Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

Sanatsal İfadenin Korunması ve Sınırları Üzerine

The Protection of Freedom of Artistic Expression and Its Limitations

Kutlay TELLİ

İfade özgürlüğü, cezalandırılmaksızın veya herhangi bir cezaya maruz kalma korkusu olmaksızın bilginin ve fikrin alınabilmesini ve aktarılabilmesini gerektirir. Habere ve bilgiye erişimde seyircinin; bunların aktarılmasında konuşmacının hakkının korunması gerekmektedir. O halde ifade özgürlüğünün kullanılmasında, hem konuşmacıların hem de muhatapların “demokratik menfaati” vardır. Bu makale, her türlü düşünce ve mesaj alışverişine aracılık yapabilecek sanatsal ifade özgürlüğü hakkının, ayrı bir öneme sahip olduğunu gündeme getirmeyi amaçlamaktadır. Diğer taraftan çalışmada, İnsan Hakları Avrupa Mahkemesinin yerleşik içtihatları gereğince, değinilen hakkın kesin bir nitelik taşımadığı da analiz edilmektedir. Bu anlayış, özellikle cinsel içerikli sanat eserlerinin, orantılı bir sınırlandırmayı ya da tam bir yasaklamayı sonuç olarak doğurabileceği anlamını taşımaktadır.

İfade Özgürlüğü Hakkı, Sanatsal İfade Özgürlüğü, Ahlakın Korunması, Demokratik Gereklilik.

The right to freedom of expression requires that individuals receive information and views and impart their own views to other persons without being punished or any fear to be criminalized. It is essential to safeguard the right of audiences to have an access to ideas and information, alongside with the right of speakers to disseminate their own views and information. Accordingly, not only those speakers but also audiences have democratic interest in using free speech clause. This article is intended to address that the right to freedom of artistic expression is seen as enjoying a special importance mainly because it may be used a unique means of exchange of all types of opinions and messages. On the other hand, it is also analyzed that the exercise of the right in question is not, of course, an absolute freedom under the established case-law of the European Court of Human Rights. This approach means that a work of art, particularly covering sexually explicit one may necessitate a proportionate restriction or a full prohibition.

The Right to Freedom of Expression, Artistic Freedom of Expression, the Protection of Morality, Democratic Necessity.

I. GİRİŞ

Her bireyin kendi iç dünyasında sahip olduğu kanaatlerin bir anlam ve değer kazanabilmesi için serbestçe dışa vurulabilmesi ve dış dünyaya aktarılabilmesi gerektiği yolunda görüş birliği mevcuttur.1 Demokratik bir toplumda ifade özgürlüğünün neden korunması gerektiğine ilişkin üç temel fikir ileri sürülmüştür: gerçeğin keşfi prensibi, bireylerin kendini geliştirme ve toplumsal tartışmalara katılım hakkı.2 Söz konusu doktrinlerin detaylı bir şekilde burada tartışılması bu çalışmanın amacını aşacaktır. Ancak burada, fikirlerin serbestçe dışarıyla paylaşılabilmesini gerektiren ifade özgürlüğünün, diğer bütün temel hakların ve özgürlüklerin korunması ve kullanılması amacıyla bir tür “savunma”3, “beslenme”4 ve “direnme” fonksiyonu gördüğü vurgulanmalıdır. Bireyin sahip olduğu kanaatin “ifade edilmesi aşaması”, etkin şekilde korunma görmedikçe sadece ifade özgürlüğünün değil; bununla birlikte diğer bütün özgürlüklerin zayıf kalacağını belirtmek gerekir. Bu bağlamda, İnsan Haklarının ve Temel Özgürlüklerinin Korunmasına İlişkin Avrupa Sözleşmesi içtihatlarında, ifade özgürlüğü, hem demokratik bir toplumun esaslı unsurlarından biri olarak görülmekte hem de her bireyin gelişiminin ve ilerlemesinin de zorunlu unsuru olarak kabul edilmektedir.5

Bilgilerin ve fikirlerin arzu edildiği şekilde yayılımı için çok sayıda yönteme başvurulabilir. Düşünceler ve haberler, söz ve yazı ile ifade edilebileceği gibi, elbette sözden veya yazıdan bağımsız eylemlerle de ifade edilebilir.6 Bu kapsamda, kültürel, siyasi ve sosyal içerikli her türlü bilgi ve düşünce alışverişi için ciddi bir imkân sunan sanatsal ifade özgürlüğünün (freedom of artistic expression) de ayrı bir önemi vardır.7 Öte yandan cinsel konulara temas eden sanat eserlerinin, koruma görüp görmeyeceği yıllardır tartışılan bir husustur. Müstehcen ve/veya aşırı pornografik içeriğe sahip ifade kullanımları, yetkili makamlarca doğrudan ve en ağır yaptırımlara maruz bırakılabilmektedir.8 Bu çalışma, genel olarak sanatsal ifade özgürlüğüne ilişkin Avrupa yaklaşımına ışık tutmayı; spesifik olarak ise pornografik bir içeriğe bürünmesine rağmen sanat icra edilerek açıklanan ifadenin demokratik toplumlardaki meşru sınırlarının belirlenmesini amaçlamaktadır. Buna göre cinsel içerikli sanatsal ifade kullanımlarının ne dereceye kadar “serbest ifade kavramı” kapsamında kabul edilebileceği veya toplumsal, kültürel ve dini değerler bakımından “aşırı zedeleyici” bir etki ortaya koyabilecek olması nedeniyle müdahale ve sınırlandırmayı gerektireceği incelenecektir.

Bu bağlamda yukarıda değinilen türden bir incelemenin, İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesi uygulamasından bağımsız olarak yapılamayacağı izahtan varestedir. Zira Sözleşme ve onun uygulanma sisteminin, insan haklarının, Avrupa düzeyinde korunması noktasında en etkin mekanizmaya sahip olduğu kabul edilmektedir.9 Bu nedenle, metodolojik olarak, çalışmanın büyük kısmında, Strazburg Mahkemesinin söz konusu alandaki kararları, gerekçeleri ve bunların Sözleşme metni karşısındaki tutarlılığı üzerinde durulacaktır. Özellikle müstehcen içerikli resimlere ilişkin Müller v. Switzerland davası, Strazburg Mahkemesince ortaya konulan prensipleri içermesi nedeniyle model bir dava (model case) vepilot karar (pilot or key judgment) olarak değerlendirilecektir.