Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

Mal Sigortası Sözleşmesinde Malike Ait Menfaatin Sınırlı Ayni Hak ile Sınırlandırılması

Interest of the Owner in the Property Insurance Agreement Limitation of Limited Real Rights

İbrahim Uğur SATICI

Sigorta sözleşmesiyle kişilerin menfaatleri güvence altına alınır. Bir mal üzerinde birden fazla kişinin menfaatinin olması olağan bir durumdur. Bu nedenle birden fazla kişinin menfaati sigorta ettirilebilir. Bu durumda kurulan sözleşmeler, her biri için ayrı birer sigorta sözleşmesi olarak değerlendirilir. Bunun sonucunda her menfaat sahibi kendi sözleşmesinden doğan haklardan yararlanır. Bunun bir istisnası olacak şekilde yasal düzenlemeyle malike ait menfaatin sigorta ettirildiği durumlara özgü olarak bu sözleşmeden doğacak tazminat için sınırlı aynî hak sahibine de hak tanınmıştır. Çalışmamızda, sınırlı aynî hak sahibinin, aynî hak tesis ettiği malın sigorta ettirildiği durumda bu sözleşmeden doğacak olası bir tazminat üzerinde hak sahibi olabilmesinin şartları, tazminatın ödenmesi ve sigortacıya getirilen birtakım yükümlülükler incelenmiştir.

Sigorta Sözleşmesi, Menfaat, Sınırlı Aynî Hak Sahibi, Sigortacı, Tazminat.

The interests of persons are secured by the insurance contract. And it is common that more than one person to have interests on a single property. Therefore, the multiple interests of multiple persons over a single property can be insured. The contracts established in this context are considered as separate insurance contracts for each person. As a result, each person takes advantage of the rights arising from his/her own contract. Also, there is a legal exception to this rule. If an interest of the owner of a property is insured under the insurance contract, in addition to the owner, the person with the limited real rights over that property also takes advantage of the rights arising from this insurance contract. In our study; the conditions required for the limited real right owner to be entitled to a possible compensation arising from property’s insurance contract, the payment of the compensation, and some obligations imposed on the insurer are examined.

Insurance Contract, Interest, Limited Real Rights, Insurer, Compensation.

Giriş

Mal sigortası sözleşmelerinde sigorta konusu ilk başlarda mal olarak kabul edilmiştir. İlerleyen zamanlarda malın zarara uğraması sonucunda malik dışındaki kişilerin de mal üzerinde çıkarı bulunduğu için bu konu tartışılmaya başlanmış ve öğretide hâkim görüş tarafından sigortanın konusunun, menfaat olduğu benimsenmiştir. Menfaat unsuru, sigorta sözleşmesinden yararlanan sigortalı ile mal arasındaki hukuki ilişkileri kapsayan üst kavramdır. Menfaatin geniş kapsamlı olması sayesinde ilgisi olan herkesin sigorta sözleşmesi yapması mümkün kılınmıştır. Bir mal üzerinde malik, sınırlı aynî hak sahibi ve zilyetliği bulunan kişinin değer menfaati bulunmaktadır. Bunlardan her birinin menfaati farklı olduğundan ayrı ayrı sigorta sözleşmesi yapabilir. Nitekim menfaatin sınırlandırılması mümkündür. Bu sınırlandırma sınırlı aynî hak veya haciz yoluyla yapılabilir. Çalışmamızın yapılmasındaki amaç; menfaat üzerinde sınırlı aynî hak nedeniyle doğan sınırlamalar durumunda tazminat üzerindeki hak sahipliği koşullarını, sigortacının kime ödeme yapabileceğini, borçtan nasıl kurtulabileceğini açıklamak ve bunun sonuçlarını tespit edebilmektir.

