Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

Tüketicinin Korunması İlkesi Olarak Etiket Zorunluluğunun Fiyat ve İndirim Açısından İrdelenmesi

Examination of Labelling Requirements in Terms of Price and Discount as a Principle of Consumer Protection

Herdem BELEN, Gözde ZEYTİN ÇAĞRI

Günlük yaşamın en yaygın işlemi sözleşme, taraflar(ın)dan biri de çoğu zaman tüketicilerdir. Haklarında özel kanun bulunan tüketicilerin korunmasında temel eksenlerden birisi ekonomik çıkarlardır. Nitekim tüketiciler de işlemlerinde en çok ödeyecekleri parayı gözetirler. Tüketicilere sunulan ürünler, semeni gösteren etiketler, tarife ya da fiyat listeleri ile sergilenir. Tüketicileri bilgilendiren, ürün hakkında fikir veren etiketler, istisnalar dışında, zorunlu unsurlardandır. Etiket denildiğinde hemen akla fiyat gelir, oysa fiyat, etiket bileşenlerinden sadece bir tanesidir. Etiketlerin tüketicinin kolaylıkla görebileceği yerde, okunabilir, eksiksiz ve gerçeğe uygun olması, tüketicileri aldatıcı bilgiler içermemesi gerekir. Çalışmada aslen konusu taşınır olan tüketici işlemleri, Alman Hukukuna da değinilerek, en son yasal düzenlemeler göz önünde tutularak, tüketicinin korunması ilkesi kapsamında etiket zorunluluğu, uygulamadan fiyat etiketi ve indirim aldatmacası örnekleriyle irdelenmiştir.

Tüketicinin Korunması, Etiket, Miktar, Fiyat, İndirim.

The most common legal transaction of everyday life is the contract and one of its parties is often the consumers. One of the essential points in the protection of consumers is economic interests. In fact, consumers are primarily concerned with the money they will pay in their transactions. Products available to consumers are displayed using labels that show sale price, tariffs or price lists. Labels that inform consumers and give an idea about the product are indispensible elements, with some exceptions. Price immediately comes to mind when the name label is mentioned, but price is only one of the label components. Labels must be located where the consumer can easily see, be legible, clear and accurate and must not contain information which deceives the consumers. In the study, consumer transactions dealing with moveable property has been examined through the examples of labelling requirements, price tag and discount deception within the scope of consumer protection principle by referring to the German Law and taking into account the recent legal arrangements.

Consumer Protection, Label, Amount, Price, Discount.

Giriş

Etiket zorunluluğu başlığı tüketici işlemini, günlük yaşamın en yaygın işlemi olan sözleşmenin kurulmasını, karşılıklı uygunluğu aranan irade açıklamalarının içeriğini kısaca anımsamayı gerektirir. Etiket, satım sözleşmelerinin objektif esaslı unsurlarından semeni gösterir.1 Semen ürünün üzerinde, bulunduğu rafta, sergilendiği standlarda/reyonlarda yer alır. Bu demektir ki zaman açısından önceki irade açıklaması ‘öneri’de bulunan satıcıdır.

Öneri-fiyat-etiket kavramları bizi en başta sözleşmenin kurulması hükümlerine götürür (BK m.1-8). Günümüzde pek çok sözleşme genele yöneltilen öneriler devamında kurulmaktadır.2 Öyle ki öneri düzenlemelerinden birinde yeni hüküm eskisinin dönüştürülmesine yol açmıştır. Artık “fiyatını göstererek mal sergilenmesi veya tarife, fiyat listesi ya da benzerlerinin gönderilmesi, aksi açıkça ve kolaylıkla anlaşılmadıkça öneri sayılır” (BK m.8/II). Anımsayalım önceden “tarife ve cari fiyat irsali icap teşkil etmez”di (EBK m.7/II).3

