Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

Yolcu İsim Kayıtları

Passenger Name Records - PNR

Salih BENLİ

9 Eylül 2001 tarihindeki terörist saldırılardan sonraki ulusal ve uluslararası güvenlik politikalarındaki değişiklik sadece ABD’yi değil AB’yi de etkilemiştir. Bu tarihten sonra AB, terörizmle mücadele için sınır ötesi bağlarını güçlendirmek için ABD ile daha yakın işbirliği yapmaya başlamıştır. PNR anlaşmaları, bu işbirliğinin en somut örneğidir. Ancak PNR anlaşmalarındaki hükümler, temel haklar ve özgürlükler ve AB hukuku ile uyumsuzluğu açısından sıkça eleştirilmektedir. Bu çalışma, PNR vasıtasıyla kişisel verilerin korunması ile güvenlik ve temel haklar arasındaki denge açısından AB ve ABD arasındaki ikilemi konu alacaktır.

Yolcu İsim Kayıtları, PNR Anlaşması, Avrupa Birliği, ABD, Terörizmle Mücadele, Temel Haklar ve Özgürlükler.

The change in national and international security policies after 9/11 attacks affected not only the US but EU. Aftermath, in order to strengthen its transatlantic ties for fight against global terrorism, EU has proceeded much more close cooperation with the US. PNR Agreements are the most concrete example of this cooperation. However the provisions of PNR Agreements have been frequently criticized regarding both civil rights and liberties and the violation of EU acquis. This study deals with the dilemma which both the EU and the US have experienced for in terms of the data protection policies and with the balance between security and civil liberties, through the PNR’s.

Passenger Name Records (PNR), PNR Agreement, European Union, USA, fight Against Terrorism, Civil Rights and Liberties.

I. GENEL OLARAK YOLCU İSİM KAYITLARI (PASSENGER NAME RECORDS - PNR)

ABD’de Dünya Ticaret Merkezi Kulelerine 11 Eylül 2001 tarihinde gerçekleştirilen saldırılar, ulusal ve uluslararası güvenlik politikalarının değişmesine yol açmıştır. Bu değişimin sonucu olarak Avrupa Birliği 2004 yılında Terörle Mücadele Bildirisi açıklamıştır. Bahse konu kararda terörizm finansmanıyla mücadele, güvenlik ve icra makamları arasındaki bilgi paylaşımının güçlendirilmesi, polis ve adli işbirliğinin artırılması ve güvenlik konusunda yeni teknolojilerin kullanımı gibi konulardaki önlemlerde uzlaşılmıştır1. Bu kararın somut örneklerinden biri de AB’nin 2005 yılı sonunda birlik ülkelerine girişlerde ve çıkışlarda biometrik pasaport uygulamasına geçme kararı olmuştur. Söz konusu karar, pasaport sahiplerinin parmak izlerinin ve dijital fotoğraflarının pasaporta yerleştirilen bir çip sayesinde okunmasını ve böylece birlik ülkelerine girişleri ve çıkışları kontrol altına almayı planlayan bir sistemi başlatmıştır2. Bu sistemle aynı zamanda “Yolcu İsim Kayıtları” (Passenger Name Records - PNR) sistemine adım atılmıştır.

Havayolu yolcu verilerinin değişimine ilişkin olarak Avrupa Birliği ile ABD arasında PNR Anlaşması Şubat 2004 tarihinde akdedilmiştir. Söz konusu anlaşma, ABD’ye yolcu isim kayıtlarının detaylarına ulaşma izni vermekteydi. AB üye ülkelerinin kamuoyunda ve AB Parlamentosu’nda sıcak karşılanmayan bu anlaşma hakkındaki en önemli kaygı, oluşturulacak bu veri tabanına ulaşabilecek olan ABD kurumlarının sayısı ve dolayısıyla verilerin gizliliğinin ne ölçüde korunacağı sorunuydu.

Bu anlaşmaya göre, yolcu adları dahil 34 farklı veri kaydedilecek ve bu bilgiler transatlantik uçuşun başlangıcından 15 dakika önce ABD makamları ile paylaşılacaktır. Avrupa Birliği Parlamentosu, kendisinin görüşü alınmaksızın ve “yeterlilik kararı3”ndaki yetkilerin aşılarak anlaşma imzalanması nedeniyle Avrupa Birliği Adalet Divanı (ABAD) nezdinde dava açmıştır4. Ayrıca Parlamento, yanlış yasal dayanaklar, temel hakların ve özgürlüklerin ihlali, orantılılık ilkesinin ihlali ve işbirliğinde iyi niyet ilkelerinin ihlali gerekçeleriyle de Mahkemeye başvurmuştur5.