Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

Meslek Birliklerinin Toplu Hak Yönetimi ve Üyelik İlişkilerinden Doğan Sorunlar

The Collecting Societies’ Collective Rights Management and Problems Arising from Membership Relations

İlhami GÜNEŞ

Toplu hak yönetim kuruluşları, haklarını takip ettikleri üyelerden aldıkları yetkilere ve temsil ettikleri eser sahibi, mali hak sahibi ve yayıncıların haklarına dayanmakta olup, karşılıklı menfaatlerin elde edilmesinde, üyeleriyle imzaladıkları menfaatleri koruma sözleşmeleri ve güven ilişkisi esaslı öneme sahip bulunmaktadır. Günümüzde içerik yoğunluğu ve eğlence hizmetine olan talep bolluğu hak yönetiminde zorluklar doğurduğu gibi teknoloji yeni kapılar açmakta, tasarruf olanaklarını bollaştırmaktadır. Geçersiz hale gelen hakkın devre veya meslek birliğinde üyelik işlemine konu edilmesinin hukuki sorunlara ve zararlara yol açması gündeme gelmektedir. Üyelik ilişkilerinde ortaya çıkan hak uyuşmazlıkları, ikili veya çok taraflı hukuksal sorunlar olup, devir veya yetkilendirmelerin FSEK’in mali hak devri, tekeffül ve rücu hükümlerine göre çözümü gündeme gelmektedir.

Toplu Hak Yönetimi, Dijital Hak Yönetimi, Mali Hak Devri, Meslek Birliği.

Collective rights management institutions are based on the authorizations they receive from the members whose rights they follow up and on the rights of the author, financial right holder and publishers they represent, and the agreements to protect the interests and trust relationship have essential importance in the acquisition of mutual benefits. Today, the density of content and the abundance of demand for entertainment services cause difficulties in rights management, as technology opens new doors and increases utilization opportunities. It comes up that making the right, that became invalid, subject matter of a transfer or a membership process in the professional association leads to legal problems and damages. Rights disputes arising in membership relations are bilateral or multilateral legal problems, and the resolution of the transfer or authorizations according to the provisions of financial right transfer, guarantee and recourse of Code on Intellectual and Artistic Works comes to the fore.

Collective Rights Management, Digital Right Management, Transferring of Financial Right, Collective Society.

I. Genel Olarak Meslek Birlikleri

Telif hakkı ve bağlantılı hakların yönetiminden anlaşılması gereken, yasa ve yan mevzuat ile düzgün işleyen, hakça paylaşım sağlayan alt yapı kurumları ve sistemdir. Telif hakları alanında gerek hak sahibi yaratıcı kişiler gerekse telif uzmanları ve sektör uzmanları ve bağlantılı emek sahipleri faaliyet halinde olduklarından karmaşık ve iç içe ilişkiler ağının, iç ve dış hukuksal işlemlerin, sözleşmeler, lisanslar ve uygulamaların öngörülebilir, denetlenebilir olması arzu edilmektedir. Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu ile toplu hak yönetim kurumları olan meslek birliklerinin kurulması, modern çağın getirmiş olduğu faydalı ve uzlaşmaya dayalı bir çözümün yasal temellerinin atılmasıdır. Artan nüfus, teknolojik gelişmeler, hakların yüzergezer olması; eserleri erişilebilir, daha kolay tasarruf edilebilir ve yayılabilir kılmıştır. Bununla birlikte, hak yönetimi ve koruma bakımından bireysel davranmak artık yetersiz ve etkisiz kalmak anlamına gelmektedir. Herhangi bir tür eser sahibinin eserinden mali anlamda yararlanması, dar bir çevrede birebir ilişkiler kurmak suretiyle mümkün olsa da, çağımızın tüketim modelleri ve derin pazarlarında anlamsız hale gelmiştir. Bireysel olarak hakkın nasıl, kim tarafından hangi mecrada kullanıldığını takip etmek, dava ve talep etmek mümkün değildir.1 Bu anlamda eser sahibi tek başına ekonomik açıdan daha güçsüz olduğu radyo/TV yayıncısı, fonogramcı, organizatör ve film yapımcısı gibi aktörler karşısında zorlanacaktır. Yine Umuma açık işletmelerin en önemli tüketim mecraları olduğu düşünülürse, bu hak tasarruf alanının özelliği de toplu hak takibi ve yönetimini zorunlu kılmaktadır.

