Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

COVID-19 Pandemisi Sonrasında Kruvaziyer Gemi Şirketlerinin Yolculara Karşı Hukuksal Sorumluluğunun 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu ve 1974 Tarihli Atina Sözleşmesine Ait 2002 Protokolü Çerçevesinde İncelenmesi

Review of the Legal Responsibility of Cruise Ship Companies Against Passengers After the COVID-19 Pandemic in the Framework of the Turkish Commercial Code No. 6102 and the 2002 Protocol of the 1974 Athens Convention

Ayça UÇAR

Bilindiği üzere bütün dünyayı etkisi altına alan COVID-19 birçok kişi ve kurumu olumsuz etkilemiştir ve etkilemeye devam etmektedir. Dolayısı ile deniz ticareti hukukuna da etkileri şüphesizdir. Özellikle, COVID-19 salgınından en çok etkilenen alanların başında kruvaziyer gemileri gelmektedir. COVID-19 salgınının Dünya Sağlık Örgütü tarafından pandemi olarak ilan edilmesiyle, denizcilik sektöründe de ciddi bir risk ortamı oluşmuştur. Dünya çapında ticari hayat ve özellikle deniz taşımacılığı, kısıtlamalar uygulandıkça küresel salgından en çok etkilenen sektörlerin başında gelmiştir. Özellikle salgın, milyonlarca kruvaziyer gemisini ve yolcularını olumsuz etkilemiştir. Uzun süren aksamalar, iptaller ve gemideki kapalı ortam, hem mürettebat hem de yolcular arasında bulaşma oranlarının yüksek olması ve çabuk yayılması gibi nedenler ile kruvaziyer endüstrisini derinden sarsmıştır. Halen dünyada etkisini yitirmemiş ve yayılmaya devam eden COVID-19 salgını yolcuların yaşamlarına ciddi şekilde tehdit oluşturmaktadır. Yolcu Taşıma Sözleşmelerinin genellikle zayıf tarafını oluşturan yolcunun haklarını uluslararası kabul görmüş hukuk kuralları ile korunması ihtiyaçtan ziyade bir zorunluluktur. Ancak bu taşıyanın sorumluluğunun sınırsız olacağı anlamına gelmez. Bu sebeple sözleşmelerde taşıtan ve yolcunun korunması kadar taşıyanın sorumluluğunun sınırlandırılması da büyük önem taşımaktadır. Dünyanın değişik yerlerinde yolcu gemilerindeki yolcular ve mürettebatlarda COVID-19 virüsü saptanmış ve gemiler karantina altına alınmış yolculardan bazıları hayatlarını kaybetmişlerdir. Hayatlarını kaybeden yolcuların yakınları, dünyanın çeşitli ülkelerinde gemi şirketlerine tazminat davası açmışlar ve bu davalar hali hazırda sürmektedir. Çalışmada özellikle kruvaziyer gemilerinde COVID-19 salgınından etkilenen yolcuların hakları, taşıyanın sorumluluğu ve söz konusu davalarda uygulanacak hukuk incelenecektir.

2002 Atina Sözleşmesi, COVID-19, Salgın Hastalık, Kruvaziyer Gemileri, Kusur Sorumluluğu.

As it is known, COVID-19, which has affected the whole world, has negatively affected many people and institutions and continues to affect it. Therefore, its effects on maritime trade law are undoubted. In particular, cruise ships are at the forefront of the areas most affected by the COVID-19 outbreak. With the declaration of the COVID-19 outbreak as a pandemic by the World Health Organization, a serious risk environment has also emerged in the maritime industry. Worldwide commercial life, and especially maritime transport, has been one of the sectors most affected by the global pandemic as the restrictions had been applied. In particular, the pandemic has adversely affected millions of cruise ships and their passengers. The reasons such as prolonged delays, cancellations and the closed environment on board, high rates of infection among both crew and passengers and its rapid spread have deeply shaken the cruise industry. The COVID-19 pandemic, which has not lost its impact and continues to spread in the world, poses a serious threat to the lives of passengers. It is an obligation rather than a necessity to protect the rights of the passenger, which is generally the weak side of the Passenger Transport Agreements, with internationally accepted legal rules. However, this does not mean that the liability of the carrier will be unlimited. For this reason, it is of great importance to limit the liability of the carrier as well as the protection of the shipper and the passenger. COVID-19 was detected in passengers and crews on cruise ships in different parts of the world, and some of the passengers, whose ships were quarantined, lost their lives. The relatives of the passengers, who lost their lives, have filed a compensation lawsuit against the ship companies in various countries of the world, and these lawsuits are still pending. In the study, the rights of the passengers affected by the COVID-19 pandemic, especially on cruise ships, the responsibility of the carrier and the law to be applied in these cases will be reviewed.

