Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

Bir Vakanın Etik Analizi (ABD Yüksek Mahkeme Başkanı Roberts, Senatör Schumer ve ABD Başkanı Donald Trump)

Ethical Analysis of a Case (Chief Justice of the Supreme Court of the USA Roberts, Senator Schumer and President of the USA Donald Trump)

Mustafa SALDIRIM

Yargı etiği; bağımsız, tarafsız ve etkin bir yargı sisteminin temel koşuludur. Karşılaştırmalı hukukta yaklaşık 50 yıl önce başlayan ve yargı pratiğinde uygun mekanizmalar ile işlerlik kazandırılan yargı etiği, ülkemizde Yargıtay’ın 2017 yılından itibaren güçlü bir şekilde sürdürdüğü reform hareketi ile yaygınlaşmaya başlamıştır. Yargıtay Etik İlkelerinin geliştirilmesi ile başlayan bu reform hareketinin sonucunda yargı etiği dersleri hukuk fakültelerinde okutulmaya başlamış, bağımsız ve tarafsız Yargı Etiği Danışma Kurulu oluşturulmuş, eğitim programları geliştirilmiş ve yargı etiği alanındaki temel eserler ile eğitim materyalleri Türkçe’ye çevrilerek tüm hukukçuların ve toplumun yararlanmasına sunulmuştur. Bu çalışmada ise Amerika Birleşik Devletlerinde yüksek mahkeme ile üst düzey bir politik kişilik arasında yaşanan bir vaka yargı etiği açısından analiz edilmiştir. Yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığı, halkın yargıya güveni, yargının iletişim stratejisi gibi birçok önemli kavram ve müessesenin dikkate alınmasını gerektiren bu vaka, Yargıtay Yargı Etiği İlkeleri, Bangalor Yargı Etiği İlkeleri ve Bangalor Yargı Etiği İlkeleri’nin Yorumu ile Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin geliştirdiği içtihatlar çerçevesinde ele alınmıştır.

Yargı Etiği, Yargı Bağımsızlığı ve Tarafsızlığı, Yargıtay Etik İlkeleri, Yargıya Güven, Popülizm, Siyasi Tartışma.

Judicial ethics is the main condition of an independent, impartial and efficient judicial system. Judicial ethics which started about 50 years ago in comparative law and which was made functional with appropriate mechanisms in legal practice, has started to disseminate in our country with the reform action that the Court of Cassation has been maintaining effectively since 2017. As a result of this reform action, which started with the development of the Court of Cassation Codes of Conduct, judicial ethics courses started to be given in law faculties, an independent and impartial Judicial Ethics Advisory Board was established, training programs were developed and the fundamental documents and educational materials in the field of judicial ethics were translated into Turkish and provided to all legal professionals and the society in order to benefit from them. In this study, a case between the high court and the high-level politician in the United States of America is analyzed in terms of judicial ethics. This case, which requires taking into consideration many important concepts and institutions such as the independence and impartiality of the judiciary, trust of the public in the judiciary, and communication strategy of the judiciary, is addressed within the framework of the Court of Cassation Codes of Judicial Conduct, the Bangalore Principles of Judicial Conduct and Commentary on the Bangalore Principles of Judicial Conduct, and the caselaw developed by the European Court of Human Rights.

Judicial Ethics, Independence and Impartiality of the Judiciary, Court of Cassation Codes of Conduct, Trust in the Judiciary, Populism, Political Discussion.

GİRİŞ

Hukukun gerçek anlamda uygulanabilmesinin ön şartı hiç şüphesiz iyi işleyen bir yargı sistemidir. Bangalor Yargı Etiği İlkelerinde belirtildiği üzere, diğer tüm haklarla birlikle insan haklarının korunması, adaletin doğru bir şekilde yönetilmesine ve özellikle de yetkin, bağımsız ve tarafsız bir yargının varlığına bağlıdır. Uluslararası alanda kaydedilen ilerlemelere ve karşılaştırmalı hukuktaki gelişmelere rağmen Avrupa (Bölgesi) İnsan Hakları Sistemi de dâhil olmak üzere yargı yetkisinin kullanılmasına ilişkin kaygılar ve tartışmalar küresel ölçekte devam etmektedir.

Kuvvetler ayrılığı ilkesinin uygulanmasında karşılaşılan güçlükler, klasik ve genel bir sorun olarak varlığını korumaktadır.1 Antik Yunan’da Sokrates’in yargılanması sırasında dahi karşımıza çıkan popülizm, çağlar boyu etkisini artırarak önemli bir tehdit hâline gelmiştir. Özellikle son yıllarda, gelişmiş demokrasilerde de gözlemlenebilen popülist politikalar, demokrasiyi ve insan haklarını tehdit ettiği gibi hukuk devletinin temel ilkelerini de olumsuz şekilde etkileyebilmektedir.2 Eflatun’un “hükümdarlar bilge veya bilgeler hükümdar olsaydı, kentlerin yüzü ışırdı” sözü ile dile getirdiği sorun 2500 yıldır insanlığı meşgul etmeye devam etmektedir.

