Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

Kabahatler Kanunu’nun Ceza Muhakemesi Kanunu Hükümleri ile İlişkisi

Ersan Şen

765 Sayılı Türk Ceza Kanunu’nda suçlar, cürümler ve kabahatler olarak ikili bir ayırıma tabi tutulmakta idi. 765 sayılı Kanunda kanun koyucu, korunan hukuki yararın karşı karşıya kaldığı tehlikenin ciddi derecede olması veya zarara uğraması hallerini “cürüm” ve korunan hukuki yararın henüz basit tehlikeye düşürülmesi halini ise “kabahat” olarak düzenlemeyi tercih ederek, “sosyal düzene aykırılıklar” veya “idari suçlar” adı ile de bilinen “kabahatler” müessesesine Türk Ceza Kanunu’nda yer vermişti. Bu sebeple, cürümler ve kabahatlerin yargılama usul ve esasları ile yasa yolları ortak hükümlere tabi idi. Ancak cürümlere uygulanacak cezalar; idam, ağır hapis, hapis, ağır para cezası, kamu hizmetinden yasaklılık iken, kabahatlere uygulanacak cezalar; hafif hapis, hafif para cezası ve belirli bir meslek ve sanatın icrasından yoksunluk olarak gösterilmişti.

Cürümleri, toplum düzenini ciddi şekilde sarsan ve bu nedenle cezaları daha ağır olarak tespit eden suçlar ve kabahatleri ise, cürümler dışında kalan, toplum düzenini ciddi olarak sarsmayan, henüz ağır sonuçlara ulaşmayan ve bundan dolayı tehlike hareketlerini önlemeyi amaçlayan, günümüzde takip ve yaptırımları Kabahatler Kanunu kapsamına alınarak, idari ceza hukuku çerçevesinde değerlendirilen suçlar olarak tanımlayabiliriz.

Çevre Kanunu, Orman Kanunu, Karayolları Trafik Kanunu gibi birçok özel kanunda idari suç ve cezalar ile cezaların tatbik usulü ve bu cezalara karşı yapılacak itirazlar ile hukukilik denetimi yolları düzenlenerek, idari makamlara idari yaptırım uygulama yetkisi verilmişti. Bu kanunlarda sayılan idari suç ve cezalar, 765 sayılı Kanunun 526. maddesi ve devamı hükümlerinde tanımlanan kabahatlerden farklı usul ve esaslar taşımakta idi. Örneğin 1982 Anayasası’nın 38. maddesi gereğince, idare tarafından kişi hürriyetinin kısıtlanması sonucunu doğuran bir yaptırım uygulanamayacağı halde, kabahatlerde hapis cezasının fail hakkında tatbiki mümkün idi. İdari yaptırımlar hakkında, 1982 Anayasası m.125/1’de yer alan “İdarenin her türlü eylem ve işlemine karşı yargı yolu açıktır.” esas alınmak suretiyle hukukilik denetimi yapıldığı halde, adli suç sayılan kabahatler yargı faaliyeti çerçevesinde görülmüşlerdir.