2002 Athens Convention, COVID-19, Pandemic Disease, Cruise Ships, Fault Liability.

I. Giriş

Mart 2020’de seferlerini durma noktasına getiren kruvaziyer gemileri için Türkiye limanları, 2016’dan beri kruvaziyer turizminde ana pazar olarak önemli bir konuma gelmiştir.1 Her yıl bir milyondan fazla Türk, gemi yolculuğuna çıkmakta ve gemi seyahatleri Türkiye’ye olan ziyaretlerini arttırmaktadır. Bu nedenle, Türk Hükümetinin, uluslararası bir yolculukta açık deniz gemisinde seyahat ederken yolcuların bedensel zararına ve eşya zararına karşı sorumluluğunu düzenleyen bir rejim öngören 1974 tarihli Atina Sözleşmesine Ait 2002 Protokolü’nün Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna dair 6990 sayılı Kanun” Resmî Gazete’de yayımlanmıştır.2 Nitekim Türkiye henüz 2002 Atina Sözleşmesine taraf olmadığından bu aşamada denizde yolcu taşımalarına hangi hukukun uygulanacağının belirlenmesi önem taşımaktadır.3 Özellikle COVID-19 pandemisi ile birlikte dünyanın değişik yerlerinde yolcu gemilerindeki bazı yolcular hayatlarını kaybetmişlerdir. Hayatlarını kaybeden yolcuların yakınları, dünyanın çeşitli ülkelerinde gemi şirketlerine tazminat davası açmışlar ve bu davalar hali hazırda sürmektedir.

Yabancılık unsurunun ilgili olmadığı deniz yoluyla yolcu taşıması uyuşmazlığına 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun deniz yoluyla yolcu taşımaya ilişkin hükümleri uygulanır.4

II. 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nda Deniz Yolu ile Yolcu Taşımalarını Düzenleyen Hükümler

6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu (TTK) ile getirilen önemli yeniliklerden biri de deniz yoluyla yolcu taşımaları hakkındaki düzenlemelerdir. Deniz yoluyla yolcu Taşıma sözleşmesi 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununda (TTK) m. 1247-1271 hükümleri ile düzenlenmiştir. Söz konusu hükümlere ilişkin açıklamalarda deniz yolu ile yolcu Taşıma sözleşmesinin 2002 tarihli Atina Sözleşmesinin esas alındığı ifade edilmiştir. Bunun sonucu olarak yolcu taşıma sözleşmeleri Deniz Yoluyla Yolcu Taşıma Sözleşmesi başlığı altında düzenlenmiştir.5

TTK m. 1247’de “Deniz yoluyla yolcu taşıma sözleşmesi, yolcunun veya yolcu ve bagajının deniz yolu ile taşınması için, taşıyan tarafından veya onun adına ve hesabına yapılan sözleşmedir.” şeklinde tanımlanmıştır. Deniz yoluyla yolcu taşıma sözleşmesinin unsurları; yolcunun ve varsa bagajının deniz yoluyla taşınması ve taşımanın gemi ile yapılmasıdır.6 TTK’nın ilgili hükümlerinde 2002 Atina Sözleşmesine paralel olarak, hem denizde yolcu taşıma sözleşmesini hem taşıyanı tanımlama esasını benimsenmiştir. Yine tanımda ücret unsuruna yer verilmediğinden ücret yolcu taşıma sözleşmesinin zorunlu unsuru değildir.7 Denizde yolcu sözleşmesinde bir limandan diğer limana taşıma unsuruna da yer verilmemiştir. Dolayısıyla, yolcunun bir limandan alınıp denizde taşındıktan sonra aynı limana indirilmesine dair sözleşmeler de TTK m. 1247 vd. hükümleri kapsamındadır. Taşıma sözleşmesinin kurulması kanunda herhangi bir şekle tabi tutulmamıştır. Ancak sözleşmenin yazılı şekilde yapılması bilet düzenlenmesi ispat açısından önem arz etmektedir.8

