Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

Tüketici Mahkemesinin Görevinin Belirlenmesinde Sözleşme İlişkisinin Rolü

Mehmet Akif TUTUMLU

I. Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin 23/06/2021 tarih ve E. 2021/3986, K. 2021/7143 Sayılı Kararı

“Davacı; davalının, yüksek voltaj nedeniyle arızalanan bulaşık makinesi nedeniyle oluşan zararının tazmini için yapmış olduğu başvurunun ilçe tüketici hakem heyeti tarafından kabul edildiğini, davalı ile arasında sözleşme ilişkisi bulunmaması nedeniyle ortada bir tüketici işlemi bulunmadığından tüketici hakem heyetinin görevli olmadığını, ayrıca aynı hattan faydalanan diğer abonelerde benzer arızaların meydana gelmemesine rağmen bilirkişi incelemesi yapılmadan salt tamir belgeleri esas alınarak başvurunun kabul edilmesinin doğru olmadığını, kaldı ki voltaj dalgalanmalarına karşı gerekli önlemleri almayan davalının da kusurlu olduğunu ileri sürerek; Datça İlçe Tüketici Hakem Heyeti tarafından verilen 15/02/2018 tarihli kararın iptalini talep etmiştir.

Davalı; eşinin davacı şirketin elektrik abonesi olduğunu, arızalanan ürünün faturasının adına düzenlenmiş olması nedeniyle tüketici hakem heyetine başvurduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.

Mahkemece; davacı şirket ile davalının eşi arasında abonelik sözleşmesinin bulunduğu, arızalanan ürünü satın almış olan davalının da davacı şirket tarafından verilen hizmetten yararlandığı, Elektrik Enerjisinin Tedarik Sürekliliği, Ticari ve Teknik Kalitesi Hakkındaki Yönetmeliğin 6’ncı maddesi uyarınca ani voltaj yükselmesine bağlı olarak arızalanan ürün nedeniyle uğranılan zarardan davacı şirketin sorumlu olduğu, davalının başvurusu üzerine tesis edilen tüketici hakem heyeti kararında usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.

Adalet Bakanlığının 19/03/2021 tarihli yazısında; cevap dilekçesinin davacı tarafa tebliğ edilmemesi nedeniyle yapılan yargılamanın HMK’nın 27’nci maddesine uygun olmadığı, sözleşmenin nispiliği ilkesi uyarınca abonelik sözleşmesinin tarafı olmayan kişi tarafından hakem heyetine başvuru yapıldığından davanın kabulü ile husumet yokluğu nedeniyle talebin reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesinin doğru olmadığı, uyuşmazlığın çözümünün özel ve teknik bilgiyi gerektirmesi nedeniyle bilirkişi görüşüne başvurulması gerekirken eksik inceleme ile karar verilmiş olmasının usul ve yasaya aykırı bulunduğu ileri sürülerek; kararın 6100 sayılı HMK’nın 363’üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca kanun yararına bozulması talep edilmiştir.

1) 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 266’ncı ve 6754 sayılı Bilirkişilik Kanunu’nun 3’üncü maddesine göre; bir davada çözümü hukuk dışında, özel ve teknik bilgiyi gerektiren hallerde, oy ve görüşüne başvurulan bağımsız, tarafsız ve objektif üçüncü kişiye bilirkişi denir. Bilirkişiye başvurulmasına gerek olup olmadığına hâkim karar verir (HMK m.266).

Dosyadaki bilgi ve belgelerden; davalıya ait bulaşık makinesinin, yüksek voltaj nedeniyle zarar görmüş olduğu hususunun, özel ve teknik bilgiye sahip olan yetkili servis tarafından belirlenmiş olduğu anlaşılmaktadır. Bu belirleme, zararın neden kaynaklandığı hususunda kesin bir kanaat oluşturduğundan, hâkim tarafından bilirkişinin oy ve görüşüne başvurulmamış olmasında bir isabetsizlik bulunmamaktadır.

Şu durumda, Adalet Bakanlığının bu yöne ilişen kanun yararına temyiz talebinin reddi gerekir.