Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

Editör’den

Değerli Okurlar, Ceza Hukuku Dergisi’nin (CHD) yeni bir sayısında daha Sizlerle birlikte olmanın heyecanı içindeyiz. Bu sayımızda da daha önceki sayılarımızda olduğu gibi birbirinden kıymetli bilimsel çalışmaları Sizinle buluşturuyoruz. Güncel tartışmaları barındıran, karşılaştırmalı ceza hukukundan nitelikli örnekler sunan, uygulama problemlerini eleştirel bir bakış açısıyla ortaya koyan ve bunların ötesinde sadece sorgulayan değil aynı zamanda da çözüm önerileri getiren bu bilimsel çalışmalar CHD’nin üstlendiği misyonun en somut karşılığıdır. Yıllardır istikrarlı ve kararlı bir biçimde korumaya çalıştığımız çizgimiz böyle nitelikli çalışmalarla daha ileri seviyelere taşınmaktadır. Bu bağlamda değerli çalışmalarını tartışmaya açmak için CHD’yi tercih eden kıymetli yazarlarımıza içtenlikle teşekkür ediyoruz. Aynı şekilde makalelerin daha yetkin bir biçimde okuyucularımızla buluşması için titizlikle değerlendirmelerde bulunan ve her zaman dile getirdiğimiz gibi CHD’nin nitelik iddiasının en önemli dayanakları kabul ettiğimiz kıymetli hakem Hocalarımıza da şükranlarımızı sunuyoruz. Bu kolektif irade ve emek Türkiye’de bir “CHD Çevresi”nin oluşmasına zemin hazırlamakta ve bizleri sonraki saylar için motive etmektedir.

Bu sayımızda yer alan bazı çalışmaların konuları önemli bir hususun görünür kılınması açısından son derece anlamlı olmuştur. O da ceza hukukunda, modern toplum olarak anılan bilgi toplumunun koşullarına uygun olan ve son yıllarda çok fazla karşılaşılan bilgi-iletişim teknolojileri temelli problemlerle daha yakından ilgilenilmesi gerekliliğidir. Bu gereklilik beraberinde hassas bir tartışmanın da muhakkak göz önünde bulundurulmasını zorunlu hale getirmektedir. Bilindiği üzere bilim ve teknolojideki gelişme ve değişmeler çok hızlı sonuçlar vermekte ve bu hız ceza hukukunu ilgilendiren problemler bakımından suçta ve cezada kanunilik ilkesini de göz önünde bulundurduğumuzda yasa koyucuyu zorlayabilmektedir. Bu nedenle kanunilik ilkesinin modern toplumun hukuk düşüncesinde adeta bir “el fireni” vazifesi gördüğü, tamamen ortadan kaldırılmasa bile en azından esnetilmesi gerektiği eleştirileri daha yüksek sesle dile getirilmeye başlamıştır. Zira yasa koyucu teknoloji temelli bir meseleyi gündemine aldıktan sonra onunla ilgili bir yasal düzenleme hazırlayana kadar o mesele boyut değiştirmiş olabilmektedir. Bu bağlamda ceza hukukuyla korunması gereken hukuksal değerleri daha çok ön plana çıkararak suç ve suçlulukla mücadele hızını yavaşlatan bir kasisleri hem zemine dönüştürmek gerektiği ifade edilmektedir. Bu eleştirileri ciddiye almak ve her yönüyle tartışmak gerekir. Ancak tartışmalar mutlak bir lehe veya aleyhe karar alma şeklinde sonuçlandırılmamalıdır ve mutlaka suçta ve cezada kanunilik ilkesi bir güvence fonksiyonu olarak muhafaza edilirken zamanın ruhuna da uygun bir biçim alışla daha işlevsel hale getirilebilir. Yine de bugün ele alınış ve dile getiriliş şekliyle suçta ve cezada kanunilik ilkesinin kaldırılmasa bile “esnetilmesi” önerisine temkinli yaklaştığımızı, “esnetmek”ten kastedilen şeyin ne olduğunun daha açık izah edilmesi gerektiğini ifade etmeliyiz. Zira kavramlar hukukçular için (bilhassa ceza hukukçuları için) yol haritalarıdır, istikameti kavramlara yüklenen anlamlar tayin eder ve yola çıkarken yapılacak milimlik bir sapma ulaşılmak istenen hedeften (o hedefin uzaklığıyla orantılı olarak) kilometrelerce uzaklaşmaya sebebiyet verebilir.

Bir sonraki sayımızda yeniden bu satırlarda buluşabilmeyi diliyor, bu sayımızın da ceza hukuku literatüründe bilimsel tartışmalara katkı sağlamasını umuyoruz.

Prof. Dr. Veli Özer ÖZBEK

Arş. Gör. İlker TEPE