Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

Konkordatonun Bağlayıcılığını Sonlandırmak Üzere Yapılan Başvurunun Hukuki Niteliği

Legal Nature of the Petition for Reversal of Judicial Composition Proceeding

Taner Emre YARDIMCI

Türk hukuk sisteminde konkordato, genelde borçların tenzil edilmesi ve/veya ödemelerin ötelenmesine ihtiva eden konkordato projesine dayanmaktadır. Konkordato teklifi, mahkemenin bir çekişmesiz yargı işi olarak tasdik kararıyla bazı alacaklılar için bağlayıcı hâle gelir. Konkordatonun bağlayıcı etkisinin bütün alacaklılar ya da bir veya birkaç alacaklı yönünden geçmişe yönelik olarak sona ermesi, İcra ve İflas Kanunu m. 308e ve 308f düzenlemelerinde öngörülmüştür. Konkordato projesine tabi olan herhangi bir alacaklı, konkordatonun tasdiki borçlu tarafından kötü niyetle elde edildiği takdirde, konkordatonun bütün alacaklılar yönünden sona ermesini talep etmeye hak sahibidir. Bunun dışında, konkordato projesine göre öngörülen zamanda ve miktarda kendisine ödemede bulunulmayan bir alacaklı da yalnızca kendisi yönünden tasdik edilen konkordato şartlarına tabi olmamayı talep edebilir. Böylece, bir çekişmesiz yargı işi olarak konkordatonun tasdiki, mahkeme tarafından bu sebeplerden ötürü iptal edilebilir veya değiştirilebilir. Konkordatonun bağlayıcılığını sonlandırmak için yapılan başvurunun hukuki mahiyeti bu şekilde görülmelidir.

Konkordato, Konkordato Anlaşması, Borcun Tenzili, Ödemenin Ertelenmesi, Çekişmesiz Yargı İşi.

The judicial composition proceedings named “” in the Turkish legal system is based upon a deed of arrangement which involves generally a reduction of debts and/or a postponement of payments. The proposed arrangement will be binding to some of the creditors after judicial confirmation which is a matter of non-contentious jurisdiction. How the binding effect of the “” expires for all of the creditors or one or more creditors is foreseen within the Articles 308e and 308f of the Turkish Debt Enforcement and Bankruptcy Act. Any creditor subject to this arrangement is entitled to file a petition for reversal of composition proceedings for all of the creditors when the judicial confirmation unlawfully acquired by the debtor. Besides this, a creditor to whom is not paid according to the deed of arrangement in due time and amount may but only for himself request not to subject to terms of judicially confirmed composition. Thus, the judicial confirmation of “” as a matter of non-contentious jurisdiction could be because of these reasons annulled or altered by the court. The legal nature of the petition for reversal of judicial composition proceeding shall be considered as such.

Judicial Composition Proceedings, A Deed of Arrangement, Reduction of Debt, Postponement of Payment, Non-Contentious Jurisdiction.

Giriş

Tasdik kararı verilmesi üzerine konkordato ile öngörülen koşullar belirli grup alacaklılar için bağlayıcı hâle gelir ve bu bağlayıcılık İİK m. 308e veya 308f bağlamında yapılacak bir başvuru neticesinde kısmen veya tamamen sona erebilir. Kısmen sona erme sebebi belirli bir veya birkaç alacaklıya taahhüt edilen çerçevede ödemede bulunulmaması üzerine gerçekleşir ve sadece ilgili alacaklı veya alacaklılar itibariyle bir sona erme söz konusu olur. Tamamen sona erme ise alacaklıların tamamına yöneliktir ve belirli bir alacaklı başvurmuş olsa bile bütün alacaklılar konkordatonun hüküm ve sonuçlarına tabi olmaktan kurtulur.