Çalışmanın ilk bölümünde menfaat ve sınırlı aynî hak kavramlarına yönelik açıklamalar yapılmıştır. Çalışmanın devamında ise sınırlı aynî hak ile takyit edilmiş mal üzerindeki menfaatin sigorta ettirilmesine giriş yapılmış olup bu durumda sınırlı aynî hak sahibinin tazminat üzerindeki hak sahipliği ve koşulları belirtilmiştir. Bu bölümün ardından sigortacının, tazminatı kime ödeyeceği ve hangi hallerde malike ödeme yapabileceğine değinilmiştir. Son kısımda ise sigortacının aynî hak sahibine karşı olan bildirim yükümlülükleri irdelenmiştir.

I. Menfaat ve Sınırlı Aynî Hak Kavramı

Sigorta sözleşmesinin unsurlarından olan menfaat,1 Arapça’da “fayda, çıkar” sözcüğünden alıntı bir kavramdır.2 Bu kavrama 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun3 sigorta hukuku kitabına ait birçok hükmünde rastlamak mümkündür (Bkz. TTK m. 1403, m. 1406, m. 1408, m. 1453/1, m. 1454, m. 1455, m. 1461, m. 1462, m. 1464, m. 1465, m. 1466, m. 1468, m. 1470, m. 1490, m. 1491). Ancak menfaat, Kanunda günlük dile göre farklı anlamda kullanılmıştır.4

Menfaat için Kanunda herhangi bir tanımlama yapılmamıştır. Bu yüzden doktrinde menfaatin tanımı hakkında farklı görüşler ileri sürülmüştür. Birinci görüşe göre, menfaat kavramı, “sigortalı için zarara sebep olabilecek belli bir olayın meydana gelmemesindeki yarar” olarak geniş kapsamlı şekilde tanımlanmıştır.5 Bu tanımlama, geniş kapsamlı olduğundan doktrinde eleştirilmiştir.6 İkinci görüşe göre ise eşyanın sübjektif yanı öne çıkarılarak yapılacak değerlendirme ve kıymet takdiri neticesinde belirlenen mameleki değerdir.7 Öğretide ikinci görüştekilerin yapmış olduğu tanımın, yalnızca mal sigortasına özgü olması isabetli görülmemiştir.8 Üçüncü görüşe göre, “sigorta sözleşmesinde tehlikeli olay nedeniyle maddi zarara uğrama ihtimali olan her türlü ilişki” menfaat olarak tanımlanmalıdır.9 Dördüncü görüşteki yazarlar, menfaat kavramını rizikonun gerçekleşmesinden dolayı malvarlığının kötüleşmesi olarak tanımlamıştır.10 Menfaati bütün sigorta türlerinde kabul eden beşinci görüşe göre ise sigorta sözleşmesinde sigorta ettirenin, teminat altına alınmak istenen konu ile arasında belirli veya belirlenebilir değer ilişkisi menfaat olarak tanımlanmıştır.11 Bizim de katıldığımız beşinci görüşteki “değer ilişkisi”nin genel olarak para ile ölçülebilir nitelikte olduğu belirtilmişse de para ile ölçülemeyen ilişkilerde de menfaat bulunabilir. Nitekim eski Kanun döneminde bu değer ilişkisi için maddi ve manevi menfaat olarak ikili bir ayrım yapılmıştır. Bu ayrım sigorta ettirenin hayat sigortası sözleşmesi için maddi veya manevi menfaatinin varlığının sözleşmenin geçerliliği için gerekli olduğunun belirtilmesinden anlaşılmaktaydı (6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu12 m. 1321/1). Oysa TTK’de maddi ve manevi menfaat kavramlarından bahsedilmemiştir. Buna rağmen öğretide böyle bir ayrımın varlığından bahsedilmeye devam edilmektedir.13 Başkasının hayatı üzerine sigorta sözleşmesinin yapılması için TTK m. 1490/2’de lehtarın menfaatinin varlığının gerekli olduğu ifade edilmiştir.14 Belirtmek gerekir ki burada bahsi geçen menfaat, maddi nitelik dışında manevi nitelikte de olabilir.15 Manevi menfaat genelde sosyal veya ailevi ilişkilere dayanmaktadır. Nitekim Yargıtay’ın TTK’nın yürürlüğe girmesinden önce vermiş olduğu eski tarihli kararında sigorta ettirenin, kan kardeşinin hayatını sigorta ettirmesinde manevi menfaatinin bulunduğuna karar verilmiştir.16