Medyadan gelen baskılar, kamuoyu tepkisi, resmi veya gayri resmi sivil toplum örgütlenmeleri, hâkimlerin dış ve iç bağımsızlığını etkileme potansiyeli taşımaktadır. Baş döndürücü bir hızla gelişen ve değişen dünyada, kartellerin ve holdinglerin ya da diğer baskı gruplarının etkileri, ağır etik sorunlara yol açabilmektedir.3

Yargıya yönelik olarak yargı dışından gelebilecek klasik tehditler ile küreselleşmeye bağlı güncel sorunlara ilaveten, hâkimlerin kendi bireysel ve kolektif çıkarlarını koruma isteklerine karşı nasıl direnecekleri de küçümsenmeyecek bir sorundur.

Yukarıda kısaca özetlenen yargı yetkisinin güncel sorunları ve riskler dikkate alındığında yargı organının etik açıdan nasıl davranması gerektiği önemli bir mesele olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu konuda canlı ve somut bir örnek olarak aşağıdaki vaka incelenecektir.

I. VAKA

ABD Yüksek Mahkemesinin toplumun yakın ilgi duyduğu kürtaj ile ilgili önemli bir davaya baktığı sırada Demokrat Parti Senatörü Schumer, Başkan Trump’ın tayin ettiği Yargıç Neil M. Gorsuch ve Brett M. Kavanaugh’a karşı “Kasırgayı serbest bıraktınız, bedelini de ödeyeceksiniz.” şeklinde ifadelerde bulundu. Ayrıca Schumer “Bu korkunç kararları verme yolunda ilerlerseniz, sizi neyin vuracağını asla bilemezsiniz.” şeklinde konuştu.

Federal yargıçlara yönelik eleştirilere çok nadiren yanıt veren Başhakim John G. Roberts Jr., Çarşamba günü Demokrat lider New York Senatörü Chuck Schumer’ın Yüksek Mahkeme önünde bir mitingde söylediği sözleri kınayan bir açıklama yaptı.

Yüksek Mahkeme Başkanı Başhakim John G. Roberts Jr. “Mahkemenin tüm üyeleri hangi odaktan gelirse gelsin, korkusuzca ya da herhangi bir fayda gütmeden işlerini yapmaya devam edecektir.” dedi.

Yüksek Mahkeme Başkanı “Yargıçlar uzmanlık alanlarından kaynaklı eleştiriler gelebileceğini bilirler, ancak hükümetin en üst seviyelerinden yöneltilen bu türden tehditkâr ifadeler yalnızca uygunsuz değil, aynı zamanda tehlikelidir. Mahkemenin tüm üyeleri hangi odaktan gelirse gelsin, korkusuzca ya da herhangi bir fayda gütmeden işlerini yapmaya devam edecektir.” şeklinde ifadelerde bulundu.

Sonrasında Trump (Roberts’ın eleştirilerine katılarak) Schumer’ı “ABD Yüksek Mahkemesini doğrudan ve tehlikeli bir şekilde tehdit etmekle” suçladı. Trump, Twitter üzerinden yaptığı açıklamada “Bir cumhuriyetçi bu tür ifadelerde bulunsaydı, tutuklanır ya da suçlu bulunurdu” dedi.

Senatör Schumer’ın bir sözcüsü Başhâkim Roberts’in, Schumer’ın ifadelerini kasıtlı olarak yanlış yorumladığını belirtti. Sözcü Justin Goodman “Senatör Schumer’in yorumları, bu yargıçları mahkemeye çıkarmalarından ötürü Senatodaki Cumhuriyetçilerin ödeyecekleri siyasi bedele işaret eden bir referans ve üreme hakları konusunda bu yargıçların büyük bir taban hareketi başlatacağını belirten bir uyarıydı.” şeklinde konuştu. Ayrıca “Geçen hafta Başkan Trump’ın Yargıç Sotomayor ve Roberts’a yönelik saldırılarına karşı sessiz kalırken, Senatör Schumer’ın sözlerini kasıtlı olarak yanlış yorumlayarak sağ kanadı takip eden (Yüksek Mahkeme Başkanı) Yargıç Roberts tarafsız davranmamaktadır.” şeklinde konuştu.

II. SORULAR VE CEVAPLAR

Soru a)

Yüksek mahkeme üyelerini bu şekilde hedef alan Senatör Schumer’in davranışını etik açıdan değerlendiriniz.