Değindiğimiz değişiklik “öneri sayılan” işleyişlerde özel kanunla korunan tüketicileri başlıca özne kılmaktadır. Yargıya yansıyan, içtihatlara yön veren uygulama örnekleri, tüketiciyi korumaya çalışan kanunun amacını gerçekleştirmek için sürekli yeni alt düzenlemelerle desteklenmesi gereğinin temelini oluşturmaktadır. Dolayısıyla çalışmada TKHK, bazı hükümlerini irdeleyeceğimiz yönetmelikler karşımıza çıkmaktadır. Fikir vermek için adlarını analım: Fiyat Etiketi Yönetmeliği4 (Etiket Yönetmeliği), Ticari Reklam ve Haksız Ticari Uygulamalar Yönetmeliği5 (Reklam Yönetmeliği). Konu, TKHK ilgili hükümlerinden başlanarak yer yer Alman Hukuku düzenlemeleri de göz önünde tutularak değerlendirilecektir.6 ,7

Değerlendirmelerde, özel hukuk işlemi sözleşmelerin kuruluşundaki temel ilkeler/özellikler de anımsanmalıdır. Hukuken eşit konumdaki özel hukuk kişileri, görüşmelerini eşit söz hakkı ile yürüterek, objektif ve sübjektif esaslı unsurlar konusunda görüş birliğine vararak sözleşme kurarlar.8 Tüketicilerin günlük yaşam ihtiyaçlarını karşılamak üzere yaptıkları mal edinme işlemleri aslen ‘kabul’ niteliğindeki davranışlarla sözleşmenin kurulması, çoğu zaman hemen ardından ‘ifa fiilleri’ biçiminde gerçekleşmektedir. Başka deyişle sözleşme görüşmesi yürütülmemektedir. Bu durum kanunun amacına varabilmesi için mal sunumunda bütün unsurların karşı taraf tüketiciler de gözetilerek belirlenmesini kaçınılmaz kılmaktadır.

Örneklerle açıklayalım. Tüketici hemen her gün beslenme, temizlik, sağlık, giyim, makyaj ürünleri, çoğu zaman elektronik gereçler, kimi zaman boş vakit uğraşı ürünü/gereci, oyuncak edinmek üzere tüketici işlemi yapmaktadır. Günlük yaşam hızı düşünüldüğünde bütün bu ihtiyaçları karşılama işlemlerinde hazırlık/araştırma yapması, gerekli bilgileri edinmesi beklenemeyecektir. Bu yaşam gerçeği devamında sözleşmelerin büyük kısmı borçlandırıcı işlemin hemen ardından tasarruf işlemleriyle yapılmaktadır.9 Kimi zaman -özellikle Covid-19 sürecinde/sonrasında- aslen internet alımları ile ürünlerin adrese gönderildiği işlemlerle yürütülmektedir. Bu durum malların hem içeriklerinin hem fiyatlarının olabildiğince ayrıntılı, doğru, tüketicinin ekonomik durumunun da gözetilerek belirlenmesini kaçınılmaz kılmaktadır.10 Kazanç sağlama amacıyla varlık gösteren satıcılarla (TKHK m.3 bent i), ticari veya mesleki amaçla hareket etmeyen tüketicinin (TKHK m.3 bent k) karşılıklı çıkarları bu gerek gözetilerek korunacaktır. Yazık ki uygulamalar bu yönde değildir. İşlemler en hızlı biçimde, çoğu zaman tüketicilerin soru sormasına da fırsat bırakmadan deyim yerindeyse oldubittiye getirilerek yapılmaktadır.

I. TKHK m.54 Hükmünün Analizi

İnceleme konusu Etiket Yönetmeliğinin kaynağı kanundur. Çalışmamızda vurgulanacak kısmı ile kanunun amacı, “tüketicinin ekonomik çıkarlarını koruyucu, zararlarını tazmin edici, tüketiciyi aydınlatıcı ve bilinçlendirici önlemleri almak, tüketicilerin kendilerini koruyucu girişimlerini özendirmek”tir (TKHK m.1).

