Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

Kişinin Mensup Bulunduğu Dine Göre Kutsal Sayılan Değerlerden Bahisle Hakaret

Insult About Values Considered Sacred According to the Person’s Religion

Burcu GÖRKEMLİ

Teknolojik gelişmeler neticesinde kişiler duygu ve düşüncelerini rahat ve kolay bir şekilde diğer bireylere ve toplumlara iletmektedirler. Bu bakımdan bireyler ifade açıklamalarında bulunurlarken dikkatli ve özenli olmakla yükümlüdürler. Kişinin manevi değerlerine yönelik düşünce açıklamaları dengeli, ölçülü, kişilik haklarını ihlal etmeyecek nitelikte olmalıdır. Aksi takdirde, kişilerin manevi değerlerine yönelik hakaret içeren düşünce açıklamaları ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirilemeyecektir. Din ve vicdan özgürlüğü, ifade özgürlüğüne nazaran insanlar için daha özel bir alan olduğundan ifade özgürlüğünün din ve vicdan özgürlüğü çerçevesinde şekillenmesi ve sınırlandırılması gerekmektedir.

Hakaret, Değer, Manevi Değer, İfade Özgürlüğü, Din ve Vicdan Özgürlüğü.

As a results of technological advancements, people transmit their thoughts and feelings to the other individuals and society easily and comfortably. From this perspective, while individuals transmit their thoughts and feelings, they are obliged to be careful and attentive. Expressions of thought about the spiritual values of the person should be balanced, measured and not violating personal rights. Otherwise, thought comments of people which are insulting spiritual values will not be considered within the scope of freedom of expression. Since freedom of religion and conscience is a more private area for people than freedom of expression, freedom of expression should be shaped and limited within the framework of freedom of religion and conscience.

Insult, Value, Spiritual Values, Freedom of Expression, Freedom of Religion and Conscience.

Giriş

Meydana gelen teknolojik gelişmeler neticesinde, demokratik toplumların bir gereği olarak kişilerin düşünce ve iç dünyasına ilişkin söylem ve ifadelerini rahat bir şekilde ortaya koyabilecekleri ve düşüncelerini tüm dünya ile paylaşabilecekleri alanlar oldukça artmıştır. İfade özgürlüğü kapsamında yapılan düşünce açıklamalarının başkalarının hak ve özgürlüklerine müdahale teşkil edecek şekilde ortaya konulması durumunda, yapılan ifade açıklamaları insan hak ve özgürlüğü kapsamında değerlendirilemeyecektir.

5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 125’inci maddesinin üçüncü fıkrasının c bendi1 gereğince kişinin mensup bulunduğu dine göre kutsal sayılan değerlerden bahisle hakaret suçunun işlenmesi daha ağır cezayı gerektiren nitelikli hal olarak düzenlenmiştir. Burada korunan hukuki değer dinin kutsal değerleri değil, kişilerin dinsel değer yargılarıdır. Din ve vicdan özgürlüğü, ifade özgürlüğüne nazaran insanlar için daha özel bir alan olup, ifade özgürlüğünün din ve vicdan özgürlüğü çerçevesinde şekillenmesi ve sınırlandırılması gerekmektedir.

Günümüzde, sosyal medya üzerinden müstehcen unsurları barındıran veya cinsel içerikli paylaşımlarla kişilerin mensup olduğu dine göre kutsal sayılan değerlerine yapılan hakaretler neticesinde manevi bütünlükleri ihlal edilebilmektedir. Örneğin, tweet atma, blog yazıları, forumlardaki görüşler, Instagram ve Facebook paylaşımları gibi araçlarla kişilere aşağılayıcı, incitici, husumete maruz bırakıcı yazılı, görsel ve işitsel unsurlardan oluşan içeriklerle hakaret suçu oluşabilmektedir.

765 sayılı TCK’da “Din Hürriyeti Aleyhinde İşlenen Suçlar” kapsamında ele alınan kişinin mensup bulunduğu dine göre kutsal sayılan değerlerden bahisle hakaret, 5237 sayılı TCK’da hakaret suçunun nitelikli hali olarak düzenlenmiştir. Söz konusu nitelikli halin TCK’daki düzenleniş yerine ilişkin olarak doktrinde tartışmalar mevcuttur.

Çalışmamızda, TCK’nın 125’inci maddesinin üçüncü fıkrasının c bendinde düzenlenen kişinin mensup bulunduğu dine göre kutsal sayılan değerlerden bahisle hakaret suçuyla korunan hukuksal değer ile söz konusu suçun konusu, faili ve mağduru, maddi ve manevi unsurları ile hukuka aykırılık unsuru üzerinde durularak suçun özel görünüş biçimleri incelenmiştir. Bu suçun soruşturma ve kovuşturma usulü anlatılarak suça uygulanacak yaptırım ele alınmıştır. Ayrıca kişinin mensup bulunduğu dine göre kutsal sayılan değerlerden bahisle hakaret suçunun işlenmesi şeklindeki nitelikli hakaretin ayrı bir suç olarak değerlendirilip değerlendirilemeyeceği tartışılmıştır.