Toplu hak yönetimi sistemleri, telif hakkı koruması ve uygulanması bakımından sermaye ve özel uzmanlığı gerektiren emeğin bileşiminden oluşmuş en önemli unsurlardan biri haline gelmiştir. Yasanının tabiriyle “meslek birliği” toplu hak yönetim sistemleri, bir bakıma eser sahipleri için açık ve fırtınalı denizlerin güvenli limanına benzetilebilecektir. Ülkemizde ilk kez 1951 tarihli FSEK’te öngörülen meslek birlikleri, günümüzde hak kategorilerine göre dallanmış, çeşitlenmiş olup kural olarak rekabete açık, demokratik temelli kendine özgü kurumlardır. Başlangıçta Kültür Bakanlığı tarafında 1983’te dört eser kategorisinde önü açılmış, ilk birlik ise 1986’da kurulmuştur. Meslek birliklerini, eser sahipleri ve bağlantılı hak sahipleri ile eser veya hak sahiplerinden yasaya uygun hak devralanlar kurabilmektedir.2

II. Meslek Birliklerinin Amacı

Meslek birlikleri üyelerin haklarını ve ortak çıkarlarını koruyup kollamak, yasal hak takibi ve tahsilini yapmak ve toplanan hâsılatı hakça tüzük ve statülerine uygun biçimde dağıtmak amacını taşırlar. Meslek birliği üyeleri, şirket paydaşlığından farklı olarak, sermaye koymak, kâra ve zarara katılmak ve hukuki sorumluluklara girmekle yükümlü tutulamazlar. Tekinalp, eski Dernekler Kanununun 35’inci maddesine dayanarak bunları kamu kurumu niteliğinde görmüştür. FSEK 21. maddenin yaptığı atfı 5253 sayılı yeni Dernekler Kanunu için de geçerli saymak mümkün görünmemektedir.3 Hak takibi ve tahsili ana amacı nedeniyle meslek birliklerinin derneklerle eş değerlendirilmesi doğru ve metodik bir yaklaşım olmayacaktır. Meslek birlikleri ile üyeleri arasındaki ilişkinin özünde iradi ve vekâlete dayalı bir temsil ilişkisi bulunduğundan kamu kurumu niteliği veya özel hukuk tüzel kişiliği (şirket) tanımlaması ve tasnifi doğru olmayacaktır.4 Meslek birliklerinin işleyişini sağlayan temel güç, üyelerinin verdiği yetki belgeleridir. Eser sahipleri eserleri bazında ve eser hakları nedeniyle korunduğu gibi Birlikler de aldıkları yetkiler nedeniyle ve verilen yetkiler kapsamında koruma altında bulunmaktadır. Meslek birliği işleyiş nedeniyle yönetim giderleri (personel, takip, harç vs.) yaptığından, bunlar lisanslama, tahsil ve takip sonucu elde edilen gelirlerden düşüldükten sonra paylaşım işlemi yapmaktadırlar. Meslek Birlikleri toplu çıkarları temsil etmekle birlikte, kamusal özellikleri, Ticaret Odaları, Baro, Tabip Birlikleri ile örtüşmemektedir. Bu nedenle meslek birliklerini suigeneris yapılar olarak görmek gerekecektir. Nitekim doktrin meslek birliklerini eser sahiplerinin “ortak mümessili” olarak tanımlamaktadır.5 Bu yaklaşım salt eser sahibi meslek birlikleri için değil, komşu hak sahipleri meslek birlikleri için de geçerli bulunmaktadır. FSEK m.41/4.1 gereğince, meslek birlikleri temsil ettikleri eser, icra, fonogram ve yapımlar ile üyelerine ilişkin bilgileri, Bakanlığa bildirmek zorundadırlar. Bu bildirimler her üç ayda bir güncellenir ve Bakanlıkça oluşturulan ortak bir veri tabanı üzerinden ilgili taraflara açılır. Buna göre meslek birliği ve Bakanlık arasında bir denetim ve paylaşım ilişkisi yasal olarak mevcuttur. FSEK m.42’ye göre yasa gereği kurulan birlikler, Kültür Bakanlığı’nın gözetim ve denetimi altında tüzük ve tip statülerine göre faaliyet gösterirler. Tüzük m.7’ye göre eser sahipleri alanında ve bağlantılı haklar alanında meslek birliği kurmak mümkündür.

III. Meslek Birliği ve Üye İlişkisinin Kapsamı

Dünyada hak takip sistemleri iki şekilde, iradi veya zorunlu üyelik sistemleri olabilmektedir. Ülkemizde ise meslek birliğine üyelik iradi bulunmaktadır. Ancak bir sanatçının birliğe üye olması onun tüm eserlerinin takibinde otomatik bir yetki doğurmayacaktır.6 FSEK m.42’ye göre eser sahipleri, eser sahibinin haklarıyla bağlantılı hak sahipleri ve yerine göre yayıncılar yazılı bir sözleşme yaparak meslek birliğiyle hukuki ilişkiyi kurarlar. Mali hakların hukuki işleme konu edilmesinde, FSEK yazılı şekli sıhhat şartı olarak öngördüğünden m.52’ye uygun biçimde eser ve hak çeşidi belirtilmek suretiyle yetki belgesi düzenlenmekte, haklar takip ve temsil bakımından toplu hak yönetimi yapacak birliğe verilmektedir. Üyelerin meslek birliğinden beklentisi ise ferden yapmaları imkânsız veya çok zor olan hak takibi ve gelir elde etme işleminin gerçekleşmesidir. Bu iki yönlü ilişkide temel olan, birlik üye hukuki ilişkisine, hem FSEK m.24, m.25 ve m.80 hükümlerinde belirtilen inhisari haklar hem de adil bedel hakkının konu olabilmesidir.

