanlara verilebilecek zarar ve rahatsızlıkları önleyici tedbirleri almakla yükümlü olup; zamanında ve yeterli seviyede tedbir alınmamasından kaynaklanan zararları tazmin etmek zorundadırlar.” hükmünü haizdir. Hükmün lafzından açık olarak anlaşılacağı üzere Hayvanları Koruma Kanunu ile hayvan sahibi bakımından hayvanların verdikleri zararlar için yine bir sorumluluk öngörülmüştür. Hayvanları Koruma Kanunu bununla sınırlı kalmayarak hayvan sahibinin hayvanın verdiği rahatsızlıktan dolayı da sorumlu olacağını öngörmektedir.

Bu çerçevede Hayvanları Koruma Kanunu m.5 hükmü ile TBK m.67’de düzenlenen hayvan bulunduranın sorumluluğu benzerlikler içerse de Hayvanları Koruma Kanunu’nda hayvanın verdiği rahatsızlık bakımından da sorumluluk öngörüldüğünden esasında farklılık arz etmektedir.3 Buna karşın doktrinde bu hükmün yalnızca hayvan sahipleri açısından hayvanların vereceği zararları önlenmesi için alınması gereken tedbirleri almak noktasında TBK m.67 hükmünü tekrar ettiği, bu yüzden hayvanları koruma gayesiyle ihdas edilen Hayvanları Koruma Kanunu m.5/2 ile hukuken TBK hükümlerine ek olarak yeni bir sorumluluk türü bulunmadığı şeklinde aksi görüş de bulunmaktadır.4 Biz ise bu görüşe katılmamaktayız. TBK m.67 hükmü ile Hayvanları Koruma Kanunu m.5/2 hükmünde düzenlenen hayvanların yol açtıkları zararın tazminine ilişkin hükümlerin karşılaştırılması sonucu görülmektedir ki her iki hüküm sorumlu tutulan kişi, sorumluluğun şartları, sorumluluğun kapsamı ve sorumluluktan kurtulma imkanı bulunup bulunmaması yönünden farklı düzenlemeler öngörmektedir.

İlk olarak sorumlu olan kişi yönünden incelendiğinde Hayvanları Koruma Kanunu m.5/2’ye göre sorumlu kişi hayvan sahibi olarak belirlenmiştir. Buna karşı hayvan sahibinin kim olduğu kanunda tanımlanmamıştır.5 Sahiplik kavramının tanımı gereği bu kişinin hayvanın maliki olarak değerlendirilmesi gerektiği kanaatinde olsak da Hayvanları Koruma Kanunu’nda tanımlar kısmında “hayvan sahibi” kavramının ayrıca tanımlanması isabetli olurdu.6 TBK m.67 hükmüne dönüldüğünde ise burada sorumlu olan kişi bir hayvanın bakımını veya idaresi kalıcı veya geçici olarak üstlenen kişidir. Zarar esnasında hayvanı fiili egemenliği altında bulunduran kim ise sorumlu olacak kişi de odur.7 Bu kişi her zaman hayvanın maliki olmayabilir. Dolaysız zilyet olması yeterlidir. Örneğin bu kişi kiracı veya hırsız da olabilir.8 Dolayısıyla Hayvanları Koruma Kanunu m.5/2’ye göre hayvan sahibi hayvanı egemenliği altında bulundurmasa bile hayvanın sebep olduğu zarardan sorumlu tutulabilecek iken, TBK m.67’de hayvan sahibi zararın oluştuğu esnada hayvanı egemenliği altında bulundurmuyorsa sorumlu olmayacaktır. Görüldüğü üzere bu iki hüküm birbirini tamamlayıcı niteliktedir.

