Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

Türk Hukukunda Anlaşmalı Boşanma ve Anlaşmalı Boşanmada Karşılaşılan Hukuki Meseleler

Uncontested Divorce and Relevant Legal Issues in Turkish Law System

Mehmet İbrahim TURHAN

Belirli sebeplere bağlı olarak ve ancak hakim kararıyla boşanma; modern hukukun ve tabi TMK’nın kabul ettiği boşanma sistemidir. Bu sisteme göre eşler kanunda belirlenmiş sebeplere bağlı olarak, ancak hakim kararıyla boşanabilmektedir. Bu boşanma sebeplerinden birisi de 1988 tarihinde hukuk sistemimize giren anlaşmalı boşanmadır. Anlaşmalı boşanma; eşlerin birlikte başvurması ya da birinin başvurusu üzerine diğerinin davayı kabul etmesi ile evlilik birliğinin temelinden sarsılacağını karine edinen, hakimin tarafları bizzat dinlemesi sonucu onların iradelerini serbestçe açıkladığına kanaat getirmesi ve taraflarca düzenlenen anlaşmayı da uygun bulması ile karar verebileceği bir boşanma türüdür. Uygulamada tarafların, taraf vekillerinin ve hakimlerin kısa sürede ve basit gibi görünen bir süreçle sonuçlandırdığı bu boşanma türünde süreç içerisinde veya süreç sonrası icrasında birçok hukuki meselelerle karşılaşmak mümkündür. Biz de çalışmamızda anlaşmalı boşanmaya ilişkin açıklamalarımızın ardından tespit ettiğimiz bu meseleleri irdelemeyi amaçladık.

Boşanma Hukuku, Anlaşmalı Boşanma, İrade İlkesi, Protokol, Boşanma Davaları.

Divorce; depending on certain reasons and ordered only by a judge; is the divorce system accepted by modern law and Turkish Civil Code. According to this system, spouses can only get a divorce by the decision of a judge based on reasons specified in law. One of these divorce reasons is the uncontested divorce, which was incorporated into our legal system in 1988. Uncontested divorce; is a type of divorce in which the spouses apply together or else one of them accepts the case upon an application of the other. Upon hearing both of the parties personally, the judge, who presumes that the foundation of the marriage union is broken decides that they have freely declared their will and finds the agreement laid out by the parties appropriate. In practice, it is possible to encounter many legal problems during or after the process of the uncontested divorce, which the parties, attorneys and judges conclude in a short time and with a seemingly simple process. In our study, we aimed to examine these legal problems.

Divorce Law, Uncontested Divorce, Principle of Will, Protocol, Divorce Cases.

Giriş

Aile; kadın, erkek ve kimi zaman çocuktan oluşan en küçük toplumsal birim olarak kabul edilmektedir. Kişiler de ilk eğitimlerini ailelerinden almakta daha sonra topluma kazandırılarak birey olmaktadır. Anayasamız, ailenin toplumun kilit taşı olduğu gerçeğinden bahisle ailenin korunmasını1 devlete bir yükümlülük olarak addetmiştir. Ne var ki eşler arasındaki birliktelikler bazı sebeplerle sonlanabilmektedir. Eski toplumlarda sayısına az rastladığımız bu sonlanmaların yıllar ilerledikçe modern toplumlarda büyük bir hızla arttığı gözlenmektedir. İstatistiklere göre ülkemizde son on yılda boşanan çiftlerde bütün dünyaya paralel olarak artış gördüğü gözlenmektedir Bu durum da boşanmaların ve bu çalışmanın konusu olan anlaşmalı boşanmanın hukuk sistemindeki sorunlarına ve sonuçlarına daha fazla eğilim gösterilmesini ve irdelenmesini gerekli kılmıştır.

Bu sonlanma modern hukuk sistemlerinde mahkeme kararıyla ve ancak belli sebeplere dayalı olarak gerçekleştirilebilmektedir. Boşanma olarak tanımladığımız bu sonlanmada belli bazı ilkeler geçerlidir. Bu ilkelerden ‘irade ilkesi’ olarak adlandırdığımız bir ilke vardır ki, ‘1936 tarihinden beri tartışmalara aldığımız ve nihayet 1988 tarihinde hukuk sistemimize giren ‘anlaşmalı boşanma’da kendisini en çok hissettiren ilkedir. Bu düzenlemeye göre taraflar kanunda yer alan boşanma sebeplerine bağlı kalmadan, karşılıklı olarak boşanmak istediklerini beyan etmeleriyle ‘evlilik birliğinin temelinden sarsıldığı’ kabul edilecek ve hâkim tarafları boşayacaktır. Bu düzenleme ilk tartışılmaya başlandığında, düzenlemeye; devletin aile birimini koruması gerektiği ve bu düzenlemenin hemen ilk basit tartışmada özellikle genç evli çiftlerin boşanmasına teşvik olacağı veya nasılsa kolayca sonlanabileceği için bir takım muvazaalı evliliklere kapı açacağından bahisle karşı çıkılmıştır.

