Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

Yargıtay Kararları Işığında İbra Sözleşmesine Bir Bakış

A Look to the Release Agreement within the Light of Supreme Court Decisions

Elif AVCI

Borcu sona erdiren nedenlerden birisi olan ibra, kavram olarak borçtan kurtarma anlamına gelmektedir. İbra sözleşmesi eBK’da düzenlenmemiştir. Bu konuda ortaya çıkan uyuşmazlıklar doktrindeki görüşler ve yargı kararları ışığında çözümlenmekteydi. 6098 sayılı TBK ile yasal bir düzenlemeye kavuşturulan ibra sözleşmesi, bu konuda ortaya çıkan karmaşaya son vermiştir. TBK m.132 hükmünde yer alan düzenleme tüm borç ilişkilerine uygulanmaktadır. Ancak TBK m.420 hükmü ibra sözleşmesine ilişkin özel bir hüküm olup, iş alacaklarına ilişkin uyuşmazlıklar anılan hüküm kapsamında çözüme kavuşturulacaktır. Çalışmada, ibra sözleşmesi genel hatlarıyla yargı kararları ışığında incelenmiş olup, benzer hukuki kurumlar ile karşılaştırılarak açıklanmıştır.

Borç İlişkisi, İbra Sözleşmesi, İşçi, İşveren, Borcun Sona Ermesi.

Release, which is one of the reasons for ending the debt, means getting rid of debt as a concept. The release agreement is not regulated in the former Code of Obligations. Disputes that arose on this issue were resolved in the light of doctrinal opinions and judicial decisions. The release agreement, which was legally regulated by the Turkish Code of Obligations No. 6098, put an end to the confusion that arose in this matter. The regulation in the Turkish Code of Obligations 132 is applied to all debt relationships. However, provision of the article 420 of the Turkish Code of Obligations has brought a special provision regarding the release agreement, and disputes regarding labor receivables will be resolved within the scope of the aforementioned provision. In the study, the release agreement is reviewed in the light of judicial decisions in general terms and explained by comparing it with similar legal institutions.

Relationship of Obligation, Release Agreement, Employee, Employer, End of Debt.

I. Giriş

6098 sayılı Türk Borçlar Kanunundan önce hukukumuzda ibra sözleşmesine ilişkin bir düzenleme bulunmamaktaydı. Ancak ibranın hukukumuzdaki varlığı, o dönemde bile sözleşme özgürlüğü ilkesi gereğince yargı ve doktrin tarafından kabul edilmekteydi.1 İbra sözleşmesine ilişkin uygulamalar mevcut kanun öncesi dönemde yargı kararları ve doktrin görüşleri çerçevesinde şekillenmekteydi.

Türk Borçlar Kanunu öncesi dönemde ibra sözleşmesine ilişkin herhangi bir düzenlemenin olmayışı, birçok tartışmayı da beraberinde getirmiştir. O dönemde ibranın bir sözleşme olup olmadığı, herhangi bir şekle tabi olup olmadığı veya borcu sona erdirmeye ilişkin etkisinin ne olduğu gibi hususlar doktrinde farklı görüşler meydana getirmiştir. Bu soruların cevapları ise genellikle mehaz kaynak olan İsviçre Borçlar Kanunu içerisinde aranmaktaydı.

İbra sözleşmesinin 818 sayılı Borçlar Kanununda düzenlenmemesi, borçlar hukuku alanından ziyade iş hukuku uygulaması bakımından büyük sorunlara yol açmaktaydı. İbra sözleşmesinin kanunlarda düzenlenmemesi, Yargıtay’ın bu konuya ilişkin verdiği tartışmalı kararlar, borcun alacaklının tatmin edilmediği bir biçimde sona ermesi ve bu kurumun zaman zaman iş hukukunun temel esasları ile kaynaştırılamaması, ibra sözleşmesini iş hukuku açısından tartışılır bir konu haline getirmiştir.

Nihayetinde, ibra sözleşmesi 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu içerisine dahil edilmiştir. Bu sözleşmeye ilişkin genel esaslar TBK m.132 hükmünde, İsviçre Borçlar Kanununa paralel olarak düzenlenmiştir. Anılan hüküm özel bir düzenlemeye yer vermemiş olup, tüm borç ilişkilerine uygulanacak bir niteliği haizdir. İş sözleşmesinden kaynaklanan borç ve alacaklar da bu kapsama dahildir. Ancak kanun koyucu TBK m.420 hükmünde, iş hukuku uygulaması bakımından özel bir düzenlemeye yer vermiştir. Bu hüküm ile işçi alacaklarına ilişkin ibra sözleşmeleri özel olarak düzenlenmiştir.