Deniz yoluyla yolcu taşıma sözleşmesi ile ilgili TTK’ da yer alan hükümler incelendiğinde, yolcu taşımacılığının gelişmesi açısından isabetli düzenlemeler içeren 1974 tarihli Denizde Yolcu ve Bagajların Taşınmasına Dair Atina Sözleşmesi ile 2002 Protokolünün esas alındığı görülmektedir9

TTK m. 1256’da, taşıyanın sorumluluğu, gemi kazasından kaynaklanan zararlar ve gemi kazası dışındaki olaylardan kaynaklanan zararlar bakımından iki sınıfa ayrılmıştır. Gemi kazasından doğan sorumlulukta kusur aranmaz; ancak zararın taşıma sırasında ve gemiz kazası sonucu olması yeterlidir. Burada tehlike sorumluluğu vardır. Zarara sebep olan olayın taşıma sırasında oluştuğunu ispat etmek yolcuya aittir.10 TTK m. 1256’da gemi kazasının tanımı “geminin enkaz hâline gelmesini, alabora olmasını, karaya oturmasını, çatmayı, gemideki infilâkı, yangını ve arızayı ifade eder” şeklinde tasnif edilmiştir.11 Taşıyan, yolcunun gemi kazası yüzünden ölmesi veya yaralanmasından doğan zarardan sorumludur. Taşıyanın sorumluluğu, zarar gören yolcu başına her bir gemi kazası için 250.000 Özel Çekme Hakkı ile sınırlıdır.12 Taşıyan, kazanın savaş, terör, iç savaş, isyan veya istisnai nitelikte, kaçınılamaz ve engellenmesi mümkün olmayan nitelikteki bir doğa olayından veya tamamıyla bir üçüncü kişinin onu meydana getirmek kastıyla gerçekleştirdiği bir fiil veya ihmalinden kaynaklandığını ispatlayan taşıyan, sorumluluktan kurtulur.13

Taşıyanın gemi kazası dışındaki hallerden sorumluluğu kavramından ise, gemiz kazası sayılmayan haller olarak belirtmek mümkündür.14 Gemi kazası dışındaki olaylar, yolcunun besin zehirlenmesi, merdivenlerden düşmesi, denize düşmesi, ıslak zeminde kayarak yaralanması, bulaşıcı hastalılar olarak farklı şekillerde karşımıza çıkmaktadır. Taşıyanın gemi kazası dışındaki olaylardan sorumluluğunun kusur sorumluğu olması ve söz konusu zarara yol açan kazanın meydana gelmesinde kusuru ispat yükünün davacı yolcuya ait olması gibi durumlardan dolayı çoğu zaman yolcunun bu nedenle açtığı davalarda en çok tartışılan konu, taşıyanın kusurunu ispat sorunudur. TTK m. 1261 uyarınca gemi kazası dışındaki bir sebep yüzünden yolcunun ölümü ve yaralanmasından ileri gelen zararlardan, taşıyan, yolcunun kastının veya ihmalinin sebebiyet verdiğini ya da bunda etkisi bulunduğunu ispat ederse, mahkeme taşıyanın kısmen veya tamamen sorumlu olmadığına karar verebilir.

Kusur veya ihmal, taşıyanın kusuru ile oluşan zarar arasında illiyet bağının olması ve zararın taşıma sırasında oluşması gerekmektedir. TTK m. 1262 uyarınca gemi kazası dışındaki bir sebep yüzünden yolcunun ölümü ve yaralanmasından ileri gelen zararlardan taşıyanın sorumluluğu her bir olayda yolcu başına 400.000 ÖÇH ile sınırlıdır.