Ancak, ‘anlaşmalı boşanma’ sistemine göz kapamak, gerçekten boşanmak konusunda kararlı çiftlerin kanunu dolayarak boşanmasına engel olamadığı gibi, onları belki de bu yöntemlere itmek anlamına gelebilirdi. Anlaşmalı boşanma bu tartışmalar altında nihayet hukuk sistemimize girebildi. Ancak elbette bu boşanma türü bazı şartlar dahilinde söz konusu olabilecekti. Biz de bu çalışmaya ‘Anlaşmalı boşanma’nın çatısı olan ‘Boşanma’ kavramından başlayarak, anlaşmalı boşanmanın felsefesinin daha iyi anlaşılabilmesi için boşanma sistemlerinden ve ilkelerinden bahsettik. Ardından Anlaşmalı boşanmanın özelliklerini, şartlarını belirterek, uygulamada anlaşmalı boşanma davalarında, gerek usul hukukuyla gerek esasla ilgili karşılaşılan birtakım hukuki meseleleri irdeledik. Bu konularla ilgili ne yapılması gerektiği yönünde tespitlerde bulunduk. Zira boşanma türleri içinde en kolay ve zahmetsiz tür olarak adlandırabileceğimiz anlaşmalı boşanma aslında tarafları, vekilleri ve hâkimleri pek çok hukuki meseleyle karşılaştırabilmektedir.

Bu hukuki meselelerin bir kısmı yargılama faaliyeti devam ederken karşılaşılan hukuki sorunlardan oluşmaktayken bir kısmı ise anlaşmalı boşanma davasının sonuçlanmasından sonra protokolün kabulü ve icrası ile gerçekleşen sorunlardır. Özellikle Protokolün icrası ile ilgili karşılaşılan hukuki meseleler gerçekten de anlaşmalı boşanmanın basit ve kısa sürede sonuçlanan “sorunsuz” bir boşanma türü olduğu algısını değiştirmelidir.

I. Boşanma Kavramı

Boşanma, geçerli olarak kurulmuş bir evliliğin2 eşlerin sağlığında, kanundaki sebeplere dayanılarak mahkeme kararıyla sonlandırılmasıdır. Boşanma geçmişe yönelik olarak gerçekleşmezken, aynı zamanda bir yenilik doğuran dava olarak karışımıza çıkar.3

Teoride, boşanma üzerine 3 sistem mevcuttur. Bunlar evliliğin bir ömür boyu devam etmesini benimseyen ‘boşanmayı reddeden sistem’, ‘karşılıklı anlaşma veya eşlerden birinin tek taraflı beyanıyla evliliği sonlandıran ‘serbest boşanma sistemi’ ve belirli sebeplere dayanarak, sadece hâkim kararıyla boşanmaya izin veren ‘hâkim kararıyla boşanma sitemi’dir.4

Bu sistemlerden ‘boşanmayı reddeden sistem’, evliliğin sonsuza kadar devam etmesi gerektiğini belirterek, evliliğin, ancak ölümle son bulacağını savunmaktadır. Bu görüşü X. yüzyıldan itibaren Katolik kilise hukuku benimsemiştir.5

‘Karşılıklı anlaşma veya tek taraflı irade beyanıyla boşanma’yı esas alan sistem de ise, tıpkı bir borçlar hukuku sözleşmesi gibi evlilik herhangi bir resmi makamın onayına veya bir hâkim kararına gerek kalmaksızın, yine hiçbir sebep göstermeksizin tarafların iradesi ile bir sözleşmenin feshedilmesi misali sonlandırılabilmektedir.

‘Belirli sebeplere dayalı olarak ve hâkim kararıyla boşanma’ sistemi modern dünyanın ve TMK’nın kabul ettiği sistemdir. Bu sistem boşanmayı reddeden sistem ile karşılıklı anlaşma veya tek taraflı irade beyanıyla boşanma sistemi ortasında bir sistemdir. Boşanma, ancak belirli bir makamın kararına ve ancak belirli sebeplere bağlı olarak gerçekleştirilebilir. Burada evliliğin karşılıklı anlaşma ile sonlandırılamaması; ancak belirli sebeplere ve hâkim kararına bağlı olunması, kamu düzeninin toplum üzerindeki denetimi olarak ifade edilebilir. Bir bakıma kamu, evliliğin sonlandırılmasını kontrol altına almış ve kamunun belirlediği çerçeve dışında bireylerin kendi sebepleriyle evliliklerini sonlandırılamayacağı bir sistem oluşturmuştur. Bizce de modern hukukun belirlediği bu sistem kamunun bireylerin özgürlüğünü sınırlamasının kamu düzeni açısından gerekli olduğu durumlardan birisidir.

Çalışmamızın konusunu oluşturan anlaşmalı boşanma, konusuna göre bir genel boşanma sebebi iken etkisine göre mutlak bir boşanma sebebidir. Peki, tarafların boşanma konusunda anlaşmış olmaları hâkimin boşanmaya karar vermesi için yeterli midir? Modern hukukun ve TMK’nın hâkim kararına ve belli sebeplere bağlı boşanma sistemini kabul ettiğinden bahsetmiştik. Yani iradi sistemden farklı olarak taraflar, ancak hâkim kararıyla boşanabilmektedir. Bu durumda hâkim, boşanmak isteyen her çiftin, her zaman ve şartta boşanmasına karar vermeli midir?

