Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

Yargıtay Kararları Işığında Marka Olarak Kabul Edilen İşaretler

Deyiş CESUR

Uluslararası sözleşmeler ve anlaşmalar ile Avrupa Birliğine tam üyelik için Türk marka mevzuatı Birlik mevzuatına uyumlu hale getirilmek istenmiştir. Bu amaçla mal ve hizmetleri birbirinden ayırmaya yarayan markaları oluşturan işaretlerin kapsamı önceki Markalar Kanununun aksine 556 sayılı KHK’da geniş tutulmuştur. Kişi adları da dahil olmak üzere sözcükler, şekiller, harfler, sayılar yanında üç boyutlu şekiller, renkler, sesler, tatlar ve kokular da ayırt edicilik unsuru taşıması koşuluyla marka olarak tescil edilebilir

Marka olarak kabul edilen işaretler, ayırt edicilik, marka mevzuatı.

I- Genel Olarak

Marka , endüstriyel gelişime paralel olarak küreselleşen dünyada giderek daha fazla önem kazanmış, malların ve hizmetlerin birbirinden ayrılmasında esaslı unsurlardan biri haline gelmiştir. Marka kullanımı eski çağlara dayanmakta olup, özellikle vazolar üzerinde rastlanan çeşitli semboller ilk marka kullanımı olarak nitelendirilmektedir. Avrupa’da loncalar tarafından öncelikle altın, gümüş ve yünlü kumaşlar üzerinde marka kullanılmıştır. Ortaçağda marka kullanma zorunluluğu getirilerek malın hangi loncaya ait olduğu belirtilmek suretiyle alıcının aldatılmasına engel olunmak istenmiştir. Ülkemizde ise 13. yüzyıldan itibaren var olan loncalar marka kullanımı konusuna ilgisiz kalmışlardır.

Markanın yasa ile korunmasına 19. yüzyıldan itibaren başlanmıştır.1

1.1.- Alamet-i Farika Nizamnamesi: Ülkemizde markalara ilişkin ilk düzenleme 1872 tarihli Alamet-i Farika Nizamnamesi olup kaynağını 1857 tarihli Fransız Kanunundan almaktadır2. Nizamnamenin 1. maddesinde, malların üzerine konulan isim, mühür, resim, huruf, erkam, mahfaza ve saire yani temyiz ve tahsis için ittihaz kılınan her nevi işaret ve damga marka sayılmıştır.