I. Korunan Hukuksal Değer

Kaynağı davranış normları olan hukuksal değer, hukuk toplumundaki sosyal düzenin devamı için geçerliliği zorunlu olan ve korunması gereken manevi ve soyut değerler olarak tanımlanmaktadır.2 İşlediği fiil ile hukuki değerlere saldıran kişi, bu değerleri tanımayarak onların geçerliliğine karşı çıktığını göstermektedir.3 Daha anlaşılır bir ifadeyle hukuki değer, “fiilin üzerinde icra edildiği ve suçun konusunu oluşturan insan veya şey gibi somut, gerçek, duyu organları aracılığıyla algılanabilir varlıklar değil, toplumsal düzenin devamı için korunması gereken soyut, manevi, ideal değerlerdir”.4

Kişinin mensup bulunduğu dine göre kutsal sayılan değerlerden bahisle hakaret suçunun işlenmesi, TCK’nın ikinci kısmının “Şerefe Karşı Suçlar” başlıklı sekizinci bölümünde düzenlenmiştir. TCK’nın 125’inci maddesinde düzenlenen hakaret suçu ile korunan hukuki değer madde gerekçesinde belirtilmiş olup, “kişilerin şeref, haysiyet ve namusu, toplum içindeki itibarı, diğer fertler nezdindeki saygınlığıdır.” Hakaret suçu kapsamında şeref ve sosyal saygınlığın bu bakımdan itibarın korunması söz konusudur.5“Şeref” kavramı, insan onuru ve haysiyetinin bir parçasıdır. Kişinin kendisi ile ilgili olarak saygın bir kişi olduğu yönündeki değer yargısı iç yani “subjektif şeref” kavramını ortaya koyarken; toplumdaki diğer kişilerin kişinin kendisi ile ilgili düşünceleri dış yani “objektif şeref” kavramını tanımlamaktadır.6

Hakaret suçunun kişinin mensup bulunduğu dine göre kutsal sayılan değerlerden bahisle işlenmesi hali, TCK’nın 125’inci maddesinin üçüncü fıkrasının c bendinde şerefe karşı suçlar arasında düzenlenmiş ve hakaret suçunun nitelikli halleri arasında sayılmıştır. 765 sayılı TCK’da ise bu hal, “Din Hürriyeti Aleyhinde İşlenen Suçlar”7 kapsamında ele alınmıştır.

Nitelikli halin TCK’daki düzenleniş yeri bakımından doktrinde tartışmalar mevcuttur. Nitelikli hal ile korunmak istenen hukuki değerin şeref ve sosyal saygınlık olmadığı, din ve vicdan özgürlüğü olduğu; bu nedenle söz konusu nitelikli halin şerefe karşı suçlar arasında düzenlenmesinin Anayasa’ya aykırı olduğu yönünde görüşler bulunmaktadır.8 Bir kısım yazarlar ise kişinin inandığı kutsal değerlerden bahisle hakarete uğraması durumunda hem onun din ve vicdan özgürlüğünün hem de şeref ve haysiyetinin incitildiği üzerinde durmaktadır.9 Burada bir dinin ya da bir dinin kutsal değerlerinin soyut olarak korunması söz konusu değildir.10 Bu suçla korunan hukuki değer dinin kutsal değerleri değil, kişilerin dinsel değer yargılarıdır.11 Bu sebeplerle nitelikli halin şerefe karşı suçlar arasında düzenlenmesinin Anayasa’ya aykırı olduğu yönündeki görüşe katılmamaktayız.

Kişilerin sahip oldukları değer yargıları12 belirlenirken yoğunluklu olarak yaşamını sürdürdükleri ve etkilendikleri çevreye bakılması gerekir. Nitekim, kişilerin yaşadığı ülkenin genel değer yargıları ile kişilerin yakın çevresinin değer yargıları zaman zaman çatışabilmektedir.13 Örneğin, bir Müslümanın Ramazan ayında oruç tutması sebebiyle, bu durumun fail tarafından anlamsız bir aç kalma durumu olarak nitelendirilmesi ve söz konusu durum sebebiyle mağdurun aptal olduğu söylenerek aşağılanması, hakaret suçunun kişinin mensup bulunduğu dine göre kutsal sayılan değerlerden bahisle işlenmesi hali olarak değerlendirilecektir.14