Çalışmamızda ibra sözleşmesi genel olarak yargı kararları çerçevesinde ele alınmıştır. Buna göre, ibra sözleşmesinin tanımı, hukuki niteliği, şekli, türleri ve unsurları açıklanmış, akabinde bu sözleşme benzer hukuki kurumlar ile karşılaştırılarak incelenmiştir. Çalışmamızın devamında ibra sözleşmesinin hükümsüzlüğü, bu bağlamda irade fesadı ve aşırı yararlanma halleri incelenmiş ve ibra sözleşmesinin sonuçlarına değinilmiştir.

II. İbra Sözleşmesinin Tanımı

İbraya,2 Osmanlı hukukunda dini kurallar dışında kaynaklık eden belge Mecelle’dir.3 Genel olarak ibra, Mecelle’nin Kitabü’s Sulh ve’l-ibra bölümünde düzenlenmiş olup, “ibra-i iskat ve ibra-i istifa” şeklinde ikiye ayrılmıştır. İbra-i iskat, bir kimsenin başka bir kimsede bulunan hakkını, kısmen veya tamamen terk etmesidir. İbra-i istifa ise, bir kimsenin, başka bir kimsede bulunan hakkını aldığına ilişkin ikrarda bulunmasıdır. Günümüz hukuk sistemi incelendiğinde, ibra-i iskat, feragat müessesini akla getirirken; ibra-i istifa ise, çalışmamızı teşkil eden ibra sözleşmelerine benzemektedir.4

İbra kavramı,5 818 sayılı Borçlar Kanunu kapsamına unutulması nedeniyle dahil edilmemiştir. Ancak Türk hukuk sistemi içerisinde, doktrin ve yargı ibra sözleşmesinin varlığını kabul etmiştir. Bu nedenle, 818 sayılı kanun döneminde, hem doktrin6 hem yargı7 tarafından ibraya ilişkin çeşitli tanımlar yapılmıştır.

Bu dönemde, doktrinde ibraya ilişkin yapılan tanımların birçoğunu kapsayan bir tanım Berki tarafından yapılmıştır. Berki ibrayı, “alacaklının ivazlı veya ivazsız olarak alacağının tamamından veya bir kısmından borçlu lehine feragat etmesi daha doğrusu ifa edilmiş gibi kabul eylenmesidir” şeklinde ifade etmiştir.8 Ayrıca bu tanımın yanında ibranın, alacaklıyı tatmin etmeyen bir sukut sebebi olduğunu da vurgulamıştır.

Yargıtay ise verdiği bir kararında ibrayı, “İbra sözleşmesi, İsviçre Borçlar Kanununun 115. maddesinde düzenlendiği halde Türk Borçlar Kanununda bu yönde bir düzenlemeye yer verilmemiştir. Bununla birlikte ibraname, bir borcun tam ya da kısmen ifa edilmeden sona ermesini sağlayan özel sukut nedeni olarak kabul edilmelidir” şeklinde ifade etmiştir.9 Yargıtay başka bir kararında ise ibra sözleşmesini, “alacaklının alacağından vazgeçmesine ve bu surette borçlunun borçtan kurtarılmasına ilişkin sözleşmedir” şeklinde tanımlamıştır.10

6098 sayılı Türk Borçlar Kanununda ise ibra kavramı düzenlenmiş olup, yasal bir zemine oturtulmuştur. TBK m.132 hükmünde ibra kavramı “borcu doğuran işlem kanunen veya taraflarca belli bir şekle bağlı tutulmuş olsa bile borç, tarafların şekle bağlı olmaksızın yapacakları ibra sözleşmesiyle tamamen veya kısmen ortadan kaldırılabilir” şeklinde ifade edilmiştir. Ayrıca TBK m.166 ve m.420 hükümleri de ibraya ilişkin düzenlemeler içermektedir.