Kusur ilkesine göre boşanma, ancak eşlerden birinin boşanmayı gerektirecek bir kusurunun varlığı halinde mümkündür.6 Boşanma hakkı, sadece kusursuz eşe aittir. TMK’ya göre, akıl hastalığı dışındaki diğer boşanma sebeplerinde kusur ilkesi gözetilmektedir. Sadece kusur ilkesi gözetilerek boşanma, akıl hastalığı gibi durumlarda boşanmanın gerçekleşememesi sebebiyle sakıncalıdır.

İrade İlkesine göre, bahsini ettiğimiz ‘karşılıklı anlaşma veya tek taraflı irade beyanıyla boşanma sisteminde’ olduğu gibi eşler kendi iradeleri ile evlendikleri için kendi iradeleri ile7 bir resmi makamın veya mahkemenin kararına gerek duymaksızın evlilik birliklerini sonlandırabilmektedir. İslam hukukundaki ‘talak’ ve 1944 tarihinden önceki Sovyetler Birliği uygulamalarında bu ilke gözetilmektedir.8 TMK’da anlaşmalı boşanmanın hâkimin denetimi ve incelemesi ile mümkün kılınması irade ilkesinin doğrudan değil; ancak nispeten belirli şartlar dahilinde uygulanmasının tezahürüdür.

Temelden Sarsılma İlkesine göre evlilik birliğini hangi sebebe bağlı olursa olsun, yalnızca temelden sarsıldığı durumlarda sonlandırılabilmektedir.9 Zira, sadece kusur ilkesinin uygulandığı durumlarda akıl hastalığı, geçimsizlik gibi durumlarda evlilik sonlanamamaktadır. Yine aynı şekilde, sadece irade ilkesinin gözetildiği durumlarda kamu düzeni sarsılmakta böylece toplum tarafından objektif bir boşanma sebebinin varlığı söz konusu olmadığı için evlilikler borçlar hukuku sözleşmeleri gibi bireyler tarafından kolayca feshedilecek, dağılmış aileler, ortada kalmış çocuklar olacaktır. Bu ilkeye göre hâkim temelden sarsılmanın varlığını objektif olarak somut olayda tespit edecektir. Modern hukuk sisteminde ve TMK’da belirlenen ilke bu sebeple, temelden sarsılma ilkesidir.

Elverişsizlik İlkesine göre; evlilik, devamı açısından birtakım imkânsızlıklar sebebiyle problemlerle karşılaşıyor ve evlilik elverişsiz hale geliyorsa taraflar boşanma davası açabilmektedir. Bu imkânsızlıklar eşlerden birinin akıl hastası olması ve bu durumun diğer eş için çekilmez bir hale gelmesi gibi durumlardır.10 Bu ilke temelden sarsılma ilkesiyle büyük oranda benzerlik göstermektedir.

Fiili ayrılık İlkesine göre, eşlerin yaşamı birlikte sürdürmesi gerektiği olgusundan yola çıkarak, eşler uzun zamandır bir araya gelmiyor, bir arada yaşama isteği taşımıyorlar veya eşler zaten uzun zamandır ayrı yaşıyorsa taraflardan biri evliliğin sonlandırılmasını isteyebilmektedir.11

Türk Medenî Kanununda boşanmada esas olarak temelden sarsılma ilkesini benimsenmiş olsa da diğer ilkeler de Türk Medeni Kanunu tarafından benimsenmiştir.

Örneğin kusur, elverişsizlik ve fiili ayrılık ilkeleri de TMK tarafından benimsenen ilkelerdir. Şiddetli geçimsizlik yönünden temelden sarsılma ilkesi kabul edilmişken, Zina, hayata kast gibi sebeplere dayalı boşanmada kusur ilkesi kabul edilmiştir. Bunlarla beraber irade ilkesi de anlaşmalı boşanmanın kabul edilmesiyle nisbi olarak benimsenmiş olarak kabul edilebilmektedir. Bütün bu izahlardan çıkarılacağı üzere Türk Medenî Kanunu ilke açısından karma bir sistemi kabul etmiştir.

ÖZDEMİR, kusur saptaması yapılarak sonuç elde edilmesinin elverişli olmayacağından bahisle kusur saptamasına girişmenin evliliğin çözülmesinde yarar sağlamayarak var olan tansiyonun faydasız bir şekilde yükseltileceğini, ve kusur araştırmasının boşanma sonrası çocuğa zarar vereceğini belirterek kusura dayalı boşanma sebeplerinin TMK’dan çıkarılması gerektiğini ifade etmiştir.12 CEYLAN da bu görüştedir.13 Bizce de, kusur araştırması boşanma davalarında sonuçtan ve elde edilmek istenen asıl amaçtan tarafları uzaklaştırmaktadır. Kusur saptamasının yapılmadığı durumlarda anlaşmalı boşanma ve fiili ayrılığa dayalı ilkeler ön plana çıkacaktır.