Bu amacı gerçekleştirmeye hizmet edecek bir hüküm de fiyat etiketi başlıklı m.54’tür. Adı üstünde ‘fiyat etiketi’nin akla getirdiği şey, semendir. Ancak hükmün tamamı okunduğunda, etiketin ürünün üretildiği ülkeden içeriğine bütün bilgileri içermesi gerektiği anlaşılmaktadır. Biraz açarsak maddede etiketin anlamı/işlevi, içeriği, nerede/nasıl belirtileceği/yazılacağı açıklanmış, korumayı gerçekleştirecek kurumlar sayılmış, ayrıntılı düzenleme için yönetmelik gereğine işaret edilmiştir11 (bkz. ayrıca Etiket Yönetmeliği m.4 bent c, m.5, 13).12

Kanunun en başta ekonomik çıkarları koruma amacıyla birleştirirsek etiketin tüketici için en önemli yönü, fiyatı içermesidir. Tüketici fiyatı net bir biçimde bilmek/anlamak ister.13 Bunun için fiyatın bileşenlerini bilmesi/anlaması, indirimler hakkında doğru/sağlıklı bilgilendirilmesi olmazsa olmazdır.14 Bu gereği yerine getirmekle/etiket düzenlemekle yükümlü olanlar, doğrudan tüketiciye satış yapan, tüketici işleminin karşı tarafı satıcılardır.15

Bilgilendirilme gereğini/aksi durumda yaşanan sıkıntıya değineceğimiz bir örnekle dile getirelim. Yaygın aksak uygulamalarda indirimli ürüne yönelen tüketici kasada dahası faturada/fişte indirimsiz fiyatla yüz yüze gelmektedir. Bu demektir ki tasarruf işlemleri yapıldıktan sonra sözleşmeden dönme yahut indirimli fiyatı ödeyerek sözleşmeyi ayakta tutma mücadelesi verilecektir.

Mücadele yargısını fiyat etiketine ilişkin eski ve yeni kanun hükmü farkına işaretle gerekçelendirip devam etmek iyi olur. Tüketici aslen ekonomik yönden köşeye sıkıştırıldığı için her zaman en çok gözetmeye çalıştığı, alacağı ürüne ödeyeceği düşük fiyattır. Bunu bilen satıcılar da tüketici nezdinde cazibelerini/tercih edilmelerini “indirimli satış”larla sağlama yolunu izlemektedir. Tahmin edileceği/uygulamada sıkça karşılaşıldığı üzere sorunlar yaygın olarak sunumu “indirimli” satışı “indirimsiz” işlemlerde yaşanmakta, tüketici şikâyet yoluna başvurmaktadır. Örneğin, “Enflasyonla Topyekün Mücadele” ibaresi ile ürünün fiyatının 26,95 TL’den 24,25 TL’ye indirildiği ilan edilmesine rağmen, başvuru sahibi tüketiciye 26,95 TL indirimsiz fiyat ile satış” yapılmakta, tüketicileri aldatıcı ve yanıltıcı indirim vaadleri dolayısıyla reklamlar durdurulmakta, idari para cezasına hükmedilmektedir.16

İşlemler satıcıların hâkimiyet alanlarında yapıldığı, yine sıkça yargıya yansıyan uyuşmazlıklarda tüketiciyi bir de iddialarını kanıt güçlüğü/zorluğu beklediği için koruma amacının gerçekleştirilmesinde bir hüküm daha getirilmesi kaçınılmaz olmuştur. Kanun hükmündeki yeni bent 3 uyarınca indirimin varlığı tartışmasını sona erdirme yükümlülüğü, ispat yükü satıcıdadır (m.54 bent 3). Bu tür bir hüküm yararlıdır. İspat yükünün, genel hüküm uyarınca tüketicide (MK m.6) olmasının, uyuşmazlığın/”davanın baştan kaybedilmesine” götüreceği açıktır. Bu durumda tüketicinin korunması amacı, kanunun birinci maddesinin sözünde kalacaktır.