Buna karşın güncel tarihli Yargıtay kararları incelendiğinde Yargıtay’ca “hayvan sahibi” ile TBK anlamında sorumlu tutulan kişi ifade edilmek istenirken kullanılan “hayvan bulunduran”, “hayvan tutucusu” veya “hayvan idare eden” kavramlarının birbirlerine alternatif olarak kullanıldığı görülmektedir.9 TBK’da öngörülen sorumluluğun hayvan sahipleri ile sınırlanmadığı göz önünde bulundurulduğunda Yargıtay’ın bu şekilde sorumlu olan kişi bakımından Hayvanları Koruma Kanunu ile TBK hükümlerini birbirine alternatif olarak bir arada kullanmasının isabetli olmadığı kanaatindeyiz. Hayvanları Koruma Kanunu’nca tercih edilen hayvan sahibi ile TBK’ca tercih edilen hayvan bulunduran kavramları birbirinden farklı kavramlardır.10

TBK m.67 hükmü ile Hayvanları Koruma Kanunu m.5/211 hükmünde düzenlenen hayvanların yol açtıkları zararın tazminine ilişkin hükümler ikinci olarak sorumluluğun şartları yönünden de birbirinden farklılık arz etmektedir. TBK m.67 açısından sorumluluğun doğabilmesi için temel olarak maddi veya manevi bir zararın oluşması, bu zararın egemenlik altındaki hayvanın hareketinden doğması ve bu hayvanın sorumlu tutulmak istenen kişinin egemenliği altında bulunan bir hayvan olması şartları aranmaktadır.12 Bu şartların sağlanması durumunda hayvan bulunduranın objektif özen yükümlülüğünü ihlal ettiği sonucuna varılacak ve fiil ve nedensellik karinesini de içeren sorumluluk karinesi oluşacaktır.13 Bu durumda olmadığı varsayılan özen, halin ve şartların gerektirdiği tedbirlerin alınmasında gösterilecek objektif özendir. Hayvan bulunduranın sübjektif durumu (eğitim seviyesi, sağlık durumu) dikkate alınmaz. Her olayın kendi şartları içerisinde hayvanın cinsi, huyu, tehlikeliliği ve tepkisi dikkate alınıp belirlenecektir. Hayvan bulunduran bu özenin gösterildiğini ispat ettiği takdirde fiil karinesini ve yine bu özeni gösterseydi dahi zararın yine de oluşacağını ispat ettiği takdirde nedensellik karinesini çürütüp sorumluluktan kurtulabilecektir.

Hayvanları Koruma Kanunu m.5/2’de ise hayvan sahibinin sorumluluğunun doğabilmesi için bu kişinin sahibi olduğu hayvanların neden olduğu çevre kirliliği ve insanlara verebilecek zarar ve rahatsızlıkları önlemek üzere hiç veya zamanında tedbir almamasından kaynaklanan bir zararın oluşması gerekmektedir. Burada da TBK m.67’deki gibi bir objektif özen yükümlülüğünün söz konusu olduğu ve dolayısıyla bir kusursuz sorumluluğun düzenlendiği söylenebilir. Çünkü maddede “kusur” ibaresi geçmemektedir ve dolayısıyla hayvan sahibinin sübjektif durumunun incelenmesine gerek yoktur.14 Burada aranan önleyici tedbir ile zamanında ve yeterli tedbir alınması TBK m.67’de hayvan bulundurana yükletilen özenin kapsamına yakın bir şarttır. Ancak Hayvanları Koruma Kanunu m.5/2’de TBK m.67’nin aksine bir sorumluluk karinesi bulunmamaktadır ve bu da TBK ile Hayvanları Koruma Kanunu’nda öngörülen sorumluluk şartları arasındaki en önemli farkı oluşturmaktadır. Buna göre zarar görenin zararını hayvan sahibinden Hayvanları Koruma Kanunu m.5/2’ye göre tazmin edebilmesi için hayvan sahibinin zamanında ve yeterli tedbir almadığını ispat etmesi gerekir. TBK m.67’de ise zarar görenin böyle bir ispat yükümlülüğü bulunmamakta olup hayvan bulunduranın egemenliği altında bulunan hayvanın hareketinden doğan bir zararın bulunduğunu ispat etmesi yeterlidir. Objektif özen yükümlülüğünün yerine getirildiğini hayvan bulunduran ispat etmek zorundadır. Dolayısıyla sorumluluk şartı açısından TBK m.67, Hayvanları Koruma Kanunu m.5/2’ye göre zarar gören için daha avantajlıdır.