AYM, Meslek birliği vasıtasıyla hak takibinin zorunlu olup olmadığı tartışmasına noktayı koymuş bulunmaktadır.7 İstanbul Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi, 5.12.1951 günlü ve 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanununun, 3.3.2004 günlü ve 5101 sayılı Yasa’nın 11’inci maddesiyle değiştirilen 41’inci maddesinin onikinci fıkrasının; “Mahallerde kullanılan ve/veya iletimi yapılan eser, icra, fonogram, yapım ve yayınlar üzerinde hak sahibi olan gerçek veya tüzel kişiler, bunların kullanımına ve/veya iletimine ilişkin ödemelerin yapılmasını; ancak yetki verdikleri meslek birlikleri aracılığıyla talep edebilirler.” şeklindeki ilk tümcesinin Anayasa’nın 36’ncı maddesine aykırılığı savıyla iptali istemini Yüksek Mahkeme gündemine taşımış ve AYM de Anayasa’nın 13’üncü maddesinde da düzenlenen, “temel hakların korunması” ilkesi kapsamında üyelerin ferden hak takibi yapmalarının mümkün olduğuna karar vermiş, FSEK m.41/13’ hükmündeki “ancak” ibaresini iptal etmiştir. Yüksek Mahkemeye göre; Anayasa’nın 13’üncü maddesine göre temel haklar ve hürriyetler, özlerine dokunulmaksızın yalnızca Anayasa’nın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabilir. Bu sınırlamalar, Anayasa’nın sözüne ve ruhuna, demokratik toplum düzeninin ve lâik Cumhuriyetin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamaz.

Meslek birlikleri, mahallerde kullanılan ya da iletimi yapılan eser, icra, fonogram, yapım ve yayınların kullanımı veya iletiminden kaynaklanan ödemeleri talep konusunda, hak sahibi ve birliğe yetki belgesi veren üyelerinin temsilcisi konumundadırlar. Tümcede geçen “... ancak...” sözcüğü sebebiyle hak sahiplerinin, doğrudan adlî ve idarî mercilere başvurabilmek yerine, sadece meslek örgütleri aracılığıyla hak aramaya zorlanmaları, hak arama hürriyetine daraltıcı bir müdahale niteliğindedir. Anayasa’nın 13’üncü maddesinde temel hakların ve özgürlüklerin sınırlandırılması, Anayasa’nın ilgili maddelerinde özel sınırlandırma nedeni bulunmasına bağlı tutulmuştur. Anayasa’nın hak arama hürriyetinin düzenlendiği 36. maddesinde bu özgürlüğün sınırlandırılması konusunda özel bir sebebe yer verilmemesi nedeniyle tümcede geçen ve sınırlamaya yol açan “... ancak...” sözcüğü Anayasa’nın 13’üncü ve 36’ncı maddesine aykırı bulunmuştur. Bu durumda hak sahipleri, meslek birliğine üye olsalar dahi bireysel olarak dava veya takip suretiyle haklarını aramak, tahsil etmek imkânına sahip bulunmaktadır.

Meslek birlikleri üyelerinin müşterek temsilcisi olarak onların haklarını korur ve yönetir. Nitekim, meslek birlikleri, “... üyelerinin ortak çıkarlarını korumak ve bu Kanun ile tanınmış hakların idaresini ve takibini, alınacak ücretlerin tahsilini ve hak sahiplerine dağıtımını sağlamak üzere ...” kurulmaktadır (FSEK m.42/1). Yasama organının amacı, her ne kadar üyelerinin ortak çıkarlarını korumak üzere meslek birliklerinin kurulmasını istemek olsa da, uygulamada, meslek birlikleri her olasılıkta hak sahiplerinin haklarının ihlal edilip edilmediğini takip edemeyebileceği gibi, hak sahipleri, bu haklarını, meslek birliklerinden bağımsız olarak bizatihi kendileri de kullanmak isteyebilir. Ancak hak sahipleri olan üyeler bizzat dava açabilseler de bu keyfiyet meslek birliğinin hak takibini engellemeyecektir. Bu durum derdestlik sorunları yaratabilir ve davalı, örneğin, daha önce aynı eser için hak sahibi de dava açmış ise derdestlik savunması yapabilir. Ancak üyelik ve yetki belgesi ile meslek birliği asıl hak sahibinin yetkilerini kullanmaya (dava takip yetkisi) yetkili olur. Yasanın güncel hali, 5728 sayılı Kanunla sağlanmış ve FSEK’in 68’inci maddesinde eser sahipleri yerine “hak sahipleri” terimi kullanılmakla tereddüt kaldırılarak, meslek birliğine de eş yetkiler tanınmıştır.8