Ayrıntıların düzenlendiği yönetmeliğin etiket hükmünü anarak devam edelim. Öncesinde, akla ilk anda ve/veya sadece fiyatı getiren kavramın daha çok şey anlattığını anımsayalım. “Fiyat Etiketi: Satıcı tarafından perakende satışa arz edilen mallara ilişkin olarak Yönetmelik ile belirlenen zorunlu hususlar hakkında tüketicileri bilgilendirme amacı ile kullanılan etiketi ifade eder” (m.4 bent c). Bir başka hükümdeki vurgularla işlevini de özetleyelim: Etiket, bilgilendirilmeye hizmet eder. Miktar, fiyat, nitelik bilgilerini içerir; malın veya ambalajının yahut kaplarının üzerine konulur, dikilir, zımbalanır, yapıştırılır, bunlara herhangi bir bağ ile tutturulur veya asılır (m.7). “Etiket konulması mümkün olmayan hâllerde aynı bilgileri kapsayan listelerin görülebilir ve okunabilir şekilde uygun yerlere asılması zorunludur” (m.5/1). Fiyat etiketi, net düzenlenmiş, kolay anlaşılır, rahat okunur, kolay fark edilebilir olmalıdır.17

II. Etiket Zorunluluğu Uygulamaları

Başlıkla ilgili açıklamalar öncesinde etiket bulundurma zorunluluğu ile etikette bulunması zorunlu hususlar ilişkisine kısaca değinmek iyi olur. Etiket Yönetmeliği m.5/1’de etiketle satışa sunulma zorunluluğu, m.5/2’de Türkçe yazılması zorunluluğu ve bulunması zorunlu bilgiler açıklanmıştır.18 Etiket deyince akla ilk önce ve sadece fiyatın (semenin) geldiğini söylemiştik. Oysa hükmün tamamına bakıldığında fiyatın etikette bulunması gereken/beklenen hususlardan sadece bir tanesi olduğu anlaşılmaktadır. Aşağıda etiketin zorunlu unsurlarına değinme öncesi, ayrıntılar ortaya konacaktır.

Evet, etiket(ler)in zorunlu unsurları vardır: Malın üretim yeri, ayırıcı özelliği, tüm vergiler dâhil satış fiyatı, birim fiyatı, satış fiyatı ve birim fiyatının uygulanmaya başlandığı tarih, üretim yeri Türkiye olan mallar için Bakanlıkça tespit ve ilan edilen şekil, logo veya işaret, depozito bedeli var ise söz konusu bedelin tutarı (m.5/2). İthal edilmiş malların etiketlerinde, malın üretildiği ülke isminin (de) Türkçe yazılması zorunludur (m.5/3). Özetle etiket zorunluluğundan iki yükümlülük doğmaktadır, satıcı fiyatı bildirmek zorundadır ve (satış) fiyatın(ın) bütün bileşenleri içermesi gerekir.19

Günlük yaşam işleyişi düşünüldüğünde, tüketicilerin yılın her günü ve günün her saati, pek çok sözleşme ilişkisi kurduğu teslim edilecektir. Bu saptama ticari veya mesleki olmayan amaçla hareket eden, çoğu zaman gerçek kişi tüketicilerle, aslen ticari kazanç elde etmek üzere faaliyet gösteren tüketici işlemi diğer taraflarının buluştuğunu göstermektedir.20 Bu demektir ki hemen her zaman taraflardan biri, hayatını sürdürmek için ihtiyaçlarını temel bir kanunun koruyuculuğunda edinmeye çalışan tüketici, karşı tarafsa çoğu zaman basiretli davranma yükümlülüğü altındaki ticari kişi ve oluşumlardır (TTK m.18 bent 2). Anımsatalım, fiyat etiketi düzenlemelerinin koruduğu özne münhasıran tüketicidir; başlıca amaç da tüketiciye sunulan ürünlerin fiyatı hakkında doğru, şeffaf/açık bilgiler verilmesini, böylece çeşitli ürünlerin fiyatlarının karşılaştırılmasını kolaylaştırarak yeknesak üst düzey koruma sağlamaktır.21 Bu amaç, nesnel, isabetli, eksiksiz bilgilendirme ile fiyat doğruluğu ve açıklığı sağlanarak gerçekleşecektir.22

