Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

Cemaat Vakıflarının Yönetim Sorunu

Management Problem of Community Foundations

Kazım USLU

Uygulamada ve mevzuatta ‘cemaat vakıfları’ olarak bilinen, Türk vatandaşı olmakla beraber Müslüman olmayan Musevi, Ermeni, Süryani ve Rum vd. kökenliler tarafından kurulmuş bulunan vakıflar sürekli değişen mevzuata göre yönetile gelmişlerdir. Cemaat vakıflarının yönetimlerini en son düzenleyen 2008 tarihli Vakıflar Yönetmeliğinin ilgili hükümlerinin Bakanlar Kurulu tarafından tek taraflı olarak ortadan kaldırılmasıyla, bu vakıfların yönetimiyle ilgili hukuki bir boşluk doğmuştur. Esasen, kaldırılan yönetmelik hükümleri de sürekli itirazlara konu olmakla beraber, kısa sürede düzenlenmesi gereken yeni yönetmelik hükümleri uzun süredir nedensiz olarak yayımlanmamaktadır. Doğan bu boşluk nedeniyle de, yönetimlerinin görev süreleri biten bu vakıflarda seçimlerin nasıl yapılacağı, kimlerin oy kullanacağı, yöneticilerin sorumluluğu, bu dönemlerde yapılan hukuki işlemlerin niteliği gibi birçok sorun cevapsız kalmaktadır.

Vakıf, Cemaat Vakıfları, Vakıflar Yönetmeliği, Yönetim, Hukuki Yarar, Mazbut, Mülhak, Temsil Yetkisi, Seçim, Vakıflar Meclisi, Kayyım, Seçim Bölgesi, Oy Kullanma, Yeni Vakıflar, Denetim, Vakfiye.

The foundations founded by the origins from Jewish, Armenian, Assyrian and Greek communities who are Turkish Citizen but not Muslims, in practice known as “Community Foundation” and in laws and regulations have been managed in accordance with the laws and regulations that have been frequently amended until today. After the unilaterally abrogation of the relevant provisions of the Regulations for Foundations dated 2008 by the Council of Ministers which has lastly arranged the management of community foundations, a legal gap has come into appearance in relation to the management of such foundations. Actually, beside the fact that the provisions of abrogated regulations have always become also subject of objection, the provisions of a new regulation which should be established in a short time could not been published without any reasons for a long time. Due to such an occurring legal gap, many questions such as how a election should be conducted in such a foundation where the managements’ duty terms have ended, who could have right to vote, what kinds of responsibility the managers would have, what quality the legal transactions made during these periods would have remain without response.

Foundation, Community Foundations, Regulations For Foundations, Management, Legal Interest, Restrained, Annexed, Power of Attorney, Election, Assembly of Foundations, Custodian, Electoral District, Casting a Vote, New Foundations, Inspection, Foundation Certificate-Charter.

Hukuk sistemimizde ‘Cemaat Vakıfları1’ olarak bilinen vakıflar, Cumhuriyet öncesinde gayrimüslim vatandaşlarının oluşturduğu hayır kurumları olup 1936 yılında, düzenlenen beyannameleri ile Vakıflar Genel Müdürlüğündeki kütüğe tescil ve kayıtları yapılmış vakıflardır. Böylece, cemaatlere ait bu hayır kurumları “vakıf” olarak kabul edilmiş olup günümüzde Türk Medenî Kanununun 101’inci maddesindeki yasak nedeniyle artık yeni bir cemaat vakfı kurulamayacağı anlaşılmaktadır2. Yasakoyucumuz ise cemaat vakıflarını; vakfiyeleri olup olmadığına bakılmaksızın 2762 sayılı Vakıflar Kanunu gereğince tüzel kişilik kazanmış, mensupları Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olan Türkiye’deki gayrimüslimlere ait olan vakıflar olarak tanımlamıştır3.

Bu vakıflar, Türk vatandaşı olmakla beraber Müslüman olmayan Musevi, Ermeni, Süryani ve Rum vd. kökenliler tarafından Osmanlı İmparatorluğu döneminde padişah fermanları ile kurulmuş4 olup İstanbul’daki Rum kiliseleri, 1862 yılında yayınlanan bir nizamname doğrultusunda yönetilmişlerdir. Cumhuriyetin ilanından itibaren 12 yıl boyunca ise bu vakıfların yönetimleri kendi cemaatlerince seçilebiliyor iken vakıf kurucularının ve vakfiyelerinin belli olmaması nedeniyle ortaya çıkan tereddütler 1935 yılında yürürlüğe giren 2762 sayılı Vakıflar Kanunu uyarınca ‘bağlı (mülhak) vakıf’ niteliğini kazanmalarıyla son bulmuştur. Bu statünün kazanılmasında, bu vakıfların tanınıp hayatiyetlerini kazanmasını garanti alan Lozan Barış Antlaşmasının hükümlerinin de önemi vardır. Devamında 1938’de 3513 sayılı Kanunla 1935 tarihli Vakıflar Kanununun 1’inci ve 18’inci maddeleri değiştirilerek, mütevellilerin Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından belirlenmesi sistemi getirilmiş; ancak 1949’da çıkarılan 5404 sayılı Yasayla bu tek merkezden yönetim sistemi de kaldırılmıştır. 2762 sayılı Yasada yönetim ve denetime ilişkin son değişiklik 24 Mart 1981 tarihinde 2437 sayılı Yasayla yapılmıştır. Cemaat vakıflarının seçim usullerini düzenleyen yönetmelik ise zaman içinde birçok kez değişikliğe uğramıştır. Dolayısıyla, cemaat vakıflarının nasıl yönetileceği iç hukukumuzda istikrar kazanamamış olup bu durumun hukuki, siyasi, sosyal ve diplomatik birçok nedeni bulunmaktadır. Bu çalışmada ise cemaat vakıflarının yönetim ve temsil sorunları yalnızca hukuki açıdan değerlendirilmeye çalışılmıştır.

Cemaat vakıflarının günümüzdeki hukuki durumları, Lozan Barış Antlaşması hükümleri yanında 2008 yılında yürürlüğe giren 5737 sayılı Vakıflar Kanunu ve bu Kanuna ilişkin çıkarılan Yönetmelik hükümlerine tabidir. Bu mevzuata göre, Türk Medenî Kanununa göre kurulmuş olan ve "yeni vakıflar" olarak tanımlanan vakıflara tanınan haklar genel olarak cemaat vakıflarına da tanınmıştır.