Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

Kan Gütme Saiki ile Kasten İnsan Öldürme Suçu

Cengiz Otacı

Kan davası , kan gütme gibi kötü bir geleneğin etkisiyle işlenen kasten insan öldürme suçu, 1953 yılında, 6123 sayılı Yasa ile Ceza Kanunumuzda açıkça suç olarak tanımlanmıştır. Bu suç tipinde şiddet, aileler ya da insan grupları arasında karşılıklı devam etmekte, her öldürme başka bir öldürmeyi tetiklemektedir. Bu yönüyle hukuki olmaktan çok sosyolojik, psikolojik ve kriminolojik çalışmaların da ilgi alanına girmektedir. Kan gütme saiki ile kasten insan öldürme suçunun, Kanunda ayrı bir suç tipi olarak tanımlanmasına rağmen, üzerinde yeterince çalışılmadığı, hukukçularımızın bu suç tipine ilişkin kapsamlı çalışmalar yapmadığı görülmektedir. Suç tipinin unsurları, faili, mağduru zaman içinde değişen yargı kararlarıyla netleştirilmeye çalışılmıştır. Tartışma bitmemiştir. Kimi yazarlar, Ceza Kanunumuzda, kan gütme saiki ile kasten insan öldürme suçu gibi ağırlaştırılmış suç tiplerinin yer almasının gereksiz olduğuna da inanmaktadır.

Kan Gütme, Kan Gütme Saiki ile Kasten İnsan Öldürme, İnsan Öldürme, Saik.

I- Giriş ve Tarihçe

Kan gütme ya da kan davası, bazı toplumlara özgü, hukuki olmaktan çok sosyolojik ve kriminolojik araştırmaların alanına giren sosyal bir olaydır. Hukukçuların, bu suçu değerlendirirken salt hukuk tekniği açısından olaya yaklaşmaları; kararlarda suçun bu boyutuna eğilmemeleri eksiklik olarak görülmektedir. Kan gütme saikinin oluşumu ve bunun suç nedeni haline gelmesi, toplumun yapısından kaynaklanmaktadır. Bu suçun önlenmesinde adli tedbirlerden ziyade toplumsal yapının değişimi önemli olacaktır.

Kan gütme, gruplar, topluluklar arasında ve karşılıklı eylemlerle bireylere sirayet eden yanlış davranış kodudur; bir bakıma, ait olunan kültürden alınan ya da fizik çevrenin, geleneklerin baskısı ile oluşan bir sürecin sonunda gerçekleşir. Şiddet, karşılıklı ve çoğu defa ilk olayla ilgisi olmayan kişilere yöneldiği için her mağdurda, potansiyel yeni failler oluşmaktadır.

1937 yılında kabul edilen 3236 sayılı “Kan Gütme Sebebiyle İşlenen Adam Öldürme ve Buna Teşebbüs Cürümleri Failleri Hısımları Hakkında Tatbik Olunacak Muameleye Dair Kanun” ile, kan gütme nedeniyle muhtemel öldürme eylemlerinin önüne geçilmek istenmişti. Anılan Kanun, kan gütme saiki ile suç işleyenleri ve Kanunda yazılı akrabalarını, suçun işlendiği bölgede oturmaktan men ederek oradan uzaklaştırmak ve o bölge ile ilgilerini kesmek suretiyle birbirleriyle kavgalı bulunan aileler arasında çıkabilecek öldürme olaylarını önlemek amacıyla kabul edilmişti1. Yeri geldikçe değinileceği üzere Kanunun gerekçesi, uygulamayı da önemli ölçüde şekillendirmiştir. 3226 sayılı Kanunun ilk iki maddesi2 Anayasa Mahkemesinin 11.2.1964 tarihli ve 330/15 sayılı kararı ile cezaların şahsiliği ilkesi uyarınca seyahat ve yerleşme hürriyetine aykırı bulunarak iptal edilmişti. Tamamı 10 maddeden oluşan Kanunun yürürlükte olan diğer hükümleri ise 5637 sayılı Kanun ile3 yürürlükten kaldırılmıştır.