Cevap a)

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, yargı bağımsızlığının dört unsurunu vurgulamaktadır. Bunlar; hâkimlerin atanma yöntemi, görev süresi, bütçe konuları da dâhil olmak üzere dış baskılara karşı güvenceler, yargının bağımsız ve tarafsız görünüp görünmemesidir.4

AİHM, devam etmekte olan adli işlemler veya yargılamalar ile ilgili olarak yürütmenin müdahalede bulunmasının yargının saygınlığını azaltabileceğine ve bu durumun adil yargılanma ile sağlanan güvenceleri zayıflatabileceğine hükmetmiştir. Hükümetin üst düzey siyasi kişiliklerinin devam eden davalara ilişkin beyanları, haklı gerekçeleri olsa bile belli bir yönde karar vermeleri için mahkemelere çağrıda bulunmaları, adil yargılanma hakkını güvence altına alan AİHS’in 6’ncı maddesindeki “bağımsız ve tarafsız mahkeme” fikriyle bağdaşmamaktadır.5

AİHM, üst düzey siyasi kişilerin beyanlarının mahkemeyi etkilediğine yönelik somut bir delil olmasa dahi “tarafsızlık görüntüsünün” çok önemli olduğuna ve söz konusu beyanlar ile “tarafsızlık görüntüsünün” adil yargılanma hakkını ihlal edebileceğine hükmetmiştir.6 Bu konu yargı etiği bakımından da büyük önem taşımaktadır. Nitekim, Yargıtay Yargı Etiği İlkelerinin 1.5 maddesine göre, “Hâkim, yasama ve yürütme erkleriyle uygunsuz ilişkilerden ve bu organların etkisinden uzaktır; aynı zamanda, makul bir kişinin gözünde, bu türden ilişki ve etkilerden uzak olduğunu gösterir.

Sonuç olarak Senatör Shumer’in yüksek mahkeme üyelerini hedef alan sözleri, yukarıda açıklanan nedenlerle etik açıdan uygunsuz ve adil yargılanma hakkını ihlal edebilecek bir davranıştır.

Soru b)

Senatör Schumer’in beyanlarının hedefi olan yüksek mahkemenin iki üyesi, Senatör Schumer’in uygunsuz açıklamalarına karşı kamuya açık şekilde doğrudan cevap vermeli midir?

Cevap b)

Bangalor Yargı Etiği İlkelerinin Yorumunun 29’uncu paragrafına göre, “Bakanlar, siyasi kişilikler, resmi görevliler, gazeteciler, aile veya tüm diğer kişiler dâhil olmak üzere, hangi kaynaktan gelirse gelsin ... yargı bağımsızlığını hedef alan ... hâkimi doğrudan veya dolaylı olarak etkilemek amacıyla dışarıdan yapılan tüm girişimler reddedilmelidir. Özellikle, bu girişimlerin reddedilmesine rağmen tekrar ettiği durumlarda, hâkim konuyu yetkili makamlara bildirmelidir. Hâkim, aile, sosyal veya siyasal ilişkilerinin herhangi bir yargısal kararı etkilemesine izin vermemelidir”

Hedef alınan yüksek mahkeme üyelerinin doğrudan Senatör Schumer’e karşı beyanda bulunmaları bu nedenle uygunsuzdur. Bir yanıt verilmesi gerektiğini düşünüyorlarsa, öncelikle bu yanıtın yüksek mahkeme tarafından verilmesini talep etmeleri gerekir. Ayrıca bazı sistemlerde yüksek mahkemeler yüce divan sıfatıyla ya da ilk derece mahkemesi olarak üst düzey kamu görevlilerini veya (devlet başkanı da dahil olmak üzere) yüksek düzeydeki politik kişileri görevleri ile ilgili suçlarda yargılamakla görevli olabilirler. Bu türden karşılıklı tartışmalar, daha sonra söz konusu tartışmanın tarafı olan yüksek hakimlerin reddedilmesine veya bu hakimlerin davadan çekilmesine haklı bir neden teşkil edebilir. Tarafsızlık ilkesi gereği hakimin bir yükümlülüğü de ileride reddedilmesine neden olabilecek olayları makul ölçüler çerçevesinde azaltmaktır. (Yargıtay Yargı Etiği İlkeleri, m.2.5).

Yukarıda açıklanan nedenlerle, Senatör Schumer’in eleştirilerinin hedefi olan yüksek hakimlerin doğrudan Senatöre karşı kamuya açık şekilde cevap vermeleri etik açıdan uygun değildir.

Soru c)

Senatör Schumer’in hedef aldığı yüksek mahkeme üyelerinin talebi üzerine veya yüksek mahkeme kendiliğinden bu durumda nasıl hareket etmelidir. Yüksek Mahkeme Başkanı Roberts’in doğrudan Senatör Schumer’i kınayarak ona cevap vermesi, etik açıdan doğru mudur? Siz yüksek mahkeme başkanı olsaydınız nasıl davranırdınız?

Cevap c)

Böyle bir sorunu yargı etiği alanında evrensel kabul gören Bangalor Yargı Etiği Sistemini esas alan Yargıtay Yargı Etiği İlkelerine göre değerlendirdiğimizde, şu şekilde analiz edebiliriz.

Genel kural: “Hakim kararıyla konuşur.”