Konkordatonun bağlayıcılığını sona erdiren İİK m. 308e veya 308f uyarınca yapılan bir başvuru konkordatonun feshi davası olarak görülmektedir. Geçmişe etkili sonuç doğurma sebebiyle “fesih” kavramının kullanılmaması gerektiği dışında bu başvurunun dava olarak nitelendirilmesine yönelik bir eleştiri getirilmemiştir. Tasdik kararı ile sıkı bir ilişki içinde olan konkordatoyu sonlandırmaya yönelik başvurunun gerçekten bir dava olup olmadığı değerlendirilmelidir. Bu uğurda İİK m. 308e veya 308f çerçevesinde yapılacak başvuruda ileri sürülen talep ve bunun tasdik kararı bakımından doğuracağı sonuç dikkate alınarak bir tespitte bulunulmalıdır.

Çalışmamızda İİK m. 308e ve 308f düzenlemelerinin tasdik kararı ile olan sıkı ilişkisi sebebiyle ilk olarak tasdik şartları ve tasdik kararının sonuçları üzerinde durulmuştur. Daha sonra yapılacak başvuruda ileri sürülecek talebe göre tasdik kararının iptal edilmesi veya değiştirilmesi gerekliliği değerlendirilmiştir. Bunun dışında, İİK m. 308e ve 308f çerçevesinde hangi süre içinde ve nerede başvuruda bulunulabileceği ile verilecek karara karşı kanun yolu başvurusu hususları ele alınmıştır. Son olarak, İİK m. 308e ve 308f açısından alacağı itiraza uğramış veya alacağı kaydedilememiş alacaklıların durumu ayrıca irdelenmiştir.

I. Konkordatonun Bağlayıcı Hâle Gelmesinin Şartları ve Hükümleri

Borçlu ve alacaklılar için konkordatonun hüküm ve sonuç doğurması asliye ticaret mahkemesi tarafından tasdik kararı verilmesine bağlıdır. Tasdik kararı verilmesine yönelik şartlar ve konkordatonun hükümleri İİK m. 308e ve 308f ile sıkı bir ilişki içindedir. Haklı bir gerekçe bulunduğu takdirde İİK m. 308e veya 308f çerçevesindeki bir başvurunun kabul edilmesi, konkordatonun hükümlerinin kısmen veya tamamen sona ermesi sonucunu doğurur. Malvarlığının terki suretiyle konkordatoda ise sadece İİK m. 308f bağlamında tamamen sona ermeyi sağlamak üzere başvuruda bulunulabilir.1

Tasdik kararı verilmesi, İİK m. 305’te zikredilen şartların mevcut olmasına bağlanmıştır. İlgililer arasında bu şartların mevcut olup olmadığı hususunda ihtilaflar yaşanabilir. Tasdik kararı verilmesine karşı çıkan bir alacaklı, bu şartların bulunmadığını ortaya koyarak tasdik başvurusunun reddedilmesini isteyebilir. Hatta İİK m. 303/3’e göre yapılan oylamada olumlu oy kullanmış bir alacaklı dahi itiraz edebilir.2 İtirazın haklılık durumuna göre tasdik başvurusunun reddine karar verilmesi mümkündür. Şartların mevcut olduğuna kanaat getirildiği takdirde tasdik kararı verilmelidir. Konkordatonun bağlayıcı hâle gelmesi, tasdik kararı verildiği anda gerçekleşebileceği gibi bu kararın kesinleşmesinin esas alınması da kararlaştırılabilir (İİK m. 308c/1).

Tasdik başvurusunda İİK m. 305’te geçen başka bir şarttan da bahsedilebilir. Bu şart, konkordato projesinin yeterli olup olmadığıdır. İİK m. 305/2’de projenin yetersiz görülmesi hâlinde bu hususta düzeltme yapılmasının istenebileceği belirtilmiştir. Asliye ticaret mahkemesi bizzat bu düzeltmeyi yapamaz.3 Lâkin yetersiz görülen hususlar düzeltilmez ise tasdik başvurusu reddedilebilir. Bu sebeple, konkordato projesinin yeterli olması gerektiği şeklinde bir şarttan da bahsedilebilir. Projenin yetersiz olmasından ne anlaşılacağı ise belirsizdir. Kanaatimizce, konkordato hükümlerinin uygulanmasına ilişkin kısımlardaki çelişki ve eksiklikler projenin yetersiz olması olarak değerlendirilebilir. Diğer bir görüşe göre, sadece teklif edilen orana ilişkin inceleme yapılmalıdır.4 İİK m. 305/2’nin kapsamı bakımından getirilen bu sınırlayıcı yaklaşıma katılmamaktayız. Alacaklılara yapılacak ödeme oranı dışında kalan ve konkordato projesine dair birçok hususta asliye ticaret mahkemesinin inceleme yapabilmesi ve bu husustaki eksikliklerin giderilmesini istemesi mümkün görülmelidir.