Öğretide hâkim görüş tarafından sigortacı ile sigorta ettiren arasındaki sigorta ilişkisinin konusunun menfaat olduğu kabul edilmektedir.17 Azınlıkta kalan görüş ise sigorta konusu için “menfaat” kavramının soyut ve elverişsiz olduğunu savunmaktadır.18 Kanunda ise eTTK m. 1263, m. 1269, m. 1275, m. 1276’da getirilen düzenlemelerle sigortanın konusu, “mal” değil; “mal üzerindeki ekonomik menfaat” olarak kabul edilmiş ve söz konusu anlayış TTK içerisinde de varlığını sürdürmeye devam etmiştir. Bunun sonucunda aynı mal üzerinde malik, kiracı, sınırlı aynî hak sahibi olmaktan doğan birden fazla menfaatin sigorta edilebilmesi mümkün hale gelmiştir.19

Menfaat, sigorta sözleşmesinin sıhhati bakımından önem arz eden kurumdur. Sözleşmenin kurulması anında menfaat mevcut değilse, sigorta sözleşmesinin geçersiz olacağı hükme bağlanmıştır (TTK m. 1408/1, c. 1). Bu hüküm, TTK’de yer alan sigorta hukuku kitabına ait genel hükümlerde düzenlenmiştir.20 Bundan dolayı bütün sigorta türlerini kapsayacak şekilde düzenlendiği anlaşılmaktadır. Nitekim gerekçede de “menfaat” ilkesinin aktif ve pasif zarar ile hayat sigortaları için geçerli olacağı belirtilmektedir.21 Buna karşılık bu konuyla ilgili öğretide farklı görüşler ileri sürülmüştür. Birinci görüşe göre,22 zarar sigortasının bir türü olan aktif sigortası dışında menfaat prensibinin geçerli olmayacağı savunulmuştur. İkinci görüşe göre,23 yalnızca zarar sigortaları için menfaat kavramının söz konusu olabileceği ileri sürülmüştür. Üçüncü görüşe göre24 ise bütün sigorta türleri için menfaatin aranması gerektiği kabul edilmektedir.

Kişilere mal üzerinde mülkiyet hakkına göre sınırlı hâkimiyet tanıyan, herkese karşı ileri sürülebilen ve kanunda sınırlı olarak düzenlenen aynî haklara “sınırlı aynî hak” denilmektedir.25 Mülkiyet hakkının içeriğini oluşturan kullanma, yararlanma ve tasarruf yetkisinin bir kısmının ayrılarak bağımsız şekilde sınırlı aynî hakka konu olması mümkündür. Bu yüzden sınırlı aynî haklar mülkiyet hakkı gibi geniş kapsamlı değildir.26 Bu iki aynî hak birbirinden bağımsızdır.27 Bu yüzden mülkiyet hakkı sona erse dahi sınırlı aynî hak varlığını devam ettirir.28 Sınırlı aynî haklar; irtifak (TMK m. 779 - m. 838), rehin hakları (TMK m. 850 - m. 973) ve taşınmaz yükü (TMK m. 839 -m. 850) olmak üzere üç gruba ayrılır. Bir mal üzerinde, hem mülkiyet hakkı hem sınırlı aynî hak beraber yer alabilir. Bunun sonucunda her birinin aynı mal üzerinde ayrı menfaati bulunabilir. Bu itibarla, mülkiyet ve sınırlı aynî hak sahipleri birbirinden bağımsız olarak kendi çıkarını sigorta ettirebilir.29 Her birisinin menfaatini sigorta ettirmesi durumunda çifte sigorta30 durumu meydana gelmez.31 Çünkü ikisinin menfaati birbirinden bağımsızdır.