Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

İş Hukukunda Zorunlu Arabuluculuk Süreci

Mandatory Mediation Process in Labor Law

Tugay Can YILMAZ

Günümüzde insanların bir araya gelip sosyalleşmesi, uyuşmazlıkların çıkma ihtimalini doğurmuştur. Türk yargı sistemine uyuşmazlık oranlarını azaltmak, hem usul ekonomisini sağlamak hem de mahkemelerde yoğun dosya karmaşıklığını önlemek amacıyla dava öncesi tarafların karşılıklı mutabakata varma usulü getirilmiştir. Buna arabuluculuk denir. Arabuluculuk süreci uzman ve eğitimli bir arabulucu tarafından yönetilmelidir. Tarafın başvurusu ile bu süreç başlayacaktır. Bu işlemlerle mahkemelerdeki dosya yoğunluğunun azaltılması hedeflense de dava açmak isteyenler tarafından hangi davanın arabuluculuk kapsamında olacağı konusunda toplumda ve hukuk camiasında kafa karışıklığı olduğu görülmektedir. Ancak iş hukukunda arabuluculuk bir alternatif değil zorunluluk haline gelmiştir. Özellikle işçi-işveren arasındaki anlaşmazlıkların çözümü zorunlu arabuluculukla etkili bir hal almıştır fakat bu konu pek çok kişi tarafından da eleştirilmiştir. Bu süreç 7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu’nun yürürlüğe girmesi ile başlamıştır. Kanun yürürlüğe girmeden önce ihtiyari nitelikte olan arabuluculuk süreci iş hukukunda doğan belirli problemler için zorunlu hale getirilmiştir. Bu çalışmada arabuluculuk, iş hukukunda arabuluculuğun neden zorunlu olduğu ve önemi tartışılacaktır.

Hukuk, Arabuluculuk, İş Hukuku, Dava, Uyuşmazlık.

Conflicts have become inevitable as a result of people’s increasing socialization opportunities today. A procedure to reach a mutual agreement before a lawsuit has been introduced to the Turkish judicial system both to ensure procedural economy and to prevent intense file complexity in the courts. This is called mediation. Mediation process should be managed by an expert mediator. This process will begin with the application of the party. With this procedure, although it is aimed to reduce the intensity of files in the courts, it is seen that there is confusion in the society and the legal community about which case will be within the scope of mediation by those who want to file a lawsuit. However, mediation in the labor law has become a necessity, not an alternative. Especially the settlement of disputes between employee and employer became effective procedure with mandatory mediation but this issue is criticized by many people. This process had begun after the Labor Courts Act with no 7036 had entered into force. The mediation process which was facultative before the act came into force has been made mandatory for resolving certain problems arising from labor law. In this paper mediation, why mediation is mandatory in labor law and its importance will be discussed.

Law, Mediation, Labor Law, Case, Dispute.

Giriş

Hukukumuzda genelde taraflar herhangi bir hukuki problemini yargıya taşıyarak dava yolu ile hakkını aramaktadır. Dava yolunun yanı sıra alternatif uyuşmazlık çözüm yolları da bulunmaktadır. İşte arabuluculuk kurumu tarafların daha dava aşamasına gelmeden hukuki problemlerini çözebilecekleri alternatif çözüm yollarından bir tanesidir. Arabuluculuk yolunun tercih edilmesi tarafların dostluk içerisinde iradelerini ortaya koyması ve uyuşmazlığı hızlı bir şekilde çözüme kavuşturmasını amaçlar. Taraflar dışında mahkemeler içinse oluşacak dosya yoğunluğunun önüne geçilmesinde önemli bir yer teşkil etmektedir. Arabuluculuk müessesesi bazı hukuk dalları açısından zorunlu olarak getirilmiş ve dava şartı olarak aranmaktayken bazı hukuk dalları için ise zorunlu değildir.

Arabuluculuğa başvuru için bir uyuşmazlık söz konusu olmalıdır. Bu uyuşmazlığın çözümü için taraflar bir araya gelerek daha sonra açıklanacağı üzere belirlenecek bir arabulucu önünde çözüme kavuşturulmaya çalışılır. Bu aşamanın olumsuz sonuçlanması taraflar açısından bir hak kaybı yaratmayacak, taraflar arabuluculuk tutanağı ile birlikte davasını yine açabilecektir. Burada önemli olan nokta eğitim almış bir uzman tarafından tarafların sulh olma isteklerinin dava açılmadan önce çözüme kavuşturulmasıdır.