Tasdik başvurusu hakkında açıkça öngörülmeyen bir şart da borçlunun dürüst olmasıdır. Kanuni düzenlemede açıkça yer verilmemiş olsa da borçlunun dürüst olması gerekliliği tasdik kararı verilirken de incelenmelidir. Nitekim 4949 sayılı Kanun ile borçlunun dürüst olması şartı kaldırılmış olmasına karşın, haklı olarak böyle bir şartın aranacağı belirtilmektedir.5 En azından konkordatoyu kötü niyetle sakatladığı kabul edilebilecek tutum ve davranışların varlığı hâlinde tasdik talebi reddedilmelidir.6 Diğer bir görüşe göre ise borçlu dürüst olmasa dahi tasdik kararı verilebilmeli ve fakat borçlunun yetkilerinin sınırlandırılması veya kaldırılması yoluna gidilmelidir.7

Gerçekten, tasdik için lüzumlu şartlar arasında yer alması gerekir iken borçlunun dürüst olmasına İİK m. 305’te yer verilmemiştir. Yine de konkordato borçlusunun tasdik kararı verilmesi uğruna hileli bir işlem yapmamış olması aranmalıdır. Kaldı ki konkordato kurumu, dürüst bir borçluyu korumaya yöneliktir. Tasdik kararı verilirken de borçlu bakımından bu şart gözetilmelidir. Aksinin kabulü, konkordatonun amacı ile bağdaşmaz ve ilgililerin menfaatine de uygun düşmez. Zira İİK m. 308f bağlamında böyle bir ihtimalde konkordatonun bağlayıcılığının bütün alacaklılar için sona erdirilmesi talep edilebilmektedir. Yeter ki dürüstlük ilkesine aykırı davranış ile tasdik kararı verilmesi arasında nedensellik bağlı bulunsun.8 İleride tasdik kararının hükümleri sona erecek olmasına rağmen asliye ticaret mahkemesinin konkordato başvurusunu tasdik etmesi uygun düşmez. Bu yüzden, tasdik başvurusunda da İİK m. 308f çerçevesinde bir inceleme yapılabileceği kabul edilmelidir.9

Tasdik şartları yönünden resen araştırma ilkesinin uygulanmasına ilişkin olarak farklı görüşler ileri sürülmektedir.10 İİK m. 305’te belirtilen şartlar itibariyle bu görüş farklılıklarının uygulamada ciddi bir öneminin olmadığını söylemek mümkündür. Çünkü dosya muhteviyatına göre belirtilen şartların gerçekleşip gerçekleşmediği anlaşılabilir. Yani ayrı bir araştırma yapılmasına lüzum kalmaksızın tasdik kararı verilip verilmeyeceği belirlenebilir. Konkordato komiserinin sunacağı rapor da bu şartlara ilişkin olduğu için hâkimin kendiliğinden delil toplamasına pek de ihtiyaç kalmaz.