Değinilmesi zorunlu, zorunluluk/zorunlu ayrımı açıklamalarının ardından, farklı fiyat düzenlemelerini topluca değerlendirmek iyi olur. Sağlıklı değerlendirme için öncesinde iki hükmü aynen aktaralım. Kanun uyarınca “Etiket, tarife ve fiyat listelerinde belirtilen fiyat ile kasa fiyatı arasında fark olması durumunda tüketici lehine olan fiyat uygulanır” (m.54 bent 2). Yönetmelik uyarınca “satış fiyatı ile kasa fiyatı arasında fark olması durumunda tüketici lehine olan fiyat uygulanır” (m.10 bent 1). Hem kanunda hem yönetmelikte tüketici “lehine olan” fiyatın uygulanacağı vurgulanmıştır. Kanun tüketiciyi farklı mecralarda karşısına çıkan bedel belirlemelerinde/açıklamalarında koruma amacındadır. Yönetmeliğin de tüketiciyi koruma ilkesini tekrar ettiği söylenebilecektir.23 Gelelim sözlerin anlamına. Kastedilen düşük fiyatın ödenecek olmasıdır. Öyle ya lehe olan daha az bedel/para ödemektir!

Hayali cihan değer (!) geçmiş zaman uygulamalarını kısaca anımsayarak/anımsatarak devam edelim: Yaşamın aslen insan ilişkileri ile başka deyişle gerçek anlamda yüz yüze yürüdüğü zamanlarda MK m.2 hükmündeki dürüst davranma gereği pek çok sorunu çözmekteydi. İnsanlar yüz yüze baktıkları için ürünleri satın aldıkları fiyat esası ile belirledikleri değerlerle (üzerine kârlarını koyarak) satarlar, sonraki fiyat artışını yansıtmazlardı. (Çünkü aksi durumda birbirlerinin yüzüne bakamazlardı.) Hem insan ilişkileri hem ticari ahlak bunu gerektirirdi. Oysa bugün, abartarak söyleyelim her tüketici her günkü alışlarından en az birinde rafta yazan düşük fiyat yerine kasadaki yüksek fiyatı ödemek zorunda kalmaktadır. Düşük fiyatı ödemeye ilişkin kanun hükmü çoğu zaman mağazanın en yetkili kişisi ile görüşmenin ödülü olarak uygulanmaktadır. Dahası farklı fiyat uygulamaları hızına erişilmez sanal mecralarda sıklıkla karşımıza çıkmaktadır.

Yasaklanan bir reklama ilişkin Kurul Kararı bilgisi ile örnekleyelim. Bir zincir marketin şikâyet edilmesi üzerine Kurul, facebook sanal market hesabında bir ürünün 7,50 TL, sanal market uygulamasında 10,75 TL’den satışa sunulduğunu tespit etmiş, tüketicileri yanıltıcı olduğuna hükmetmiş, eylemi 8 bentlik madde 7 hükmünün 5 bendine, fıkra ayrımı/vurgusu olmaksızın 13, 28, 29, 32. maddelere, kanunun 61 ve 62. maddelerine aykırı bulmuş, reklamları durdurma cezası vermiştir.24 Anılan 7. maddenin manidar başlığı ‘Doğruluk ve Dürüstlük’tür.

Yaşamın hızına en yakın gerçek ‘edinilenlerin’ ‘paha’sıdır. Tüketici, kazancı ile karşılaştırılınca hemen her şeyi çoğu zaman pahalıya edinmektedir. Bu yüzden de her şeyden çok fiyata yoğunlaşmaktadır. Halbuki yukarıda saydığımız bütün ihtiyaçlarda hem nitelik hem içerik önem taşımaktadır. Fiyatın açıklığı/netliği, etiketin içerik olarak doğruluğunu ve tamlığını da gerektirir.25 Dolayısıyla mallara dair bütün bilgilerin doğru/güvenilir biçimde belirlenmesi gerekmektedir. Fiyat açıklığı/doğruluğu, tüketicinin, nesnel biçimde, tam anlamıyla bilgilendirilmesiyle güvence altına alınır/sağlanır.26 Hemen her gün karşılaştığımız sorunlarla bu gereğin yerine gelip gelmediğini örneklemek iyi olur.