İş Mahkemeleri Kanununa (bundan sonra İMK olarak anılacaktır) göre iş davalarında dava açılmadan önce arabulucuya başvurmak zorunlu hale getirilmiştir.1 Böylelikle mahkemelerin iş yükünün azalacağı ve uyuşmazlığın kısa yoldan çözüleceği düşünülmüştür. Mahkemeler çoğunlukla işçiyi haklı bulsa da çoğu zaman işçiler hak edişlerinin çok daha azına razı ediliyor. İşte arabuluculuk sürecinde eğitimli bir hakem aracılığı ile görüşmelerin yapıldığı göz önüne alındığında işçinin hak edişinin hesaplanmasında bir yol gösteren olacağından hak kaybı açısından işçiyi koruyan bir düzenleme olacaktır. İşçinin en temel ihtiyaçlarının karşılanması amaçlanmış bunlar da işçinin hakkı olan ücretin kendisine ödenmesi, işinin devamı ve sosyal güvenliğinin korunmasıdır.2

I. Arabuluculuk Kavramı ve Arabuluculuğun Amacı

Arabuluculuk kavramı hukukumuzda var olmadan önce Anglo Sakson menşeli Amerikan - İngiliz hukuk sisteminde var olup zamanla Avrupa’ya yayılmıştır. Kelime kökeni olarak uluslararası dilde “mediation” olarak ifade edilir. Anlamını arabulmaktan alır.3

Çözüm bulmak için geliştirilen yöntem olan arabuluculuk, 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanununa4 göre (bundan sonra HUAK olarak anılacaktır) HUAK m.1/2: “Bu Kanun yabancılık unsuru taşıyanlar dahil olmak üzere, ancak tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edebilecekleri iş veya işlemlerden doğan özel hukuk uyuşmazlıklarının çözümlemesinde uygulanır.” Arabuluculuk tanımı ise, HUAK m.2’ye göre: “Dava açılmadan önce yahut davanın görülmesi sırasında, sistematik teknikler uygulayarak tarafları görüşmek ve müzakerede bulunmak amacıyla bir araya getiren, onların birbirlerini anlamalarını ve bu suretle kendi çözümlerini kendilerinin üretmesini sağlamak için aralarında iletişim sürecinin kurulmasını gerçekleştiren, uzman eğitimi almış, tarafsız bir üçüncü kişinin katılımıyla ve ihtiyari olarak yürütülen faaliyet” olarak nitelendirilmiştir. HUAK’ın çok sayıda maddesi ile ilgili Anayasa’ya aykırılık taşıdığı iddia edilmiş; ancak Anayasa Mahkemesi tarafından kanun Anayasa’ya aykırı bulunmamıştır. İddia edilen kanun maddesi özellikle Anayasa’nın 36. maddesinde belirtilen herkesin hak arama hürriyetinin olduğu ve arabuluculuk sistemi ile bu hürriyetin önüne geçildiğidir. Ancak Anayasa Mahkemesi 10.07.2013 tarihli kararında herkesin arabuluculuk sürecine başvurmak, süreci devam ettirmek ve süreci sonlandırmakta serbest olduğunu; dolayısıyla iddia edildiği gibi Anayasa’ya aykırı bir hükmün bulunmadığı belirtmiş ve iddiaları sonlandırmıştır.5

Özellikle ülkemizde arabuluculuğa tabi uyuşmazlıklar arabulucu olacak bireyin belirli bir donanıma sahip olunması gerekmektedir. Bu donanımını ise alacağı eğitimle tamamlamalı ve hazır hale gelmelidir. Bazı arabulucu olmak isteyen bireyler için arabuluculuk eğitimi bir angarya olarak görülmekle birlikte bir masraf ve belge alınması gereken bir prosedür olarak yorumlanmaktadır. Sebebi ise tamamen temele dayanmaktadır. Şöyle ki; hukukçuların mezun olabilmesi için gereken hukuk fakültesi eğitimlerinin yanında arabuluculuk için ayrıca bir ders alması ve bu sorunun daha en başında çözülmesi görüşü ortaya atılmaktadır. Letonya’da arabuluculuk eğitimi alan bireyler kendi dillerinden başka İngilizce, Rusça ve İspanyolca arabuluculuk yapanlar da bulunmaktadır.6 Buradan çıkacak olan sonuçlar bakımından eğitimini tamamlamış arabulucu ve taraflar sulh olmak için, sona ermesini istedikleri hukuk uyuşmazlıklarında arabuluculuk müessesesini uygulayabileceklerdir. Arabuluculuk, tarafların, ister dava öncesi ister dava sırasında çatışma halinde oldukları konular bakımından görüşmelerin sağlandığı, bu görüşmelerin ise arabulucu ya da hakem olarak nitelendirilen bir tarafsız kişi tarafından yapıldığı uygulamadır. Burada önemli olan nokta ise, arabulucunun taraf tutmayan, tarafsız bir üçüncü kişi olarak seçilmesidir. Arabulucu, hakem veya hâkim değildir bu yüzden karar veremeyecek sadece önerilerde bulunabilecektir.7