Konkordato hakkında yapılan tasdik başvurusu, HMK m. 382/1 - (f), (7)’de de öngörüldüğü üzere çekişmesiz yargı işi mahiyetindedir. HMK m. 382/1 - (a) bağlamında ilgililer arasında uyuşmazlık yokluğu ölçütü dikkate alınarak tasdik yargılamasının çekişmesiz yargı işi olduğu belirtilmektedir.11 Bununla birlikte, tasdik başvurusuna itiraz edilmesi ile bu işin çekişmeli hâle gelip gelmediği hususu tartışmalıdır. Bir görüşe göre, itiraz edilmesi ile birlikte çekişmeli yargıya dönüşme söz konusu olur.12 Diğer bir görüş ise ilgililerin itirazının bir dava formatında ileri sürülmesi hâlinde böyle bir ihtimalden bahsedilebileceği yönündedir.13 Ancak bununla neyin kastedildiğine açıklık getirilmemiştir. Belki de konkordatoya kaydedilmemiş bir kişinin itiraz etmesi üzerine gerçekte alacaklı olup olmadığının tespit edilmesi gerekliliği14 bağlamında böyle bir görüş ileri sürüldüğü düşünülebilir. Her ne kadar bu hususta asliye ticaret mahkemesi tarafından karar verilecek olsa da bir davadan ve o alacak hakkında kesin hüküm verileceğinden bahsedilemez. Öte yandan, yerine göre bu alacak ticaret mahkemesinin görev alanına girmeyebilir. Bu ihtimalde ticaret mahkemesinin kesin hüküm teşkil edecek şekilde karar vereceğinin kabulü görev ilkesine aykırılık teşkil eder.

Alacaklıların tasdik şartlara ilişkin olarak itirazda bulunmaları kuvvetle muhtemeledir. İlgililer arasında ihtilaf olsa bile tasdik başvurusu, çekişmesiz yargı işi olarak görülmelidir.15 Borçlu ile belirli bir alacaklı arasında ileri sürülen alacak bakımından yaşanan uyuşmazlık ise HMK m. 382/1 - (a) anlamında çekişme yokluğu ölçütünü kaldıracak mahiyette değildir. Nitekim İİK m. 308/b gereğince alacağı itiraza uğramış alacaklıların ayrı bir dava açması gerekmektedir. Kaldı ki ileri sürülen alacak ticaret mahkemesinin görev alanına girmeyebilir.16 Aslında ilgililer arasında yaşanabilecek ihtilaf, tasdik kararı verilmesine ilişkin şartlara ilişkin olabilir. Konkordato alacağına dair çekişme ise İİK m. 308b düzenlemesinin kapsamına girmekte olup ayrı bir davaya konu edilebilir.17 Tasdik şartlarına dair ilgililerin yaşayabileceği herhangi bir ihtilaf ise çekişmesiz yargıdan çıkıp çekişmeli yargıya geçmeyi gerektiren bir mahiyette olamaz. Bu yüzden, tasdik başvurusu her zaman için bir çekişmesiz yargı işi olarak ele alınmalıdır.

Şu var ki ilgililer arasında dava açılmasını gerektiren ve konkordatoyu ilgilendiren bir uyuşmazlık da bu başvuruda dile getirilmiş olabilir. Fakat bu durum, o hukuki uyuşmazlığın tasdik kararı ile birlikte karara bağlanmasını zorunlu kılmaz. Ayrı bir dava açılması gerekliliği dikkate alınmalıdır. Uyuşmazlığın asliye ticaret mahkemesinin görev alanına girmesi hâlinde dahi bunu söylemek mümkündür. Sonuçta tasdik kararı verilmesi, yalnızca tasdik şartları bakımından bir inceleme yapılmasını gerektirir. Tasdik başvurusu belirli hususlar üzerinde yapılacak bir incelemeye dayanmakta olup ileri sürülebilecek bir sübjektif hakkın varlığından bahsedilemez. Dolayısıyla, ilgililer arasında uyuşmazlık olmayan bir hâlden bahsetmek mümkündür. Öte yandan, konkordatonun tasdikinde çekişmesiz yargı işlerine dair olan inşai etki ölçütü de ön plana çıkmaktadır. Zira tasdik kararı ile artık konkordatoya tabi alacakların tenzil edilmesi ile ödeme günün ertelenmesi gibi sonuçlar meydana gelir. Dolayısıyla, konkordatonun tasdikine ilişkin mahkeme kararı inşai mahiyette bir çekişmesiz yargı işi olarak görülmelidir.18