Sorumluluğun kapsamı yönünden de TBK ve Hayvanları Koruma Kanunu hükümleri birbirinden farklılık arz etmektedir. TBK m.67’de sorumluluğun kapsamı maddi ve manevi zarardır. Maddi zarar açısından zarar görenin malvarlığında bir azalma, manevi zarar açısından ise zarar görenin bedensel bütünlüğün bozulması aranmaktadır. Hayvanları Koruma Kanunu m.5/2’de ise hayvanların insanlara verebileceği maddi ve manevi zarara ek olarak, insanlara verilebilecek rahatsızlıklar ve hayvanlardan kaynaklanan çevre kirliliği de sorumluluk kapsamındadır.15 TBK m.67’deki sorumluluk hayvanın hareketinden doğan zararları kapsadığından hayvanın kokusu ve hayvandan çıkan gürültü hayvanın hareketinden kaynaklanmış sayılmayacaktır. Fakat bu gibi zararlar Hayvanları Koruma Kanunu m.5/2 açısından “insanlara verilebilecek rahatsızlıklar” kapsamında değerlendirilebilecek ve hayvan sahibinin sorumluluğu doğabilecektir. Örneğin alt komşunun köpeğinin gürültü çıkarmasının sebep olduğu rahatsızlık veya yan evdeki çiftlikteki hayvanın kokusunun vermiş olduğu rahatsızlık TBK m.67 kapsamında değil iken, Hayvanları Koruma Kanunu m.5/2 kapsamındadır. Örneğin Yargıtay 14. Hukuk Dairesi’nin 07.04.2016 tarihli ve 2014/17275 E., 2016/4189 K. sayılı kararına konu olayda davacı, davalı ile evlerinin bitişik olduğu ve davalının, müstakil evinin bahçesinde beş adet köpek beslediğini, bu köpeklerin ise çıkardığı sesler ve yarattıkları huzursuzluk sebebiyle kendisinin ve ailesinin olumsuz yönde etkilendiğini ileri sürmüş, Yargıtay ise bu talebi TBK m.67 kapsamında değil Hayvanları Koruma Kanunu m.5/2 fıkrası çerçevesinde değerlendirmiştir.

Bir diğer önemli fark ise Hayvanları Koruma Kanunu m.5/2’deki sorumluluğun hayvanlardan kaynaklanan çevre kirliliğini de kapsamasıdır. Bir hayvandan kaynaklanan çevre kirliliği ise TBK m.67’de düzenlenen sorumluluk kapsamında değildir. Örneğin Yargıtay tarafından hayvan sahibinin maliki olduğu besihanede bakımını üstlendiği hayvanların sıvı pisliğini köy yoluna salması ve bu fekal atığı16 muhafaza ederken zamanında ve yeterli tedbir almayarak üçüncü kişileri rahatsız etmesi ve bu kişilere zarar vermesi Hayvanları Koruma Kanunu m.5/2 kapsamında değerlendirilmiştir.17 Dolayısıyla sorumluluğun kapsamı bakımından Hayvanları Koruma Kanunu m.5/2, TBK m.67’ye göre daha geniş fakat aynı zamanda sorumluluk kapsamına alınan zararlar bakımından TBK m.67’yi de tamamlayıcı niteliktedir.18

Nihayet TBK m.67 hükmü ile Hayvanları Koruma Kanunu m.5/2 hükmünde düzenlenen hayvanların yol açtıkları zararın tazminine ilişkin hükümler sorumluluktan kurtulma imkanı bulunup bulunmaması yönünden de birbirinden farklılık arz etmektedir. TBK m.67/2 uyarınca hayvan bulunduran objektif özen yükümlülüğünü yerine getirdiğini ispat ettiği takdirde sorumluluk karinesinin ilk ayağı olan fiil karinesini çürütüp sorumluluktan kurtulabilecektir.19 Aynı zamanda hayvan bulunduran sorumluluk karinesinin diğer ayağı olan nedensellik karinesini objektif özen yükümlülüğünü yerine getirseydi de zararın oluşacağını kanıtlayarak çürütebilecek ve sorumluluktan kurtulabilecektir.20 Hayvanları Koruma Kanunu m.5/2 açısından ise hayvan sahibine sorumluluktan kurtulabilmesi için bir kurtuluş kanıtı imkanı getirilmemiştir.21 Ancak bu hayvan sahibinin sorumluluktan kurtulamayacağı anlamına gelmez. Şöyle ki; hayvan sahibi zamanında ve yeterli tedbirler ile önleyici tedbirleri aldığını ispat ederek sorumluluk şartlarının oluşmadığını ileri sürebilir. Keza hayvan sahibi zarar ile tedbir almaması arasında uygun nedensellik bağının olmadığını ispat ederek de sorumluluktan kurtulabilecektir.