Uyuşmazlığa katılan kişiler, taraflar, arabulucu ve arabulucuyu temsilen görüşmeye katılan vekillerdir. Söz konusu uyuşmazlığın giderilmesi açısından görüşmeye katılan arabulucuların ve avukatların kişisel becerileri, işin niteliği gereği bilgi sahibi olmaları, tarafların uyuşmazlığı çözme konusundaki istekleri önemlidir. Arabuluculuk sürecinde taraflar barışçıl yöntemlerle, birbirlerine karşı saygı ve dürüstlük kurallarından ayrılmadan sorunun çözüme kavuşturulmasını sağlamalıdır.

II. Arabuluculuğun Tarihçesi

Arabuluculuk eski çağlarda da kullanılan bir uyuşmazlık çözüm yöntemidir. Birçok ülkede arabuluculuk zorunlu olarak başvurulan bir çözüm yöntemidir. Ülkemizde de Osmanlı döneminde ulema sınıfı olarak bilinen eğitimli din âlimlerinde oluşan grubun faaliyetleri de günümüz arabuluculuğa benzetilmektedir. 1800’lü yıllarda Osmanlı topraklarını genişlettikçe ticaret hayatı da gelişip büyüdü bu da çözülmesi gereken sorunları doğurdu. Bu yüzdendir ki ülkemiz toprakları teknoloji ve bilimin de gelişimi ile önceden bildiği bir yöntemi modernize ederek uygulamaya koymuştur; dolayısıyla arabulma yöntemi yeni bulunmuş bir yöntem olmayıp sadece günümüze uyarlanmıştır.

Arabuluculuk modern anlamda ABD’de 1960’lı yıllarda çokça kullanılmaya başlamış olup teknoloji ve bilimin de artması ile uyuşmazlıkları artmasına neden olmuş bu da bireylerin kendi çözüm yöntemlerini üretmeye yöneltmiştir. 1976 yılında Roscoe Pound Konferansı bu anlamda bir devrim niteliğindedir. Duruşma salonlarında sadece duruşmaların yapılmayacağı aynı zamanda bireylerin uyuşmazlıklarının çözümü için bir merkez haline getirilmesi anlamında bir milattır. Kıta Avrupası ise bu 1990’lı yıllarda bu kurumu benimsemiş ve Avrupa Birliği bu konuda çalışmalar yürütmüştür. 2002 yılında Uncitral Milletlerarası Ticari Arabuluculuğa ilişkin Model Kanunu, 2008 tarihinde Avrupa Parlamentosu ve Konseyi Yönergesi kabul edilmiştir. Bireylerin arabuluculuk konusunda tek beklentisi gelişen dünyada çözümlerin de barışçıl yollarla sonuca ulaştırılmasıdır. Pek tabi bireylerinde arabuluculuk konusunda eğitimler alması arabuluculuğun gelişmesi de önem teşkil etmektedir. Avrupa Adaletin Etkililiği Komisyonu (CEPEJ) rehber ilkelerinde yargılama aşamasında arabuluculuk sürecindeki eksikliğin giderilmesi açısından yargı mensuplarının vatandaşlara bu konularda bilgi verme ve tavsiyelerde bulunma açısından sorumlu olduklarına dikkat çekmiştir.

Günümüzde arabuluculuk ise adalete erişmek isteyen bireylerin çözüm yöntemi olmuştur. 22.06.2012 tarihinde Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu yürürlüğe girmiş daha sonra ise 26.01.2013 tarihinde Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanun Yönetmeliği Resmî Gazetede yayınlanmıştır. 12.10.2017 tarihinde ise Yeni İş Mahkemeleri Kanunu’nun kabulü ile iş davalarında arabuluculuk şartı getirilerek iş yargısında önemli bir gelişme yaşanmıştır.8