Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

Türk Hukukunda Tıbbi Müdahaleye Rıza ve Tedaviyi Ret Hakkı

R. Barış ERMAN

Tıp hukuku, Türk teori ve uygulamasında geçtiğimiz on yıl içinde kendine özgü, bağımsız bir niteliğe dönüşmüştür. Bu dönüşümün önemli bir sonucu da, tıp hukuku ve tıp ceza hukuku alanında yerleşmiş bulunan bakış açısının değişmesi olmuştur. Günümüzde giderek daha fazla miktarda hukukçunun tıp hukuku alanına eğilmesi, hekimlerin de bu alandaki çalışmalarının artırılması gibi gelişmeler yaşanmakta ve tıp hukuku kavrayışı hukuk ve etik bakış açılarından yeniden yaratılmaktadır.

Bu yaratım sürecinde özellikle insanın maddi ve manevi bir bütün kendi bedeni üzerindeki hakimiyetinin kabul edilmesi ve tıbbi müdahalelere aydınlatılmış özgür iradesi ile izin verebilen, kendi kararlarının sorumluluğunu üstlenebilen bir birey olarak görülmesi etkili olmuştur. Dünyada olduğu gibi Türkiye’de de günümüzde artık hastanın sağlıklı bir aydınlatma sürecinden geçmek suretiyle rıza göstermediği tıbbi müdahalelerin hukuka aykırı olduğu kabul edilmekte, bu müdahalelerin hastanın objektif anlamda yararına olup olmaması bu değerlendirmede ikincil önem taşımaktadır. Öğretide artık yerleşmiş bulunan görüş, tıbbi müdahalelerin hukuka uygunluğunu rıza temeline dayandırmakta ve ağırlıkla bu alanı kendine özgü ölçütleri bulunan bir hukuka uygunluk alanı temelinde değerlendirmektedir. Söz konusu hukuka uygunluğu sağlayan ölçütlerin aydınlatılmış rıza, hekim tarafından tıp biliminin verilerine uygun gerçekleşen müdahale ve endikasyonun varlığı olarak sayıldığı görülmektedir1.

Bu ölçütlerin yanında ise ayrıca teşhis ve tedavi amacının aranmasının gerekip gerekmediği öğretide tartışmalı bir konudur2. Her şeyden önce, teşhis ve tedavi amaçlarının yanında nüfus planlaması amacının da kanunen düzenlenmiş olması nedeniyle hukuka uygun bir tıbbi müdahaleye imkan tanıyacağı açıktır3. Nitekim sterilizasyon müdahaleleri ile kürtaj, 2827 sayılı Nüfus Planlaması Hakkında Kanun ile Türk Ceza Kanunu hükümlerine uygun bir şekilde gerçekleştirilmektedir. Yine bilimsel amaçlı deneylere Türk Ceza Kanunu ve ilgili mevzuatta açık bir şekilde izin verilmiştir. Bunun haricinde, estetik amaçlı cerrahi müdahalelerin düzenli bir şekilde gerçekleştirildiği ve bu müdahalelerin hukuka uygunluğu bakımından herhangi bir tedavi amacının gerekli görülmediği de ortadadır4.