II. Sorumluluğun Niteliği

Haksız fiil sorumluluğu temel olarak kusura dayanmaktadır. Lakin istisnai durumlarda sorumluluk için kusur şartı aranmamaktadır. Son yüzyılda değişen ve gelişen teknoloji ve ekonomik faaliyetler çerçevesinde kusurun sorumluluk için yeterli gelmemesi üzerine kusursuz sorumluluk halleri ihdas edilmiş ve öyle ki bazen de hukuka aykırılık bulunmaksızın sorumluluğun söz konusu olduğu hallere mevzuatımızda yer verilmiştir.22

İşte bu tür sorumluluklara objektif sorumluluk (sebep sorumluluğu)23 adı verilmektedir. Hukukumuzda objektif (sebep) sorumlulukları “olağan sebep sorumlulukları” ve “tehlike sorumlulukları” olarak ikiye ayrılmaktadır.24 Ayrıca doktrinde bu ayrıma bir de “hakkaniyet sorumluluğunu” ilave edenler de vardır.25 Türk hukukunda kabul edilen sebep sorumluluğu hallerine baktığımızda bir şey veya faaliyetten yararlananların bunların sebebiyet vereceği zararların tazminine de katlanması, tehlikeyi oluşturma, hakkaniyet, hâkimiyet alanı veya özen ödevinin ihlali olmak üzere birden çok düşünceye dayanılarak kabul edilmiştir.26

6098 sayılı TBK’nın sistematiği incelendiğinde ise sebep sorumluluklarının, hakkaniyet-özen-tehlike sorumluluğu olarak düzenlendiği görülmektedir. Bu çerçevede özen sorumluluğu hayvan bulunduranın sorumluluğu ile beraber adam çalıştıranın sorumluluğu ve yapı malikinin sorumluluğu olarak üç alt başlığa ayrılmıştır.27 Her ne kadar kanundaki sistematik çerçevesinde hayvan bulunduranın sorumluluğu özen sorumluluğu altında düzenlenmiş olsa da özellikle 6098 sayılı TBK’nın yürürlüğe girmesinden önceki dönemde hayvan bulunduranın sorumluluğunun esasında hangi tür kusursuz sorumluluk olduğu konusunda doktrinde çeşitli görüşler oluşmuştur.28 Ancak bugün itibariyle baskın görüş bu sorumluluğun kurtuluş kanıtı getirilebilen, önemli ölçüde yumuşatılmış bir özen sorumluluğu olduğudur.29 Bu sorumluluk ise hayvanların içgüdüleri ile hareket eden canlılar olarak ayrı tedbirlerin alınmasını gerektirdiği ve bu tedbirlerin alınmasında gerekli özen gösterilmediği takdirde kusursuz sorumluluğun doğacağı anlayışına dayanmaktadır.30

Özet itibariyle TBK anlamında hayvan bulunduranın sorumluluğu için kusur şart değildir. Zarar gören, hayvan bulunduranın kusurlu olduğunu kanıtlamayacaktır.31 Objektif özen yükümlülüğünün yerine getirilmemesinden doğan sebep sorumlulukları, zarardan sorumlu tutulan kişiye sorumluluktan kurtulabilmesi için bir kurtuluş kanıtı getirme imkânı sunmaktadır.32 Diğer bir ifade ile zarara sebebiyet veren kişi, objektif özen yükümlülüğünü tamamıyla yerine getirmiş olduğunu veyahut bu yükümlülüğünü yerine getirmiş olsaydı dahi zararın yine de oluşacağını ispatlayarak sorumluluktan kurtulabilmektedir. Hayvanları Koruma Kanunu anlamında ise zarar görenin zararını hayvan sahibinden Hayvanları Koruma Kanunu m.5/2’ye göre tazmin edebilmesi için hayvan sahibinin zamanında ve yeterli tedbir almadığını ispat etmesi gerektiğinden burada da objektif özen yükümlülüğünün söz konusu olduğu ve dolayısıyla bir kusursuz sorumluluğun düzenlendiği söylenebilir.