Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

Campeanu/Romanya Kararı Işığında Bireysel Başvuruda Sivil Toplum Örgütlerinin “Fiili Temsilciliği”

“De Facto Representation” of NGOs in Individual Application in Light of the Campeanu/Romania Decision

Dilan GÜMÜŞTAŞ

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine bireysel başvuru bizzat yapılabileceği gibi, başvurunun bir temsilci aracılığıyla sunulması da mümkündür. Temsilci aracılığıyla başvurularda Mahkeme’ye geçerli bir yetki belgesinin sunulması gerekir. Fakat mağdurun yaşından, cinsiyetinden, engelli halinden ötürü Mahkeme’ye bizzat başvuramayacak ve bir başkasına temsil yetkisi veremeyecek durumda olduğu bazı haller, temsilci ile başvuruya ilişkin farklı bir değerlendirme gerektirmektedir. Nitekim 2014 yılında Mahkeme, Valentin Campeanu/Romanya kararında “fiili temsilcilik” kavramını geliştirerek hiçbir yakını ve temsilcisi olmayan aşırı kırılgan mağdur adına, temsil yetkisi olmayan bir sivil toplum örgütünün yaptığı başvuruyu, örgüte fiili temsilci statüsü tanıyarak ilk kez kabul edilebilir bulmuştur. Sivil toplum örgütlerinin geçerli bir temsil yetkisi olmaksızın belli durumlarda mağdur adına Mahkeme’ye başvurabilmesinin önünü açan fiili temsilcilik, Mahkeme içtihadı açısından son derece özgün ve önemli bir kavramdır. Bu çalışmada Mahkeme’nin fiili temsilciliğe ilişkin içtihadının başlangıç noktasını oluşturan Campeanu kararı ışığında, aşırı kırılgan bireyler adına sivil toplum örgütlerinin yaptığı başvurularda fiili temsilciliğin nasıl uygulandığı ve bu usulün önünü açabileceği başvurular ortaya konmaya çalışılmıştır.

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, Bireysel Başvuru, Kabul Edilebilirlik Kriterleri, Dava Açma Hakkı, Sivil Toplum Örgütleri, Aşırı Kırılganlık, Temsilci, Fiili Temsilcilik, Yetki, Yetki Belgesi.

Individual applications to the European Court of Human Rights may be lodged either by applicants themselves or through representation. Where the application is lodged by a representative, a valid authorization shall be submitted. However, special assessments may be required in case where victims are unable to lodge an application themselves and appoint a representative due to their vulnerability on account of their age, sex, disability, or other circumstances. For the first time in 2014, in Valentin Campeanu/Romania decision, the application lodged by an NGO on behalf of an extremely vulnerable victim, who has no relatives or legal representatives, has been declared admissible, even though the NGO had no authorization. In this case, the Court has established the concept of “de facto representation” which in special circumstances allows NGOs to lodge applications on behalf of extremely vulnerable victims, without authorization. As a unique procedure in terms of the Court’s case-law, de facto representation paves the way for NGOs lodging an application on behalf of victims without being legal representatives. This study analyzes the Court’s application of de facto representation and discusses the further application of this procedure in light of the Campeanu decision.

The European Court of Human Rights, Individual Application, Admissibility Criteria, Locus Standi, NGOs, Extreme Vulnerability, Representative, De Facto Representation, Authority, Letter of Authority.

Giriş

Sivil toplum örgütlerinin uzun yıllardır Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (“Mahkeme”, “AİHM”) önündeki özellikle hukuki ve politik önemi büyük davalara müdahil (amicus curiae) olduğu bilinmektedir.1 Sivil toplum örgütleri bu tür davalara müdahil olan taraf devlet hukuku ve uygulaması hakkında Mahkeme’ye teknik bilgi ve istatistik sağlayarak, ihlalin toplumsal boyutunu ortaya koyarak ve duruşma salonu dışında kamuoyu bilinci oluşturarak Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (“Sözleşme”) etkili bir biçimde uygulanmasında büyük rol oynamaktadır.2 Sivil toplum örgütlerinin davalara müdahil olabilme imkânı yanında, mağdur oldukları iddiasıyla kendi adlarına veya temsil yetkisi ile mağdur adına bireysel başvuru yapabilmeleri de mümkündür.3 Ancak sivil toplum örgütlerinin Mahkeme’ye başvuramayacak durumda olan ve hiçbir yakını ya da temsilcisi bulunmayan aşırı kırılgan4 mağdurlar adına, yetki belgesi sunmadan bireysel başvuruda bulunabilmesinin mümkün olup olmadığı meselesi uzun zaman belirsizliğini korumuş bir meseledir.

Mahkeme’nin yerleşik içtihadı doğrultusunda, Mahkeme’ye temsilci aracılığıyla başvuruda mağdurun hayatta olması5 ve temsilcinin bir vekaletname veya yetki belgesi sunması gerekir.6 Fakat Mahkeme mağdurun hayatta olmadığı veya temsilcinin temsil ilişkisini ispatlayamadığı bazı hallerde, mağdurun içinde bulunduğu durumu ve başvurucu ile ilişkisini dikkate alarak, mağdurun yakınlarının mağdur adına yaptığı başvuruları kabul edebilmektedir.7 Ancak hiçbir yakını ve hukuki temsilcisi olmayan kişiler adına, temsile yetkili olmayan sivil toplum örgütlerinin başvuru yapabilmesi ilk kez Valentin Campeanu adına Hukuki Kaynaklar Merkezi/Romanya başvurusunda kabul edilmiştir.8

2014 tarihli Campeanu kararında Mahkeme, bu çalışmada “Campeanu Kriterleri” olarak anılan birtakım kriterleri göz önünde bulundurarak, hayatta olmayan mağdur adına, hukuken temsil ile yetkilendirilmemiş bir sivil toplum örgütünün yaptığı başvuruyu, örgütü mağdurun fiili temsilcisi sayarak kabul etmiştir. İlk kez Campeanu kararında gündeme gelen “fiili temsilcilik” (de facto representation) kavramı, sivil toplum örgütlerinin hiçbir yakını ve temsilcisi olmayan mağdurlar adına temsil ile yetkilendirilmedikleri halde başvuru yapabilmelerinin önünü açmıştır. Nitekim Mahkeme daha sonra Campeanu kararına atıfla fiili temsilciliği pek çok kararda uygulamıştır.

Bu çalışmada öncelikle bireysel başvuruda temsil edilme açıklanmış; daha sonra Mahkeme’nin Campeanu kararında temsil edilmeye yaklaşımı ve geliştirdiği “fiili temsilcilik” kavramı incelenmiş, Mahkeme’nin fiili temsilciliği uyguladığı sonraki kararları ortaya konmuş ve son bölümde kararın benzer başvurulara uygulanabilirliği tartışılmıştır. Çalışmada sivil toplum örgütlerinin AİHM’e olağan başvurma ehliyetleri incelenmemiş olup, aşırı kırılgan bireyler adına temsil yetkisi olmasa bile sivil toplum örgütlerine dava açma hakkı (locus standi)9 sağlayan ve istisnai bir başvuru usulü olan fiili temsilcilik mercek altına alınmıştır. Bu konuda öncü olan Campeanu kararı üzerinde Türk hukuk literatüründe yeteri kadar durulmadığı düşünüldüğü için, kararın usule ilişkin bölümünün etraflıca açıklanması gerekli görülmüştür.