Tüm bu açıklamalar dikkate alındığında ibra sözleşmesini, tarafların aralarında var olan bir borcu kısmen veya tamamen ortadan kaldırmak için yapacakları sözleşme olarak tanımlamak mümkündür.11

III. İbra Sözleşmesinin Hukuki Niteliği

İbra, hukuki niteliği itibarıyla bir sözleşmedir.12 TBK m.132 hükmünde de bu husus ifade edilmiştir. Bu yönüyle de tek taraflı bir hukuki işlem olan feragatten ayrılmaktadır.13 Dolayısıyla, bir ibranın hukuki sonuç doğurması, öncelikle yapılan hukuki işlemin sözleşme niteliğinde olmasına bağlıdır.

Yargıtay kararları incelendiğinde ise, hem 818 sayılı Borçlar Kanunu hem 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu döneminde ibranın bir sözleşme niteliğinde olduğu ifade edilmiştir.14

Alacaklı tarafın tek taraflı bir irade beyanı, borçlu tarafından yapılacak bir kabul beyanı olmadan herhangi bir hüküm ve sonuç doğurmaz. Zira bu irade beyanıyla alacaklı, borcun kısmen veya tamamen sona erdiğini; borçlu ise alacaklının beyan ettiği bu iradeyi kabul eder. Aksi halde borçlu, ibrayı kabul etmedikçe, borç sona ermez.15 Borçlu, alacaklıyı ifayı kabule zorlayamaz. Bu durumda borçlu, ancak ifayı kabul etmeyen alacaklıya karşı alacaklının temerrüdü yoluna gidebilir.16

İbra sözleşmesi borç ilişkisini değil, sadece münferit borcu sona erdirmektedir.17 Zira borç ilişkisi, geniş anlamda borcu ifade etmekte olup, ibra dar anlamda borcu sona erdiren nedenler arasında kabul edilmektedir.18 Genel olarak ibra, borç ilişkisinin kapsadığı tüm bireysel borçları içerecek şekilde yapılabilse de, tarafların geniş anlamda borç ilişkisi ibra yoluyla sona erdirilemez.19 Bunun için tarafların bozma (ikale) sözleşmesi yapması gerekmektedir.20

Yargıtay verdiği kararlarında ibra sözleşmesinin, niteliği gereği varlığı ihtilaflı olmayan ve mevcut borçların sona erdirilmesi için kurulabileceğini ifade etmektedir.21 Dolayısıyla, varlığı şüpheli ve ihtilaflı bir borcun ibra yoluyla sona erdirilmesi mümkün değildir. Böyle bir sözleşme, ibra sözleşmesi olmayıp, menfi borç ikrarı veya sulh sözleşmesi olabilir. Menfi borç ikrarıyla veya borcun tümüyle ifa edilmesiyle birlikte ibra sözleşmesi yapılamaz. Zira bu durumda borç ifa yoluyla sona ermiş veya tümüyle reddedilmiş olur ki, geride ibra edilecek bir borç bulunmaz.22

İbra sözleşmesi, borçlandırıcı bir işlem olmayıp, tasarrufî bir işlemdir.23 Zira ibra sözleşmesinin yapılması ile birlikte borcun da kendiliğinden son bulması, ibranın bir tasarruf işlemi olduğunu göstermektedir.24 Alacaklı, ibra sözleşmesi ile var olan bir alacağını kısmen veya tamamen ortadan kaldırmayı kabul ettiğinden, alacaklının alacak hakkı kesin olarak ve doğrudan etkilenmektedir. Alacaklının ibra sözleşmesinin konusunu teşkil eden alacaklar üzerinde tasarruf edebilmesi, alacaklının fiil ehliyetine sahip olmasının yanında ibra konusu alacaklar bakımından tasarruf yetkisinin bulunmasına da bağlıdır. Böyle bir yetkiye sahip olmayan alacaklının yaptığı ibra sözleşmesi geçersiz kabul edilmektedir.25 Yargıtay tarafından verilen kararlarda da ibra sözleşmesinin, tasarrufî bir sözleşme olduğu ifade edilmektedir.26

Tasarruf işlemleri, sebebe bağlı işlemlerdir. İbranın da bir tasarruf işlemi olması nedeniyle sebebe bağlı olarak yapılması gerekir. Doktrinde ibranın, hukuki sebebini teşkil eden temel işlemdeki sakatlığın ibra sözleşmesini doğrudan etkileyeceği ve geçersizliğine yol açacağı ifade edilmektedir.27

İbra sözleşmesi, mevcut olan borçların sona erdirilmesi için kurulur. Dolayısıyla, doğmamış bir alacak için düzenlenen ibraname geçersizdir.28