Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

Ceza Hukukunda Okullar

Schools of Criminal Law

Devrim AYDIN

Özet: Ceza hukukuna yönelik farklı yaklaşımlar ve okullar söz konusudur. Bunların başlıcaları Klasik Okul ve Pozitivist Okuldur. Aydınlanmanın politik ve kültürel etkisiyle ortaya çıkan Klasik Okul, insanın özgür iradesi olduğu varsayımından hareket ederek failin kendi iradesi ile suç işlediğini savunmuştur. Kaynağını 19. yüzyıldaki metodolojik pozitivizmden alan Pozitivist Okul ise failin özgür iradesi olmadığını savunarak katı bir determinist anlayışla suçluluğun toplumsal nedenlerden kaynaklandığını ileri sürmüştür. Neo-Klasik Okul, kendisinden önceki iki okulun fikirlerini uzlaştırmaya çalışmıştır. Bu çalışmada bu okulların yanı sıra tam bir okul olarak gelişmeyen ve 20. yüzyılda ortaya çıkan Yeni Sosyal Savunma Okulu, Teknik ve Gerçekçi Ceza Okulları ile ceza hukukuna yönelik sosyalist yaklaşımlar da ele alınmıştır.

Anahtar Kelimeler: Ceza Hukuku, Suç, Cezalandırma, Klasik Okul, Pozitivist Okul.

Abstract: Different approaches and schools are in question regarding criminal law. The major ones are the Classic School and the Positivist School. The Classic School, which emerged with the cultural and politic impact of the Enlightenment, holds that the offender committed crime with his own will based on the assumption that one has his free will. Deriving from the methodological positivitism of the 19th century, the Positivist School on the other hand holds that the offender has no free will and argues with a fierce determinist perception that the culpability results from social reasons. The Neo-classical School tried to compromise the ideas of the two previous schools. Within this work along with these schools, the School of New Social Defence, the Technical and Practical Criminal Schools and socialist approaches regarding criminal law were addressed that emerged in the 20th century and did not develop completely as a school.

Keywords: Criminal Law, Crime, Punishment, Classic School, Positivist School.

I. GENEL OLARAK

Ceza hukukunun teknik konuları bugün ceza hukukçularının daha çok ilgisini çekmektedir. Oysa geçmişte suçluluğun nedenleri, failin irade özgürlüğüne sahip olup olmadığı ve cezanın amacının ne olması gerektiği konuları ceza hukukçuları tarafından daha çok tartışılmaktaydı. Bugün bu sorunlar ceza hukuku konusu olmaktan ve ceza hukukçusunun ilgi alanından çıkıp kriminolojinin ilgi alanına girmeye başlamıştır. Geçmişte ceza hukukçuları arasında yapılan bu tartışmalar sonucunda değişik ceza hukuku yaklaşımları ortaya çıkmıştır. Ceza hukukuna yönelik bu farklı yaklaşımların her biri, ceza hukukuna değişik katkılar sağlayarak yeni kurumların ortaya çıkmasını sağlamıştır.

Hümanizma, Rönesans, Reform ve Aydınlanmanın ardından ceza hukukunda şerhçilik terk edilmeye ve ceza hukuku bir sosyal bilim olarak ele alınmaya başlamıştır. Bu birikimin ardından ortaya çıkan Klasik teori, insanın özgür iradesi olduğu varsayımından hareket ederek manevi sorumluluk esasını benimsemiştir. Kaynağını 19. yüzyıldaki metodolojik pozitivizmden alan Pozitivist teori ise failin özgür iradesi olmadığını savunarak katı bir determinist anlayışla suçluluğun toplumsal nedenlerden kaynaklandığını ileri sürmüştür. Bu iki okulun fikirlerini uzlaştırmaya çalışan Neo-Klasil Okul, sorumluluk ve tehlikelilikten yola çıkan Yeni Sosyal Savunma Okulu, Teknik ve Gerçekçi Ceza Okulları ise aradan geçen uzun zamana rağmen tam anlamıyla okullaşamamışlardır. Öte yandan bir ceza hukuku okulu ortaya çıkaramamış ve son yıllarda unutulmuş olsa da 2. Dünya savaşının ardından birçok ülkede uygulanmış olan sosyalist anlayışa dayanan hukuk sisteminin ceza hukuku hakkındaki farklı bakışı da incelenmeye değerdir.

II. KLASİK OKUL

Aydınlanmanın politik ve kültürel etkisiyle ortaya çıkan bu Okul, insanın irade özgürlüğüne sahip olduğu fikrini esas alarak failin manevi sorumluluğu esasına dayanır ve etik-ödetici ceza anlayışını savunur.1 Okul kusurlu irade, failin isnat edilebilirliği ve ödetici ceza anlayışı esaslarına dayanır.2 Kusur sorumluluğunu kabul eden bu anlayışa göre, insan neden olduğu sonuçtan dolayı ancak bu sonuç kendisine yüklenebilirse sorumlu olur.3 Klasik teoride cezai sorumluluğun esası, manevi sorumluluktan (failin irade özgürlüğünden) doğan kusurudur.4 Bir insanın kusurlu olabilmesi için irade özgürlüğüne ve temyiz kudretine sahip olması gerekir.5 Bir kimse davranışlarını seçmede serbest değil ve ne yaptığını bilmiyorsa, yaptığından dolayı onu cezalandırmak yararsız bir ıstırap çektirmektir.6 Sadece isnat yeteneğine sahip olan insanın iyiyi kötüden ayırabilme yeteneği ve seçme özgürlüğü vardır.7 O halde, barış içinde yaşamak amacıyla konulan kuralları ihlal eden kişi toplum tarafından cezalandırılacaktır.8 Her olayda faile verilecek ceza, failin kusurunun derecesine göre saptanmalıdır. Okulun önemli temsilcileri Carrara ve Pessina, Beccaria, Bentham, Feurbach’tır. Beccaria, 1764’te yazdığı “Suçlar ve Cezalar” adlı kitabında, suç işlenmesini önleyecek en etkin çarenin cezaların şiddeti değil, işlenen suçun mutlaka cezalandırılacağı inancının toplumda yerleştirilmesi olduğunu yazmış ve ceza hukukuna dair görüşlerini “sosyal sözleşme” fikrine dayandırmıştır.9 Avrupa ve Güney Amerika Ceza Kanunlarını etkileyen bu Okulun birçok esası Zanardelli tarafından hazırlanan 1889 tarihli İtalyan Ceza Kanununda yer almıştır.10