Kişilerin dinsel değer yargılarının, dinin kutsal değerleriyle yakınlığı ve irtibatı ortadadır. Bu kapsamda kişi özelinde dinsel değer yargılarından anlaşılması gerekenin ne olduğunu farklı dini değer yargıları açısından değinerek bu hususu örneklerle değerlendirmek yerinde olacaktır. Örneğin, Hristiyan bir kişiyle evlenen Müslüman bir kimsenin babası tarafından Hristiyan eşe karşı “Bu gavurla mı evlendin?” ya da “Bu Joni ile mi evlendin?” denilmesi durumunda, Hristiyan kişiye yönelik inandığı kutsal değerlerden bahisle hakaret suçunun işlenmesi söz konusudur. Zira, burada hakarete uğrayan kişinin dinsel değer yargılarına saldırı bulunmaktadır. Örneğin, Müslüman bir kişiye “çöl bedevisi” şeklinde hitap edilmesi durumunda da nitelikli hakaret suçu meydana gelecektir. Bir başka örnek olarak Hristiyan bir kişiye “papaza dönmüşsün” şeklinde bir ifade, bu kişinin dinsel değer yargılarını ihlal ettiğinden nitelikli hakaret suçu işlenmiş olacaktır. Görüldüğü üzere bu suçla korunan hukuki değer dinin kutsal değerleri değil, kişilerin dinsel değer yargılarıdır.

II. Suçun Maddi Unsurları

Kanunda belirtilen şekillerde hareketlerin yapılması neticesinde tipe uygun haksızlık meydana gelmektedir.15 Kanuni tanımda yer almayan hareketler, ceza hukuku açısından önem arzetmemektedir.16

Ceza hukukunda hareketin yapmak (icrai) ve yapmamak (ihmali) şeklinde iki görünüş biçimi vardır.17 Ayrıca suçları kanun hükmünde belirtilen tanımlarına göre, tek hareketli, çok hareketli, serbest hareketli, bağlı hareketli, seçimlik hareketli, mütemadi (kesintisiz) ve ihmali suçlar olarak sınıflandırmak mümkündür.18

TCK’nın 125’inci maddesinin üçüncü fıkrasının c bendi bağlamında nitelikli hakaret icrai suçlardandır. Kanundaki tanıma göre kişiye mensup bulunduğu dine göre kutsal sayılan değerlerinden bahisle kişiyi rencide edebilecek nitelikte somut bir fiilin veya olgunun isnat edilmesi ya da bu değerlerine saldırı oluşturacak şekilde sövülmesi neticesinde söz konusu suç meydana gelmektedir. Zira, bu suçun ihmali hareketle işlenmesi mümkün değildir. Bunun yanında söz konusu nitelikli hakaret suçu sırf hareket suçudur. Neticeye unsur olarak bünyesinde yer vermeyen bu tür suçların ihmali hareketle işlenemeyeceği yönündeki görüşe katılmaktayız.19

Bu suç hakaret içeren davranışın yapılmasıyla tamamlandığından ani suçtur. Esas itibariyle söz konusu nitelikli hakaret suçu, ani bir suç olmakla birlikte bazı hallerde kesintisiz suç şeklinde işlenebilmektedir. Örneğin, internet ortamında veya bir duvar ilanında yer alan hakaret ifadesi günlerce orada kaldığında bu suç kesintisiz olarak işlenmiş olmaktadır.

TCK’nın 125’inci maddesinin üçüncü fıkrasının c bendi bağlamında nitelikli hakaret suçu seçimlik hareketli suçtur. Zira, söz konusu suçun oluşabilmesi için kişinin mensup bulunduğu dine göre kutsal sayılan değerlerini rencide edebilecek nitelikte somut bir fiil veya olgu isnat etmek ya da bu değerlerine saldırı oluşturacak şekilde sövmek gerekmektedir.

Hakaret suçunun kişinin mensup bulunduğu dine göre kutsal sayılan değerlerden bahisle işlenmesi nitelikli hal olarak kabul edilirken, oruç tutmayan veya namaz kılmayan bir kimseye bu yüzden hakaret edilmesi durumunda suçun temel şeklinden ceza verilmektedir.20 Görüldüğü üzere dinin gereklerini yerine getirmeyen kimselere de hakaret edilmesi mümkün olabilmektedir.21 Ancak hakaret suçuna konu olan bu tür davranışlara,22 TCK’nın 125’inci maddesinin temel şeklinden ceza verilmekte ve bu durum öğretide eleştirilmektedir.23 Bu bakımdan kişinin bir dinin emir ve yasaklarına uymama yönündeki davranışı nedeniyle hakarete maruz kalması halinde de fıkranın uygulama alanının genişletilmesi yönünde değişiklik yapılmasını belirten görüşler mevcuttur.24 Kanaatimizce de bu nitelikli hal ile korunan hukuki değer kişilerin dinsel değer yargıları olduğu için bir dinin emir ve yasaklarına uymama sebebiyle hakarete maruz kalan kimselerin de nitelikli hal kapsamında korunması gerekir.