Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

Ceza Muhakemesi Hukukunda Deliller

Mahmut Koca

GİRİŞ

Ceza muhakemesi, geçmişte yaşandığı iddia edilen bir olayın gerçekten meydana gelip gelmediğini, meydana gelmiş ise ne şekilde ve kim tarafından meydana getirildiğini ortaya çıkarmak ve bu olayın hukuk normları karşısındaki durumunu tespit etmek amacıyla yapılmaktadır. Bunun için de, olay hakkında karar verecek olan muhakeme makamları, yaşanmış olaydan geriye kalan izleri takip ederek, bunları bir araya getirerek olayı aydınlatmak durumundadırlar. Zira gerek savcının iddia görevini gerek hakimin yargılama görevini yerine getirebilmesi için, geçmişte ne olduğunu, nasıl olduğunu bilmek mecburiyetleri vardır. Geçmişte kalmış bir olay, bugün adeta gerçeğine uygun olarak tekrar canlandırılacaktır. İşte yaşanmış, bitmiş, geride kalmış bir olayın parçalarını bugüne taşıyan ve bu olayın ne şekilde cereyan ettiğini gösteren vasıtalara “delil” denilmektedir1.

Her muhakeme faaliyetinde olduğu gibi, ceza muhakemesi bakımından da delillerin önemi büyüktür. Ceza muhakemesi, bir bakıma, bir suç işleme şüphesi doğduktan sonra bu şüphenin yenilmesine yönelik olarak yapılan faaliyetler bütününü ifade etmektedir. Bu faaliyetlerin en önemlisini ise, hiç şüphesiz, delil elde etmeye yönelik olarak yapılan araştırma faaliyetleri oluşturmaktadır. Bu araştırmaların sonunda muhakemenin soruşturma safhasında savcı, kovuşturma safhasında ise hakim belli konularda bir karara varacaktır. Olayın ne şekilde meydana geldiği konusunda bir kanaate varılırken, delillere dayanılmak zorunludur. Zira “delilsiz mahkumiyet olmaz” kuralı, ceza muhakemesi hukukunun temelini oluşturan kurallardan birisidir2. Artık bunun yanına soruşturma evresi bakımından ve savcıya yönelik olarak “delilsiz kamu davası açılamaz” kuralını da eklememiz gerekmektedir. Delillere dayanılarak şüphe yeterli hale gelmiş veya yenilmişse olay belirlenmiş demektir. Böylece deliller olayın belirlenmesine, ortaya çıkartılmasına ve dolayısıyla ispatına yarayan vasıtalar olmaktadır3. Eğer delil yoksa veya az ise ceza muhakemesinin gayesi olan maddi gerçeğe ulaşılması da mümkün değildir4.

Ceza muhakemesinin gayesine ulaşmasında oldukça önemli olan delillerin toplanması, korunması ve bozulmadan olayı yargılayacak olan yargılama makamının önüne getirilmesi esaslı bir mesele teşkil etmektedir. 5271 sayılı yeni Ceza Muhakemesi Kanunu ile “sanıktan delile değil, delilden sanığa ulaşılması” yöntemi benimsenmiş5 ve soruşturma aşamasında delilleri toplamakla görevli savcılık ve onun emrindeki adli kolluk makamlarına önemli araştırma ve tedbire başvurma yetkileri verilmiştir. Bu çerçevede özellikle şüpheli, sanık ve diğer kişilerin beden muayenesi ve vücutlarından örnek alınması (CMK m. 75, 76), elde edilen örnekler üzerinde moleküler genetik incelemeler yaptırılması (CMK. m. 78), fizik kimliğin tespiti (CMK m. 81), yer gösterme (CMK m. 85), bilgisayarlarda arama, kopyalama ve elkoyma (CMK m. 134), telekomünikasyon yoluyla yapılan iletişimin denetlenmesi (CMK m. 135) ve gizli soruşturmacı ve teknik araçlarla izleme (CMK m. 139) gibi delillere ulaşılmasını sağlayan yeni yöntemleri zikretmek gerekir.