Kimi ürünlerde birden fazla etiketle karşılaşılmaktadır.27 (Aldığımız ürünlerde üst üste beş etiketi olanlar bulunduğunu söyleyelim.) Dayanıklı tüketim malları, kitaplar, giysiler tipik örneklerdendir. Bu durumlarda satıcılar ürünleri en alttakinden (etiketteki fiyat üzerine konan kârı da içerdiği üzere) daha düşük fiyata edinmişlerdir. Dürüstlük kuralı, basiret (en alttaki) bu tutarla satımı gerektirmektedir. Ancak vaka tüketicinin kolay kolay artmayan kazancı ile (en üstteki etikette yazan) en yüksek bedeli ödemesidir.

Değinilesi çarpıklıklardan biri ürünlerin, sonu 99 ile biten kuruşlar olarak belirlenen/düzenlenen fiyatlarıdır. Bu tür etiketlerle satıcı kendisini iki şekilde kayırmaktadır. Hem fiyatı düşük göstererek tüketiciyi şaşırtmakta/aldatmakta hem kuruşu vermemektedir. (Örneğin etikette yazan 49.99 TL, tüketiciye elli lira bile değil dedirtir, tüketici küçük düşünmez, ürünü satın alır. Ama satıcı 1 kuruşu geri vermez. Zincir marketlerin ortalama işlem hacmi düşünüldüğünde, tutarını tahmin edemeyeceğimiz kadar fazla/vergisiz kazanç demektir).28

Satıcıların tüketicileri aldatma eylemlerinden bir başkası gramaj ile ilgilidir. Gramaj aldatmacaları bazen miktarı azaltılmış ürünün, büyük boy (miktarı daha fazla ikenki) ambalajda sunumuyla gerçekleşmektedir. Bu durumlarda hem ürünün fiyatı yükselmiş hem miktarı azalmıştır. Bazen de fiyat aynı kalmakta miktar önemli oranda azaltılmaktadır. Katmerli aldatmaca içeren bazı durumlarda da tüketici raftan indirimli ürün aldığını sanmakta, kasada, hatta çoğu zaman ödeme sonrası fişi incelediğinde (çünkü fatura şaşırtıcı derecede kabarık çıkmaktadır) indirim olmadığını fark etmektedir. Sorduğunda indirimin aynı ürünün daha düşük gramajlı olanında yapıldığını öğrenmektedir. Üstelik etikette bunun yazılı olduğu söylenmektedir. Kimi zaman bu sözler doğrudur. Ama indirimli fiyat büyük, gramaj bilgisi okunamayacak kadar küçük punto ile yazılmaktadır.29 Tüketici rafta duran 500 gr çayı rafta yazan 50 liraya aldığını düşünmektedir. Oysa 50 lira olan 250 gramlık ambalajdır.30 Halbuki indirimli satış fiyatının “malın veya hizmetin indirim öncesi satış fiyatıyla birlikte görülebilir ve okunabilir şekilde gösterilmesi zorunludur” (Yönetmelik m.11 bent 2).31 Fiyat etiketi gizlenmemeli, güçlükle okunur olmamalı (baş hizasının yukarısında duran fiyat etiketi kolay okunamaz); fiyat, tüketici tarafından makul mesafeden anlaşılabilmeli, harflerin/rakamların boyutu/rengi itibarıyla bilgiler açıklıkla/netlikle çıkarılmalıdır ki kolay anlaşılabilirlik sağlansın.32 Tüketicinin kolayca/rahatlıkla anlayıp, fiyat karşılaştırması yapabilmesine hizmet etmektir kanun koyucunun arzusu.33

