Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

Adil Yargılanma Hakkı Bağlamında AİHM’nin 2010 Yılında Türkiye ile İlgili Verdiği Başlıca Kararlar ve Değerlendirilmesi

DECISIONS GIVEN IN 2010 BY THE ECHR ABOUT TURKEY AND THEIR EVALUATION WITHIN THE CONTEXT OF RIGHT TO A FAIR TRIAL

Oğuz SANCAKDAR

Özet: 2010 yılında AİHM’nin yargılama süresinin uzunluğu ve makul süreye aykırılık, avukat yardımından yararlandırılmama, yargılama giderlerinin aşırılığı, idari davalarda Danıştay savcısı ve tetkik hâkiminin düşüncesinin temyiz edenlere bildirilmemesi gibi ülkemiz aleyhine verdiği mahkûmiyet kararları bulunmaktadır. Bu çalışmanın amacı ülkemiz hakkında verilen 2010 yılındaki kimi kararları belirterek, mahkûmiyet kararlarının gerekçelerinin irdelenerek, benzer ihlallerin önlenmesi için yapılması gerekenlere dikkat çekmektir.

Anahtar Kelimeler: Adil Yargılanma, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, Makul Süre, Yargılama Giderleri, Ceza Yargılaması, Hukuk Yargılaması, İdari Yargılama.

Abstract: In year 2010 European Court of Human Rights gave decisions against Turkey on the ground of violation of right to a fair trial. The court evaluated the length of the duration of the trial, prevention of the suspect from being represented by a an attorney, high litigation costs and notification problem in administrative cases as violation. The purpose of this article is to consider decisions given in 2010, evaluate their reasoning and suggest solutions to prevent further violations.

Keywords: Fair Trial, European Court of Human Rights, Reasonable Period of Time, Litigation Costs, Criminal Litigation, Administrative Litigation.

I. HUKUK DAVASININ UZUNLUĞU

Zeynep Doğan ve diğerleri-Türkiye davasında (Başvuru no: 12265/06) başvuranlar AİHM 2. Dairesinde, AİHS’nin 6/1 maddesine atıfta bulunarak, başvuranlar müdahil oldukları hukuk davasının uzunluğundan şikayetçi olmuşlardır. AİHM dostane çözüme dayalı olarak başvurunun kayıttan düşürülmesine1 karar vermiştir2.

AİHM, bireysel başvuru tarihinden önce davanın açıldığı tarihteki durumu göz önüne alan kararları vardır. Ratione temporis yönünden bu yaklaşımın istisnai oluşturduğu söylenebilir. Nitekim Merter ve Diğerleri-Türkiye, (Başvuru no. 2249/03), AİHM 2. Dairesi, 23 Mart 2010’da AİHS’nin 6/1 maddesinin ihlal edildiğine karar vermiştir. Olayın özeti şöyledir; 16 Mayıs 1951 tarihinde, komşu parsel maliki “komşu” İstanbul Asliye Hukuk Mahkemesi’nde, başvuranların murisi Ahmet Muhtar Merter hakkında, taşınmazının gerçek miktarının tapu kayıtlarındaki miktarından fazla olduğu gerekçesiyle dava açmıştır. Ayrıca, kendisininkiyle komşu arazi arasındaki sınır belirgin olmadığından, başvuranların murisinin, taşınmazının kullanımına müdahale ettiğini iddia etmiştir (men-i müdahale davası). Bu nedenle mahkemeden bu anlaşmazlığın çözülmesini, taşınmazlar arasındaki sınırı belirlemesini ve tapu kayıtlarının doğru biçimde düzeltilmesini talep etmiştir. Dava, birkaç kez ele alınmak suretiyle, iki yargı aşamasında 43 yıl sürmüştür. AİHM’nin yargı yetkisi, ratione temporis, yalnızca, Türkiye’nin AİHS kapsamındaki bireysel başvuru hakkını tanıdığını beyan ettiği 28 Ocak 1987 tarihinden sonraki 15 yıl 4 aylık süreyi göz önünde bulundurmuştur. Bununla beraber AİHM, davanın o zamanki durumunu da göz önünde bulundurmalıdır3. AİHM, davanın süresinin makullüğünün davanın koşulları ışığında ve davanın karmaşıklığı başvuranların tutumu ilgili makamlar ve ihtilaf durumunda başvuranlar için neyin risk teşkil ettiği gibi ölçütlere dayanarak belirlenmesi gerektiğini belirtmiştir4. AİHM, ulusal mahkemelere ait olduğu iddia edilen maddi veya hukuki hataları incelemenin, AİHS tarafından korunan hak ve özgürlükleri ihlal etmediği sürece, görevi olmadığını belirtmektedir5. AİHM ayrıca dava konusu taşınmazların zilyetliğine ilişkin sorunları çözmenin AİHM’nin görevi olmadığını belirtmiştir6.

Kamu görevinin sona erdirilmesi ile ilgili bir dava Cemil Aydın-Türkiye, (Başvuru no. 8537/05) davasıdır (AİHM 2. D., 15.06.2010). Başvuran Alman vatandaşıdır. T.C. Nürnberg Başkonsolosluğu’nda çalışan başvuran 2 Ekim 1998 tarihinde, işvereni Türk Dışişleri Bakanlığı tarafından görevini kötüye kullandığı gerekçesiyle işten çıkarılmıştır. Başvuran 18 Aralık 1998 tarihinde Dışişleri Bakanlığı hakkında haksız işten çıkarıldığı iddiasıyla Ankara İdare Mahkemesi’nde tazminat davası açmıştır. Mahkeme 16 Kasım 1999 tarihinde davayı reddetmiştir. Danıştay 26 Mart 2002 tarihinde 16 Kasım 1999 tarihinde kararı onamıştır. Danıştay 18 Mayıs 2004 tarihinde başvuranın düzeltme talebini reddetmiştir. Dava iki yargı aşamasında beş yıl beş ay sürmüştür. Başvuran davanın süresinin AİHS’nin 6/1 maddesinde belirtilen “makul süre” koşuluyla örtüşmediğinden şikayetçi olmuştur7. AİHM, AİHS’nin 6/1’nın ihlal edildiği sonucuna varmıştır. Başvuran maddi ve manevi tazminat olarak 1.000.000 Euro talep etmiştir. Hükümet bu talebe itiraz etmiştir. AİHM, tespit edilen ihlal ile meydana geldiği iddia edilen maddi zarar arasında illiyet bağı görmemiştir. Öte yandan hakkaniyete uygun surette başvurana 2.400 Euro manevi tazminat ödenmesine karar vermiştir.