Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

Tahkimde Kanun Yolları

Hakan Albayrak

İnceleme konumuz olan m. 533’te dört madde halinde temyiz nedenleri sayılan, dar ve teknik anlamda kanun yolu olan temyize müracaattır. Hakem yargılamasının üçüncü denetim imkânı ise m. 536’da belirtilen, hakemlerin verdiği kararın temyiz müddeti geçince mahkeme reisi veya hâkimi tarafından tasdiki esnasındaki, muteber bir hakem hükmünün bulunup bulunmadığı ve hükmün muteber bir yargılama sonucunda verilip verilmediğinin araştırılması imkânıdır. Ancak çalışmamız sadece m. 533’te belirtilen temyiz nedenleri ile değil, Yargıtay’ın bu temyiz nedenleri dışında kabul etmiş olduğu temyiz nedenleri de inceleme konusu yapılmaya çalışılacaktır.

Tahkim, Tahkim Sözleşmesi, Tahkim Şartı, Kamu düzeni, Hakem, Temyiz, Bozma.

Giriş

Anayasanın 9. maddesi yargı yetkisini düzenler. Kural olarak “yargı yetkisi ” Türk milleti adına bağımsız mahkemeler tarafından kullanılır. Hakkı ihlal edilen kimsenin, hakkının tespiti ve tanınması için yalnızca mahkemelere başvurulabileceği esasının istisnası, bazı kanunlarımızda usul ve amaçları belirtilen özel yargıdır. Tahkim kurumu bu özel yargının hem en yaygın başvurulanı, hem de tarihçesi en eski olanıdır. Tahkim yargılaması nın denetlenmesi bakımından kanımızca Kanunkoyucu üçlü bir ayrım yapmıştır. Bunlardan ilki m. 519 da belirtilen çekişmenin hakemler vasıtası ile halledilip halledilemeyeceği hususunda doğan ihtilafların mahkemece çözülmesi usulüdür. Ancak belirtmek gerekir ki bu durum dar ve teknik anlamda kanunyolu olarak algılanmamalıdır. Sadece geniş anlamda kanunyolu olarak nitelendirilebilecek taraflara denetim imkânı sağlayan bir yoldur. Bu maddeye girecek belli başlı uyuşmazlıklar şunlardır; bir davanın belli bir tahkim sözleşmesinin (veya şartının) kapsamına girmediğinin (yani tahkim sözleşmesinin o davayı kapsamadığının), tahkim sözleşmesi nin geçersiz olduğunun, tahkim sözleşmesinin (veya şartının) sahte olduğunun veya o konuda tahkimin caiz olmadığının (m. 518) iddia edilmesi. Bu hallerde, ilk önce, davanın tahkim yolu ile çözülüp çözülemeyeceğinin, (hakemler tarafından değil) mahkeme tarafından tespit edilmesi gerekir (m. 519).

1- Temyiz

HUMK’un 533/1. maddesine göre, hakemlerin tahkim süresi sona erdikten sonra karar vermiş olmaları bozma sebebidir. Tahkim süresi ise altı aydır. Hakemler altı ay içinde hüküm vermek zorundadırlar. Bu süre hakemlerin ilk içtimalarından itibaren başlar (m. 529)1. Taraflar, tahkim sözleşmesinde daha uzun veya daha kısa bir süre tayin edebilirler2. Tahkim süresi uzatılmışsa uzatılan süre içinde verilen hakem kararı bozulamaz.

Hâkim doktrinin ve Yargıtay’ın görüşüne göre; HUMK m. 529 c. 2 hükmü uyarınca, tahkim süresi geçtikten sonra yapılan işlemler (ve verilen hakem kararı) batıl olduğundan, bu husus kamu düzenine ilişkindir3. Bu nedenle, hakem kararını temyiz eden taraf (veya taraflar) bu temyiz sebebini açıkça ileri sürmemiş olsa bile, Yargıtay, tahkim süresi geçtikten sonra karar verilmiş olduğunu re’sen gözetir ve hakem kararını bozar. Hatta aynı nedenle, hakem kararının temyiz edilmemiş olması halinde, hâkim, hakem kararının tahkim süresi geçtikten sonra verilmiş olması nedeniyle batıl olduğunu re’sen gözetir ve hakem kararının tasdiki talebini (m. 536) reddeder4.