Gramajla ilgili bir başka aksaklık, dahası aldatmaca uygulamanın düzenlemeye yön verdiği örneklerdendir. Satıcılar reklamlar34 aracılığıyla da tüketiciye seslendikleri ürünlerin etiket fiyatını ambalajda yazandan değil daha yüksek bir ağırlık fiyatı üzerinden yazmaktadır. Açıklayalım, örneğin (kararlara yansıyan işlemlerden verilerle) alınan ambalajlı ürün (erik) 160 gramken, ödenen para 250 gram bedelidir;35 yağ 1,5 lt iken ödenen para 2 lt bedelidir. Halbuki: “Reklamlarda bir mal veya hizmete ilişkin fiyata veya fiyatın hesaplanma yöntemine yer verilmesi halinde, verilen fiyat bilgileri, reklamı yapılan mal veya hizmet ile ilgili olmalıdır. Fiyat hakkında eksik bilgi vermek veya anlam karışıklığına yol açmak suretiyle tüketiciler yanıltılamaz” (Reklam Yönetmeliği m.13 bent 1). Bir hüküm daha aktaralım: “Bir mal ya da hizmetin miktarı, fiyatı, fiyatının hesaplanma yöntemi hususlarında tüketicileri aldatan ya da aldatma ihtimali olan eylemler aldatıcı eylemlerdir” (Reklam Yönetmeliği m.29 bent 2).36

Bir vakte kadar Reklam Kuruluna şikâyet edilen aksi uygulamaların (160 gramlık ürüne 250 gramlık ürün fiyatı istemenin) TKHK (m.61, 62) hükümlerine aykırı olmadığına karar verilmekteydi. Çünkü yukarıda tırnak içinde verdiğimiz yargılar, (şaka gibi) 01.04.2021 yürürlük tarihli Yönetmelik değişikliğiyle hükme bağlanmıştı(r). Bu tür uygulamalar dürüstlük kuralına (MK m.2), “basiretli iş adamı” gibi davranma yükümlülüğüne (TTK m.18 bent 2) aykırıdır; tüketicinin korunması ilkeleriyle bağdaşmaz. Ancak temel kanunlarda genel ilkelerden olmasına rağmen, başlığı “Doğruluk ve Dürüstlük” olan alt düzenlemede açık hüküm yok diye yaptırıma uğramaz/uğramamaktadır.37

Gramajla ilgili en çarpıcı değişikliği sona saklamış olalım. En yaygın, neredeyse istisnasız aldatma eylemlerinden birisi tüketicilere ödetilen ambalaj bedelidir. Paketlerde (tatlılar), kese kâğıtlarında (kuruyemişler, baharatlar, kuru meyveler) satılan mallarda, hemen hiçbir zaman, hemen hiçbir yerde ambalajın gramajı düşülmemekte, hoş deyimiyle dara alınmamaktadır. Yaşadığımız örneklerden aktaralım, yarım kiloluk tatlı kutusu 70 gram, bir kiloluk tatlı kutusu 110 gramdır. Yahut 100, 150, 200 gram gibi miktarlarla alınan kuruyemişlerin konduğu kese kâğıtları en az 10 gramdır. Gramaj düşülmediğinde örneğin, yarım kilo tatlıda yaklaşık 13,60, bir kilo tatlıda yaklaşık 21 TL fazla para ödenebilmektedir. Her biri ayrı kese kâğıdına konan kuruyemişler alındığında ödenen fazla parayı hesap ediniz. 18 Şubat (2022) tarihli değişiklikle yönetmeliğe eklenen tanımlardan bir tanesi ‘net miktar’dır. Aktaralım: Ambalajlı malın, ambalaj malzemesi ve mal ile birlikte ambalajlanan diğer malzemeler hariç miktarını ifade eder (m.4 bent n). Hepimiz/bütün tüketiciler için umut edelim ki bundan böyle satın alacağımız bütün ambalajlı mallarda dara alınsın.