Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

Güncel Yargı Kararları Işığında, Karayolları Trafik Kanununun 110’uncu Maddesinin Uygulanmasına Yönelik Değerlendirmeler

Considerations on the Application of the Article 110 of Highway Traffic Code, in the Light of Actual Adjudications

Aytaç ÖZELÇİ

İdari rejimin benimsendiği Türk hukuk düzeninde, idarenin idare hukuku alanına giren işlemlerinden veya eylemlerinden kaynaklanan idari uyuşmazlıklarından doğan davaların, kural olarak genel mahkemeler dışında kendine özgü yargılama sistemine sahip bulunan idari yargı yerlerinde görüleceği kabul edilmektedir. Bununla birlikte Yasama Organı, haklı nedenlerin varlığı ya da kamu yararı amacıyla bir idari uyuşmazlığın çözüm yerini, genel mahkemeler (adli yargı yerleri) olarak belirleyebilir. Yasama Organı tarafından bir yasayla, mahkemelerin görev alanlarının kesin ve net biçimde belirlenmediği durumlarda görev yönünden yaşanacak uyuşmazlıklar, bilindiği gibi yargı yerleri tarafından giderilmektedir. İşte, son zamanlarda yargı organları arasında yaşanan bu tür görev uyuşmazlıklarından biri de, Karayolları Trafik Kanunundan doğan sorumluluk davalarında verilen farklı kararlardır. 2011 yılında yapılan yasa değişikliğinden sonra, bu konuda tartışmaların sona ereceği düşünülmüşse de, idarenin yol yapım, bakım ve onarım biçiminde yürüttüğü kamusal faaliyetlerin neden olduğu sorumluluk davalarının hangi yargı kolunda çözümleneceği konusunun, yüksek mahkemeler arasında tartışılmaya devam ettiği görülmektedir. Her ne kadar Uyuşmazlık Mahkemesi bu tür davaların çözüm yerinin adli yargı yerleri olduğuna karar verse de yasa değişikliğinin genel gerekçesine bakıldığında bu yönde bir kabulün, esasında Yasada değişiklik yapılmasının asıl amacının dışında bir hukuki sonuç yarattığı düşünülmektedir.

İdari Rejim, İdarenin Sorumluluğu, Yargı Ayrılığı, Hizmet Kusuru, Yasama Organının Takdir Yetkisi, Görev Uyuşmazlığı.

In the Turkish Legal system adopting the administrative regime, it is accepted that a lawsuit emerging from administrative disputes resulting from an operation or action of the administration in the field of administrative law would be held in principle, in a place of jurisdiction having special judicial system apart from general courts. Nevertheless, the legislative organ is able to determine general courts (place of judicial jurisdiction) as a resolution place of an administrative dispute, by taking into account justifiable reasons or public interest. In case competency area of courts is not determined definitely and clearly by the legislator, dispute that might be experienced in respect of competency could be removed by the place of jurisdiction as known. Well, one of these disputes recently experienced on competency among judicial bodies is different judgements imposed in course of lawsuit of responsibilities emerging from the Highway Traffic Code. Following the law amendment done in 2011, even if it is assumed that the discussions on this subject would come into end, it is witnessed that in which judicial branch the lawsuit of responsibility caused by a public activity of an administration such as road construction, maintenance and reparation would be resolved is still subject of discussion. Even though the Court of Dispute has ordered that the solution place of such lawsuits is judicial courts, when considering the general reason of the law amendment, it is principally considered that it has caused a legal result outside of the amendment’s main purpose.

Administrative regime, Responsibility of the Administration, Separation of Jurisdictions, Discretionary Act of the Legislative Power, Competency Dispute.

GİRİŞ

6085 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun yürürlükten kaldırılması ve yerine 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun1 (KTK) 18.10.1983 tarihinde yürürlüğe girmesiyle birlikte, ülkemizde karayollarında, can ve mal güvenliği yönünden trafik düzenini sağlamak ve bu alanı ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri belirlemek amacıyla ve ayrıca, trafikle ilgili kuralları, hakların ve yükümlülüklerin neler olduğu, bunların yerine getirilmesi ve denetlenmesi gibi konularda yeni bir yasal çerçeve çizilmiştir. Bu kapsamda “yayaların, hayvanların ve araçların karayolları üzerindeki hal ve hareketleri” olarak tanımlanan2 trafiğin, kamunun yararlanmasına açık olan arazi şeridi, köprüler ve alanlar olarak belirlenen3 karayollarında düzenlenmesi başta olmak üzere, anılan Kanunun uygulama alanı bulduğu karayollarının yapım, bakım, onarım ile güvenliğinin sağlanması ve bu konuda temel politikaların belirlenerek uygulamaya yönelik kararların alınması gibi görevlerin ve yetkilerin hangi kurumlar ve/veya kuruluşlar tarafından yerine getirileceği 2918 sayılı KTK’da açıkça belirlenmiştir.

2918 sayılı Kanun kapsamında olan yerlerde meydana gelecek; can ve mal kaybına neden olabilecek trafik kazalarının önlenmesi konusunda KTK'da, yetkili kurumların ve/veya kuruluşların belirlendiği görüldüğü gibi, bunların görevlerinin ve sorumluluklarının neler olduğu da açıkça yazılmıştır. Bu bağlamda anılan Kanunun 7’nci maddesi ve ayrıca 6001 sayılı Karayolları Genel Müdürlüğünün Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanunun4 4’üncü maddesi ile görevleri ve yetkileri belirlenen Karayolları Genel Müdürlüğünün5 (KGM) karayollarını yapmak, yaptırmak, güvenle kullanılmalarını sağlayacak biçimde sürekli bakım altında bulundurmak, bakımını yaptırmak, onarmak, onarımını yaptırtmak, işletmek veya işlettirmek vb. konularda üstlenilen hizmetleri yürütmemesi ya da gereği gibi etkin ve verimli biçimde yerine getirmemesi veya geç yerine getirmesi sonucu oluşacak hak ihlallerinde tazminat sorumluluğunun nasıl ve hangi yöntemle işletileceği; maddi ve manevi zararların giderimi için kime ya da kimlere hangi hukuki esaslara göre başvurulacağı; yargısal yollara başvurulması düşünüldüğünde görevli yargı düzeninin neresi olacağının belirlenmesinin ne kadar önem arz ettiği izahtan varestedir.

Durum böyle iken, az önce sayılan durumlardan birinin gerçekleşmesi sonucunda oluşabilecek can ve/veya mal kayıplarının giderilmesi konusunda temel ilkelerin ve kuralların belirlenmesi yönünden, bugüne kadar yargı yerleri arasında görev konusunda kimi duraksamaların yaşandığı da bilinen bir durumdur. Örneğin, bir hizmetsel kuruluş olarak KGM’nin6 üstlendiği kamu hizmeti faaliyetlerini gereği gibi yürütmemesi veya yürütememesi durumlarında, idare hukuku bağlamında bir hizmet kusurunun varlığından kolaylıkla söz edilebildiğine göre, yasayla aksine bir düzenleme olmadığı sürece, oluşan zararların gideriminin idari yargı düzeninde istenilmesi gerekir denilebilir. Bununla birlikte başka bir örnekte, idarenin işleteni olduğu bir aracın neden olduğu bir trafik kazası sonucunda araç sürücüsü dahil üçüncü kişiler için oluşan zararların gideriminde ise, KTK düzenlemelerine bakıldığında, adli yargı düzeninin görevli olduğu görülmektedir.