Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

Yargıtay Kararları Işığında Türk Medeni Hukukunda Yardım Nafakası

Assistance Alimony in Turkish Civil Law in the Light of the Decisions of Court of Cassation

Hayrunnisa ÖZDEMİR

Türk Medenî Kanununda, aile kurumunu korumaya yönelik olarak değişik isimlerde de olsa nafakalar öngörülmüştür. Söz konusu olan nafakaların ortak özelliği, korunmaya muhtaç aile bireylerini ekonomik olarak koruma altına almaktır. Bu korumaya, evlilik sürerken olabileceği gibi evliliğin sona erme aşamasında; hatta aile içinde taraflardan herhangi birine karşı gerçekleşen şiddetin önlenmesinde de başvurulur. Yine evlilik dışında, tamamen ailenin birbirine göstermesi gereken karşılıklı dayanışmaya bağlı olarak aile bireylerinden birinin kendisine yardım edilmediği takdirde yoksulluğa düşecek olması durumunda, ilgili kişiye yoksulluğunu giderecek gerekli yardımların yapılabileceği de düzenleme altına alınmıştır.

Tedbir Nafakası, Iştirak Nafakası, Yardım Nafakası.

The Turkish Civil Code sets forth various types of alimony with different terms in order to conserve the family. The common ground of these alimonies is to safeguard economically the dependant members of the family. This safeguard is applicable not only during the marriage but also at the time of marital dissolution and it may be applied even in case of domestic violence prevention. Apart from the marriage, the Code also regulates each person’s obligation of supporting his/her ascendants and descendants and siblings who will fall into poverty in case he/she has not given help.

Temporary Alimony, Child Support, Support Alimony.

GİRİŞ

Türk Medeni Hukukunda nafaka, genel olarak bakım nafakası ve yardım nafakası olarak ikiye ayrılır. Bakım nafakası kendi içinde; tedbir nafakası, yoksulluk nafakası ve iştirak nafakası olmak üzere üçe ayrılır. Çalışma konumuz, yardım nafakası ile ilgili Türk - İsviçre Medeni Kanunundaki düzenlemeler ve her iki ülkenin yüksek mahkeme kararları çerçevesinde ele alınmıştır. Yardım nafakası, incelenirken Türk Medeni Kanununda yer alan değişik durumlar göz önünde bulundurulmuştur.

I. YARDIM NAFAKASI

Nafaka kavramı, kanunun öngördüğü kişilere yine kanunun öngördüğü koşulların gerçekleşmesi halinde, yardıma muhtaç durumdaki hısımlarına yardım etme ve onların bakımını sağlama borcu yükleyen bir kurumdur1. Bireyler arasında karşılıklı dayanışma ve yardımlaşma, zor günlere birlikte katlanma, karşılıklı fedakârlıklarda bulunma yükümlülüğü, Türk Medeni Kanununda en geniş anlamda aile için öngörülmüştür. İnsanlar; hastalık, işsizlik, yaşlılık veya buna benzer sebepler yüzünden yoksulluğa düşebilirler2. Bu takdirde yakın hısımların birbirlerine yardım etmeleri, vicdanî ve ahlakî bir görevdir. Bu durum esasında insanlığın gereğidir.

Yardım nafakası; bir şahsın, yardım etmediği takdirde yoksulluğa düşecek olan yakınına bu yoksulluktan kendi imkânları ile kurtulamadığı takdirde, yaşaması için gerekli yardımı temin etmesidir. Kanun koyucu, 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 364, 365 ve 366. maddelerinde yapmış olduğu düzenleme ile aile fertlerinin birbirlerine yardım etmelerini, sadece ahlâki bir yükümlülük olarak kalmasına müsaade etmemiş, bunu hukuki bir yükümlülük hâline getirmiştir3. Türk Medeni Kanununda bu durum, “herkes, yardım etmediği takdirde yoksulluğa düşecek olan üstsoyu - altsoyu ile kardeşlerine refah içinde bulunmak koşulu ile herhangi bir süre ile sınırlı olmaksızın yardım nafakası vermekle yükümlüdür” (TMK. md. 364) hükmü ile düzenlenmiştir. Kural olarak, anne ve babanın çocuğuna karşı olan bakım borcu çocuğun ergin olmasına kadar devam eder ve çocuğun ergin olması ile sona erer4. Dolayısıyla çocuğun ergin olması ile tedbir ve iştirak nafakası da sona erer. Ergin çocuk tarafından açılan dava tedbir veya iştirak nafakası veyahut da bu nafakaların artırımı şeklinde açılmış dahi olsa, hukukî nitelendirme görevi hâkime ait olduğundan, bu davanın yardım nafakası olarak tespiti gerekir5. Anılan şartlar gerçekleştiğinde, ergin olan çocuk artık yardım nafakası talep edebilir. Yardım nafakası talebi kanuni bir hakkın kullanımı niteliğinde olup, aleyhine dava açılan kişi tarafından manevi tazminat istemine konu edilemez.