Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılmasına İlişkin Teorik Bir İnceleme

A THEORETICAL ANALYSIS REGARDING DEFERMENT OF THE ANNOUNCEMENT OF THE VERDICT

Eser DURSUN

Özet: Bu çalışmamızda 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 231. maddesinde düzenlenen ve henüz ceza hukukumuzda yeni sayılabilecek olan hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumunun hukuki niteliği, açıklanması geri bırakılan ceza hükmü için gerekli olan suça ve sanığa ilişkin koşulları ve hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararına bağlanan sonuçları ele alacağız. Ayrıca hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumunun uygulanması hakkında bir takım problemler ve eleştiriler söz konusudur. Bu problemler ve eleştirilere genel hatlarıyla değinilecek ve üretilen çözüm yolları ifade edilmeye çalışılacaktır.

Anahtar Kelimeler: 5271 Sayılı Kanun, Ceza Muhakemesi Kanunu, Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması, Denetim Süresi, Denetimli Serbestlik Tedbiri, Özel Sicile Kayıt, Kanun Yolları.

Summary: In this study, we will address the legal nature of deferment of the announcement of the verdict concept as regulated in Article 231 of the Law on Criminal Procedure numbered 5271, as well as the conditions of the criminal act and the defendant stipulated for the deferment of the announcement of the verdict for the criminal act, and the consequences of the decision to deferment of the announcement of the verdict. Furthermore, certain problems and criticism have arisen against the implementation of the deferment of the announcement of the verdict concept. This study also aims to outline these problems and criticism, and attempts to refer to the suggested solutions.

Keywords: Law numbered 5271, Law on Criminal Procedure, Deferment of the Announcement of the Verdict, Supervision Period, Supervised Release Measure, Entry into Personal Register, Legal Remedy.

I. GENEL OLARAK

Hükmün açıklanmasının geri bırakılması Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 231. maddesinde düzenlenen ve ilk defa suç işlemiş kişiler için son bir şans niteliği taşıyan bir kurumdur. İlk olarak çocuk suçlular için getirilmiş olan bu kurum daha sonra uygulama alanı genişletilerek tüm yaştaki suçluları kapsam içine almıştır. Ülkemizin suç politikaları kapsamında getirilmiş bu uygulamayla, herhangi bir sebeple ilk kez suça karışmış kişilerin daha baştan toplumdan kopmaları engellenerek, ıslah edilmek ve basit suçlara verilen hapis cezalarının ağır sonuçlarından korunmak istenmiştir. Onarıcı adalet anlayışının bir yansıması olan bu uygulama cezaların bireyselleştirilmesi kurumlarından da birini teşkil etmektedir.

Hükmün açıklanmasının geri bırakılması CMK m.231/5’de tanımlanmaya çalışılmıştır. Ayrıca ilgili maddenin gerekçesinde de bu durum ifade edilmiştir. Şöyle ki; "Beşinci fıkrada, ayrıca, hükmün açıklanmasının geri bırakılması tanımlanmaktadır. Buna göre, hükmün açıklanmasının geri bırakılması, öncelikle bir hüküm kurulmasını gerektirmektedir. Ancak bu hüküm sanık hakkında hukukî sonuç doğurmamaktadır. Başka bir ifadeyle, kurulan hükmün hukukî sonuç doğurup doğurmaması, belli bir süreye ve bazı şartlara bağlı kılınmaktadır. Mahkûmiyet hükmü kurulduktan başka ayrıca, kurulan bu hükmün, sanık hakkında, yükümlülüklere uyduğu takdirde belirli bir süre hukuki sonuç doğurmayacağı anlamına gelen hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı da verilecektir."1 Dolayısıyla bu açıklamaları da göz önünde bulundurarak, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasını kısaca tanımlamak gerekirse, yapılan yargılama sonunda hükmedilecek cezanın, sanığın kanundaki koşulları sağlaması ve beş yıl (çocuklar için üç yıl) iyi hal göstermesi koşuluyla ertelenmesini ve sonunda hükmün sonuçlarının hiç doğmamasını ifade etmektedir.

Yukarıdaki ifadeden ve gerekçeden de anlaşılacağı üzere sanığın, hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumundan yararlanması için bir takım objektif ve sübjektif koşulları kendisinde toplanması gerekmektedir. Bu koşullar suça ilişkin koşullar ve sanığa ilişkin koşullar olarak da sınıflandırılmaktadır.2 Bu koşulların hepsini kendisinde toplayan sanığın rıza göstermesi durumunda almış olduğu ceza hükmü bir süre ertelenecek (geri bırakılacak) ve ertelenen süre zarfında da yükümlülüklerini yerine getirmesi koşuluyla hükmedilen ceza yerine düşme kararı verilecektir. Yani hükmün açıklanmasının geri bırakılması Yargıtay’ın da ifade ettiği gibi koşullu düşme kararı niteliğinde bir karardır.3 Normal şartlarda sanık hakkında bir hüküm kurulmuş olmasına rağmen düşme kararı için belirlenen koşul, yani beş yıl iyi halli geçirme ve verilmişse bir yıla kadar olan denetimli serbestlik süresi boyunca karara bağlanan hüküm sonuç doğurmayacaktır. Bu koşulun istenilen şekilde geçirilmesi sonucunda da ceza kararı düşme kararına dönüşecektir. Ancak koşul istenilen gibi sağlanmazsa, yani beş yıllık süre iyi halli geçirilmemiş veya denetimli serbestliğe uyulmamışsa geri bırakılan hüküm açıklanacak ve ceza hükmü sanık için sonuç doğuracaktır. Koşullar ve sonuçlarıyla ilgili konuyu aşağıda ayrıntısıyla ele alacağımız için burada bu kadar açıklamayla yetiniyoruz.